Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/716 E. 2020/237 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/716 Esas
KARAR NO : 2020/237
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/11/2015
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin çatı cephe kaplama işini yüklenici sıfatıyla üstlendiğini ve sözleşmeye uygun tamamlanarak davalıya işi teslim ettiğini, teslim tarihinden uzun zaman geçmesine rağmen davalı firmanın borcunu ödemediğini, müvekkilinin borçlu firmaya noterden ihtarname çekilmesine rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle aleyhine başlatılan takibe vaki olmuş itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, davacının işi tamamlamadığını, işin eksin bırakılması nedeniyle müvekkilinin sözleşmeye göre kusur oranında tenzilat yapma hakkı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, eser sözleşmesi uyarınca bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki olmuş itirazın iptali istemine ilişkindir.
Eldeki davaya dayanak teşkil eden …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ilgili merciinden celp edilerek incelenmekle; davacının davalı hakkında 10.573,43 USD asıl alacak, 370,07 USD olmak üzere toplam 10.943,50 USD bakiye alacağın tahsili için takip başlatıldığı, davalı borçlu yasal süresi içerisinde sunmuş olduğu itirazı ile davacı alacakının taahhütlerini yerine getirmediğini, kısmi olarak ayıplı ifa söz konusu olduğunu, geçici kabulün taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak yapılmadığını beyanla takibi durdurmuştur.
Davacı yan çatı cephe kaplama işi kapsamında işin tamamlanıp teslim edilmesine rağmen sözleşme uyarınca ödenmesi gereken bedelin ödenmediğini, davalı yan ise sözleşmenin 8. maddesi uyarınca geçici ve kesin kabul için kendilerinin davet edilmediğini, yani gerekli prosedürlerin uygulanmadığını, ayrıca işin natamam bir şekilde bırakıldığını dava konusu ücretin istenemeyeceğini belirtmiştir. Yine davacı taraf replik layihasında, işin eksiksiz olarak teslim edildiğini yineleyerek, davalının 10/11/2015 günlü mutabakat içerikli e-mailde de takip konusu 10.573,43 USD asıl alacağı ikrar ettiğini ileri sürmüştür.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık, davacı yüklenici tarafından varlığı ihtilafsız çatı kaplama işine dair eser sözleşmesi kapsamında, işin eksiksiz bir şekilde sözleşmede belirtilen kriterlere uygun olarak teslim edilip edilmediği, taraflar arasındaki e-mail yazışma içeriklerinin ve ticari defter kayıtlarının eldeki davanın sonucuna etkisi bağlamında işin yapıldığına karine olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
SMM bilirkişisi marifetiyle taraf defterleri öncelikle incelenmiş olup, her iki tarafın da ilgili yıllara ait ticari defterlerini usulüne uygun olarak tuttukları, HMK’nın 222. maddesi anlamında lehe ve aleyhe delil olma özelliğini taşıdığı tespit edilmiştir. Yapılan muhasip incelemesi sonucunda, davacı defterlerinde davalı ile olan sözleşmesel münasebetine binaen 10.573,43 USD alacak kaydedildiği, davalı defterlerinde de takip tarihi itibariyle 10.573,43 USD davacı lehine borç kaydedildiği görülmüştür.
Davalı şirket temsilcisi tarafından sadır olmuş e-mail yazışmalarında da mutabakatname metninde 10.573,43 USD bakiye borç bulunduğu davalı tarafın kabulündedir. Her ne kadar mahkememizce aldırılan heyet kök ve ek raporlarında ayıp ihbarı olmadığı ileri sürülmüşse de öncelikli olarak eseri tamam bir şekilde teslim ettiğini davacı ispatlamalıdır. Sözleşmenin 8. maddesinde ise, işin kabulü ile geçici ve kesin kabule ilişkin prosedür öngörülmüştür. Esasında davacı taraf bu maddede düzenlenen prosedürü yerine getirdiğini salt sözleşme hükümleri ve diğer deliller bağlamında ispatlayamamaktadır. Ne var ki, yukarıda da işaret edildiği üzere davalı defterlerinde bakiye bedel kadar borcu davacı lehine alacak kaydettiği görüldüğünden bu durum hizmetin alındığına karine teşkil edecektir. Gerçekten de yerleşmiş yüksek mahkeme içtihatlarına göre, davalı borçlunun davacı tarafından düzenlenen faturaları ya da belirtilen miktar alacağı ticari defterlerine kaydetmesi anılan hizmetleri aldığına karine teşkil eder. Mal ya da hizmetin alınmadığının ispat yükü bu durumda davalı tarafa geçmekle, davalı ancak bu hususu yazılı delillerle ispat edebilir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/511 Esas, 2018/6434 Karar Sayılı, 10/12/2018 tarihli emsal içtihadı) Dolayısıyla, bu noktadan sonra sözleşmenin 8. maddesinde zikredilen prosedürün yerine getirilmediğinin ileri sürülmesi ya da ayıplı teslim savunmasında bulunulması temelsiz kalmaktadır. Zira, tacir sıfatını haiz davalı yan süresinde herhangi bir ayıp ihbarı yaptığını ispat edemediği gibi aluid ifa yönünden de eksik kısım nispetinde herhangi bir reklamasyon faturası tanzim ederek karşı tarafa tebliğ etmiş değildir.
Kaldı ki, aleyhe delil teşkil eden ve delil başlangıcı niteliğindeki mutabakat name içerikli mail içeriği de alacak miktarını doğrulamaktadır. Davalı yan bu mail içeriğine de karşı çıkmamıştır. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta bakiye bedele ve temerrüt tarihine nazaran sözleşme ile kararlaştırılan oran üzerinden işlemiş temerrüt faizine hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca iptali ile takibin aynen devamına, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı faiz kanunu 4/a maddesi gereğince asıl alacağa faiz işletilmesine,
2-Alacak niteliği itibariyle takipten önce belirlenebilir olmadığından inkar tazminatı isteminin reddine,
3-Alınması gereken 1.676,23 TL harçtan peşin alınan ve ikmalen yatırılan toplam 419,06 TL harcın mahsubu ile, bakiye 1.257,17 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 3.680,79 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen; 419,06 TL peşin harç gideri, 27,70 başvuru harç gideri, posta masrafı 145,80 TL ve 2.100,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere cem’an 2.692,56 TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 26/02/2020

Katip …

Hakim …

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*