Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/868 E. 2019/1129 K. 13.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/868
KARAR NO : 2019/1129

DAVA : Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/08/2016
KARAR TARİHİ : 13/11/2019
Mahkememizde görülen rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkilinin… isimli iş merkezi projesini sigortaladığını, 30/01/2016 günü inşaatta konteynır ofislerinde meydana gelen hırsızlık eylemi neticesinde elektronik cihazların çalındığını, yapılan ekspertiz incelemesinde tespit edilen zararın dava dışı sigortalıya 12/04/2016 tarihinde ödendiğini, olayın meydana gelmesinde sigortalı ile davalı arasındaki güvenlik hizmet sözleşmesi kapsamında davalı … firmasının ihmal ve kusurunun bulunuduğunu belirterek sigortalıya ödenen 26.512,67 TL tazminatın TTK’nın 1472. maddesi uyarınca halefiyet tarihi 12/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, dava dışı sigortalı ile müvekkili arasında TBK’nın 561. maddesi anlamında saklama sözleşmesi bulunmadığını, ayrıca herhangi bir savcılık soruşturması da olmadığını, çalınma olgusu kabul edilse bile kusur ve ihmalin ispata muhtaç olduğunu, ortada olmayan emtiyalar için değerin neye göre biçildiğinin belli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tazminat istemine ilişkindir.
İlk çözülmesi gereken uyuşmazlık dava dışı sigortalı tarafından davacı sigortacıya bildirilen miktar ve türden malın mevcut olup olmadığı, sigortalının ticari defter kayıtlarında çalındığı iddia olunan emtiaların kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise ödenen tazminatın zarar ile uyumlu ve kadri maruf olup olmadığı hususudur. SMM Bilirkişi tarafından dava dışı sigortalı şirketin ilgili yıllara ait defter giriş çıkış kayıtları incelendiğinde beyan edilen emtiaların defterde kayıtlı olduğu, giriş çıkış kayıtlarının mevcut olduğu, kaydi değer toplamının 72.561,00 TL olduğu, teknik bilgisayar mühendisi incelemesi neticesinde piyasa rayicine göre amortisman bedeli de düşülmek suretiyle bedelin 71.109,78 TL olduğu, sigortacı tarafından gerçek zararın çok altında ödeme yapıldığı, tespit edilen zararın kadri maruf ve gerçek zararla uyumlu olduğu, hatır ödemesinin söz konusu olmadığı kanaatine varılmıştır.
Halefiyete ve ödemeye dayanak teşkil edilen davacı tarafından tanzim edilmiş…poliçesi uyarınca özel şartlardaki şantiyede ve inşaat sahasında bulunan her türlü eşyanın çalınması durumunda (güvenlik bulundurmak şartıyla) oluşacak zararın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan eksper incelemesi neticesinde 12/04/2016 tarihinde davacı tarafından sigortalının zararını tazmin ettiği ve alacağı halef olduğu çekişmesizdir.
Bir diğer uyuşmazlık ise, hırsızlık ve çalıntı olayın gerçekleşmesinde davalı şirketin dava dışı … Şirketi ile yapmış olduğu güvenlik hizmet sözleşmesi kapsamında ihmal ve kusurunun bulunup bulunmadığı konusudur. Davalının görevlendirdiği güvenlik personelinin olay günü saat 23:00 sıralarında şantiyeye ait ofis binasının kapılarını ve pencerelerini kilitlediği, sonrasında sabah saat 07:30 sıralarında tekrardan kontrole gittiği, yapılan kontrol neticesinde binanın pencelerinin zorlanarak açıldığının fark edildiği anlaşılmaktadır. Yani saat 23:00’dan sabah 07:30’a değin inşaat sahasında devriye görevinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Hırsızlığı gerçekleştiren ve çok sayıda elektronik eşya çalan meçhul şahısların şantiyeye ne şekilde ne zaman girdiği anlaşılamamaktadır. Şantiyede ve inşaat sahasında can ve mal emniyetini sağlamakla mükellef olan davalının ilgili güvenlik personelinin yeterli sıklıkta devriye görevini ifa etmemesi ve çok sayıda eşyanın çalınmasına sebebiyet vermesi neticesinde zararın oluştuğu ve arttığı aşikardır. Bu nedenle davalı şirketin TBK’nın 116. maddesi uyarınca ifa yardımcısı kişilerin kusuru nedeniyle sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davalı vekili itirazında kendilerince aldırılmış olan risk analiz raporunun gözardı edildiğini ileri sürmüş ise de, söz konusu rapor tek taraflı olarak düzenlenmiş olup, subjektif nitelik taşımaktadır. Kanuni bağlayıcılığı söz konusu değildir.
Ancak diğer yandan kamera sisteminin de inşaat sahasında bulunmadığı dosyaya yansımaktadır. Kamera sisteminin bulunmaması sonucunda suçlunun tespit edilememesi ve çok sayıda eşyanın çalınmasına sebebiyet verilmesi karşısında sigortalının da zararın artmasına sebebiyet vererek TBK’nın 52. maddesi uyarınca müterafık kusurunun varlığı sabittir. Sektörel bilirkişi tarafından tüm bu doneler, sözleşme hükümleri ve ilgili mevzuata uygun olarak tartışılmıştır. Dava dışı sigortalı işverenin özel güvenlik şirketinden hizmet satın almasına karşın fiziki tedbirlerle ilgili alması gereken önlemleri almadığı, gerek devriyelerin aksatılması gerekse kameraların bulunmaması karşısında denetim görevini ihmal ettiği anlaşıldığından bilirkişi raporunda % 25 kusurlu olduğunun tespitinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Mahkememizce alınan ilk raporda davalı … firmasında tam kusur verilmiş ise de, o rapordaki ilgili bilirkişinin bu alanda uzmanlık sabihi olmadığı anlaşıldığndan kusur oranları arasında çelişkinin de söz konusu olacağından bahsedilemez.
Hal böyle iken ödenen maddi tazminat tutarında yukarıda tartışılan kusur durumları nazara alınarak % 25 tenzilat yapılmak suretiyle aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-TTK’nın 1472. maddesi gereğince 19.884,45-TL rücuen tazminat tutarının ödeme ve halefiyet tarihi 12/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 1.358,30 TL harçtan peşin alınan 452,78 TL harcın mahsubu ile, bakiye 905,52 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarfedilen, 452,78 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı olmak üzere cem’an 481,98 TL’den ibaret harcın davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 2.725,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 2.725,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 262,80 TL posta ve tebligat masrafı, 3.200 TL bilirkişi masrafı ve 253,80 TL inceleme masrafı olmak üzere cem’an 3.462,00 TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 2.596,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.13/11/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*