Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/822 E. 2019/1025 K. 18.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/822 Esas
KARAR NO : 2019/1025 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2016
KARAR TARİHİ : 18/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 11.08.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davalının saç ekimi konusunda faaliyette bulunan … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin sahibi ve kendisini “…” markasının sahibi olarak tanıtarak müvekkillerini yeni bir şirkete ortaklık konusunda ikna ettiğini, bunun üzerine … San. Tic. A.Ş. isimli şirketin kurulması ile müvekkillerinin %95 ve Davalının %5 pay aldığı, 01.06.2016 tarihinde ‘’… San. Tic. A.Ş, Ortaklar Sözleşmesi” başlıklı bir belge düzenlediklerini, bu sözleşme ile davalının sahibi olduğunu söylediği “…” markasının kullanım hakkının devri ile davalının işyerindeki telefon, mail adresleri ve internet sitesinin de devredileceğine ilişkin anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma karşılığında müvekkillerinin 150.000 -TL nakit ve 50.000 -TL senet olmak üzere ödeme yapmasının kararlaştırıldığıın, 10.000-TL’nin sözleşmede adı geçen mali müşavir … ‘a davalıya verilmek üzere verildiğini, 12.000 TL nin elden verildiği, kalan 128.000 -TL nin de 01.06.2016 tarihinde davalıya ait hesaba müvekkili … in hesabından EFT ile gönderildiğini, 15.09.2016 ödeme tarihli iki adet 25.000 -TL bedelli senetlerin de borçlu sıfatıyla birini … ve diğerini … ’nin imzalayarak davalıya verdiğini, ”…” markasının devrinin yapılmaması üzerine müvekkillerinin Patent Enstitüsünde araştırma yaptığı ve “…” markası başvurusunun reddedildiğini öğrendiği, bunun üzerine müvekkillerin kendileri adına “… estetic center” ismi için başvuruda bulunduklarını, müvekkillerinin açıkça aldatılarak 150.000 TL paralarının alındığını, senet alarak toplam 50.000-TL de borçlandırıldıktan ve yeni kurdukları şirketin %5 hissesini davalıya verdikleri, Davalının kendisinin olmayan bir markayı kendisininmiş gibi göstererek sözleşmenin ifasını imkânsızlaştırdığı ve böylece müvekkillerinden 150.000-TL nakit ve 50.000-TL senet alarak dolandırdığını, davalının sözleşmeye göre devretmesi gereken on adet telefondan sadece dört adedini devrettiğini, mail ve web sitesinin devrini yapmadığını, ilk başta post cihazı olmayan müvekkillerine, kendi şirketinin post cihazım kullandırarak 3.824 -TL tahsil ettiği ve bu bedeli iade etmediğini beyan etmiş, sonuç olarak; bedelsiz kalan 25.000 TL bedelli, 15.09.2016 ödeme tarihli … keşideli ve 25.000-TL bedelli, 15.09.2016 ödeme tarihli … keşideli iki adet bononun iptaline, takibe konulması halinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla ilerde artırılmak üzere şimdilik 150.000-TL davalıya ödenen bedel ile iade edilmeyen 3.824-TL’nin şimdilik 10.000 -TL’sinin davalıdan tahsiline, dava masrafı ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmişlerdir,
Davalı vekilinin 07.08.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 2013 yılından beri müvekkili tarafından kullanılan … markasının sözleşmeye uygun olarak yeni kurulan şirkete devredildiği, davacıların markanın tescilsiz olmasını gerekçe göstererek yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındıklarını, markanın kullanım ve devir haklarının tescile tabi olmadığını, davacıların internet üzerinden markanın tescilli olup olmadığını öğrenebilecek durumda oldukları ve markanın tescilsiz olduğunu bildikleri, davacıların devir sözleşmesinden aylar önce kurulacak şirketin ve … markasının faaliyet alanında bilgi sahibi olmak adına müvekkili ile birlikte davacıların müşterilerle görüştüğü, tanıtım, internet sitesi ve mail adreslerinin kullanımı gibi faaliyetlerin müvekkili tarafından davacılara anlatıldığını, “com.tr” uzantılı … markasının internet sitesinin müvekkili tarafından 2013 yılında alındığı ve devir tarihine kadar kullanıldığı müvekkilinin 2013 yılından itibaren … markası hakkında Facebookta paylaşımlarda bulunduğunu, Business Facebook Manager hesabından 12.01.2014 tarihinden itibaren … Facebook sayfasından, ….com.tr ve diğer ilgili alanlardan reklam yapıldığı ve bu reklamlarla ilgili olarak müvekkili tarafından yapılan 84.656,65-TL’lik ödemeye ait faturaların dilekçe ekinden görülebileceğini, … sac ekim merkezi instagram hesabından devir tarihinden önce Eylül 2015 tarihinden itibaren paylaşımlar yapıldığı, davacılar tarafından kullanılan marka ambleminin müvekkili tarafından kullanılan amblem ile aynı olduğunu, davacıların müvekkili tarafından kullanılmakta olan adreste faaliyetlerine devam ettiğini, sözleşme kapsamında yer alan demirbaş, telefon vb. davacıların kullanımında olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini beyan etmiş, sonuç olarak; …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarının durdurulması yönünde verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yana yükleniimesine karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 25.000.-TL asıl alacağa % 10,50 temerrüt faizi tutarı 43,75-Tl ile birlikte toplam 25.043,75-Tl için kanbiyo takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 25.000.-Tl asıl alacağa % 10,50 temerrüt faizi tutarı 43,75 Tl ile birlikte toplam 25.043,75.-Tl için kanbiyo takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıya takip konusu bonolardan dolayı borçlu olup olmadığının saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 30.11.2018 tarihli 8 sayfadan ibaret raporunda özetle; “taraflar arasında yazılı bir şekilde akdedilen Ortaklar Sözleşmesi uyarınca belirtilen hususlar çerçevesinde geçerli bir marka kullanım hakkının devri sözleşmesi mevcut olduğu markanın tescilsiz olmasının sözleşmenin geçerliliğine bir etkisi olmadığı ancak bu durumun lisans alanın tescilin lisans sözleşmeleri bakımından sağladığı korumadan faydalanmasına engel teşkil edeceği ve markanın 01.06.2016 tarihli sözleşmeden sonra şirket tarafından kullanıldığı” tespit ve kanaatleri ile raporlarını sunmuşlardır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davalı …’in saç ekimi konusunda faaliyette bulunan … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin sahibi ve kendisini “…” markasının sahibi olarak tanıtarak davacının yeni bir şirkete ortaklık konusunda ikna ettiği. Bunun üzerine … San. Tic. A.Ş. isimli şirketin kurulması ile davacıya % 95 ve Davalının % 5 pay alması konusunda anlaşmılardır. Tararflar arasında 01.06.2016 tarihinde ‘’… ve Turizm San. Tic. A.Ş, Ortaklar Sözleşmesi” başlıklı bir belge düzenlediklerini, bu sözleşme ile davalının sahibi olduğunu söylediği “…” markasının kullanım hakkının devri ile davalının işyerindeki telefon, mail adresleri ve internet sitesinin de devredileceğine ilişkin anlaşmaya varıldığı anlaşılmaktadır. Bu anlaşma karşılığında davacının 150.000 -TL nakit ve 50.000 -TL senet olmak üzere ödeme yapmasının kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından sözleşmede kararlaştırılan bedeller nakit ve senet olarak ödendiği anlaşılmaktadır.
”…” markasının devrinin yapılmaması üzerine davacının Patent Enstitüsünde araştırma yaptığı ve “…” markası başvurusunun reddedildiğini öğrendiği, bunun üzerine davacının kendileri adına “… ” ismi için başvuruda bulunduklarını, davacının açıkça aldatılarak 150.000 TL paralarının alındığını, senet alarak toplam 50.000-TL de borçlandırıldıkları ve yeni kurdukları şirketin %5 hissesini davalıya verdikleri, Davalının kendisinin olmayan bir markayı kendisininmiş gibi göstererek sözleşmenin ifasını imkânsızlaştırdığı ve böylece müvekkillerinden 150.000-TL nakit ve 50.000-TL senet alarak dolandırdığı iddiası ile açılmış tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan 01.06.2016 tarihli Ortaklar Sözleşmesinin 2. Maddesi; “… şirketi ”…” markasım süresiz alarak … San. Ve Tic. A.Ş. kullanım hakkını devredecektir” şeklinde düzenlenmiştir. Bu doğrultuda tarallar arasında geçerli bir marka lisansı sözleşmesi olup olmadığı hususu incelendiğinde; Kural olarak her marka, marka lisansı sözleşmesine konu olabilir. Marka sahibi, markasına ait malların ve hizmetlerin tamamının veya bir kısmının kullanım hakkım devredebilir. Tescilsiz markalar ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu korumasından faydalanmamakla birlikte bu, lisans sözleşmelerine konu olmalarına engel değildir. Ancak bu durumda, lisans sözleşmesinin tescil edilmesi mümkün olmadığından lisans alan, tescilin lisans sözleşmeleri bakımından sağladığı korumadan faydalanamayacaktır. Dolayısıyla lisans alan burada, markanın tamnmışlığından ya da hâlihazırda kullanılıyor olmasından faydalanmakladır. Dolayısıyla somut olay bakımından tescilsiz markanın kullanım hakkının devredilmesinde kanunen bir engel bulunmamaktadır.
