Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/826 E. 2019/781 K. 17.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/826 Esas
KARAR NO : 2019/781

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 12/08/2016
KARAR TARİHİ : 17/07/2019

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, davalının maliki olduğu ve davacıya sigortalı iş yerinde bina su tesisatındaki kusur nedeniyle dahili su basması oluştuğunu, bina maliki olan davalının TBK’nın 69. maddesi uyarınca zarardan sorumlu olduğunu belirterek davacının sigortalısına ödediği 7.724,76-TL’nin ödeme tarihi 19/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, kusurlarının olmadığını, davacı tarafından aldırılan ekspertiz raporunun kendilerini bağlamayacağını, sigortalı kiracının davadan ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, iş yeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödeme yapılan bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsiline ilişkindir.
Davacı sigortacı, bu davayı sigortalının halefi sıfatıyla açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihatı Birleştirme Genel Kurulu’nun 27/03/1944 tarihli 37 esas ve 9 karar sayılı kararında da bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının, muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. TTK’nın halefiyet başlıklı 1472. maddesinde de benzer şekilde sigortacının tazminatı ödediği bedel nispetinde sigortalının yerine geçeceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı sigorta şirketinin, sigortalasının halefi sıfatıyla açtığı dava da dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf tüm yargılama boyunca, davacının sigortalısının kullanımında olan yerin sigortalının kiracı sıfatıyla kullandığını ifade etmiş, sunulan yazılı kira sözleşmesi ile de bu husus sabit olmuştur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/2724 Esas, 2017/10980 Karar sayılı, 27/11/2017 tarihli emsal içtihadı) Hal böyleyken, HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca kira ilişkisinden doğan davalarda Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olacağından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılacağına,(ihtar edildi)
3-HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 17/07/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır