Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/864 E. 2018/475 K. 10.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/864 Esas
KARAR NO : 2018/475

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/08/2016
KARAR TARİHİ : 10/04/2018

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile davalı tarafından vekil eden davacı aleyhine … 8. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibi konusunun bir adet senet olduğunu, senedin şirket yetkilisi … tarafından imza edildiğini, kambiyo senedinde çift imza yer alıp imzanın şirketin temsilcisine ait olduğu ancak şirket kaşesi üzerinde imza bulunmadığı, açığa atılan imzanın sahibini borçlandırıp şirketin senetten dolayı borcu bulunmadığı, bu beyanın senedin düzenlenmesi ve imzalanması ile ilgili olup kambiyo hukukundan kaynaklanan borç bulunmadığı, esasa ilişkin olarak da şirket yetkilisi ile arkadaşı olan davalının şirketin üçüncü kişilere olan borcu neden ile şirketin aracını haciz konulabilmesini sağlamak amacı ile senedin tanzimini sağlayıp icra konusu yaptıklarını, nakden kaydı yer almakta ise de şirkete verilmiş bir para bulunmadığını beyanla davanın kabulü ile icra takibinin iptali ile 05/05/2015 tanzim tarihli, 05/08/2015 vadeli, 75.000,00-TL bedelli senet ile ilgili borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafına yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile şirket yetkilisinin takip borcunu kabul ettiği ve takibin bu şekilde kesinleştiği, senedin sebepten mücerret olduğu, davacının davalıdan borç aldığını, borçlarını ödemeyince senet tanzim edip verdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava kambiyo senedi nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti istemine dairdir.
Davacı, şirket yetkilisi tarafından imzalanan senette kaşe üzerinde imza bulunmaması nedeni ile senet borcundan şirketin sorumlu olmadığı, imzalayanın borçlu olduğunu ayrıca senedin şirket yetkilisi ile davalı arasında şirketin üçüncü kişilere olan borcu neden ile şirketin aracını haciz konulabilmesini sağlamak amacı ile tanzim edildiğini beyan etmiştir. Davacını bu beyanı senedin tanziminin davalı ile muvazaalı anlaşmaya dayalı olduğu yönündedir.
TTK.nun 776/1-g maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıması için “senedi düzenleyenin imzasını” ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş, birden fazla imzanın bulunması koşul olarak öngörülmemiştir. TTK.’nun 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 678.maddesi gereğince, şirket yetkilisinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imza bizatihi kendisini sorumlu kılar. Yine TTK’nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 701 ve 702. maddeleri uyarınca, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadın yazılması gerekli değildir. Aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olur. Özetle şirket temsilcisinin şahsen sorumlu olabilmesi için, şirket kaşesi dışında ayrı bir imzasının bulunması yeterlidir. Her iki imzanın da kaşe üzerinde bulunması halinde ise, yetkili temsilcinin sorumluluğundan bahsedilemez. Bir diğer ifade ile senetteki her iki imza da şirket kaşesi üzerine atılmışsa, burada artık aval olgusundan söz edilemez. Senedin, keşideci bölümünde, şirket temsilcisinin (aynı kişinin) elinden çıkmış iki imzasının bulunması halinde ve imzalayanın şirket temsilcisi olması durumunda, imzalardan şirket kaşesi üzerine atılanın şirket adına, açığa atılan diğer imzanın da, imza sahibinin şahsı adına atılmış olduğunun kabulü zorunludur. Her iki imzanın kaşe dışında olması halinde de, birisinin şirket adına, diğerinin de aval olarak atıldığının kabulü gerekir. Zira, senetteki borçtan sorumlu olmak için, keşidecinin tek imzası yeterli olup; birden fazla imza atılmasına gerek bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında sorumluluk doğması için, keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunluluğu olmadığından, şirket kaşesi dışına atılan imza aval olarak değerlendirilir (HGK. nun 05/10/2011 tarih ve 2011/12-480 sayılı kararı). (Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011tarih ve 2011/12-480 E., 2011/598 K. sayılı kararı). Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 04/12/2017 tarih, 2016/24481 esas ve 2017/15073 karar sayılı ilamı; Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 24/04/2017 tarih, 2016/14463 esas ve 2017/6195 karar sayılı ilamı.
Bu açıklamalar ışığında somut duruma bakıldığında, dava ve takip dayanağı senette iki imza bulunup bunlardan birinin şirketi temsilen diğerinin ise aval olarak atıldığının kabulü gerektiği, bu durumda şirketin anılan senet nedeni ile sorumlu olduğu, senede karşı ileri sürülen her iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, kaldı ki davacının senedin muvazaalı olarak düzenlendiğini ileri sürmesi karşısında kendi muvazaasını gündeme getirenin bu iddiasını da yazılı delil ile ispatla mükellef olduğu, somut durumda davacının senet borcundan sorumlu olduğu ve iddianın yazılı delil ile ispat edilemediği, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş, herhangi bir tedbir kararı bulunmadığından davalının tazminat istemi yerinde görülmemiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 8769,51 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.10/04/2018

Katip …

Hakim …