Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/791 E. 2019/1312 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/791 Esas
KARAR NO : 2019/1312
DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2016
KARAR TARİHİ : 23/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkil, davalı ile dava dışı … Bankası arasında akdedilen 05.11.2014 tarihi GKS kefil olduğu, bu kefalet nedeniyle gayrimenkulünü de ipotek verdiği, davalı kredi borcunu ödemeyince dava dışı banka … Noterliğinin 22.03.2016 tarih ve … yev. No.lu kat ihtarnamesi gönderdiği, akabinde müvekkil aleyhine …. İcra Md. … E. sayılı dosyasından ihtiyati haciz işlemi başlatıldığı, akabinde …. İcra Md. … E. sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, müvekkil 27.06.2016 tarihinde 25.000,00 TL, 28.06.2016 tarihinde 196.000,00 TL ve daha evvel 43.738,00 TL. olmak üzere toplam 263.738,00 TL ödemek suretiyle borcu kapattığı, dava dışı banka TBK’nun 596 m. uyarınca 28.06.2016 tarihli rücu belgesi verdiği, işbu belgeye atfen davalı şirket aleyhinde … İcra Md. … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının takip ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu belirtilerek, 268.580,83 TL alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20’den az olmamak üzere icra İnkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı vekilinin cevap dilekçesi ile birtakım hayali senaryolar kurmaya çalıştığını, davalarını ifsat etme ve nahak yere müvekkillerinin ödemek zorunda kaldığı borcunu ödememe gayreti içerisine girdiği belirterek, davalının, borcunu ödememek için gizli bir ortaklık yaratmaya çalıştığını, aksine davalı ve … … işbirliği içerisinde davalının kredi almasını sağladığını, kredilerle hiçbir alakası olmayan müvekkilini kefil yaptıklarını, müvekkilini, Türkiye’de konusunda en ünlü doktorlardan biri olduğunu, ve esasen ticaretle hiçbir alakası olmadığını, gerek Müvekkilin babasının ve onun vefatından sonra müvekkilin çok eskiden tanıdığı … …’in yetkilisi ve maliki bulunduğu … İnşaat Limited Şirketine sahibi ve/veya hissedarı olduğu arsaları Kat karşılığı İnşaat yapılmak üzere verdiğini, yıllar içerisinde Ona olan güveni sebebiyle dairelerinin devirleri , kendisine intikali, Kat Mülkiyeti Kurulması inş. vs. hususlarda ve daha sonra satış için verdiği vekaletnamelerdeki yetkilerin son derece geniş olduğunu, maalesef davalının da içerisinde bulunduğu firmalara , … …’in kardeşine Müvekkilin mülklerinin ipotek verildiği ve kefaletler tanzim olunduğunu, ve çok büyük sıkıntılar yaşadığını, halen de müvekkilin … … tarafından ( öğrenir öğrenmez derhal azletmesine rağmen ) vekaletin kötüye kullanılması sebebiyle bankalarca sorumlu tutulduğu kredilerle boğuşmakta olduğunu, Bankalardan kendisine gelen ödeme ve kat ihtarnameleri ve icra takipleri ile öğrendiğini, bir yılı aşkın bir süredir bu şirketin her kredisine ve/veya kefil olduğu kredilere Müvekkilin de mallarının ipotek verildiğini, bu kişiler hakkında gerekli suç duyurularının yapılacağını, davalının da bunlardan bir tanesi olduğunu, … … ve … İnşaat ile alışveriş yaptığı … İnşaat Ltd.Şirketinden gayrimenkul alıp alelacele ona buna devrettiğinin öğrendiğini, hiçbir sözleşmenin müvekkil tarafından imzalanmadığını, tüm vekalet görevini kötüye kullanan … …’in imzaları olduğunu, kredileri de davalının ve/veya … …’in aldığını, bu kişilerin birlikte işbirliği içerisinde hareket ederek müvekkili kredilere kefil yaptıklarını ve işbu kredileri ödemeye mecbur ettiklerini, ekte sunulan iki adet çekin davalı tarafından … İnşaat Şirketine verildiğini, işbu bankaya tezkere yazılarak , davalı tarafından … İnşaat Limited Şirketi ve … …’e verilen tüm çeklerin istenmesini, bu çeklerin kimlere ciro edildiğinin , kimler tarafından tahsil edildiğinin sorulmasını talep ettiklerini, sair ceza ve tazminat talep haklarının saklı kalmak kaydıyla delillerin toplanarak haksız ve mesnetsiz itirazın reddine, dava kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin, cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, dava konusu krediye üç kişinin kefil olduğu, davacının müvekkil şirket ile tek ilişkisinin kendisine vekalet verdiği dava dışı … … olduğu, davacının … …’in kredi sözleşmesi ekinde bulunan vekaletname ile ipotek verme ve banka kredisi almak üzere geniş yetkiler verildiği, müvekkil şirket ile asıl ticareti olan kişilerin … … ve … …’in ortağı bulunduğu dava dışı … Ltd. Şti. olduğu, müvekkili şirket ve … İnşaatın uzun yıllar ticaret yaptığı, … İnşaatın halihazırda 5.000.000 TL. kadar borcu bulunduğu, müvekkilinin bu borçlar nedeniyle piyasaya olan borçlarını ödeyemediği, bu nedenle kredi çekmesi gerektiği, banka tarafından teminat istenildiğinde … İnşaattan talep ettiği, ancak anılan firmanın herhangi bir mal varlığı bulunmaması nedeniyle … …, firmanın gayri resmi ortağı bulunan davacının taşınmazınını ipotek gösterilmesini ve kefaletini teklif ettiğini, kredinin geri ödemesinin … İnşaattan alacağı ödemelerle yapacağı, … İnşaatın ödeme yapmaması halinde davacı tarafından ipotek ile borcun garanti edileceği, bu haliyle davacının … İnşaat ile organik bağının bulunduğunun ispatlandığı, davacı ile dava dışı … İnşaat arasındaki ilişki hukuken geçerli adi ortaklık olduğu, anılan şirketin borçlarının birlikte sorumlu oldukları, bu haliyle davacıya borcu bulunmadığı aksine alacaklı olduğu görüleceği, davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin, ikinci cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça Mahkemeye sunulan 10.11.2016 tarihli dilekçede davacının, davaya karşı sunulan cevapların hayali senaryolardan ibaret olduğunu iddia etmiş ise de; diğer taraftan iddialarının kısmen ikrar ettiklerini, müvekkil ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını daha evvel cevap dilekçesinde belirttiklerini yine, müvekkil ile davacı arasındaki işbu davaya konu hukuki ilişkide tek ortak noktanın; “üçüncü kişi … … ve bu kişinin sahibi olduğu … İnşaat Ltd. Şti. firması” olduğu yönündeki iddianın olduğu, bu ilişkide davacı ile … … in birlikte hareket ettiği iddiasında da bulunduğunu, öyle ki; hiç tanımadığı bir firmanın borcu için bu şekilde taşınmazını teminat gösterebilecek bir kişinin, ancak bu duruma aracılık eden kişiyle(… … ile) bir çıkar ilişkisinin bulunması gerektiğinin, ne var ki davacının bu iddiayı inkar ettiğini, davacının bu açıklamalarından anlaşılacağı üzere; müvekkil ile … İnşaat arasındaki borç alacak durumundan habersiz olduğunu iddia etse de vermiş olduğu vekalet ile bu işlemlerin yapılmasına, uzunca bir süre sessiz kalarak yapılan işlemlere onay verdiğinin aşikar olduğunu, buna rağmen … … in davacı adına vekaleten yapmış olduğu işlemlerine karşı halen dahi bu kişiye karşı “vekaletin kötüye kullanılmasından dolayı” bir dava açmamış olmasının da oldukça düşündürücü olduğunu, diğer taraftan davacı cevaba cevap dilekçesinde, … … e vermiş olduğu vekaletlerin 02.03.2015 tarihinde azledildiğini belirtmiş ve dilekçesi ekinde azilnameleri sunduğunu, ne var ki mahkememize verilen ve taraflar arasındaki ilişkinin asıl sebebi anlatılan cevap dilekçesinin ardından, cevaba cevap dilekçesinde davacının ifadelerinin şu şekilde değiştiğini davacının bu birbiriyle çelişen iddialarına bakıldığında; davanın başında müvekkil tarafından çekilen krediye kefil olduğunu ve ipotek verdiğini söyleyen davacı, savunmalarından sonra iddialarını değiştirerek/ekleme yaparak bu işlemlerden haberdar değilmiş gibi, sözleşmede imzasının olmadığını ve hepsinin … … tarafından vekalet görevi kötüye kullanılarak yapıldığını söylemekte olduğunu, tüm bu anlatılanlar bir yana; davacının iddiası gibi müvekkilin … İnşaat tan gayrimenkul satın aldığı doğrudur, ne var ki bu alışverişin 5 yıl önceye dayandığını, bu hususların mahkememize sunmuş oldukları cari hesap ekstresinde yer aldığı gibi, … İnşaat ile müvekkil arasındaki çek alış verişlerinin tamamının da müvekkil şirket defterlerinde mevcut olduğunu, yukarıda ve daha evvel cevap dilekçesinde açıklanan sebeplerle; davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Eyüp Tapu Müdürlüğü yazı cevabı
2-… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası,
3-… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası,
4-… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası,
5-Genel Kredi Sözleşmesi,
6-Bilirkişi
7-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, kredi borcuna kefaleti nedeniyle hakkında yapılan icra takibi kapsamında borcun tamamını ödeyen kefilin asıl borçluya karşı açtığı rücuen tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’nın 587. ve 596. maddeleri (818 sayılı BK’nın 488. ve 496. maddeleri) birlikte kefalet ve kefilin rücu hakkına ilişkin düzenlemeler içermektedir. Buna göre; birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olacak, borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olacaktır. Aksine anlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiş olmaları ölçüsünde, diğer kefillere karşı rücu hakkına sahiptir. Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olacaktır. Somut olay da borcun tamamını ödeyen davacı- kefilin alacaklının haklarına halef olduğu ve asıl borçlu davalıya rücu edebileceğinin kabulü gerekir.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bankacı
… İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 263.738,00-TL asıl alacak, 4.688,78-TL …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yatırılan harç, 154,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 268.580,83-TL üzerinden, ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 11/07/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde 13/07/2016 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararı alacaklı vekiline tebliği edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Davadışı banka ile davalı kredi müşterisi ve kefiller arasındaki kredi sözleşmesi 05/11/2014 tarihli olup davacı tarafından bu sözleşme ipotek veren sıfatıyla imzalanmış ve daha sonra taşınmazı üzerinde ipotek tesis edilmiş ve ipotekli taşınmaz yönünden …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmış, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış, davacı tarafından davaya konu borç tüm ferileri ile birlikte ödenmiştir.
Davacı ile dava dışı banka arasında borcun ödenmesinin akabinde 28/06/2016 tarihinde rücu belgesi ile davacının 27/06/2016 tarihinde 25.000,00-TL 28/06/2016 tarihinde 195.000,00-TL evelce muhtelif tarihlerde 43.738,00-TL olmak üzere toplam 263.768,00-TL ödenerek borcun kapandığı ve TBK madde 596 uyarınca tüm belgeleri devir ve teslim aldığı belirlenmiştir.
Bankacı bilirkişinin 19/07/2019 tarihli 8 Sayfadan ibaret raporunda özetle; Davalı kredi borçlusu şirket ile dava dışı … Bankası arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmeyi davacı/kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, kredi borcu davalı kredi lehtarı şirketçe ödenmeyince, takibe intikal eden kredi borcu davacı/kefil tarafından ödendiğini, davacı, kefaleten ödemiş olduğu kredi borcundan dolayı dava dışı … Bankası alacağının halefi durumuna geçtiğini, davacının kefaleten ödemiş olduğu kredi borcundan dolayı dava dışı … Bankasından rücu belgesinden aldığını, artık davacının … Bankasının haklarına halef olduğunun tartışmasız hale geldiğini, o halde davacı kefaleten Ödemiş olduğu kredi borcundan dolayı davalı şirkete rücu edebilecek pozisyonda olduğunu, davacının takip tarihi itibariyle toplam 268.937,81-TL alacaklı olduğunu, ancak davacının 268.530,83-TL talep etmiş olduğu, mahkememizce raporun benimsenmesi halinde, islemiş faizin az bile talep edilmiş olduğu nazara alınarak, takip tarihinden itibaren 263.738,00 TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %10,50 ve değişen oranlarda basit usulde işleyecek ticari avans faiziyle birlikte istenilebileceğini, davacı yanca, …. İcra Md. … E. sayılı dosyasına yatırıldığı iddia edilen 4.688,78 TL’lık harcın makbuzu ibraz edilmek kaydıyla alacağa dahil edildiğini, keyfiyeti, 6100 sayılı HMK 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve HUMK 266/C.2 uyarınca bilcümle hukuki tavsif ve takdirinde olduğunu bildirmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davalının dava dışı banka tarafından hesabın kat edilmiş olmasına rağmen borcun ödenmediği, borcun davacı tarafından ödendiği hususunda bir ihtilaf yoktur. Bu hali ile davacının dava dışı bankanın haklarına halef olduğu, alacaklı bankanın davalıya karşı hangi haklara sahip ise, ondan neyi hangi koşullarda isteyebilecek ise davacıda davalıdan aynısını isteyebileceği açıktır. Yani davacı 6098 sayılı TBK’nun 596. maddesinde hükme bağlanan rücu hakkına dayanarak iş bu davayı açmıştır. Kefil rücu hakkını kullanarak ödediği bedelin asıl borçludan tahsilini isteyebilir. Somut olayda asıl borçlu davalı olup, davalı dava dışı … İnşaat’ın borcuna karşılık davacının ipotek verdiğini kefil olduğunu bu nedenle davacı kefilin rücu edemeyeceğini iddia etmiştir. Davalı vekiline mahkememizin 5. Celse 1 nolu ara kararı ile dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti. İle dava konusu kredi sözleşmesindeki kefaletin aradaki ilişkiye dayandığına dair beyanda bulunmak üzere süre verilmiştir. Davalı vekili her ne kadar 07/01/2019 tarihli beyan dilekçesi ile bir takım belgelerin celbini talep etmiş ise de talebe konu belgelerin davacının iddia edilen şekilde davalının alacağına karşılık kefil olduğuna ilişkin açıkca atıfta bulunan belgelerden olmadığı, toplanmasının yargılamaya fayda sağlamayacağı, zira davalının dava dışı … İnşaat’tan alacaklı olması, davacının dava dışı şirketin gayri resmi ortağı olması halinde dahi dava konusu kredi borcunun iddia edilen borca mahsuben veya borcuna teminat olarak alındığı kanıtlanamayacaktır. Taraflar arasında dava dışı … İnşaat’ın ve … …’e ait iddialar soyut iddialardır. Zira davamız kefilin alacaklıya yapmış olduğu ödeme karşılığında asıl borçludan rücu talebi olup, davacı kefil borcun tamamını ödemiş olup davalıya rücu edebilecektir. Bu hali ile davacı rücu hakkına sahip olup, davanın kabulüne karar verilerek,
Dava konusu alacağın önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin takip talebindeki kayıt ve şartlarla aynen devamına, takipten sonra asıl alacağa avans faizi işletilmesine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 inkar tazminatı 53.716,16-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 18.336,23-TL harçtan peşin alınan 3.243,79-TL harcı ile 15.092,44-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 22.055,61-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından karşılanan 922,00-TL yargılama giderinın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır