Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/93 E. 2020/769 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/93 Esas
KARAR NO : 2020/769

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/01/2016
KARAR TARİHİ : 19/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi ile davalılar arasında 2015 yılının mayıs ayından itibaren maden cevheri alım satımından kaynaklanan vade tarih kayıtlı faturalara dayalı ticari ilişki bulunduğunu, işbu ticari ilişkiye istinaden müvekkilince 2015 yılının temmuz ayına kadar kesilen faturalar davalı şirketlerce ödendiğini, ancak 2015 yılının temmuz ayından itibaren ticari ilişki nedeniyle kesinleşen müvekkili firmanın alacakları uzun bir süre ödenmediğini, müvekkili şirketin davalılarla daha önce aynı ticari ilişkisinden kaynaklı olarak; 21.07.2015 fatura tarihli ve … seri numaralı, 28.07.2015 fatura tarihli ve…seri numaralı, 31.07.2015 fatura tarihli ve … seri numaralı faturalara 8 günlük süresi içerisinde davalılarca itiraz edilmediğini, davalı firmalarca ödeme yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı firmalarca işbu takibin asıl alacak kısmı ödendiğini, faturalar ve fatura konusu mallar yine usulüne göre teslim irsaliyeli olarak davalılara teslim edildiğini, davalı firmalarca hukuki süresi içinde itiraz edilmeyen faturalara ilişkin müvekkili şirket, faturada yer alan malları davalı firmalara teslim edildiğini, davalılar tarafından müvekkili şirkete davaya konu faturalara ilişkin alacağına karşılık hakediş raporlarını gönderdiğini, müvekkili firma faturadan kaynaklı alacağının ödenmemesi sebebiyle, davalı firmalara işbu faturadan kaynaklı meblağları için ödeme yapmaları gerektiğini ihtar yoluyla ile belirtildiğini, davalılarca gönderilen mutabakat mektubu ile borçlular tarafından hakedişleri hazırlanmış olan alacaklarının ödenmeyeceği kanaati kesinleşmiş olduğundan süresi için alacağın ayrıntılı bir şekilde bildirirerek gerek mutabakat mektubuna itirazları sunulduğu ve borçlular ihtarname ile uyarıldığını, ancak tüm bu uyarılara rağmen davalı firmalarca ödeme yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı firmalarca takibe karşı hukuki ve haklı bir nedene dayanmayan bir şekilde itiraz edildiğini, davalı taraflarca yapılan itiraz sebebiyle de taraflarınca açılan icra takibinin itiraza konu kısmı durduğunu, bu nedenler 07.08.2015 fatura tarihli ve … seri numaralı (718.041,61TL), 14.08.2015 fatura tarihli ve … seri numaralı (1.068.910,63TL), 21.08.2015 fatura tarihli ve … seri numaralı (1.022.982,39TL), 28.08.2015 fatura tarihli ve … seri numaralı (305.449,47TL), 15.10.2015 vade tarihi bulunan 31.08.2015 fatura tarihli ve… seri numaralı (13.504,39TL) faturalardan doğan ticari alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebinin kabulü ile İİK’nun 257 ve maddeleri uyarınca davalıların menkul-gayrimenkul ve 3. kişilerde ve kurumlarda bulunan hak ve alacakları ile ilgili olarak teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesini, taleplerinin reddi halinde HMK’nun 390 ve devamı maddeleri uyarınca davalıların menkul-gayrimenkul ve 3. kişilerde ve kurumlarda bulunan hak ve alacakları ile ilgili olarak teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise %15’den fazla olmamak kaydıyla teminatlı olarak verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Yerleşik Yargıtay içtihatları gereği adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmaması nedeni… Ortaklığı Ticari İşletmesi davada taraf olamayacağını, itirazın iptali davasının takip tutarı 3.128.888,49TL üzerinden açılması gerekirken, davacı taraf icra dosyası ödenerek kapatılacak olsaydı kendisine ödenecek vekalet ücreti, tahsil harcı ve masrafları da dahil ederek işbu davayı hukuka aykırı olarak 3.383.003,69TL üzerinden açtığını, oysaki kabul anlamına gelmemek üzere davacının davayı kazanması ve takibin devamına karar verilmesi halinde vekalet ücreti ve diğer kalemler zaten icra takip dosyası üzerinden hesaplanarak davacıya ayrıca ödeneceğini, davacı bu şekilde mükerrer ödemeye yol açacak nitelikte talepte bulunmuş olup, davanın takip tutarının üzerinde kalan 254.115,20TL’lik kısmının öncelikle reddi gerektiğini, yer teslimi tarihi sonrası davacının sattığını iddia ettiği ve dava konusu faturalara esas teşkil eden kumun davacı tarafından çıkarılamayacağı ve satılamayacağı, bu kumun davacıya ait olmadığı … Müdürlüğü kayıtları ile sabit olduğunu, buna göre davacının TTK 21/2 maddesi uyarınca mülkiyeti kendisine ait olmayan mala ilişkin satış yaptığı iddiası ile fatura düzenlemesi de mümkün olmadığını, davacı ancak 05.05.2015 yer teslimi tarihine kadar çıkarmış olduğu kum üzerinde hak iddia edebilir ki bu dönemde çıkarılan kumun bedeli de davacıya zaten eksiksiz ödendiğini, öte yandan TTK 21/2 maddesi uyarınca faturanın ispat gücünü kazanabilmesi için taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi bulunması gerekirken taraflar arasında böyle bir yazılı veya sözlü sözleşme ilişkisi de bulunmadığını, … Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi usulüne uygun olarak tutulan defter kayıtlarından da tespit edileceği üzere söz konusu faturalar şirket defter ve kayıtlarını dahi girdiğini, bununla birlikte iddialarını doğrular yönde davacıdan yer teslimi tarihi öncesi alınan kuma ilişkin faturalar defter kayıtlarına girmiş, hakedişleri imzalanmış ve yetkili kişilerin onayının ardından yapıldığını, müvekkili şirketin şantiye sahasına üzerinde herhangi bir açıklama yapılmayan sıradan kargo ile gönderilen faturalara süresinde itiraz edilmediğine ilişkin iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, şantiye sahası 76,5 milyon metrekare alan üzerine farklı bölgelerde kurulmuş olup, şantiyede birden fazla merkez bulunduğunu ve çalışmalara eş zamanlı olarak devam edildiğini, kargo ile gelen dokümanların ayrıştırılması, farklı şantiyelerde ilgililerine dağıtılması ve yalnızca kargoların açılarak yapılacak işlemin tanımlanması dahi günler alabildiğini, bu nedenle üzerinde fatura olduğu dahi yazmayan kargonun iletim tarihlerinin esas alılarak sekiz günlük sürede itiraz edilmediğinin kabulü açık hukuka aykırılık teşkil edeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacı %20’den az olmamak üzere icra inkar haksız olup reddi gerektiğini, işbu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 25/07/2016 tarihli ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi heyetinin 04/11/2016 tarihli raporunda özetle;
”SONUÇ ve KANAAT:
Yukarıda yapılan açıklamalar muvacehesinde, tarafıma verilen görev nedeniyle, tarafların beyanları ve delilleri ışığında, takdirin tamamen Sayın Mahkemenizin görev alanına ait olduğu işaret edilmek suretiyle;
1.Tarafların ticari defter kayıtları ile e – mail yazışmaları, ihtilafsız ve icra yoluyla tahsil edilen faturaları kapsamında tarafların 05.05.2015 tarihli yer tahsis işleminden sonrada ticari ilişkilerini devam ettirdiği,
2.Yer tahsis işleminden sonra gerçekleştirilen satış ilişkilerinin geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığı,
3.Davacı tarafından geçersiz sebebe dayanılarak yapılan ifaların sebepsiz zenginleşme TBK mad. 77) hükümleri kapsamında davalılardan talep edilebileceği,
4.Davacıya iadesi gereken tutarın 07.08.2015, 14.08.2015, 21.08,2015, 28.08.2015, 31.08.2015 tarihli faturaların toplamı olan 3.128.888,49TL olacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Mahkememizin 01/02/2018 tarihli celsesi ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi heyetinin 10/07/2018 tarihli ek raporunda özetle;
”SONUÇ ve KANAAT:
Yukarıda yapılan açıklamalar muvacehesinde, heyetimize verilen görev nedeniyle, tarafların beyanları ve delilleri ışığında, takdirin tamamen Sayın Mahkemenizin görev alanına ait olduğu işaret edilmek suretiyle;
1)Davacının, 01.05.2015 tarihinde yer teslimi yapılana kadar inşaat sahasını terk etmesi ve davalıların tasarrufuna bırakması gerektiği, uyuşmazlığın ise, davacının bu tarihten sonra da kum/kömür cevherlerini çıkarmasından ve anılan madenlerin davalı tarafa satış ve tesliminin yapılıp yapamamasından kaynaklandığı,
2)İnşaat sahası davalının koruması altında olduğundan sahaya giriş çıkışın da onun kontrolü altında olması gerektiği, saha tesliminden sonraki tarihlerde saha dışına malzeme çıkarılması halinde bunun kayıt altına alınmasının bekleneceği, yapılan inceleme neticesinde davaya konu malzemenin 3. Havaalanı inşaat sahası içinde davacınm daha önce işlettiği ocaklardan çıkarılmış olabileceği kanaatine ulaşıldığı, ancak davacının bu hususu ispatlayıcı bir bilgi veya belge sunamadığı, anılan nedenle kesin bir tespit yapmanın mümkün olmadığı,
3)Davacının… inşaat sahası dışındaki ocaklardan çıkarmış olması durumunda, bu kumun davalı taraf ile ticari ilişkiye ve satışa konu edilebileceği, buna göre davacının, faturaya konu edilen kumu davalı tarafa teslim ettiğinin kabulü halinde, davalı taraftan faturaya konu üretime hazır stok kum satışı sebebiyle alacaklı olduğunun kabulü gerekeceği,
4)Ancak davacı… inşaat sahası içinden çıkarmışsa, havaalanı inşaatı için davalılara teslim edilen inşaat sahasından yararlanma hakkı, yer teslimiyle birlikte davalı tarafa geçtiğinden, davacının bu tarihten sonra anılan inşaat sahasından maden çıkarma yetkisi bulunmadığı, bu hususun, gerek …Bakanlığı tarafından dosyaya sunulan yazıda gerekse dosyada bulunan ve özetlemiş olduğumuz diğer idari yazışmalarda da ortaya konulduğu, bu durumda, davacının, yararlanma yetkisi olmayan bir alandan çıkarmış olduğu madenler üzerinde mülkiyet ve zilyetlik iddiasında bulunduğunun anlaşıldığı,
5)Eğer davalı yan, söz konusu inşaat sahası kendi hüküm ve tasarrufuna verildikten sonra davacının faaliyetlerine engel olmamış ve gerekli hukuki süreçleri başlatmamışsa; davacı yanın, çıkardığı kumlar üzerinde haklı zilyet konumunda olacağından kumlar üzerinde mülkiyet hakkına sahip olmasa da emeğinin karşılığını talep edebileceği,
6)Eğer davalı yan, söz konusu faaliyetlere rıza göstermediğini açıkça ortaya koymuş ise, böyle bir durumda davacı yanın, çıkarılan kumların maliki olmadığı gibi, kumların haksız zilyedi konumunda olacağı ve Türk Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre söz konusu faaliyetler için yaptığı zorunlu ve yararlı giderlerin sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebileceği, bu durumda davacının, kumu çıkartmak için yaptığı zorunlu bir gider varsa ve kumu işlemeye hazır hale getirmek için yaptığı bir yararlı gider varsa, bunları davalı taraftan talep etmesinin mümkün olabileceği, fakat tüm bu yorumların, söz konusu kumun, davalı yana teslim edildiğinin ispatı durumunda geçerli olacağı,
7)Faturaların davalı tarafça kabul edilip edilmediği ve fatura konusu mal tesliminin davalı tarafa yapılıp yapılmadığı konusu incelendiğinde ve bu faturaların davalı taraf defter ve kayıtlarına işlenmemiş olduğu dikkate alındığında, anılan faturaların davalı tarafça kabul edilmediği, ancak faturaların iadesinin de kanunda öngörülen 8 günlük süre geçirildikten sonra yapıldığı,
8)Faturaların kabul edilmemesinin ve davacı tarafça oluşturulan hak edişlerin davalı tarafça imzalanmamış olmasının da faturaya itiraz olarak yorumlanabileceği,
9)Faturanın tek başına alacağı ispata yeterli bir delil olmadığı ve alacağın varlığının başka ispat vasıtalarıyla desteklenmesi gerektiği, bu kapsamda somut uyuşmazlık bakımından davacının, faturalara dayanak olarak, fatura konusu madenlerin (kumun) davalı tarafa satılıp teslim edildiğini ileri sürdüğü, ancak her ne kadar taraflar arasında bir takım e-posta yazışmaları yapılmışsa da, davalı tarafın yer tesliminden sonra davacıdan kum aldığının dosyada ispatlanamamış olduğu, bu hususun diğer delillerle birlikte takdirinin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu,
10)Sayın Mahkeme davacının alacaklı olduğuna kanaat getirirse, takip tarihinden itibaren talep edilen reeskont faizinin 3095 s.y. 2/2 oranlarının aşmayacak şekilde uygulanabileceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.” denilmiştir.
Mahkememizin 08/11/2018 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi heyetinin 02/04/2019 tarihli raporunda özetle;
”DAVA KONUSU İCRA TAKİBİNİN İNCELENMESİ
Davacı takip alacaklısı…Ltd. Şirketi, davalılar hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile toplam 3.128.888.49TL üzerinden (takip tarihinden itibaren fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, asıl alacağa işleyecek reeskont avans faizi, icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte, tahsilde tekerrür etmemek olmamak kaydıyla tahsili, TBK 100. maddesi gereğince kısıni ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmek üzere ilamsız icra takibine geçmiştir. Takip talebi ve ödeme emrinde borcun nedeni muhtelif tarih ve tutarlarda düzenlenmiş faturalara dayandırılmıştır.
Ancak, davalı takip borçluları vekili, 20.01.2016 tarihli dilekçesiyle, takip konusu faturalardan dolayı alacaklıya herhangi bir borçlarının bulunmadığından bahisle, asıl alacak, faiz, icra masrafları ve diğer tüm ferileri yönünden itirazda bulunmuş ve takibi durdurmuştur.
Huzurdaki dava bu takibe yapılan itirazın iptaline yönelik bulunmaktadır.
MALİ İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takıp dosyasına konu edilen ve davacı tarafından…TİCARİ İŞLETMESİ (eski ticaret unvanı … Ortaklığı Ticari İşletmesi) adına düzenlenen faturaların ayrıntılarıyla aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Davacı tarafından, ortaklık adnıa düzenlenen yukarıda belirtilen faturaların yasal defter kayıtlarında yer aldığı, ortaklık kayıtlarında ise söz konusu faturaların kayıtlı bulunmadığı, dolayısıyla, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan söz konusu fatura toplamı 3.128.888,49TL tutarı kadar alacaklı olduğu görülmektedir.
Davacının düzenlediği yukarıda belirtilen faturalardan; 07.08.2015 tarihli faturanın 18.08.2015 tarihinde; 14.08.2015 tarihli faturanın 25.08.2015 tarihinde; 21.08.2015 ve 31.08.2015 tarihli faturaların 09.09.2015 tarihinde; 28.08.2015 tarihli faturanın ise 04.09.2015 tarihinde davalıya teslim edildiği görülmektedir. Ancak, davacı tarafça keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 22.09.2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde, dava konusu edilen 5 adet faturanın davalı tarafça 22.09.2015 tarihinde iade edildiği belirtilmektedir. Bu durumda anılan faturaların davalı tarafça kabui edilmediği, ancak bu faturaların iade işleminin TTK m.1/2 hükmüne göre (8) günlük süre içinde yapılmadığı, diğer bir deyişle söz konusu (8) günlük sürenin geçmesinden sonra faturaların mahrecine iade edildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, V.U.K. 230/5 maddesine göre, mal teslimlerinin irsaliyeler ile yapılması gerekmektedir. Ancak, dosya kapsamına göre, davacı tarafından davalıya teslim edildiği ileri sürülen mallarla ilgili irsaliyelerin bulunmadığı görülmektedir, irsaliye karalığında malın teslim edilmesi halinde, mals teslim eden ve malı teslim alanın adı soyadı, teslim yeri ve tarihinin irsaliyelerde yer alması gerekeceğinden, bunun malın teslim ve tesellümü açısından önemli bir kanıt olacağı da tartışmasızdır. Mevcut durumda ise, V.U.K. belge düzeni kapsamında, davacının, takip ve dava konusu faturalarda yer alan malın davalıya teslim edildiği kanıtlanamamaktadır.
Hal böyle olmakla birlikte, davacı şirketin kayıtlarında yerinde yapılan incelemelerde, raporumuzun önceki bölümlerinde açıklandığı üzere, dava konusu faturalarla ilgili malın, davalıya teslim edildiği yönünde heyetimizde güçlü bir kanaat oluşmuştur.
Öte yandan dosya kapsamına göre, tarafların yasal defterlerinin tasdiklerine yönelik olarak önceki kök bilirkişi raporunda yer alan tespit vc değerlendirmelere, heyetimizce dc aynen iştirak edilmektedir.
İNCELEMENİN SONUCU:
Yapılan inceleme ve değerlendirmelerde, rapor safahatında ayrıntılarıyla açıklandığı üzere:
1-Davacının, Maden Hukuku bakımından sevk fişi, kantar fişi, faaliyet belgesi, daimi nezaretçi belgesini usulüne uygun düzenlediği, V.U.K. belge düzeni kapsamında ise davacının, dava konusu faturalarda yer alan malı davalıya teslim ettiğinin kanıtlanamadığı, ancak; davacı şirketin mahallinde yapılan teknik incelemelerde, dava konusu malın davalıya teslim edildiği yönünde heyetimizde güçlü bir kanaatin oluştuğu,
2-Sayın Mahkemece de heyetimizin görüşüne itibar edilmesi halinde, davacının, davalıdan icra takip tarihi itibariyle takip tutarı (3.128.888,49TL) kadar alacaklı olacağı, bu alacağı için takip tarihinden itibaren, alacağın tahsil ve tasfiyesine kadar ticari faiz (değişen oranlarda) talep edebileceği, davacının da icra takibinde ayni tutarı talep ettiği (davalının nihai borcunun tespiti, kapak hesabı sırasında icra müdürlüğünce yapılacağından, tahsil harcı, icra vekalet ücreti, takip masrafları vs. hesap lamalarının da kapak hesabı sırasında dikkate alınacağı izahtan varestedir),
3-Taralların hukuki değerlendirme gerektiren, iddia, savunma ve delillerinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu kanaat ve sonucuna varılmaktadır.” denilmiştir.
Mahkememizin 04/04/2019 tarihli celsesi 3 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi heyetinin 12/06/2019 tarihli ek raporunda özetle;
”AÇIKLAMALAR:
Mahkemenin talebinde yer alan kantar fişi, sevk fişi, irsaliye de teslim alan imzalanma bulunup bulunmadığı ile ilgili olarak yapılan inceleme sonrasında, daha ünce mevcut uyuşmazlık konusu 5 faturayı temsil edecek şekilde ve her faturanın başlangıç ve bitim irsaliye ve kantar fişleri sondaj tama yolu ile alınmış ve mahkemeye sunulmuştu. Yaptığımız gözleme dayalı olarak, sevk irsaliyelerinde sevkiyat sorumlusu ve iki adet sevk irsaliyesi teslim aldım kısımlarının hepsinde tam ve eksiksiz imzalandığını, kantar fişlerinde tartılan aracın plakası ve hangi irsaliyeye bağlandığı ile ilgili kayıdın mevcut olduğu ancak imzaya tesadüf edilmediğini, madencilikte zaten kantar fişlerinin İmzalanması fiili olarak mflmkün olmadığını, sevk fişlerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından alınan ve mflhörlü evraklarda imza kısmının imzalı olduğu görülmüştür.
Kantarın davacı mı davalılara mı ait olup olmadığı konusunda, mevcut Maden Kanunu ve Yönetmeliğine göre;
Maden Kanunu 4. Madde:
Kanlar Fişi: …nakillerinde cevherin ağırlığını gösterir tartı makbuzu.
Altyapı Tesisi: (Ek: 10/6/2010-5995/2 md.) Madencilikfaaliyetleri için zorunlu ve temdit dahil ruhsat süresi ile sınırlı olan yol, su, haberleşme, enerji nakil hattı, banı konveyör, havai hat, kuyu tesisleri, şantiye binası, yemekhane, atölye, kantar tesisleri, maden stok alanı, pasa döküm alanı, alık barajı, trafo, patlayıcı madde ve müştemilatı deposu gibi geçici yapı ve binaları.'” şeklinde tanımlanmış ve kantar kurulması zorunlu kılınmıştır.
Ayrıca, mahkemenin verdiği yetkiye dayalı olarak yapılan incelemede … şirketinin demirbaş kayıt defterinde …sıra sayısında elektronik kantar, 494. sıra sayısında elektronik kantar demontaj ve montaj kaydına rastlanılmıştır. EK:1 Bu nedenlerle kantarın Mil Ten firmasının olduğunu söyleyebiliriz.
Kantar fişinin kim tarafından düzenlendiği, bu konuda dosya içeriğinden bir bilgiye ulaşamadık ise de, yukarda da izah edildiği üzere, madenci devlet hakkı sorumluluğu açısından kantar kurmak zorunluluğunda olduğundan, kantarcı bulundurmak ve kantar tartım işlerini yapmak üzere personel istihdam etmesi doğal sonuçtur. Bu nedenle kantar fişi, madencilik faaliyetinin bu derece yoğun olduğu bir işletme de kantar fişi, kantarcı diye isimlendirdiğimiz personel tarafından ve madenci yan tarafından düzenlenir.
Yatırım giderleri komisyonu kararı öncesi üretilen ve depolanan kumun dışarı çıkartıldığına ilişkin belgenin olup olmadığı konusunda, Maden Kanunu 4 .maddesinde tanımlanan
“Daimi Nezaretçi: (Ek: 4/2/2015-6592/2 md.) işletmede daimi olarak istihdam edilen maden mühendisini.” ve 10 maddesi”.) Daimi nezaretçi, atandığı ruhsat sahasındaki faaliyetleri düzenli bir şekilde denetleyerek tespit ve önerilerini daimi nezaretçi defterine haftada en az bir kez kaydetmek zorundadır.” gereği tutulan defterin 29.09.2015 tarihli 0083 sayfasında 8. Satırında “Üretime hazır yerinde kum ve kömür stoklarımızı var ama 3. Havaalanı ihalesini alan firma tarafından almama engellendi, stoklarımızı çekmekteler, şikayet edildi” (EK2) beyanı bulunmakta 13.10.2015 tarihli ve 8655 sayılı sayfada 8. Satırda “Üretime hazır kum ve kömür stokları var ama 3 havaalanı ihalesini alan konsorsiyum tarafından almamız engellenmektedir. ” (Ek3) beyanına tesadüf edilmiştir. Bu ifadelere göre komisyon kararı Öncesi Üretilen ve depolanan kumun havaalanı firması tarafından ruhsat alam dışansma çıkartıldığı şeklinde yorumlanmaktadır.
Yatırım giderleri komisyonu kararı öncesi üretilen ve depolanan kumun miktarının davaya konu kum miktarını karşılamaya yetip yetmediği konusunda Maden Kanununa göre düzenlenmesi zorunlu olan ve 2015 yılının madencilik faaliyetlerinin açıklandığı İşletme Faaliyet Bilgi Formu’nda”… 2015 yılma devreden ruhsat sahasının 3. havaalanı kamulaştırma sahası içerisinde yer alan, üst hafriyatı yapılmış,üstü açık, üretime hazır yerinde 1.465.884,09 ton…kumu stoğu bulunmakta olup, bu stoktan 696.493,95 ton satışı gerçekleştirmiştir. 3. havaalanı altyapı çalışmaları kapsamında, ihaleyi alan… firma bu mevcut kum stoklarımızdan bazılarında üretimlerimiz bitmeden döküm dolgu ve yol çalışmalar: ile bu kumların alınması engellenmiştir. Bu engellemeler sonucunda bu döküm-dolgu ve yol çalışmaları yüzünden 207.139 ton…stoğumuz alınamadığından mücbir sebep kapsamında değerlendirilerek ve artık alınamayacağı kesinleştiğinden (ruhsat sahamızın kamulaştırma alanı içerisinde kalan kısımlara girişimiz engellendiği gibi bu kısımlarda ki madencilik çalışmalarımızı da izin verilmediğinden ) stoktan düşürülmüştür. 2016 yılına devreden üst hafriyatı yapılmış,üstü açık üretime hazır yerinde…kumu stoğumuz 562.351,14 ton olarak kalmıştır. Kamulaştırma alanında kalan bu… kumu stokumuzun tarafımızca alınması da engellendiği gibi, ihaleyi alan firma tarafından alınarak kullanılmaktadır. Bu durum maden işleri genel müdürlüğüne de bildirilmiş ayrıca şikayet konusu yapılarak durum yargıya taşınmıştır ” (Ek4) denilmektedir.
Kök raporda davaya konu kum miktan ise 403.295 tondur. Yukardaki rakamlar yıllık olup yıl içindeki hareketlere ulaşmak mümkün olmamıştır. Komisyon raporu 5.5.2015 tarihinde olduğu için yıl içinde ve rapor öncesi ile sonrası rakamlar tespit edilememiştir.
Yukarıdaki soru ile ilgili rakamlar netleştirilemediği için bu soruya da cevap vermek mümkün olmamıştır. Mahkemenin takdirine arz ederiz.” denilmiştir.
Taraf iddiaları, … yazıları, icra dosyaları, tarafların ticari defter ve kayıtları, fatura, irsaliyeler, e-mailler, kantar fişleri, sevk fişleri ve tüm dosya içeriği hep birlikte değerlendirildiğinde:
Dava, fatura alacağına dayalı yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı Maden Kanunu uygun olarak faaliyet gösteren rödövanscı şirket olup, hava alanı projesinin başlamasından sonra mevcut hava alanı projesi ile davacının faaliyet göstertiği ruhsat alanını çakışması nedeniyle Maden Yönetmeliğinin 121 vd maddeleri gereğince …Müdürlüğünün … sayılı kararına göre çakışan bu kısımda davacı faaliyet gösteremeyecek olup, bu alanda dahil hava alanı inşaat bölgesinin 05.05.2015 tarihinde yer tesliminin adi ortaklığa yapıldığı, davacının çakışan ruhsat alanı içindeki stoklanan madenleri kaldırmadığı, davacı kurumun 18.07.2016 tarihinde mevcut stokların faaliyet alanının dışına çıkartılması için süre talep ettiği anlaşılmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620. maddesine göre, iki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (…nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoktur. Ortakların ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar. Ancak gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır. (Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı 2004 bas. Sahife 137; HGK. nun 08.10.2003 tarih ve 2003/12-574 E 2003/564 K. Sayılı içtihadı).
Adi ortaklığın pasif dava ehliyeti bulunmadığından Davalı… Ortaklığınının açısından taraf ehliyeti bulunmadığından pasif dava ehliyetinin yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
… Vergi Dairesi cevabi yazısından, …şirketinin, fatura tarihlerinden (07.08.2015 – 31.08.2015 tarihleri arası) önce ortaklıktan 04.05.2015 ayrılmış olduğu, davacı tarafın da bu şirketin davalı olarak gösterilmesinin nedeninin dava açılırken ki Vergi Dairesindeki ortaklığı oluşturan ortakların güncellenmemesinden kaynaklandığını beyan etmiş olup, tüm bu hususlara göre …Yatırım İnşaat Turizm Emlak Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi açısından açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Gerekçe kısmının bu aşamasından sonraki bölümünde davalılardan ibaresinden kasıt Davalı …Ticaret Anonim Şirketi dışındaki diğer davalılardır.
Davalı taraf zamanaşımı def’inde bulunmuş olsa da satış sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar 10 yıllık zamanaşamı süresine tabi olup, zamanaşımı süresi dava açıldığında dolmamıştır.
Maden Kanunun 3. Maddesinde; kantar fişi : Cevher nakillerinde cevherin ağırlığını gösterir tartı makbuzu olarak, sevk fişi ise : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 240 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinde yer alan taşıma irsaliyelerindeki bilgileri ihtiva eden beyan niteliğinde belge olarak tanımlanmıştır.
Faturalara sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa aittir.
Yer tesliminden önce taraflar arasında hakedişlere dayalı hukuki ilişki olduğuna ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı taraf, yer tesliminden sonra davacıyla herhangi bir ticari ilişki kurulmadığını iddia etse de taraflar arasındaki e-posta yazışmaları bu tarihten sonraki Ağustos ve Eylül aylarına kadar devam ettiği, 19.09.2015 tarihli e-posta yazışmasında davacı şirket tarafından vadesi dolan faturaların ödenmesinin talep edildiği, davalı tarf yetkilisince de “yönetimin ödememe kararı aldığı, sebebini bilmediği, talimatla bağlı olduğu” cevabı verildiği, yer teslimi sonrası teslim ve ödemelerde bulunulduğu, kantar fişleri, sevk irsaliyeleri ve faturalardan şüphesiz olarak yer tesliminden sonra davacıyla ticari ilişki içinde oldukları anlaşılmaktadır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda faturaların davacı defterlerine işlendiği, ancak ortaklık defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, takibe dayanak faturaların 14.08.2015 ile 09.09.2015 tarihleri arasında çeşitli tarihlerde davalıya teslim edildiği ancak davalı tarafın 22.09.2015 tarihinde 8 günlük itiraz süresinden sonra iade edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Hakedişlerin düzenlenmemiş olması faturaya itiraz olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği tartışılması gerekir ise; faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmasını TTK 21. Madde aramış olup, bu hususun faturanın içeriğine ilişkin itiraz olduğu net bir şekilde anlaşılmadığı hallerde faturaya itiraz olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, buna ilişkin bir delil sunulmadığı gibi faturaların ödenmeyeceği (hak edişin düzenlenmeyeceği) 19.09.2015 tarihli e-mail ile 8 günlük itiraz süresinden sonra belirtilmiş olup, e-mail içeriğinde de faturanın içeriğine itiraz edildiği dahi belirtilmemektedir.
Satış için zorunlu belgeler TTK ve Vergi Kanununda fatura ve irsaliye iken, Maden Kanununda sevk fişi düzenlemesi getirilmiş olup, Maden Kanunu 10. Madde gereğince sevk fişindeki belgeler aksi ispat edilene kadar doğru kabul edilir. Davaya konu 5 faturanın dayanakları incelendiğinde kantar fişi, sevk fişi ve faturaların birbirleri ile uyumlu olduğu, daimi nezaretçi defterinin usulüne uygun tutulduğu, zenginleştirilmiş kaba kum ve yıkanmış elenmiş kum toplamı olan 403.295,93 ton ürünün satışı için düzenlenmesi gereken belge sayının yaklaşın 9378 adet kantar fişi, ve sevk fişi olup, bu sayıya yakın evrakın düzenlendiğinin en son bilirkişi heyetince tespit edildiği dikkate alındığında takibe dayanak faturalara konu kumun davalı tarafa Maden Kanun kapsamında teslim edildiği kanaatine varılmıştır.
Davalı taraf ,Yatırım Giderleri Komisyonu kararı sonrası, davalılara verilen kumun, yasaklanan yerden yeni üretilen kum olduğunu iddia etmiş ise de, bu iddianın ispatı külfetinin davalı tarafta olduğu, davacının bu iddianın aksini ispat yükümlülüğü bulunmadığı, davalı tarafın artık kendi kontrolünde olan bu sahadan yeni kum çıkarıldığı iddiası ve buna ilişkin bir tutanak tutulmaması, kumun kabul edilmesi, faturalara süresinde itiraz edilmemesi, hususları birlikte dikkate alındığında bu iddianın ispatlamadığı anlaşılmıştır.
Davalı taraf, “maden ruhsat sahibine yatırım giderleri devlet tarafından ödenen sahada davacının hiç bir hakkı bulunmamaktadır” savunması ile çakışan alanda stoklanan ürünlere ilişkin davacı tarafın hiç bir hakkının bulunmadığı iddia etmiş ise de; Yatırım Giderleri Komisyon Kararı, Maden Kanunu 7. Madde ve Maden Yönetmeliği 121 vd maddelerine göre verilmiş olup, üstün kamu yararı bulunan projenin hava alanı inşaatının tespiti ile çakışan bölgede davacının rödövans şeklinde işlettiği projenin ise iptaline yönelik olup, bu karar kamulaştırma kararı olmadığı gibi devletçe yapılan ödeme sadece yatırım giderlerini kapsamakta olup, -Maden Kanununa göre üretilmiş ve taşınır hale getirilmiş maden ruhsat sahibinin mülkiyetine de geçeceğinden- stoklanan ürüne ilişkin bir ödemeyi kapsamadığı dikkate alındığında davalı tarafın bu iddiasının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu deliller hep birlikte değerlendirildiğinde en son bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda takibe dayanak faturaya konu kumların teslim edildiği ve ödeme emrindeki asıl alacak bedeline hak kazanıldığı, işleyecek faizin 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi olduğu, ödeme emrindeki reeskont avans faizi talebininden kastın 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi olduğu anlaşılmıştır.
Takip sonrası işleyen faiz ve masraflarda dahil edilerek dava değeri belirlenip açılmış ise de davamız itirazın iptali davası olup takip sonrası işleyen faizin dava değerine eklenerek dava açılmasına gerek bulunmamakta, sadece takip tarihinden sonraki ödemeler hukuki menfaate etki edecek miktarda olması halinde dava değerini düşürmektedir.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki hüküm kurulumuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davalı… açısından taraf ehliyeti bulunmadığından pasif dava ehliyetinin yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-…ANONİM ŞİRKETİ açısından açılan davanın husumet nedeniyle reddine,
3-Diğer davalılar açısından açılan davanın kısmen kabulü ile yukarıdaki davalılar dışındaki diğer davalıların İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında yaptıkları itirazın iptali ile takibin asıl alacak ve takipten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödeme emrindeki koşullarla bu şekilde devamına,
4-%20 icra inkar tazminatı olan 625.777,69-TL’nın… ortaklığı dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 213.734,37-TL ilam harcından peşin alınan 42.128,81-TL’nin mahsubu ile bakiye 171.605,56-TL ilam harcının davalılar … Anonim Şirketi,..A.Ş., …A.Ş. ve… A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 29,20-TL ve 42.128,81 TL peşin harç olmak üzere toplam 42.158,01‬-TL’nin davalılar… Anonim Şirketi,.. A.Ş.,…A.Ş.,… A.Ş. ve… A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 119.913,88-TL vekalet ücretinin davalılar … Şirketi, … A.Ş., … A.Ş.,…A.Ş. ve …A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalılar… Anonim Şirketi, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. ve …A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 26.238,06-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılar …Anonim Şirketi,…A.Ş.,… A.Ş.,…A.Ş. ve …A.Ş. müştereken ve müteselsilen verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 8.324,10-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 7.698,80-TL’nin davalılar … Anonim Şirketi,… Ticaret A.Ş., … Sanayi Ve Ticaret A.Ş., … A.Ş. ve…A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-… Anonim Şirketi, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile …İnşaat Turizm …Ve Ticaret Anonim Şirketine verilmesine,
12-… Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile …ı İnşaatı Adi Ortaklığı Ticari İşletmesine verilmesine,
13-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.19/11/2020

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”