Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/840 E. 2018/659 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/840
KARAR NO : 2018/659
DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar ve Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :18/08/2016
KARAR TARİHİ : 31/05/2018
DAVA TARİHİ : 01/09/2016
KARAR TARİHİ : 02/02/2017
Mahkememizde görülmekte olan dava sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Davada;
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili ile davalının … Turizm Tesisleri ve Yatırımları A.Ş. arasında ticari ilişkiden kaynaklanan 5.267.653,17 TL bakiyeli cari hesap alacağı nedeniyle … 23.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından genel haciz yolu ile takibe geçildiğini, davalı şirketin adresine gönderilen tebligatın şirket adresine gönderilerek kesinleştiğini, sonrasında davalı vekili tarafından icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesiyle, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini ve bu nedenle icra takibini 23.06.2016 tarihinde öğrenmiş olduklarını belirterek itirazlarını sunduğunu, … 14.İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasına, tebliğin usule uygun olmadığına dair yapılan şikayet sonucunda, Mahkeme tarafından tebliğin usulüne uygun olmadığı ve bu nedenle ödeme emrinin 23.06.2016 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmasına karar verildiğini, takip borçlusu davalı vekilinin, 27.06.2016 tarihli itiraz dilekçesinde; “Alacaklı tarafa müvekkil şirketin herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faiz dahil her türlü ödeme kalemlerine ayrıca ve açıkça itiraz etmekteyiz” şeklinde soyut ve dayanaktan yoksun olarak itirazda bulunduğunu ve mahkeme kararına istinaden itiraz süresinde yapılmış sayılarak takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı vekilinin icra dosyasına sunduğu itirazın, haksız ve kötü niyetli olduğunu, zira davacı ile davalı taraf arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, cari hesaba konu edilen miktarın davalı takip borçlusu tarafından bilindiğini, takip konusu alacağın likit ve bilinebilir olduğundan dolayı yapılan itirazın kötü niyet taşıdığını, davalı borçlu adına malvarlığı bulunması ve takibin haksız ve kötü niyetli itirazla durdurulmasına karar verilmesi nedeniyle, malvarlığının elden çıkarılması ve davacı müvekkili şirket tarafından alacağın tahsilinin, takip ve dava konusu alacağın miktarı da dikkate alındığında, önemli ölçüde zorlaşacağı ve imkansız hale geleceğini beyan ederek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle, davalının malvarlığını elden çıkarmasının kuvvetle muhtemel olması ve müvekkili şirket tarafından alacağının tahsilinin önemli ölçüde zorlaşacağı ve imkansız hale geleceğinden davalının malvarlığı üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmesine, takibe, borca, faize ve sair kalemlere yönelik haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı …’nun, müvekkilinin grup şirketlerinde 2012 – 2016 yılları arasında genel koordinatör olarak çalıştığını, 2013 yılında kurulan davacı şirketin yetkilileri ve çalışanlarının tamamına yakını daha önce müvekkili şirketler grubunun çalışanları – kanalıyla müvekkilinin şirket ve şirketler grubu aleyhine “Güveni Kötüye Kullanma, Resmi Evrakta Sahtecilik ve Nitelikli Dolandırıcılık” teşkil eden borçlandırıcı eylemleri yürüttüklerini, fiktif para hareketleri ve suni olarak yaratılan hizmet alımına ilişkin gerçek dışı faturalar ile müvekkili şirket ve grup şirketlerinin borç altına sokulduğunu, müvekkili şirket ve grup şirketlerinin yaklaşık 4 Milyar TL değerinde bir milyon metrekarelik taşınmazının bulunduğunu, davacı şirketle arasında Arazi Dolgu Ve Rehabilitasyon Ve Arazi Kiralama Sözleşmelerinin imzalandığını, ticari faaliyet olarak, tek faaliyetlerinin bu sözleşmeler olduğunu, bu sözleşmeler dışında borç alacak ilişkisi yaratacak herhangi bir ticari faaliyetlerinin bulunmadığını, bu açıklamalar çerçevesinde de olması gerekenin müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, ancak durumun böyle olmadığını, müvekkili şirketin gerçek dışı borçlandırıldığını, bu kapsamda 2015 yılında davacı şirket tarafından havale yoluyla gönderilen borç para miktarının 3.596.304,93 TL olduğunu, gönderilen tüm paranın aynı gün nakit olarak çekildiğini, tüm nakit para çekme işlemlerinin müvekkili şirketin çalışanları … ve … tarafından talimat yoluyla yapıldığını, söz konusu kişilerin müvekkili şirketin genel koordinatörü …’nun görevinden ayrılmasından sonra müvekkili şirketlerdeki görevlerinden ayrıldıklarını, bu şahısların halen de irtibatlı olduğuna ilişkin ellerinde somut delillerin bulunduğunu, yaptıkları incelemelerde fiili olarak kasaya herhangi bir para girişinin ve çek tahsilat girişinin bulunmadığını, yapılan bu fiktif para hareketleri sonrasında, davacının müvekkili şirketler grubu aleyhine aralarında davaya konu icra takibinin de bulunduğu taleplerin başlatıldığının tespit edildiğini, başlatılan söz konusu icra takiplerinin de gönderilen ödeme emirlerinin şirket eski çalışanlarından … tarafından 21.04.2016 tarihinde tebliğ alındığını, müvekkili şirket yetkilileri veya avukatlarına herhangi bir bilgi dahi verilmediğini, bu kişinin 14.04.2016 tarihinde müvekkili şirketten ayrıldığını, 15.04.2016 tarihinde ise davacı … … İnş. San. Ticaret A.Ş. de çalışmaya başladığının resmi SGK kayıtları üzerinden tespit edildiğini, müvekkili şirketler grubunda teknik, idari, finansman ve muhasebe departmanlarından bir çok çalışanın da istifa ederek davacı şirket bünyesinde çalışmaya başladığını beyan ederek davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatı yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin talebi üzerine … adına dava ihbar edilmiştir.
