Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/907 E. 2020/542 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/907 Esas
KARAR NO : 2020/542
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Def’in ve Cenaze Gideri
DAVA TARİHİ : 08/09/2016
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, 19/07/2014 tarihinde plakası tespit edilemeyen aracın müteveffa …’e çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda …’in vefat ettiğini, geride bıraktığı imam nikahlı eşi olan davacı … ile ortak çocukları …’nın destekten yoksun kaldığını, kusurlu olan araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu ve muris’in kusurunun bulunmadığını beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere her iki davacı yönünden şimdilik 1.000’er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 500,00-TL cenaze giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte …ndan tahsilini talep ve dava etmiş olup, bilahare talebini 110.255,32-TL olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili, öncelikli olarak davacı tarafın plakası meçhul araç tarafından müteveffaya kusurlu olarak çarparak kaçtığını ispat etmesi gerektiğini, öte yandan imam nikahlı eşin aile ve destek kapsamında bulunmadığından tazminat isteyemeyeceğini, diğer yandan alacaklı ve borçlu sıfatlarının davacılarda birleştiğini, cenaze ve def’in masraflarının belgelendirilmemesi nedeniyle talep edilemeyeceğini, ayrıca gerçek zararın da ispata muhtaç olduğunu, olası SGK ödemelerinin de tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve def’in giderlerinin tahsili istemine ilişkindir.
Davalı … vekili alacaklı ve borçlu sıfatları birleştiğinden davacıların maddi tazminat talep edemeyeceğini savunmuş ise de, Yargıtay … Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davacıların sigortalı araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak desteğin kusuruyla dahi sorumlu tutulmadan talepte bulunabilecekleri sonucuna varıldığından davalı sigorta vekilinin bu yöne değinen savunması yerinde görülmemiştir.
Celp edilen nüfus kayıtlarına göre müteveffanın davacı … ile 21/12/2008 tarihinde evlendiği, 01/04/2009 tarihinde boşandığı, boşandıktan sonra ‘in nüfus kaydında baba adı … olan ve davacı …’nın nüfusuna kayıtlı … isimli kızının 27/08/2014 tarihinde dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan …’nün …’dan olma 01/06/2001 doğumlu … isimli bir kızının daha olduğu, yine davacıdan olma 09/01/2011 doğumlu … isimli kızının olduğu, …’nün 05/06/2012 tarihinde resmi nikah ile dava dışı … ile evlendiği, kaza tarihinde resmi nikahlı eşinin … olduğu, ancak bu evlilikten herhangi bir çocuğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yerleşmiş Yargıtay kararları gereğince TMK hükümleri uyarınca evlilik bağı olmayıp resmi nikah bulunmasa dahi fiili birlikteliklerde destek olgusu sabit olduğu takdirde resmi nikahsız eşin de destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacılardan …’nın babası …, müteveffa’nın damadı olduğunu, kendisi ile sürekli görüştüklerini belirtmiştir. Diğer yandan talimat mahkemesinde beyanda bulunan … da davacı …’in … abisinin eşi olduğunu, diğer davacı …’nın da yeğeni olduğu abisi …’ın Hollanda da çifte vatandaşlık almak için formalite gereği … den boşandığını, resmiyette evli gözüken kişi ile hiçbir zaman birlikteliklerinin bulunmadığını, …’nın …’nün vefatından sonra ancak … yengesi ile henüz nikah yapmadan 1,5 ay sonra dünyaya geldiğini belirtmiştir. Dinlenen ve aksi ispatlanamayan tanık beyanları uyarınca davacılar ile müteveffa arasında fiili destek ilişkisi mahkememizce sabit görülmüştür.
İncelenen dosya kapsamı içeriğine göre özellikle ceza dosyası evrakları uyarınca 19/07/2014 günü saat 03:10 sıralarında davacıların desteği …’nün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın emniyet şeridinde otoyolda park halindeyken yakıtı biten aracına yakıt koymak için indiği sırada plakası meçhul aracın kendisine ve otomobilin sol yan arka kısmına çarparak kaçtığı ve davacıların desteğinin buna bağlı olarak vefat ettiği sabittir. Davalı tam kusurlu olsa dahi davacıların talebinin doğrudan kendileri üzerinde doğan destekten yoksunluk zararına ilişkin olması, bu zararın oluşumundaki desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacağına ilişkin HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca, davalının tazminattan her durumda sorumlu olacağı aşikardır. Zira, hüküm tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı iptal kararı ile 14/04/2016 tarihli ve 6704 sayılı kanunun 3. maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinin 1. Cümlesinde yer alan “.. ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda..” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptal edildiği, dolayısıyla genel şartlardaki desteğin kusurunun teminat kapsamı dışında olacağına ilişkin hükmün mahkemeleri bağlayıcı olmayacağı anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 92/1-g maddesi uyarınca her ne kadar hak sabinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat kapsamı dışında kaldığı düzenlenmiş ise de, davacı hak sahiplerinin kazada herhangi bir kusurlarının bulunmadığı aşikar olduğundan davacıların desteğinin kusuru yönünden de tazminat talebi mümkündür. Ancak, taleple bağlılık ilkesi uyarınca ıslah dilekçesinde kusura göre tazminat talep edildiğinden bununla bağlı kalınmıştır.
Dosyadaki belgelere göre dava dışı hak sahipleri resmi nikahlı gözüken eşi … ile diğer çocukları … ve … ile anne ve babasının payları ayrılmak suretiyle destek payları tespit edilmiştir. Ayrıca hesap olunan tazminat ek rapor ile karar tarihine en yakın asgari ücret artışları da değerlendirilerek tespit edilmiştir. Diğer yandan ek rapordaki kusur oranına göre davacı vekilince ıslah edilmiştir.
Def’in ve cenaze giderleri yönünden … Belediyesi’nin cevabi yazısı dikkate alınarak ölüm tarihindeki koşullarda yaklaşık 3.000,00-TL cenaze ve def’in gideri takdir edilmiştir. Bilirkişi tarafından %40 kusur oranı düşüldüğünde 1.200,00-TL üzerinden cenaze ve def’in gideri ıslah edilmiştir. Yine davadan önce dava dışı diğer desteklere yapılan ödemeler mahsup edilerek poliçe limitleri dahilinde davalıların sorumlulukları tespit edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacı … yönünden 74.729,33-TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı … için 34.325,99-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi 06/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
2-Def’in ve cenaze gideri 1.200,00-TL’nin de temerrüt tarihi 06/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
3-Alınması gereken 7.531,54-TL harçtan peşin alınan ve ıslah suretiyle ikmal olunan toplam 402,70-TL harcın mahsubu ile, bakiye 7.128,84-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden HMK’nın 57. maddesi gereğince davacılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı gözetilerek ayrı ayrı davacı … yönünden 10.670,81-TL, diğer davacı … yönünden ise 5.148,90-TL vekalet ücretlerinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
5-Bu dava kapsamında davacılar tarafından sarfedilen, 555,95-TL posta ve tebligat masrafı, 3.000,00-TL bilirkişi masrafı, 402,70-TL harç giderleri olmak üzere cem’an 3.958,65-TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 30/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*