Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/795 E. 2018/859 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/795 Esas
KARAR NO : 2018/859
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/04/2016
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkilinin sigortalısı olan dava dışı … İnşaat şirtketine ait aracın 11.12.2014 tarihinde seyir halinde iken davalıya ait inşaat alanındaki inşaat iskelesinden demir profillerin üzerine düşmesi nedeni ile hasarlandığını, polis tarafından kaza ile ilgili 11.12.2014 tarihli tutanak hazırlandığını, 19.08.2015 tarihli ekspertiz raporu alındığını, ekspertiz raporunda hasar miktarının 14.522,41TL olarak belirlendiğini, hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından 15.09.2015 tarihinde ödendiğini, hasar bedelinin ödenmesi için davalıya 14.10.2015 ve 12.11.2015 tarihli ihtarnameler yollandığını, hasarın ödenmemesi nedeni ile icra takibi yapıldığını, takibe itiraz nedeni ile takibin durduğunu ifade ederek icra takibine yapılan itirazın devamını ve davalının hâksız itirazlarından ötürü % 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile zarara sebep olan (müvekkilinin taşeronu) Yapı Proje arasında eser sözleşmesi olduğundan zarara neden olan dava dışı Yapı Projeye başvurulması gerektiğini, dava konusu fiilin taşeron firma çalışanı tarafından gerçekleştirilmesi, zararın davacının sigortalısının kusurlu davranışından kaynaklanması ve müvekkilinin kanunen üstüne düşen bütün yükümlülükleri yerine getirmiş olması nedeni ile davanın reddi gerektiğini talep etmiştir.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı nezdinde kasko sigortalı aracın, davalıya ait inşaat alanından, iskele demirlerinin aracın üzerine düşmesi nedeni ile hasarlandığı, hasar bedelinin sigortalıya ödendiği, rücuen ödenmesi için başlatılan takibe itiraz edildiğinden bahisle itirazın iptali istemini konu alıp davalının yanıt dilekçesi ile alt yüklenici konumunda olan davalının Yapı Projenin fiili nedeni ile sorumlu olmadığını beyanla davanın reddini talep ettiği, buna göre, sigortalı araçta meydana gelen hasar bedeli ve davalının bu hasardan sorumlu olup olmadığı hususunda anlaşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkememize sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verilmiş, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ihtar edilmiştir.
Davacı yana aracın tamirine ilişkin hasar dosyasının tamamını sunmak ve davalı yana dava dışı Yapı Proje ile akdedilen sözleşmenin tamamını sunmak üzere sonuçları ihtar edilerek kesin süre verilmiştir.
Dava dayanağı takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine ödeme belgesi, poliçe ve ekspertiz raporuna dayalı olarak başlatılan ilamsız takip olup ödeme emrinin davalı borçluya 18/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 22/03/2016 tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Yasanın 266.maddesi gereğince; iddia, savunma,sunulan deliller, hasar dosyası, ile takip dosyası incelenerek davacı nezdinde sigortalı araçta meydana gelen hasar bedeli, hasarın meydana gelmesindeki kusur oranları hususunda resen seçilen bilirkişi heyetinden rapor alınmış, bilirkişi heyeti dosyaya sundukları rapor ile dava dışı … İnş.Yapı Malz.Tic.San.Ltd.Şti’nin … plaka sayılı aracının 20/06/2014-20/06/2015 tarihleri arasında sigortalı olduğu, 11/12/2014 tarihli tutanak ile hasar tespit yapıldığı, 19/08/2015 tarihli ekspertiz raporunda hasar bedelinin tespit edildiği, olayın davalıya ait inşaatın dış cephesinde kurulu olan iskelenin söküm işlemi sırasında dava dışı taşeron şirket çalışanlarının dikkatsizliği nedeni ile meydana geldiği, dava dışı taşeron şirketin iskelenin sökümü sırasında gerekli güvenlik önlemlerini almamış olması, iş güvenliği kapsamında gerekli kontrol ve denetim görevini gereği gibi yapmamış olması nedeni ile meydana gelen olayda %70 oranında kusurlu olduğu, davalı şirketin kendisine ait inşaatın dış cephe ile ilgili imalatları her ne kadar taşeron şirkete vermiş ise de taşeronun yaptığı işlerle ilgili iş sahibi olarak yapılan işle ilgili iş güvenliği yönünden gerekli kontrol ve denetimleri yapmamış olması nedeni ile meydana gelen olayda %30 oranında kusurlu olduğu, davacı sigortalısının ise kusuru bulunmadığı, dava konusu talep edilen tutarla onarımı yapan şirketin dosyada mübrez fatura içeriği, hasar gören araca ait görseller, ekspertiz raporu birlikte dikkate alınmak sureti ile hasar tutarı miktarının malzeme ve işçilik dahil 14.522,41 TL olarak kadri maruf olduğu bildirilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesin kaynaklanan rücu an tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Yasanını 1481.maddesi gereğince de sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur.
Anılan maddede düzenlenen halefiyet yasal sınırlı cüz’i halefiyet niteliğinde olup bu maddeye dayanılarak açılacak dava esas itibari ile sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onun halefi sıfatı ile sigortacı tarafından açılmasıdır. Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer ve dava tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin ödediği tazminat miktarınca sigortalı yerine geçerek açtığı dava, aslında bir tazminat davası olup bu niteliği itibari ile aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsi ve rücuu ödediği bedelle sınırlı olduğu için cüz’i haleftir. Böyle bir davanın açılabilmesi için sigortacı ile sigorta ettiren arasında geçerli bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortacının riziko bedelini ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkı bulunması gerekir. İlk şart sigorta bedelinin ödenmesi olup bu, rücuun sınırını da belirler. Sigortacı ödediği bedelden fazlasını isteyemez. İkinci şart sigorta ettiren kimsenin meydana gelen zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkının bulunmasıdır. Bu hak tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya geçer. Sigortacının üçüncü şahıslara rücu hakkı sigortalıya ödeme yaptığı tarihte doğar, kanundan kaynaklanan bu temerrüt hali için ayrıca ihtara gerek yoktur. Sigortacının poliçe hükümlerin ters düşen bir ödeme yapması halinde zarar sorumlusuna rücu edebilmesi mümkün değildir. Sigortacı sigorta tazminatını geçerli bir sigorta sözleşmesi hükümlerine göre ve sigorta teminatı dahilinde olan zarar için ödemiş olmalıdır. Sigortacı ödediği miktarı değil, ancak ödenmesi gerekli gerçek zarar miktarını zarar sorumlusundan isteyebilir. Davacı kasko sigortacısı kusur ve zararı ispat etmek zorundadır. Sigortacı üçüncü kişiden ancak, onun kusuru oranında talepte bulunabilir. Sigortacı, zarar gören sigortalısına halef olarak bu davayı açtığından onun dava edebileceği kişilere karşı, onun dava açacağı mahkemede dava açabilir. Sigortalının zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise sigortacının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir. Rücu davasında faizin başlangıç tarihi hasar bedelinin sigorta ettirene ödendiği tarihtir. 17.01.1972 gün 1970/2 Esas, 1972/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, sigorta ettirenin halefi sıfatıyla açacağı davanın zamanaşımının, sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhine sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlayacağı kabul edilmiştir. Zamanaşımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 109. maddesi uyarınca 2 yıldır ve başlangıç tarihi sigortalının zararı öğrendiği kaza tarihidir.
( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 31/05/2012 tarih, 2012/3381 esas ve 2012/7118 karar sayılı ilamı; 14/03.2012 tarih, 2011/9741 esas ve 2012/3147 karar sayılı ilamı; 09/02/2012 tarih, 2011/6558 esas ve 2012/1313 karar sayılı ilamı; 08/02/2012 tarih, 2011/6192 esas ve 2012/1291 karar sayılı ilamı; 14/06/2012 tarih, 2012/2899 esas ve 2012/7863 karar sayılı ilamı; 26/01/2012 tarih, 2011/6521 esas ve 2012/673 karar sayılı ilamı; 24/05/2012 tarih, 2012/1438 esas ve 2012/6721 karar sayılı ilamı; 29/03/2012 tarih, 2011/4480 esas ve 2012/3847 karar sayılı ilamı)
6098 sayılı Yasanın 66.maddesi uyarınca adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.
6098 sayılı Yasanın 69.maddesi uyarınca da bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.
Somut durumda, davacı nezdinde sigortalı bulunan araç davalıya ait binanın dış cephesinde kurulan iskelenin, davalı taşeronu firmanın çalışanları tarafından sökülmesi sırasında iskele demirinin düşmesi ile hasar görmüştür. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda hasarın meydana gelmesinde hem bina sahibinin hem dava dışı taşeron şirket çalışanlarının sorumlu, hasar bedelinin ise 14.522, 41 TL kadri maruf olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda belirtilen Türk Borçlar Kanunu hükümleri gereğince davacı hem adam çalıştıran hem bina maliki olarak, meydana gelen zarardan kusursuz sorumludur . Davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıran ve zarar ile illiyet bağını keser bir neden dosya kapsamından tespit edilmemiştir. Her ne kadar davalı, taşeron firmanın sorumlu olduğunu savunmuş ise de davalı ile taşeron firma arasında, sorumluluğa dair varılan anlaşma 3.kişi konumunda olan ve taraf olmayan sigortalıya karşı ileri sürülemeyeceğinden, savunmaya itibar edilmemiştir. Davalı ile zarara sebep diğer kişiler arasında, sigortalıya karşı müteselsil sorumluluk esas olup, kusur oranlarının iç ilişkideki rücuda dikkate alınacağı, buna karşın müteselsil sorumluların zararın tamamından sorumlu oldukları nazara alınarak davalı da tespit edilen zararın tamamından sorumlu tutulmuştur.
Yapılan tahkikat kapsamında davalının, sorumlu olduğu miktar ile bu miktarın ödeme tarihinden takip tarihine değin işlemiş faizi yönünden (işlemiş faiz Mahkememizce resen hesaplanmıştır ) takibin devamına; alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekir iken sehven icra inkar tazminatı isteminin kabulüne dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 14.522,41 TL asıl alacak ve 739,45 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
Fazlaya dair istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 3.052,37 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan alınması gerekli 1042,53 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı ve 260,92 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından karşılanan 2334,50 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 2331,94 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına; davalı tarafından karşılanan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm tesisine mahal bulunmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 1831,42 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır. )
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 2,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır. )
8- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 19/07/2018

Katip Hakim