İhbar Olunan …’ ın ihbara cevap dilekçesiyle, Davalı tarafından dava konusu 5.267.653,17-TL’nin davalının müvekkili banka nezdindeki hesabına yatırılması akabinde sahte talimatlar ile elden nakit olarak çekildiği ve davalıdan teyit alınmadığı iddia edilmişse de müvekkilinin kayıtlarında yapılan incelemelerde davalının beyanlarının mesnetsiz olduğunu, müvekkili tarafından gerçekleştirilen işlemlerin usul ve mevzuata uygun olduğunu beyan ederek huzurdaki davanın müvekkili Bankaya ihbar edilmesini gerektiren hukuki bir sebep bulunmadığını bildirmiştir.
Birleşen Davada;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarasında kayıtlı ve maden sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalı şirketin yöneticisi olan …’in yöneticisi ve ortağı olduğu çok sayıda grup şirketi bulunduğunu, davalı şirketinde … Şirketler Grubuna dahil bir şirket olduğunu, davalı şirketin mali açıdan zor durumda olduğu, sahip olduğu maden ruhsatlarına istinaden faaliyetlerini yalnız başlarına sürderemeyecek durumda olduklarından müvekkili şirkete … Ailesine ait şirketlerin sahip olduğu maden ruhsatlarına konu olan sahaların işletilmesi talebiyle geldiklerini, bunun üzerine müvekkil şirket ile … Ticaret Limited Şirketi arasında 03/10/2013 tarihinde İstanbul ili, …-… -… ilçeleri, …, … Köyleri civarında bulunan 3213 sayılı Maden Kanunu çervesinde Ruhsat Sahasının Rödovans sözleşmesi ile yine grup şirketlerinden … Madençilik A.Ş.ile 03/10/2013 tarihinde … ili, … …, …, … Köyleri civarında bulunan 3213 sayılı maden kanunu çercevesinde 4.grup rödovans sözleşmesi ile … İli, … … ilçeleri Çift Alan …, … Köyleri civarında bulunan 3213 sayılı maden kanunu çercevesinde 4.grup rödovans sözleşmesi yapıldığını, iş bu rödovans sözleşmelerinin maden siciline şerh edildiğini, rödovans sözleşmeleri kapsamında müvekkil şirket tarafından maden üretim tesislerinin kurulumu için gerekli arazilerin müvekkil şirkete kiralanmasını konu alan Arazi Kiralama Sözleşmesinin 27/03/2014 tarihinde müvekkil şirket ile … Turizm Tesisleri ve Yatırımları A.Ş.arasında imzalandığını, müvekkil şirketin bu sözleşmelerin imzalanması akabinde yatırımlara başladığını, müvekkil şirket ve yönetim kurulu başkanı … davalı şirkete ve davalı şirketin dahil olduğu grup şirketlerine ve yöneticilerine büyük miktarlarda borç verdiğini, 06/06/2016 tanzim tarihli 2.300.000,00 TL, 07/06/2016 tanzim tarihli 2.200.000,00 TL ve 08/06/2016 tanzim tarihli 1.400.000,00 TL bedelli toplamda 5.900.000,00 TL 3 adet çeki borç olarak … Turizm Tesisleri ve Yatırım A.Ş.ye verdiğini, söz konusu çeklerin müvekkil şirketin banka hesabından fiilen tahsil edildiğini, ancak davalı şirket ve bu şirketin dahil olduğu grup şirketleri müvekkilden aldığı borçları geri vermediği gibi daha fazla borç talep ettiğini, müvekkili şirketin daha fazla borç vermek istememesi ve verdiği borç paralarıda geri istediğini, davalı şirketin müvekkilin talebine ragmen borçlarını ödememesi üzerine … 23.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, iş bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek … 23.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptaline takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, tüm gayrimenkullerin üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, mahkemece verilen ihtiyati hacizin yasa ve yargıtay kararlarına aykırı ve hukuksuz bir karar olduğunu, dava konusu olayda ihtiyati haciz şartlarınında oluşmadığını, taraflar arasında ki alacak konusunun yargılamayı gerektirdiğini, muaccel olmuş bir alacak bulunmadığını, davacı yanın iddialarının aksine müvekkil grup şirketlerinin davacı şirketden cari hesap alacağının olduğunu, davacı şirket yönetim kurulu başkanı …’nun müvekkil grup şirketlerinde 2012-2015 yılları arasında genel koordinatör olarak çalıştığını, davacı şirket kanalı ile müvekkil şirketler grubu aleyhine nitelikli dolandırıcılık teşkil eden borçlandırıcı eylemler yürüttüğünü, şahsın 2013 yılında kurduğu davacı şirketi paravan olarak kullanarak haksız olarak ve dolandırıcılık suçunu teşkil edecek şekilde fiktif para hareketleri ile müvekkil şirketi borçlandırdığını, söz konusu icra takipleri için gönderilen ödeme emrinin şirket çalışanı Özge Didem Saraç tarafından tebliğ alındığını ancak müvekkil şirket yetkilileri veya avukatlarına herhangi bir bilginin verilmediğini, …’ın 15/04/2016 tarihinden sonra davacı şirketde çalışmaya başladığının tespit edildiğini, ayrıca müvekkil şirketler grubunda çalışan teknik idari ve finansman personellerinin de istifa ederek davacı şirket bünyesinde çalışmaya başladığını, davaya konu dayanak çeklerin … ciro edildiği ve onun tarafından tahsil cirosu ile bankadan tahsil edildiğinin iddiasının asılsız olduğunu, çek fotokopilerinde banka tahsil kaşesinin bulunmadığını, hesaplar incelendiğinde tahsil edilen paranın bankadan nakit olarak tahsil edilmediği aynı tarihte söz konusu şirket veya yetkilisi hesabına aktarıldığının ortaya çıkacağını, şirket içi yapılan denetimlerin devam ettiğini, tanzim edilen raporlar sonucunda gerekli suç duyurusunda bulunacaklarını belirterek 09/09/2016 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin reddine, aksi kanaat olursa tedbirin başkaca taşınmazlar üzerine kaydırılmasına, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce 09/09/2016 tarihinde taşınmazların 3.şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
Dava, mahkememiz dosyası ve mahkememiz dosyası ile birleşen … 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine aralarında karz akdine dayalı olarak ödenen miktarın icra takibine konulduğu, takibe itiraz sonucu takiplerin durduğu ve bu nedenle davacı tarafça mahkememize açılan itirazın iptali davasına ilişkindir.
Mahkememiz dosyasının delillerini … 23.İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı dosyaları, … CBS’ nin … soruşturma sayılı dosyası, hesap mutabakatları ve bilirkişi raporu oluşturmaktadır.
… 23.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Alacaklı … İnş San ve Tic Aş tarafından borçlu … Turizm Tesisleri ve Yatırımları Aş aleyhine toplam 5.267.653,17 TL alacak üzerinden takip başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
… 23.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Alacaklı … İnş San ve Tic Aş tarafından borçlu … Turizm Tesisleri ve Yatırımları Aş aleyhine 29.06.2016 tarihli cari hesap alacağı 5.900.000 TL üzerinden İlamsız İcra Takibi açıldığı, borçlunun 13.07.2016 tarihinde borçlu bulunmadığını bildirerek icra takibine itiraz ettiğinden takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddiaları, kayıtları, defterleri üzerinde inceleme, takibe konu borç olarak verildiği iddia olunan ve dosyada bulunan banka dekontları ile birleşen dosyadaki çeklerin taraf defterlerinde yer alıp almadığı, ayrıca özellikle davalı defterlerinde yapılacak incelemede davalı hesabına aktarıldığı iddia olunan paraların şirket kayıtlarında halen mevcut olup olmadığı, şirket kayıtlarında mevcut değilse çıkışının ne şekilde yapıldığı, var olduğu belirlendiği takdirde paranın akıbetinin araştırılması hususlarında …, … ve …’ dan oluşan bilirkişi heyeti tarafından sunulan 18/10/2017 tarihli raporda sonuç olarak: “Yapılan tespitler çerçevesinde; tarafların yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yapıldığı, yasal defterlerin şirketlerin dava konusu işlemleri yansıttığı ve usul yönünden düzenli tutularak birbirlerini teyit ettiği, netice olarak da; bu defterlerin tarafların lehine delil teşkil ettiğinin değerlendirildiği, Davacı … İnş. San. Ve Tic. A.Ş’nin, davalı … Turizm Tesis. Ve Yat. A.Ş. hakkında, 20.04.2016 tarihinde, … 23.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasından 19.04.2016 tarihli cari hesap alacağı açıklamasıyla 5.267.653,17 TL üzerinden İlamsız İcra takibine geçtiği, ancak, davalı/borçlu Şirket Vekilinin, 27.06.2016 tarihli dilekçesiyle, alacaklı görünen tarafa müvekkili Şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle, icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına, borca itiraz ettiği ve takibi durdurduğu, huzurdaki 2016/840 E.sayılı dosyanın konusunu bu takibe yapılan itirazın iptali davasının oluşturduğu, Yine Davacı … İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’nin, davalı … Turizm Tesis. Ve Yat. A.Ş. hakkında, 30.05.2016 tarihinde, … 23.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasından 29.06.2016 tarihli cari hesap alacağı (icra takibi 30.05.2016 tarihinde başlatılmış olup, takibe ek yapılan cari hesap bakiyesi 27.05.2016 tarihlidir. Bu nedenle 29.06.2016 tarihinin sehven yazıldığı değerlendirilmiştir) açıklamasıyla 5.900.000 TL üzerinden İlamsız İcra Takibine geçtiği, ancak, davalı/borçlu Şirket Vekili, 13.07.2016 tarihli dilekçesiyle, alacaklı görünen tarafa müvekkili Şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle, icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına, borca itiraz ettiği ve bu takibi de durdurduğu, huzurdaki … E.sayılı dosya ile birleşen, … 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının konusunu bu takibe yapılan itirazın iptali davası oluşturduğu, Raporumuzda yer verilen tablolardan da ayrıntılı bir şekilde görüleceği üzere; davacının takip tarihi itibariyle 23…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen ve davalıdan olan alacağını oluşturan işlemlerin (borç/alacak işlemlerinin) Cari Hesap Tablosunda (Tablo 1’deki) 51-85, 88,92, 93, 94, 95, 96, 97 satırlarında yer aldığı, aynı işlemlerin davalının Cari Hesap Tablosunda (Tablo 2 ve Tablo 3’de) 1-86, 91, 92, 93 satırlarında (Tablo 2) ve 4, 5, 6, 7. Satırlarında (Tablo 3) yer aldığı, bu durumda, Davacı tarafından takibe konu edilen cari hesap alacağını oluşturan işlemlerin (havale ve çek işlemlerinin) hem davacının, hem de davalının cari hesap kayıtlarında (ve dolayısıyla yasal defter kayıtlarında) karşılıklı olarak yer aldığının anlaşıldığı, Buna göre; davacının davalıdan olan alacağının 20.04.2016 takip tarihi itibariyle 5.238.153,17 TL (Tablo 1’in 20.04.2016 tarihi itibariyle bakiyesi) olduğu, ancak davacı yanın icra takibinde 29.500 TL fazlasıyla 5.267.653,17 TL üzerinden takibe geçtiği (bu farkın, cari hesap alacağı 5.238.153,17 TL bakiye arz ederken, takipte sehven 29.500 TL fazlasıyla 5.267.653,17 TL olarak talep edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır), Yine Raporumuzun önceki bölümlerinde sunulan tablolardan da ayrıntılı bir şekilde görüleceği üzere; davacının takip tarihi itibariyle 23…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından takibe konu edilen ve davalıdan olan alacağını oluşturan işlemlerin (borç/alacak işlemlerinin) Cari Hesap Tablosunda (Tablo 1’deki) 99, 100 ve 101 satırlarında yer aldığı, aynı işlemlerin davalının Cari Hesap Tablosunda (Tablo 2’de) 94.satırda yer aldığı, bu durumda, Davacı tarafından takibe konu edilen cari hesap alacağını oluşturan işlemlerin (çek işlemlerinin) hem davacının, hem de davalının cari hesap kayıtlarında (ve dolayısıyla yasal defter kayıtlarında) karşılıklı olarak yer aldığının anlaşıldığı, Buna göre; davacının davalıdan olan alacağının 30.05.2016 takip tarihi itibariyle 5.870.500 TL (Tablo 1’in 30.05.2016 tarihi itibariyle cari hesap bakiyesi 11.108.653,17 TL olup, bu tutardan, … 23.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu edilen 12.04.2016 tarihindeki cari hesap bakiyesi olan 5.238.153,17 TL’nin düşülmesinden sonra 30.05.2016 tarihi itibariyle bakiyesi) olduğu, ancak davacı yanın icra takibinde 29.500 TL fazlasıyla 5.900.000 TL üzerinden takibe geçtiği (bu farkın, cari hesap alacağı 5.870.500 TL bakiye arzederken, takipte sehven 29.500 TL fazlasıyla 5.900.000 TL olarak talep edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır), Asıl ve birleşen davaya konu edilen icra takiplerindeki cari hesap bakiyelerini oluşturan işlemlerin karşılığında tahsil edilen paraların, davalı şirketin hesaplarında kayden yer aldığı, kayden yer alan bu paraların 2016 yıl sonundaki kasa mevcudu içerisinde kendisini koruduğu (Şirketin 2016 yıl sonu itibariyle kaydi kasa bakiyesi 26.054.745,35 TL, takip dosyalarına konu edilen ve kasa hesabına/emanet hesaba giren kasa mevcudu ise 9.470.000 TL’dir.), öte yandan, söz konusu kasa girişlerinden sonra, 2016 yılının tamamında kasa çıkışlarının toplamının 2.950.387,95 TL olması