Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/917 E. 2020/605 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/917 Esas
KARAR NO : 2020/605
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/09/2016
BİRLEŞEN … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2016/… ESAS, 2017/… KARAR SAYILI DAVA DOSYASI
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/09/2016
KARAR TARİHİ : 14/10/2020

Mahkememizde görülen itirazın iptali davalarının yapılan yargılaması sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında düzenlenen faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas numaralı dosyadan icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile asgari %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dava yönünden, müvekkilinin tıbbi malzeme sattığını belirterek davalı şirkete ait özel hastanede tedavi gören … isimli hasta için kullanılmak üzere 12 kalem tıbbi malzemenin davalı şirkete irsaliyeli fatura ile teslim edildiğini, teslim edilen tıbbi malzemelerin hastanın tedavisinde kullanıldığını, buna rağmen faturadaki malzemelere konu fatura bedellerini ödemedikleri gibi davalı şirketin SGK nezdindeki alacaklarından kesildiğini iddia ettiği 3.051,00 TL’yi müvekkilin borç hanesine yazdığını ve 5.826,89 TL’yi de ödemekten imtina ettiğini, bu üç rakamın toplamı olan 26.462,88 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını, ancak haksız yere borca itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, davacı yanın alacaklı olmadığı cari hesaplar incelendiğinde ortaya çıkacağını, müvekkil şirketinin zarara uğraması davacı firmanın eksik, hatalı veya SUT’a uygun olmayan hizmetinden kaynaklandığını bu nedenle müvekkilinin davacı yana hiçbir borcunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Birleşen dava ise, tıbbi malzemelerde SUT uyarınca kesinti yaptıklarını, ayrıca davacı tarafından … isimli dava dışı hastaya uygulanan malzemelerde de SGK tarafından KİK fiyat nedeniyle kesinti yapıldığını, öte yandan cari hesap yönünden de banka kayıtları ve ödeme dekontları uyarınca karşı tarafın alacaklı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava hukuksal niteliği itibariyle, ticari satım ilişkisi kapsamında düzenlenen fatura bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki olmuş itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalı firmaya satılan ve davalı tarafından bir hastasında kullanılan tıbbi malzemelerin SUT tebliğlerine uygun olmadığı gerekçesiyle SGK tarafından ödenmemesi üzerine davalı firmaya SGK tarafından kesilen para cezası ile birlikte davacının davalıya fatura ettiği emtia bedelinin davalı firma tarafından davacıya yansıtıldığı, davacının da davalı tarafından kendisine yansıtılan bu tutarı esas alarak davalı aleyhine ilamsız icra takibi yaptığı itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, SGK tarafından yapılan kesintilerin davacı şirkete yansıtılıp yansıtılamayacağı, davalı tarafından yapılan ve fatura edilen kesintilerin yanlar arasındaki sözleşme hükümleri ve ticari örf adet dikkate alınarak haklı olup olmadığı, tıbbi malzemenin temini ile ödeme prosedürünün asıl ve birleşen davalar yönünden ne şekilde işletildiği konularında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki varlığı çekişmesiz olan 24/11/2012 tarihli sözleşmenin ödemeler, iskonto vs. hükümlere ilişkin bendin olduğu 3. maddesinde, firmanın yani davacının hastane kaynaklı olmayan SGK kesintilerinde hiçbir şekilde itiraz ve hak talep edilemeyeceği, kesintinin örnekleme karşılığındaki tutarı hastane (davalı) tarafından fatura edilerek cari hesaptan düşüleceği, bundan başka sözleşme kapsamında firmadan teslim alınan malzemeden kaynaklanan kusurlar nedeniyle kurumun yapacağı kesintiler, hasta veya yakınları tarafından hastaneye yöneltilecek her türlü talebin neticesinden davacı firmanın sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır. Davacının her iki takibinde talep ettiği alacaklara dayanak yapılan faturalar taraf defterlerinde kayıtlı ise de bu belirtilen sözleşme hükmüne göre davalı firma tarafından tanzim olunan reklamasyon (iade) faturalarının davacı defterine kaydedilerek itiraza uğramadığı görülmüştür. Zira davalının düzenlediği bu iade faturalarının hukuksal ve sözleşmesel temeli, davalıya satılıp teslim edilen ve hastalar üzerinde kullanılan bir takım tıbbi malzemelerin dava dışı SGK tarafından davalıya kesintili yapılarak ödenmesinden ötürü aradaki farkın davacıya fatura edilmesinden ibarettir. Ancak davacı iade faturaları yönünden davacının alacaktan tenzil hakkı bulunmadığını savunmuşsa da yukarıdaki sözleşme maddesi açık olup SGK’dan yapılacak kesintinin davalı hastaneden kaynaklı bir kusur bulunmaması halinde davacı alacağından mahsubunda herhangi bir isabetsizlik söz konusu değildir.
Nitekim, itiraz üzerine alınan ek raporda da davalı hastanenin SGK’nın yapmış olduğu kesintileri iade faturası olarak yansıtmasında haklı olduğu teyit edilmiştir. Davacı vekili davalının SGK’ya itiraz yolunu tüketmeksizin kendilerine fatura edilemeyeceğini savunmuşsa da taraflar arasındaki sözleşmede böyle bir ön şart düzenlenmemiştir. Dolayısıyla bu talep temelsiz kalmaktadır.
Diğer yandan, davalının düzenlediği iade faturasının davacı tarafından herhangi bir itiraza uğramadan ve çekince konulmaksızın kendi defterlerine kaydedildiği anlaşılmakla TTK’nın 21/2. maddesi gereğince davalının tanzim ettiği iade faturasının benimsendiği aşikardır. Hal böyleyken, davalının SGK kesintilerinde haklı olduğu anlaşılmakla yerinde görülmeyen davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Asıl ve Birleşen Davaların ayrı ayrı REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden alınması gereken 54,40-TL harçtan peşin alınan 962,16-TL harcın mahsubu ile artan 907,76-TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Asıl dava yönünden davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 8.124,25 -TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Birleşen dava yönünden alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 451,92 -TL harcın mahsubu ile artan 397,52-TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
5-Birleşen dava yönünden davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 3.969,43-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Asıl dava ve birleşen dava yönünden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*