Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/908 E. 2021/48 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/908
KARAR NO : 2021/48
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 21/09/2016
KARAR TARİHİ : 03/02/2021

Mahkememizde görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan 2014 yılından bu yana farklı tarihlerde kredi kullandığını, kullandığı her krediden “Kredi tahsis komisyonu”, “her türlü kredi limit tahsis”, “komisyon tahsilatı”, “kredi açılışı faiz komisyonu” gibi isimler altında bedeller alındığını, alınan bu bedellere ilişkin belgelerin müvekkiline verilmediğini, müzakeresinin yapılmadığını, davalı müvekkiline imzalattığı sözleşmenin bir örneğini vermediğini, sözleşme hürriyeti ilkesine aykırı davrandığını belirterek haksız alınan bedellerin iadesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, davacının imzaladığı genel kredi sözleşmesinin ne kamu düzenine, ne de şahsiyet haklarına aykırı olmadığını, sözleşmenin geçerli bir sözleşme olup; tam ya da kısmi butlanını talep etmenin somut dayanakları olmayan mücerret bir talep olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, kredi kullandırımı kapsamında haksız yere alındığı iddia edilen bilumum masrafların iade sistemine ilişkindir.
Davacı …’nin davalının … Şubesi ile yapmış olduğu iki ayrı genel kredi sözleşmelerine istinaden 18/09/2014 tarihinden 12/08/2016 tarihine kadar farklı miktarla iskonto veya rotatif ve taksitli ticari kredi şeklinde kısa vadeli nakit krediler kullandırıldığı, 42 adet işlem sonucu toplam 12.105,81 TL çeşitli adlar altında masraf tahsil edildiği anlaşılmıştır. Davacının talebi ile 867,30 TL’nin tenzil edildiği ve alınan toplam masraf bedellerinin toplam 34 işlemde 11.238,51 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar yanlar arasındaki sözleşme ticari nitelikli bir sözleşme ise de, yerleşmiş İstinaf ve Yargıtay uygulamaları gereğince emsal banka uygulamaları kararlaştırılarak talebi mümkün masraf tutarının tespiti mümkün olabilirse de, davalı banka taraflar arasındaki dayanak sözleşmeyi sunmamakta ısrar etmiştir. Mahkememizin 18/11/2020 tarihli celse ara karar uyarınca yine davalı vekiline dayanak sözleşmeleri sunması için son kez ve kesin olmak üzere 2 haftalık süre verildiği, duruşma zaptının ihtar yerine kaim olmak üzere davalı banka vekiline elektronik ortamda tebliğ edildiği görülmektedir.
Bu noktadan sonra artık ispat külfeti devreye girecektir. Şöyle ki, davalı banka masrafları ve yapmış olduğu kesintileri sözleşme içeriğine sözleşmede kararlaştırılan hükümlere uygun olarak yaptığını ispat etmekle mükelleftir. Aksi halde alınan masrafların herhangi bir dayanağı bulunmayacağından davalı bankanın sebepsiz zenginleşmesi gündeme gelecektir. Davalı banka sözleşmeleri sunmalı ki, bağlayıcı sözleşme maddeleri değerlendirilerek gerektiğinde emsal banka banka uygulamaları da mukayese edilerek fazla kesinti yapılıp yapılmadığı, alınan masraf ve komisyonların yerinde olup olmadığı mahkememizce denetlenebilsin. Ancak davalı banka vekili verilen meşruhatlı sürelere rağmen sözleşmeyi sunmaktan imtina ettiği gibi iki defa boş yere dosyanın ek rapora gitmesine, gereksiz yere yargılama masrafı sarf edilmesine, dosyanın sürüncemede kalmasına sebebiyet vermiştir. Hüküm celsesinde bankaya müzekkere yazılmasını talep etmişse de verilen kesin sürede böyle bir beyanda bulunulmadığı gibi dava konusu sözleşme metninin temini için bu zamana kadar gerekli özenin gösterilmediği sabittir. Dolayısıyla bunun yaptırımının ispat külfeti bağlamında davalı bankaya uygulanması gerekmiştir. Davacı vekilinin 18/11/2020 tarihli ıslah dilekçesi uyarınca karşı tarafa tebliğ edilmiş olup, yukarıdaki açıklanan gerekçeler doğrultusunda masrafların sözleşme içeriğine uygun olarak alınıp alınmadığı denetlenemediğinden ispat külfeti davalıda olduğundan aşağıda şekilde davanın kabulüne karar verilmesi zorunluluğu doğmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-İstirdada tabi 11.238,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 767,66-TL harçtan peşin alınan ve ıslah yoluyla ikmal olunan 204,20-TL harcın mahsubu ile, bakiye 563,46-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen; 204,20-TL peşin harç gideri, 29,20-TL başvuru harç gideri, posta masrafı 195,00-TL ve 600,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere cem’an 1.028,40-TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 03/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*