nedeniyle (ki bu kasa çıkışlarının raporumuzun önceki bölümlerinde açıklandığı üzere anlamlı olduğu anlaşılmıştır) de takiplere konu edilen nakdi tutarların kasa hesabındaki mevcudunu kayden koruduğunu teyit ettiği (kasa hesabının 2017 yılında da bu konumunu koruduğu), Diğer yandan, davacı tarafça davalı tarafa 28.02.2016 tarihinde ve 13.04.2016 tarihinde, hesap bakiyesi hakkında yazılmış iki adet yazının dava dosyasına sunulduğu, bu yazılardan 28.02.2016 tarihli hesap mutabakat yazısında, davalıya ait cari hesap bakiyesinin 31.12.2015 tarihi itibariyle 1.645.684,18 TL; 13.04.2016 tarihli mutabakat yazısında ise, davalıya ait cari hesap bakiyesinin 13.04.2016 tarihi itibariyle 5.267.653,17 olduğu ve bunlara yönelik mutabakatın bir ay içinde bildirilmesinin talep edildiği, davalı şirket yetkilileri tarafından bu mutabakat yazılarının altına kaşe ve imza atıldığı ve aksi bir beyanda da bulunulmadığı, esasen, taraflar arasındaki cari hesap ilişkileri Raporumuzun önceki bölümlerinde ayrıntıları ile incelenmiş olup, tarafların asıl ve birleşen davalara ve bunlarla ilgili takibe konu edilen işlemlerinde karşılıklı mutabakat bulunduğu (gecikmeli olarak kayıtlara intikal ettirilen küçük tutarlı faturalardan kaynaklı farklara da ilgili bölümde yer verilmiştir)” bildirilmiştir.
Davalı vekili son katılmış olduğu celsede taraflar arasındaki ticari ilişkinin kaynağının arazi dolgu ve rehabilitasyon sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmenin hasılat kirası kapsamında kaldığını ve davaya bakmakla görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemeleri olduğunu beyan ederek görev itirazında bulunmuştur.
Gerek asıl dosyada gerek mahkememiz ile birleşen … 12.ATM nin … Esas sayılı dosyasında davacı alacak sebebini “Karz” akdine dayandırmıştır. Alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasındaki ilişkinin karz akdinden kaynaklandığı anlaşılmakla davalı vekilinin görev itirazı yerinde değildir.
Davalı vekili davacı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı …’ nun davalı şirketlerde 2012-2016 yılları arasında genel koordinatör olarak çalıştığını, şirketteki diğer çalışanlar ile birlikte iş birliği yaparak davalı şirketin davacı şirket lehine olacak şekilde borç oluşturduğunu, bu nedenle şirket yöneticisi ve diğerleri hakkında … C.Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, yapılan şikayet hakkında takipsizlik kararı verildiğini, takipsizlik kararına itiraz sonucu kararın kaldırıldığını, soruşturmanın devam ettiğini, ceza soruşturmasının Mahkememiz dosyası yönünden bekletici mesele yapılmasına ilişkin ara karar oluşturmasını talep etmiştir.
Mahkememizce … CBS’ nin … soruşturma dosyası getirtilmiş, dosyanın incelenmesinde; Müştekiler … …, … …, … Madencilik Aş, Kutman Ticaret Ltd Şti, … Turizm Tesisleri ve Yatırımları Aş tarafından … …, …., … ve diğer şüpheliler hakkında ……, Özel Belgede Sahtecilik, Dolandırıcılık, Muvazalı Taşınmaz Satış iddialarına ilişkin suçlarla ilgili şikayette bulunmuş, C.Başsavcılığınca 21/02/2017 tarihinde şikayet içeriklerinin özel hukuk ilişkisine ait olup ceza hukuku anlamında suç tespit edilemediğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, … Sulh Ceza Mahkemelerine itiraz üzerine verilen takipsizlik kararının ticari faaliyetler nedeniyle Nitelikli Dolandırıcılık ve Özel Belgede Sahtecilik suçlarından kararın kaldırılmasına, diğer suçlara ilişkin itirazın reddine karar verilmiş ve soruşturma … C. Başsavcılığında devam etmektedir.
Dosya içerisinde bulunan … CBS’ ce hazırlanan … soruşturma … İddianame nosu ile hazırlanan iddianamede … … hakkında … tarafından yapılan şikayet ile sanık … …’ in mahkememiz davacısı … İnş San ve Tic Aş’ den davalı şirket adına 5.900.000,00 TL borç para ve 2.300.000 TL, 1.400.000,00 TL, 2.200.000,00 TL bedelli çekleri aldığı, bankadan tahsil amacıyla ciro edildiği, şüpheli …’ nın şirket kullanımı için kendi nam ve hesabına tahsil edip uhdesine geçirdiği iddiasıyla kamu davası açılmış, şüpheli hakkındaki dava …..Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında derdest olup devam etmektedir.