Tescilsiz bir markaya ilişkin yapılan lisans sözleşmesi herhangi bir şekle tabi değildir. Dava konusu marka lisansı sözleşmesi ise taraflararasında 01.06.2016 tarihli … San, Ve Tic. A.Ş. Ortaklık Sözleşmesinde düzenlenerek sözleşmenin 2, Maddesinde yazılı bir şekilde karşılıklı mutabakata varılmıştır. İzah edildiği üzere taraflar arasında yazılı bir şekilde akdedilen Ortaklar Sözleşmesi uyarınca geçerli bir marka kullanım hakkının devri sözleşmesi mevcuttur.
Tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden markanın farklı unsurlarla kullanılması, Markanın yalnız ihracat amacıyla mal ya da ambalajlarında kullanılması. Markanın, marka sahibinin izni İle kullanılması. Dava konusu olayda İse marka sahibinin izni ile tescilsiz marka kullanımı söz konusudur. Bu doğrulluda davalı tarafın sunduğu delillerde davacıların sosyal medya hesaplarından dava konusu markanın reklamım yaptığı, kullanıma devam edilmesi sebebiyle de dava konusu marka ile İlgili olarak 08,06.2016 tarihinde Türk Patent Enstitüsüne tescil talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle bahse konu protokolden sonra davacı tarafın markayı kullandığı açıktır.
Sözleşme kapsamında Davacıların Davalıya banka havalesi ile 128.000,00 TL ödediği; ancak Dava dosyasında 22.000,00 TL’nin Davalıya elden teslim edildiğini gösteren herhangi bir yazılı belgeye rastlanmamakla birlikte Davalı vekilinin cevap ve 2. Cevap dilekçelerinde. Davacı vekili tarafında Davalıya elden ödendiği iddia ifade edilen 22.000,-Tl nin Davalı tarafından alınmadığına ilişkin bir beyan veya iddia bulunmadığından Davacılar tarafından Davalıya sözleşme kapsamında 150.000,-TL’nin ödendiği sonucuna varılmıştır.
Davalının kendi şirketinin post cihazını kullandırarak 3.824,00-TL tahsil ettiği ve bu tutarı Davacılara iade etmediği iddiasıyla ilgili olarak; pos cihazı gün sonu raporundan satış işleminin Davalı … …din şirketi … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ait olduğu; Vergi Usul Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca, bu satış tutarının … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nın ticari defterlerine satış hasılatı olarak kaydedilmesi gerektiği, Davacıların 08.06.2016 tarihli 3.824,00 TL tutarında bir fatura düzenlemesi ve bu faturaya itiraz edilmemesi halinde, bu tutarın Davalı tarafından Davacılara iade edilebileceği; ancak Dava dosyasında Davacının ya da Dava dışı kişilerin bu konuda bir fatura düzenlediklerine ilişkin bir beyan veya fatura örneği bulunmadığından 3.824.-TL’lik alacak iddiasının geçerli belgelerle ispatlanamamıştır.
Taraflar arasında yazılı bir şekilde akdedilen Ortaklar Sözleşmesi uyarınca belirtilen hususlar çerçevesinde geçerli bir marka kullanım hakkının devri sözleşmesi mevcut olduğu markanın tescilsiz olmasının sözleşmenin geçerliliğine bir etkisi olmadığı ancak bu durumun lisans alanın tescilin lisans sözleşmeleri bakımından sağladığı korumadan faydalanmasına engel teşkil edeceği ve markanın 01.06.2016 tarihli sözleşmeden sonra şirket tarafından kullanıldığı anlaşılmakla davacının davası yerinde bulunmamıştır.
Tüm bu nedenlerle bu davanın reddine, Davalının % 20 kötüniyet tazminatı istemininde reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İş bu davanın Reddine,
Davalının % 20 kötüniyet tazminatı istemininde reddine,
2- 44,40-TL karar harcının peşin alınan 1.024,65-TL den düşümü ile kalan 980,25-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3- Davalı tarafından yapılan 22,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 6.950,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır