Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/72 E. 2018/852 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/72 Esas
KARAR NO : 2018/852
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 19/09/2011
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
Mahkememizde görülen alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesi kapsamında bayilik ilişkisinin 29.08.2025 tarihinde sona ereceği düşüncesi ile intifa hakkına karşılık ödenen meblağın ve yapılan kalıcı yatırımların intifa sözleşmesinin geçersiz kılındığı süre olan 18.09.2010 tarihi sonrası döneme tekabül eden kısmının bedelsiz kaldığını iddia ederek intifa hakkı, bayilik hizmet bedeli ve kalıcı teknik yatırımlar için ödenen bedelin dava tarihine kadar güncellenmiş değeri olan 224.567,07 TL’nin sebepsiz zenginleşme kapsamında ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin, müvekkiline intifa bedeli ödemediğini, bedeli ödenmemek üzere verilen yakıtın hibe olduğunu, davalının, bayilik sözleşmesi ve protokol ile kendisine yüklenen ödevleri yerine getirdiğini, davacının oluru ile bir kısım ekipmanın bedelini ödeyerek mülkiyetini aldığı, bir kısmını ise davacının söküp götürmesine müsaade ettiği, bir adedinin ise sonraki dağıtım firmasına devredildiğini, davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı ve 24/10/2013 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, temyiz üzerine Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin … esas … karar sayılı ve tarihli ilamı ile ” intifa hakkına ilişkin resmi senette intifa verenin dava dışı … olduğu ve intifa bedelinin adı geçen kişi tarafından alındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bakiye intifa bedelinin davalıdan istenemeyeceği, dava dışı malikten talep edilebileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile ; 29/09/2015 tarih, … esas ve … karar sayılı karar düzeltme ilamı ile de “Davacı vekili, mahkemece verilen ara karar üzerine dava dilekçesinde sabit yatırım olarak belirtilen talebin ‘bayilik hizmet bedeli’ olduğunu 02.05.2013 tarihli dilekçesinde açıklamış ve sonraki tüm beyanlarında bu yöndeki talebin bina, kanopi vs. gibi sabit yatırımlara ilişkin olmadığını ‘bayilik hizmet bedeli’ olduğunu ısrarla bildirmiştir. Nitekim bu talebin dayanağı olan faturalarda da ‘bayilik hizmet bedeli’ ifadesine yer verilmiştir. Bu durumda mahkemece davacının bu talebi üzerinde durulup değerlendirme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken teknik yatırımlar talep konusu imiş gibi gerekçe oluşturulup yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından davacının temyiz itirazlarının da kabulü ile hükmün bozulması gerekirken ilamda yazılı nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün belirtilen gerekçe ile de bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmakla, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiş, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamından sonra mali müşavir bilirkişiden alınan raporda davacı … davalı kayıtlarında davacının göndermiş olduğu 30.000,00 TL; davacının tanzim ettiği 4 adet toplam 89.991,41 TL tutarındaki faturanın her iki taraf kayıtlarında yer aldığı, faturaların ödeme şekli kısmında hibe yazılı olduğu ve toplam 119.999,41 TL olduğu, davacının ödeme ve faturalarına karşılık davalının şerefiye bedeli açıklamalı toplam 120.000,00 TL miktarlı iki adet fatura tanzim ettiği, davacının 4 adet fatura karşılığı davalıya akaryakıt teslim ettiği, davacının 30.000,00 TL’yi de havale yolu ile gönderdiği, toplam 120.000,00 TL işlem karşılığında davalının borçlandığı, dava dosyası içinde bulunan intifa senedi uyarınca 29/08/2005 tarihinde 20 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği, davacı tarafından 01/06/2013 tarihinde terkin yapıldığının beyan edildiği, davacı tarafından sunulan sözleşmeler uyarınca davacı ile … arasında 20/09/2015 tarihli ve 29/08/2025 tarihinde biten sözleşme ile 20/09/2008 tarihli ve 5 yıl süreli sözleşme akdedildiği, 2008 tarihli sözleşmenin 2013 yılında sona erecek iken 18/09/2010 tarihinde sözleşmenin süresinden önce sonlanması nedeni ile faydalanılmayan dönem için kıstelyevm usulü ödenen tutarın kalan kısmına düşen payın hesaplandığı belirtilerek kalan süreye tekabül eden miktarın 45.092,40 TL olduğu belirtilmiştir.
Bozma ilamından sonra sektör bilirkişi … tarafından tanzim edilen raporda ise damga vergisi yatırıldığına dair bir ibare bulunmayan ve taraflar arasında 20.09.2005 tarihinden 29.08.2025 tarihine kadar süreli olarak akdedilmiş sözleşmenin dosya kapsamından görüldüğü, damga vergisi yatırıldığına dair bir ibare bulunmayan ve taraflar arasında 20.09.2005 tarihinden 20.09.2010 tarihine kadar 5 yıl süreli olarak akdedilmiş sözleşmenin dosya kapsamında görüldüğü, 05.07.2012 / 63474 tarih ve sayı numaralı EPDK yazısı ekinde gönderilen Bayilik Sözleşmesinin dosya kapsamında görüldüğü, davalı bayininin davacı akaryakıt dağıtım şirketinden ilk ürün alım tarihinin 10.08.2006 olduğu, Mahkemenin 30.04.2013 tarihli ara kararı doğrultusunda, davacının 02.05.2013 tarihli beyanı ile 40.000.-TL intifa bedeli ödendiği, kullanılmayan intifa süresi yönünden güncellenmiş ana para bedelinin 43.125.-TL olduğu, sabit yatırım (bayilik hizmet bedeli) yönünden taraflar arasındaki ilişkinin 20 yıl süreceği inancı ile 119.999,41 TL bayilik hizmet bedeli ( 30.000.-TL nakit, geri kalanı ürün teslimi şeklinde) ödendiği, kullanılmayan süreye tekabül eden ana para tutarının 94.049,06.-TL olduğu, davacı vekilinin 15.12.2011 tarihinde sunmuş olduğu deliller içerisinde bulunan ve davacı şirket iç yazışması olan metinden anlaşıldığı kadarıyla; davalının, bayi adayı olduğu anda, akaryakıt istasyonu işletmeyip, sadece Hizmet Gaz A.Ş bayisi olarak … LPG ticari faaliyette bulunan bir istasyona sahip olduğu, 30.06.2006 tarihinde davalının işleteceği istasyonunun artık … bayii olarak … kurumsal kimlik çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu ve istasyonun bulunduğu yerde yaşanan sel olayında da ayrıca dava konusu istasyonun tank sahasında hasar oluştuğunun ifade edildiği, davalı Bayi adayının henüz davacı şirketten ürün almaması ve tankların boş olması sebebiyle, tank havuzuna giren suyun kaldırma kuvvetiyle tankların yerinden oynaması sonucu tanklarda ve tesisat bağlantısında hasar oluşabileceği, bu durumun da istasyonda bir inşaat ve tadilat yapıldığının göstergesi olduğunu, ilgili … LPG istasyonunun, yapılan anlaşmalar doğrultusunda “Akaryakıt ve … LPG istasyonu” olarak faaliyetine devam edebilmesi için plan, proje ve ruhsat çalışmaları ile birlikte, inşaat ve tadilat aşamasının da olması gerektiği ve sektörel uygulamada da bu sürecin yeri olduğu taraflar arsında 20.09.2005 tarihinde akdedilen bayilik anlaşması tarihi ile davalının EPDK dan Lisans alması sonrası, ilk ürün alış tarihi olan 10.08.2006 arasındaki sürecin, bu çalışmaları kapsadığı, EPDK internet sayfasında bulunan Akaryakıt Bayilik Lisansları sayfasında, davalının lisansına yönelik bilgi/tablonun tarafınca da tespit edildiği, hiçbir şekilde, taraflar arasındaki bayilik anlaşmasının EPDK lisansı sonrası 2008 tarihinde akdedilmiş olamayacağını, EPDK tarafından ilgili yazı ekinde gönderilmiş sözleşme tarihinin de 20.09.2005 ve süresinin de 5 (Beş) yıl olduğunu, 4054 sayılı Yasanın 4.maddesine dayanılarak … sayılı tebliğ ile tebliğde belirtilen anlaşmaların 5 yıl süre ile yasaklamadan muaf tutulmasına karar verildiği, 18/09/2003 tarih ve … sayılı tebliğ ile, anlaşmaların 5 yıl süre ile muafiyetten yararlanacakları, bu süreyi aşan rekabet yasaklarının ise hukuka aykırı ve yasak olacaklarının belirtildiği, tüm sözleşmelerin tebliğ ile uyumlu hali getirilmesi için 2 yıllık geçiş süresi tanındığı, dosya kapsamında bulunan ve taraflarca akdedilmiş olan, 20.09.2005 tarihli ve 25 yıl süreli bayilik sözleşmesinin, kanuna karşı yapılmış bir sözleşme olarak değerlendirilmesi gerektiği, 18.09.2005 tarihi itibariyle süresi 5 yıldan fazla olan anlaşmaların yapılamayacağını en iyi bilmesi gerekenin de, davacı akaryakıt şirketi olması gerektiği, dava dosyası kapsamında EPDK tarafından yazı ekinde gönderilen 20.09.2005 tarihli ve süresi 5 yıl olan Bayilik Sözleşmesinin ise süre açısından rekabet mevzuatına uygun bir sözleşme olduğu, 18.09.2010 tarihi itibariyle, 2002/2 sayılı Tebliğ’de değişiklik yapan 2003/3 sayılı Tebliğ ile öngörülen geçiş hükümleri ve Tebliğ’in uygulanmasına ilişkin olarak daha önce alman çeşitli Kurul kararlan uyarınca, 18.09.2005 tarihinden önce yapılıp da anılan tarih itibarıyla bakiye süresi 5 yılı aşan anlaşmaların 18.09.2010 tarihinde, 18.09.2005 tarihinden sonra yapılan anlaşmaların ise, yapıldıkları tarihten itibaren 5. yılın sonunda uygulanmalarına son verilmesi gereğinin ortaya çıktığı, davalı yana ödenen şerefiye bedelleri ve hibe açıklamalı ürün karşılığı yapılan nakdi ve ayni ödemelerin sektörel anlamda kullanılan yatırım araçlarından olduğu, davacı vekilinin ifade ettiği anlamda bir sabit yatırım olmayıp, sektörel anlamda nakdi bir yatırım olduğu, sabit yatırımın akaryakıt istasyonuna yapılan; bina, saha betonu… vs. gibi yatırımlar şeklinde ifade edildiği, akaryakıt sektöründe dağıtım şirketlerinin bayilerine “inkişaf bedeli”, “peşin satış destek primi (PSDP)”, “bayilik hizmet bedeli” gibi isimler altında peşinen yaptıkları ödemelerin “nakdi yatırım” olup, rekabetçi ortamda yeni bayiler kazanarak dağıtım ağlarını genişletmek suretiyle satışlarını artırmak ve bayilerinin faaliyet gösterdikleri akaryakıt istasyonlarındaki hizmet kalitesini geliştirmek amaçlı olduğunu, sektörde mutat uygulama halini almış bu kabil ödemelerin, özünde “bayilik sözleşme süresi dahilinde ödenen”, “peşin pirim” mahiyetinde olduğunu, dağıtım şirketinin, sözleşme konusu akaryakıt istasyonunun ürünlerinin satışına tahsis edileceği süreyi ve gerçekleşecek satış neticesi elde edeceği kârı hesaplayarak bunun belli bölümünü bayisine başlangıçta prim olarak ödeme yoluna gitmekte olup, bu sayede yeni bayiler kazanmakta ve bunların işleteceği istasyonlarda gerçekleşecek hizmetin kalitesinin artmasına katkı sağlamakta olduğunu, bu itibarla Rekabet Kurulu kararların neticesinde sektörde dağıtım şirketlerinin bayilerine yukarıda zikredildiği şekilde çeşitli adlar altında yaptıkları peşin prim mahiyetindeki bu ödemelerin iadesi bakımından hepsinin, huzurdaki davaya konu olayda olduğu gibi aynı sektörel akıbete müstahak olduğunu, davalı yanın kendisine ödenen şerefiye bedeli olarak nakdi, hibe açıklamalı olarak verilen ayni ürünlerin sektörel uygulamalar dahilinde; taraflar arasında akdedilmiş 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi kapsamında verilmiş olduğu ve Bayilik sözleşmesinin de 5 yıl süre sonunda Rekabet mevzuatı dahilinde son bulması karşısında da iade edilebilecek bir bedelin bulunmadığı, taraflar arasında akdedilmiş 20.09.2005 tarihli Bayilik Sözleşmesinin mevzuat gereği 5 yıllık süresi dahilinde son bulduğundan, Bayilik Sözleşme süresi dahilinde kullanılmak üzere verilmiş olması gereken şerefiye bedeli ve hibe açıklamalı ayni ürünlerin amacının süresi dahilde amacının gerçekleştiği ve iade edilecek bir bedelin olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tekmil dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirilmekle, davacı tarafından dosyaya sunulan delil listesi ekinde bulunan sözleşmelere göre davalı ile davacı arasında 20/09/2005 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedildiği, bundan başka aynı tarihli bu kez 29/08/2025 tarihine kadar geçerli bayilik sözleşmesi akdedildiği, her ne kadar davacı tarafça ilk sözleşme 2008 tarihli olarak nitelendirilmiş ise de sunulan belgedeki tarihin 2008 değil 2005 tarihi olduğu görülmüştür. Kaldı ki 20.09.2005 tarihinde akdedilen bayilik anlaşması tarihi ile davalının EPDK dan Lisans alması sonrası, ilk ürün alış tarihinin 2006 tarihi olduğu, hiçbir şekilde, taraflar arasındaki bayilik anlaşmasının EPDK lisansı sonrası 2008 tarihinde akdedilmiş olamayacağını, EPDK tarafından ilgili yazı ekinde gönderilmiş sözleşme tarihinin de 20.09.2005 ve süresinin de 5 (Beş) yıl olduğunun sektör bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği görülmektedir.
Bu durumda taraflar arasında 2008 tarihli sözleşme olmayıp, 20/09/2005 tarihli 5 yıl süreli ve 20/09/2005 tarihli ve 29/08/2025 tarihine kadar geçerli iki ayrı sözleşme bulunduğu anlaşılmaktadır. 2025 yılına kadar geçerli olduğu kararlaştırılan sözleşmenin ise yukarıda özetlenen düzenlemelerden sonra ve fakat düzenlemelere aykırı olarak akdedildiği, EPDK’ya bildirilen sözleşmenin de bu sözleşme olmadığı anlaşılmaktadır.
Dağıtım şirketinin, sözleşme konusu akaryakıt istasyonunun ürünlerinin satışına tahsis edileceği süreyi ve gerçekleşecek satış neticesi elde edeceği kârı hesaplayarak bunun belli bölümünü bayisine başlangıçta prim olarak ödeme yoluna gitmekte olup, davalı yanın kendisine ödenen şerefiye bedeli olarak nakdi, hibe açıklamalı olarak verilen ayni ürünlerin sektörel uygulamalar dahilinde; taraflar arasında akdedilmiş 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi kapsamında verilmiş olduğu ve Bayilik sözleşmesinin de 5 yıl süre sonunda Rekabet mevzuatı dahilinde son bulması karşısında da iade edilebilecek bir bedelin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı rekabet mevzuatına uygun olarak 5 yıl süreli sözleşme akdetmiş ve buna göre bayilik hizmet bedeli adı altında ödeme yapmıştır; yukarıda açıklandığı üzere 29/08/2025 tarihine kadar geçerli sözleşmeye istinaden yapıldığı iddiası Yasa ile örtüşmemektedir. Sektör bilirkişisinin bu konudaki tespitleri Mahkememizce de Yasaya uygun bulunduğundan aynen benimsenmiştir. Bu nedenlerle, davacının bu yöndeki talebi yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Bakiye intifa bedeli yönünden de uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında değinilen gerekçe ile, bu kapsamda intifa verenin dava dışı kişi olması ve intifa bedelinin de bu kişiye ödenmiş olması nedeni ile yerinde görülmemiş, bu istemin de reddine karar verilmiştir.
Sonuç olarak tüm dosya kapsamı itibari ile davanın reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına; davalı tarafından karşılanan 93,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan ve reddedilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 19.424,02 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.19/07/2018

Katip Hakim