… 14.Asliye Hukuk mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında davalı şirket yöneticisi … tarafından Fazlı … aleyhine açılan aynı iddia ve itiraza ilişkin davada davanın reddine karar verilmiş, karar istinaf edilmiş, karar … 19.Bölge Adliye Mahkemesinin … Esas … sayılı kararı ile istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
… 11.ATM’ nin … Esas … Karar sayılı dosyasında davacı … San Tic Şti, davalı Kutman Tic Ltd Şti hakkında açılan itirazın iptali davasında taraflardan davacı Mahkememiz davacısı ile aynı olup, davalı diğer grup şirketlerdendir. Davalı tarafça alacağın kayden oluştuğuna ilişkin iddialar ileri sürülmüş, mahkemece iddialar yerinde görülmeyerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar örneği dosya içerisindedir.
Davaya konu alacak ile ilgili davalı tarafça … …’ in davalı şirkette davacı şirket lehine kayden borç oluşturduğu davalı iddialarında yer almakta olup bu durum davalı şirketin iç işleyişini ilgilendirmekte ve şirket yöneticisinin sorumluluğunu doğurmaktadır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu, … 14.AHM’ nin … Esas sayılı dosyası, … 24. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında açılan kamu davası esas alındığında davalının bekletici mesele yapılmasına ilişkin talebi yerinde görülmemiştir.
Asıl Dava yönünden;
Davacının yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yapıldığı, yasal defterlerin şirketin faaliyet konusu işlemleri yansıttığı ve düzenli tutularak birbirlerini teyit ettiği anlaşılmıştır.
Takibe ve davaya konu alacağın davacının yasal defterlerinde yer aldığı, davacı tarafından takibe konu edilen cari hesap alacağını oluşturan işlemlerin (havale ve çeklerin) hem davacının, hem de davalının cari hesap kayıtlarında karşılıklı olarak yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacının davalıdan olan alacağının 20.04.2016 tarihi itibariyle 5.238.153,17 TL dir. Davacı yanın icra takibinde 29.500 TL fazlasıyla 5.267.653,17 TL üzerinden takibe geçtiği görülmektedir. Bu farkın, cari hesap alacağı 5.238.153,17 TL bakiye arz ederken, takipte sehven 29.500 TL fazlasıyla 5.267.653,17 TL olarak talep edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Davalı taraf, davacı tarafça dosyaya sunulan hesap mutabakatını kabul etmediklerini mutabakat üzerindeki imzanın tek imza olduğunu, şirketi bağlamayacağını beyan etmişse de yukarıda tespit olunduğu üzere davacı alacağının davalı kayıtlarında yer aldığı anlaşılmakla hesap mutabakatı Mahkememizce karara esasa alınmamıştır.
HMK’ nin 222.maddesinde “(1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü getirilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Mahkememizce alınan ve hüküm kurmaya yeterli bulunan bilirkişi raporu, icra dosyaları ve tüm dosya kapsamından ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 5.238.153,17 TL alacaklı olduğunun belirlendiği, takibe konu alacak olan 5.238.153,17 TL’ nin davalı kayıtlarında yer aldığı, davacı ve davalı yasal kayıtlarının birbirini teyit ettiği anlaşılmakla davanın kısmen kabul- kısmen reddine, alacak likit ve hesaplanabilir olması nedeniyle davacının icra inkar tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava yönünden;
Davacının takip tarihi itibariyle … 23.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen ve davalıdan olan alacağını oluşturan işlemlerin (borç/alacak işlemlerinin) Cari Hesap Tablosunda 99, 100 ve 101 satırlarında yer aldığı, aynı işlemlerin davalının Cari Hesap Tablosunda 94.satırda yer aldığı, davacı tarafından takibe konu edilen cari hesap alacağını oluşturan işlemlerin (çeklerin) hem davacının, hem de davalının cari hesap kayıtlarında (ve dolayısıyla yasal defter kayıtlarında) karşılıklı olarak yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacının davalıdan olan alacağının 30.05.2016 takip tarihi itibariyle 5.870.500 TL (30.05.2016 tarihi itibariyle cari hesap bakiyesi 11.108.653,17 TL olup, bu tutardan, … 23.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu edilen 12.04.2016 tarihindeki cari hesap bakiyesi olan 5.238.153,17 TL’nin düşülmesinden sonra 30.05.2016 tarihi itibariyle bakiyesi) dir. Ancak davacı yanın icra takibinde 29.500 TL fazlasıyla 5.900.000 TL üzerinden takibe geçtiği görülmektedir. Bu farkın, cari hesap alacağı 5.870.500 TL bakiye arz ederken, takipte 29.500 TL fazlasıyla 5.900.000 TL olarak talep edilmiştir.
Davalının, alacağın kayden oluşturulduğu, ceza soruşturması yönünden bekletici mesele yapılması talebi ve görev itirazı asıl dosyada değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirmede olduğu gibi davalının talep ve itirazları yerinde görülmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Mahkememizce alınan ve hüküm kurmaya yeterli bulunan bilirkişi raporu, icra dosyaları ve tüm dosya kapsamından ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 5.870.500,00 TL alacaklı olduğunun belirlendiği, takibe konu alacak olan 5.870.500,00 TL’ nin davalı kayıtlarında yer aldığı, davacı ve davalı yasal kayıtlarının birbirini teyit ettiği anlaşılmakla davanın kısmen kabul – kısmen reddine, alacak likit ve hesaplanabilir olması nedeniyle davacının icra inkar tazminat talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada;
a)Davanın kısmen kabulüyle … 23.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında vaki itirazın kısmen iptaliyle takibin 5.238.158,17TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Davacının icra inkar tazminatının kabulüyle hükmolunan asıl alacağın %20 si olan 1.047.630,63TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Mahkememiz dosyası ile birleşen … 12.ATM nin … Esas sayılı dosyasında;
a)Davanın kısmen kabulüyle … 23.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında vaki itirazın kısmen iptaliyle takibin 5.870.500,00TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Davacının icra inkar tazminatının kabulüyle hükmolunan asıl alacağın %20 si olan 1.174.100,00TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl dava yönünden, hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 357.818,57- TL ilam harcından peşin alınan 63.620,08-TL ile icraya yatan 26.338,26 TL olmak üzere toplam 89.958,34 TL’nin mahsubu ile bakiye 267.860,23-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan peşin 63.620,08-TL ile icraya yatan 26.338,26 TL olmak üzere toplam 89.958,34 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Kabul edilen miktar üzerinden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 117.581,58- TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Red edilen miktar üzerinden davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 3.539,40-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden, hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 400.979,70-TL ilam harcından peşin alınan 71.257,21-TL ile icraya yatan 29.500,0-TL olmak üzere toplam 100.757,25-TL’nin mahsubu ile bakiye 300.333,45-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan peşin alınan 71.257,21-TL ile icraya yatan 29.500,0-TL olmak üzere toplam 100.757,25-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Kabul edilen miktar üzerinden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 123.900,00- TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Red edilen miktar üzerinden davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 3.600,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 4.100,70-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 22,00-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına; arda kalan 4.078,70-TL ‘ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/05/2018

Başkan Üye (M) Üye Katip

Muhalefet Şerhi

Davacı vekili, davalı şirketten cari hesaba dayalı alacağı bulunduğu iddiası ile başlatılan takibe vaki itirazın iptalini talep etmiş, davalı vekili ise yanıt dilekçesinde davacı yönetim kurulu başkanının evveline davalı şirkette çalıştığını, davacı şirket yetkililerinin daha önce davalı nezdinde çalışıp Güveni Kötüye Kullanma, Resmi Evrakta Sahtecilik ve Nitelikli Dolandırıcılık teşkil eden borçlandırıcı eylemleri yürüttüklerini, fiktif para hareketleri ve suni olarak yaratılan hizmet alımına ilişkin gerçek dışı faturalar ile müvekkili şirket ve grup şirketlerinin borç altına sokulduğunu, davacı tarafından davalıya gönderilen havale işlemlerinde nakit para çekme işlemlerini yapan çalışanların davacı yönetim kurulu başkanının ayrılmasından sonra ayrıldıklarını ve halen bu kişi irtibatlı olduklarını, davacı tarafından yapılan takiplere ve açılan davalara ilişkin tebligatları alan kişinin de işten ayrılıp davacı nezdinde çalışmaya başladığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı, yanıt dilekçesinde belirttiği hususlarda … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayette de bulunmuş olup anılan şikayet üzerine başlatılan soruşturma dosyasında verilen takipsizlik kararı itiraz üzerine kaldırılmıştır ve soruşturma halen derdesttir. Soruşturma dosyasının incelenmesinde davalı, davacı şirket yetkililerinin de aralarında bulunduğu kişiler hakkında, dosyamızdaki iddiaları ile aynı yönde iddialar ile şikayetçi olmuştur.
Verilen takipsizlik kararı itiraz üzerine …. 7.Sulh Ceza Hakimliğinin … değişik iş sayılı kararı ile TCK 158/1-h maddesi gereğince tacir veya şirket yöneticilerinin dolandırıcılığı ve özel belgede sahtecilik iddiaları yönünde soruşturmanın genişletilmesine gerek görülmekle bu yönden KYOK kararının kaldırılmasına karar verildiği, tacir veya şirket yöneticisinin yaptığı nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçları yönünden yapıan incelemede şüpheli yönetim kurulu üyelerinin hileli işlemlere girerek bir takım belgelerde sahtecilik iddiası ile zarar olgusu dile getirildiği, müştekilerin anlatımı ile tespit edilip şikayet ve delillerin sorulması ve iddia edilen usulsüz ve hileli işlemler belirlenmeden kovuşturmama kakarının isabetli olmadığı, usulsüz faturalara ilişkin bilirkişi raporu alınmadığı, CD içeriklerini ilişkin yeterli inceleme yapılmadığı, tanığın da usulsüzlükler ve zarar olgusunu doğruladığı, Başsavcının ve Başsavcı vekilinin iadesi hususunda ilgili araştırma yapılmadan verilen KYOK kararının usul ve yasaya uygun olmadığı ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiği, dolandırıcılık ve sahtecilik iddialarının niteliği itibari ile bütün işlemleri kapsadığı ve bütün eylemlere şamil olduğu anlaşılmakla, suçlar yönünden soruşturmanın genişletilmesine gerek görüldüğü gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Dosyamız kapsamında alınan bilirkişi raporu taraf şirketlerin defter ve kayıtlarına göre hazırlanmış olup, davalı rapora karşı itirazlarını içerir yazılı beyanında hesap mutakabatı olarak belirtilen belgeler altındaki imzayı kabul etmemiş, imzası olanların davalıyı temsile yetkili olmadıklarını savunmuş, raporun belgelerin gerçek olduğu kanısı üzerine kurulduğunu, gerçek olmadığını, muhasebe kayıtlarının davacı tarafından tutulması nedeni ile gerçeği yansıtmadığını, her iki kaydın da davacı yan tarafından tutulduğunu, rakamsal uyuşmanın esasen iddia olunan hukuka aykırılığı ortaya koyduğunu belirtmiştir.
Tekmil dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının cari hesaba dayalı alacak iddiasına karşılık davalı, kendi çalışanlarının davacı çalışanı olduğunu, davacı şirket yönetim kurulu üyeleri ve dolayısı ile temsilcilerinin davalının çalışanları ile ortak hareket edip gerçekte var olmayan borcun oluşturulduğunu savunmuştur. Davalı, bu savunması kapsamında defter ve kayıtlarda yer alan bilgilerin de davacı yöneticileri ve kendi çalışanları tarafından gerçeğe aykırı olarak oluşturulduğunu iddia etmiştir. Davalı savunmasında ileri sürdüğü hususlarda ayrıca şikayetçi olmuştur ve halen derdest bir soruşturma dosyası vardır.
Davalının soruşturma dosyasına da yansıttığı iddiaları, dosyamızı doğrudan etkileyecek mahiyette olup, şayet yapılan soruşturma ve kovuşturma sonucunda davacı şirket ve davalı çalışanlarının dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işledikleri sabit olursa, dosyamıza konu alacak da tartışmaya açık olacaktır. Davalının suç teşkil ettiğini öne sürdüğü ve soruşturmaya konu kıldığı eylemler dosyamızı doğrudan ilgilendirmekte olup bu hususlarda yürütülmekte olan bir soruşturma var iken, salt defter incelemesine dayalı olarak alacağın varlığının kabulü olanaklı değildir. Kaldı ki davalı, defterlerdeki kayıtlara da davacı müdahalesi olduğunu ileri sürmektedir.
Davalının iddiaları, davalının yöneticileri ve çalışanları ile iç ilişkisi gibi görünsede de iddiasındaki ifadeler nazara alındığında davalı, bu eylemlerin davacı şirket ile birlikte gerçekleştirildiğini ileri sürmüş olduğundan, öyleki davacı tarafından davalıya yapılan havale işlemlerinde nakit paraları çeken kişilerin davacı ile irtibatlı oldukları ileri sürülmüş olduğundan, alacaklı olduğunu iddia eden davacının da eylemlere dahil edildiği gözetildiğinde yine soruşturma dosyası sonucunun dosyamızı etkileyceği anlaşılmaktadır.
Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına ilişkin Sulh Ceza Hakimliği kararında da soruşturma kapsamına ilişkin olarak tacir veya şirket yöneticisinin yaptığı nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçları yönünden, dolandırıcılık ve sahtecilik iddialarının niteliği itibari ile bütün işlemleri kapsadığı ve bütün eylemlere şamil olduğu belirtilmiştir.
Sonuç olarak, davalının savunmasında ileri sürdüğü hususlar suç teşkil edecek eylemler olup, davacının da suça iştiraki ve defterlerde yer alan kayıtların davacının suç oluşturacak eylemlere dahili ile gerçeği yansıtmadığı iddia olunmakla, alacağın varlığı veya yokluğu, salt defter incelemesi ile belirlenemez olup soruşturmanın seyrinden doğrudan etkileceğinden, soruşturma dosyası sonucunun beklenilmesi gerektiği kanaati ile sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmemekteyim.

Üye