Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/929 E. 2018/622 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/929
KARAR NO : 2018/622
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 27/09/2016
KARAR TARİHİ : 24/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan dava sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı ve davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin muris İbrahim CEVAHİR’in ortak mirasçısı olduklarını, davalı şirket yönetimini … ve … ’in murisin ölümünden sonra fiilen ele aldıkları ve şirketin …’nın başkenti …’te yapmayı üstlendiği Sky City–Sun City projeleri için yurtdışına çok yüksek meblağlarda para transfer ettiklerini, şirketin yurtdışı yatırımları gerekçe gösterilerek şirketin varlıklarını yurt dışına çıkarılmakta ve kaçırılmakta olduğunu, proje maliyetlerinin dört kat fazla gösterilerek şirketin iflasa sürüklendiğini, diğer ortakların bilgi edinme haklarının hem fiziksel ve hem de hukukî olarak engellenerek davacının ortaklık haklarının ketmedildiğini, şirketin kasten usulsüz olarak borçlandırılarak yapılan usulsüz işlemlerle şirketin iflasa sürüklendiğini beyan ederek davalı şirketin 15.07.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 numaralı kararların iptaline karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesiyle, Davacının işbu davayı açmakta taraf ehliyetinin olmadığnı, muris …’ in vasiyetnamesinin infazısının henüz gerçekleşmediğini, davacının terekede bulunan şirket hisseleri üzerinde münferit hak sahibi olmadığını, tereke üzerinde elbirliği mülkiyetinin devam ettiğini, davacının şirket pay defterine pay sahibi olarak kayıt edilmediğini, terekenin tenfizine esas olmak üzere, davacının … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi … E. sayılı dosyasındaki talebi ile tereke işlemlerine başlanmış ve tereke temsilcisi olarak da Av. … atanmış ve kendisi terekeyi temsilen şiret genel kurullarına iştirak ettiğini, davacının işbu davadan, daha sonra, feragat ettiğini ancak dava, konusunun tüm mirasçılar lehine olması hasebiyle tek taraflı feragatle sona ermeyeceğinden o davayı temyiz etttiğini, genel kuruldaki kararların usulüne uygun alındığını, davacının iddialarının soyut olduğunu, … İnşaat ve Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait 15.07.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 3, 4 , 5, 6, 7 ve 8 nolu kararların iptali için kanunen gerekli koşullar oluşmamış olup kararların yürürlüğünün durdurulmasında hukuki bir yarar olmadığı gibi karşı tarafça tedbire sebep olabilecek iddiaları kanıtlanmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davanın TTK’nun 445.maddesi kapsamında düzenlenen genel kurul kararlarının iptaline yönelik olup, davacı … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’nin 15/07/2016 tarihli 3, 4, 5, 6, 7, 8 numaralı genel kurul kararlarının iptaline ilişkindir.
Davacı iddiaları, davalı beyanları ile özellikle 15.07.2016 tarihli genel kurulda sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının şirketin mali yapısı dikkate alınarak sermaye artırımına ihtiyaç duyulup duyulmadığı, ayrıca diğer maddeler ile birlikte alınan genel kurul kararlarının kanuna, esas sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığının tespiti için şirket mali kayıtları üzerinde bilirkişiler …, … ve …’ dan alınan 23/02/2018 tarihli raporda “Davalı şirketin 15.07.2016 tarihli genel kurul toplantı tutanağının, Davacı tarafça iptali talep edilen 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 numaralı maddeleri bakımından, iptaline karar verilmesinin gerektirir bir hukuka aykırılık tespit edilemediği” sonucu bildirilmiştir.
Genel Kurul 15.07.2016 tarihinde gerçekleştirilmiş olup, dava mahkememize 27.09.2016 tarihinde açılmış olup, açılan dava TTK’nın 445. maddesi uyarınca süresindedir. Davacı genel kurulda alınan kararlara karşı muhalefet şerhini tutanağa geçittirmiştir.
Davalı taraf, davacının müvekkillerinin murisinin 22/09/2016 tarihinde vefat ettiğini, vasiyetnamenin … 2.SHM tarafından 10/03/2016 tarihinde açıldığını ancak vasiyetnamenin infazının henüz gerçekleşmemiş olduğunu, davacının terekede bulunan şirket hisseleri üzerinde muhtelif hak sahibi olmadığını beyan ederek davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen genel kurula ekli hazirun cetvelinde davacı …’ in davalı şirkette 7.999.580 payda 411 hisseye sahip olduğu tespit olunmakla davalının husumet itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı şirketin 15/07/2016 tarihli Genel Kurulunda alınan 3, 4, 5, 6, 7, 8 numaralı genel kurul kararlarının iptaline yönelik talebin değerlendirilmesinde;
15/07/2016 tarihli Genel Kurulun 3.maddesinde “şirketin 2013-2014 ve 2015 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyet raporları ve 2013-2014 ve 2015 yıllarına ait finansal tabloları okundu, okunan 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait finansal tablolar genel kurulun müzakeresine açıldığı, …’ in 411 adet olumsuz oyuna karşılık 7.998.620 adet olumlu oyla oy çokluğu ile finansal tablo ve faaliyet tabloları kabul edilmiştir.
Davacı taraf, muhalefet şerhinde genel olarak, dava dilekçesi ve diğer dilekçelerindeki talepler, finansal tabloların fiktif olduğu, …’ya yapılmakta olan yatırımlar sebebiyle şirketin kaynaklarının yurt dışına çıkarıldığı hususları ve şirketin yönetimi ile ilgili hususlardan oluşmaktadır.
Davalı tarafça karar nisabına itirazda bulunulmamıştır. Karar nisabı da kanuna uygundur. Dosya kapsamı ve yapılan yerinde incelemeler ve bilirkişilerce yapılan incelemeler çerçevesinde finansal tablo kalemlerinin doğru ve gerçek olduğu kabulünün aksini ispat etmeye yeterli bir delile ve kanaate ulaşılamamıştır.
15/07/2016 tarihli Genel Kurulun 4.maddesinde “Yönetim kurulu üyeleri 2013-2014- 2015 yıllarındaki faaliyetlerinden dolayı ayrı ayrı ibraya sunuldu. …’ in 411 adet olumsuz oyuna karşılık 7.998.620 adet olumlu oyla oy çokluğu ile yönetim kurulu üyeleri ibra edilmiştir. Yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarına oy kullanmamıştır. Karara ilişkin iptal koşulu oluşmamıştır.
Gündem maddesinde her ne kadar yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarıda oy kullanmadıkları belirtilmişse de de ibra bakımından sadece yönetim kurulu üyesinin değil yönetime dahil diğer üyelerin de oy kullanma yasağı bulunup onların da ibra oylamasın da oy kullanmamaları gerekmektedir. Geçerli bir ibradan bahsedebilmek için TTK md 436 (2)’ de yer alan koşullara uygun yapılması gerekir. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması yönetimde görevli kimselerin oyları düşüldükten sonra geriye kalınan oylar ibra için yeterliyse aykırılığın iptale yol açmayacağı yönündedir. İptali talep edilen 4.gündem maddesi bakımından yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullanamayacakları da dikkate alındığında geriye kalan oyların ibra bakımından yeterli olduğu anlaşılmaktadır. İptal koşulları oluşmamıştır.
15/07/2016 tarihli Genel Kurulun 5.maddesinde “Şirketin 2013-2014- 2015 yıllarına ait şirket denetçi raporu okundu ve genel kurulun müzakeresine açıldı. …’ in 411 adet olumsuz oyuna karşılık 7.999.580 adet olumlu oyla oy çokluğu ile kabul edilmiştir. …’ in 411 adet olumsuz oyuna karşılık 7.998.620 adet olumlu oyu ile oy çokluğuyla denetçi ibra edildi.
Davacı taraf, muhalefet şerhinde genel olarak, dava dilekçesi ve diğer dilekçelerindeki talepler, finansal tabloların fiktif olduğu, …’ya yapılmakta olan yatırımlar sebebiyle şirketin kaynaklarının yurt dışına çıkarıldığı hususları ve şirketin yönetimi ile ilgili hususlardan oluşmaktadır. Davalı tarafça karar nisabına itirazda bulunulmamıştır. Karar nisabı da kanuna uygundur.
Dosya kapsamı ve yapılan yerinde incelemeler ve bilirkişilerce yapılan incelemeler çerçevesinde finansal tablo kalemlerinin doğru ve gerçek olduğu kabulünün aksini ispat etmeye yeterli bir delile ve kanaate ulaşılamamıştır. Karara ilişkin iptal koşulu oluşmamıştır.
15/07/2016 tarihli Genel Kurulun 6.maddesinde “Yönetim kurulu üyeleri seçimine geçildi. 3 yıl süreyle görev yapmak isteyen yönetim kurulu üyeliklerini toplantıda hazır bulunan ve yönetim kuruluna seçilmeyi kabul eden …, … ve toplantıda hazır bulunmayan ancak görev kabul beyanı bulunan …’ in seçilmesine, …’ in 411 adet olumsuz oyuna karşılık 7.998.620 adet olumlu oyla oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Davacı tarafça, yönetim kurulu seçiminde oy oranı ve nisaba ilişkin herhangi bir itirazda bulunmamış, davacı diğer maddelere ilişkin itirazlarını burada da tekrarlamış olup seçilen yönetim kurulu esas sözleşme ve kanuna uygun olarak seçilmiş, iptal koşulları oluşmamıştır.
15/07/2016 tarihli Genel Kurulun 7.maddesinde “Kar dağıtımı yapılmamasına …’ in 411 adet olumsuz oyuna karşılık 7.998.620 adet olumlu oyla oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Ticari ortaklıklarının nihai amacı kar elde etmek ve bunu ortaklarına dağıtmaktadır. Bu amaca ulaşmak için ortaklığın bütün organları çaba harcarlar. Şirketlerin nihai amacından doğan bu kar payı ortaklar açısından müktesep hak teşkil eder.(TTK md 331, 452) Şirket kar elde amacının terk edemez, saptıramaz, izlenmesini erteleyemez. Bununla birlikte bu hakkın sınırsız olarak kullanılması da söz konusu değildir. Karın dağıtımına ilişkin karar münhasıran genel kurulun yetkisinde olup, istisnai hallerde karın dağıtılmamasına karar verilmesi mümkündür. Kar payı ortakların müktesep haklarından olduğundan bunu sınırlamaya yönelik istisnai düzenlemelerin dar yorumlanması gerekmektedir.
Davalı şirketin aldığı karın dağıtılmamasına ilişkin kararı bakımından belirleyici olan şirketin gerçekte kar elde edip etmediğidir. Alınan bilirkişi raporunda şirketin faaliyetleri sebebiyle elde ettiği kar olmadığı tespit edilmiş olup bu durumda karın dağıtılması yönünde bir karar alınması mümkün değildir. Bu nedenle maddeye ilişkin iptal koşulu oluşmamıştır.
15/07/2016 tarihli Genel Kurulun 8.maddesinde “Şirket sermayesinin 80.000.000 TL den 158.000.000 TL ye çıkarılmasına, artırılan 78.000.000 TL sermayenin 78.000.000 TL sinin şirket ortaklarından … Gayrimenkul Yatırım Turizm ve Sağlık Hizmetleri Aş tarafından taahhüt edilmesi ve şirket ana sözleşmesinin 7.maddesi olan sermaye maddesinin tadil edilmesi teklif edildi. Teklif müzakereye açıldı. Toplantı başkanı söz alarak sermaye başlıklı 7.maddenin davet ilanlarında yazılı olduğu şeklin dışında tutanak ekinde yer alan tadil metninde yazılı olduğu şekilde değiştirilmesi hususunu müzakereye açtı. …, … ve … söz alarak “sermaye artırımı maddesine muhalefetimiz vardır.” ve …, … ve …’ in 821 adet olumsuz oyuna karşılık 7.998.210 adet olumlu oyla oy çokluğu ile karar verilmiştir.
İptali talep edilen sermaye artırımı kararı esas itibariyle kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık teşkil etmemekle birlikte davacının asıl iddiası olan ve iptal sebepleri arasında yer alan afaki iyiniyet kurallarına aykırılık bakımından incelenmelidir. Anonim şirketlerde çoğunluk prensibi geçerli olmakla birlikte bu ilkenin katı biçimde uygulanmasına hukuk düzeni izin vermemektedir. Çoğunluğun ortaklık çıkarları gerektirmediği halde gücünü kötüye kullanarak aldığı azlığı veya münferit pay sahiplerinin haklı çıkarlarını zedeleyen kararlar objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ederler. Dürüstlük kurallarına aykırılık hali esasen Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde ifadesini bulan genel kurulun anonim şirketlere uyarlanmasından ibarettir. Gerek Genel kurul kararlarının gerekse yönetim kurulunun sermaye artırımına ilişkin kararının geçerliliği bakımından kanuna ve esas sözleşmeye uygun olmaları yeterli olmayıp, ayrıca dürüstlük kuralına da uygun olmaları, çoğunluğun menfaati ile azlığın menfaatini dengede tutmaları gerekmektedir. Bu bağlamda irdelenmesi gereken husus ise iptali talep edilen 15.07.2016 tarihli kararının hakkın kötüye kullanımı yasağı kapsamında değerlendirilen hallerden birisini ihlal edip etmediğidir. Azlığın korunmasında eşitlik ilkesi etkin bir araç olmakla birlikte hakkın kötüye kullanımı yasağının tüm hallerinin bu ilkeye dayalı olarak önlenmesinin mümkün olmadığını belirtmek gerekir. Özellikle de az çok şirketin çıkarlarını koruyan kararların varlığı durumunda eşitlik ilkesi, hakkın kötüye kullanımını engellemek bakımından yetersiz kalmaktadır. Alınan kararın aynı zamanda şirketin çıkarlarına uygun göründüğü hallerde çoğunluk, gerçekte izlediği amacın ve hakkın kötüye kullanımını bu yolla pekale peçeleyebilmektedir.
Hakkın kötüye kullanımı yasağının özel hallerinden birisi olan ve anonim şirketler hukuku alanında da uygulaması bulunan “hakların sakınılarak kullanılması ilkesi” devreye girmektedir. Dürüstlük kuralının bir görünüm biçimi olan bu ilke, hakkını birçok biçimde veya yolla kullanabilecek olduğu durumlarda hak sahibinin esirgeyici tutum sergilemesini gerektirir. İlke olarak hak sahibinin seçtiği biçim veya onun karşı taraf için doğuracağı sakıncaları göz önünde tutma yükümlülüğü yoktur. Ancak aynı menfaati başka bir yoldan ve karşısındakine zarar vermeden veya daha az zarar vererek elde edebiliyorsa hak sahibinden hakkım sakınarak kullanması beklenir.
Sermaye azaltımı/artırımında geniş bir takdir hakkına sahip genel kurul, elde edilecek yararın birden çok biçimde sağlanması mümkün olan hallerde esirgeyici tutum sergilemeli ve azlığı zor durumda bırakacak artırım ve artırım yöntemlerinden uzak durmalıdır. Huzurdaki dava bakımından yöneltilmesi gereken soru şirketin sermaye artırımında birden fazla imkânı olup olmadığı ve bunlardan azlığa daha az zarar verecek yöntemi benimseyip benimsemediğidir. Öncelikle şirketin mali yapısı bakımından bir sermaye artırımına ihtiyaç duyduğu, sermaye artırımım dış kaynaklardan gerçekleştirdiği ve bu bağlamda seçtiği yöntemin kanuna veya esas sözleşmeye aykırı olmadığı bilirkişi kurulunca yapılan mali analizler çerçevesinde de ortaya konulmuş olup burada şirketteki azlığı zarara uğratacak bir yöntem seçildiğinden bahsedilemez. Örneğin şirket iç kaynakları dururken sırf payları sulandırmak maksadıyla rüçhan hakkını kaldırıp dışarıdan sermaye artırımına gitseydi hakların sakınılarak kullanılmadığından ve dürüstlük kuralına aykırılıktan bahsedilebilirdi. Alınan kararın eşitlik ilkesinin de ihlal etmediği rüçhan hakkının tüm pay sahipleri bakımından kaldırılmış olduğu, dolayısıyla davacıya ayrık muamele yapılmadığını belirtmek gerekir.
Davalı şirketin ödenmiş sermayesi 80.000.000,00 TL, 31.12.2015 itibariyle öz sermayesi 81.255.596,45 TL ve Banka Kredileri olarak borçları 93.020.880,37 TL’dir. Şirketin ayrıca 9.971.174,40 TL avans olarak alınan borcu bulunmaktadır. Şirket esas sermayesinden ve öz sermayesinden daha yüksek tutarda borç üstlenmiş durumdadır. Bu borç yapısı içinde bankalardan temin edilecek ek borcun maliyetinin, şirketin risk düzeyinin yüksek ve artacak olması sebebiyle, daha yüksek olacağı; şirketin önceki dönemlere kıyasla daha yüksek borç faiz oranıyla karşılaşacağı beklenmelidir.
Bu çerçevede, Davalı şirketin, yatırımlarının finansmanı için esas sermayesinin artırılmasını, bir finansman yöntemi olarak tercih etmesinde, kanaatimizce, bir kabul edilemezlikten ya da herhangi bir hukukî düzenlemeye açık bir aykırılıktan söz edilemez.
Davacı, davalı iddiaları, 15/07/2016 tarihli genel kurul tutanağı, dosya içeriğine uygun ve hüküm kurmaya yeterli bulunan bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya kapsamından;
Davacı taraf genel kurulda alınan ve iptalini talep ettiği kararlara ilişkin olmak üzere tüm maddelerde vermiş olduğu muhalefet şerhinde finansal tabloların fiktif olduğu ve şirketin Makedonya’ da yapmış olduğu yatırımlar sebebiyle şirketin kaynaklarını yurt dışına çıkardığı iddiasında bulunarak genel kurul kararlarının iptalini talep etmiştir. Alınan bilirkişi raporunda davacı iddialarına ilişkin hususlar dosya kapsamında değerlendirilmiş ve davalı kayıtlarında davacı iddiaları tespit edilememiştir. Yukarıda ayrıntılı olarak maddelere ilişkin yapılan değerlendirmeler sonucu davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.180,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …