Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/683 E. 2019/1086 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/195 Esas
KARAR NO : 2019/1122 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/01/2012
KARAR TARİHİ : 12/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 20.01.2012 tarihli dilekçesinde özetle; “müvekkilleri ile davalı şirket arasında mayıs 1995 tarihinden itibaren süregelen ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ilişki kapsamında davalı şirketin müvekkilleri şirketten sanayide kullanılan metalik boya hammaddesi satın aldığını, davalı şirketin 01.01.2010-12.09.2011 tarihleri arasında müvekkilleri firmadan 2010 yılı içerisinde muhtelif emtia alımları gerçekleştirdiğini, bu kapsamda, son olarak 03.08.2010 tarih ve … nolu fatura karşılığı 1.833,87 euro tutarında, 24.08.2010 tarih ve …sayılı fatura karşılığı 4.299,35 euro ve 01.09.2010 tarih ve… sayılı fatura karşılığı 472,10 euro tutarında mal aldığını, ancak fatura bedellerini müvekkillerine ödemediğini, davalı şirketin belirtilen fatura muhteviyatı malları müvekkillerinden satın aldığı halde, bedelleri vadesinde ve tam olarak ödemediğini, cari hesap borcuna mahsuben yalnızca 01.12.2011 tarihinde 10.000,00 TL ödeme yapıldığını, borcun süresinde ve tam olarak ödenmemesi nedeniyle müvekkilleri tarafından davalıya 19.08.2011 tarih… sayı ile 3.479,40 TL tutarında vade farkı faturası düzenlendiği ve borçluya tebliğ edildiğini, davalının 30.11.2011 takip tarihi itibariyle müvekkillerine cari hesap ilişkisinden kaynaklı olarak toplam 17.940,00 TL borcu bulunduğunu, müvekkilleri firma tarafından yılsonu kapanış çalışmaları kapsamında davalı şirketin cari hesap ekstresi incelenerek, ödemelerin zamanında yapılmaması nedeniyle kur farkından kaynaklı olarak 30.12.2011 tarih ve … sayı ile 2.676,79 TL kur farkından kaynaklanan fatura düzenlenerek tebliğ edildiğini, davalarının ikame edildiği tarih itibariyle müvekkillerinin davalı yandan alacağının 19.204,90 TL olduğunu, davalının vaki taleplere karşın borcunu ödemede ısrar etmesi nedeniyle müvekkilleri tarafından davalı şirkete karşı önce Beyoğlu … Noterliğinin 17.11.2011 tarih ve…yevmiye sayısına kayıtlı, davalıya Kasım 2011 tarihinde tebliğ edilen ihtarnamesi ile cari hesap borcunu ödemesi konusunda uyarıda bulunduğunu, vaki ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine de İstanbul 01.12.2011 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla borçlu adına ilamsız icra takibine geçildiğini, neticeten, itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dava dilekçesi ve duruşma gününün davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça dosyaya süresi içinde bir cevap dilekçesi sunulmadığı, davalının rapora itiraz ettiği, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Uyuşmazlığın fatura karşılığı davalıya verildiği ileri sürülen metalik boya hammaddesi karşılığı ödenmeyen fatura alacağının tahsili yönünden yapılan icra takibinde takibe itiraz üzerine durdurulan takip açısından itirazın yerinde olup olmadığı, ayrıca davacının davalıdan fatura alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu görülmekle, ön inceleme aşamasında tarafların sulh olmadığı anlaşılmış, davacı tarafça delillerin ibraz edildiği, ticari defter ve kayıtlara dayanıldığı, delillerin incelenerek tarafların ticari defter, kayıt ve belgelerinin incelenmesi sonrasında davacının davalıdan takibe konu fatura alacağının varsa hesaplanması için dosya konusunda uzman resen seçilen mali müşavir bilirkişi İrfan Demirci’ye tevdi edilmiş ve bu bilirkişi tarafından 04/07/2012 havale tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
04/07/2012 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının ilişki dönemine dair 2010 ve 2011 yılı ticari defterlerinden, envanter defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğundan usulüne uygun tutulmadığının belirlenerek, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı, davacının incelenen ticari defter kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi itibariyle 17.940,00 TL asıl alacak, 44,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.984,24 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı anlaşılmıştır.
Bu bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili rapora beyan ve itirazlarını 08/09/2012 havale tarihli dilekçe ile sunmuş, davalı vekili vekaletname ile bilirkişi raporuna beyanlarını içerir 05/10/2012 havale tarihli itiraz dilekçesi ibraz ederek, davacı tarafın ticari defterlerinin kapanış onaylarının bulunmadığı, bu sebeple yasa hükümlerine göre kapanış tasdiki yapılmayan defterler yönünden usulüne uygun tutulmadığı ileri sürülerek ayrıca mal teslimine dair sevk irsaliyeleri üzerindeki imzaların davalı şirket çalışanlarına ait olmadığı yönünde imza itirazında bulunulduğu görülmüştür.
Dava konusu mal teslimine ilişkin sevk irsaliyelerindeki isimleri bulunan kişilerin teslim tarihinde davalı şirket çalışanı olup olmadığı hususlarının tespiti için ilgili SGK Başkanlığı’na müzekkere yazılmış, sevk irsaliyelerinde ismi bulunan …ve…’in davalı şirket çalışanı olarak görülmediği SGK …Müdürlüğü’nün cevabi yazısından anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporuna yapılan itirazların değerlendirilmesi ve davacı vekilince daha önceki ticari ilişkilere ilişkin kayıtlar da incelenerek dosyanın daha önce rapor veren mali müşavir bilirkişi …’ye tevdii ile tarafların bilirkişi raporuna beyanları davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazları ile, her iki tarafa ait ticari defter kayıt ve belgeleri, fatura teslimine ilişkin kargo kayıtları incelenerek gerektiğinde dava konusu faturalarla ilgili taraflarca ilgili vergi dairesine bildirilmiş BA ve BS formları varsa buna ilişkin kayıtlarda değerlendirilerek, yine tarafların ticari ilişki geçmişine dayanarak daha önceki alışverişlerinde ve mal teslimlerinde dava konusu fatura ve sevk irsaliyelerinde ismi bulunan ve SGK kayıtlarında davalı çalışanı olarak kaydı bulunmayan… tarafından dava konusu fatura öncesindeki mal teslimlerinde … ın davalı şirket adına mal teslim alma imzasının bulunup bulunmadığı, bu kişi tarafından dava konusu fatura öncesinde teslim alınan mallara ait fatura kayıtlarının davalı şirket ticari defterlerine nizasız bir şekilde işlenip işlenmediği hususlarınında … açısından incelemeye tabi tutulup açıklığa kavuşturularak, yine taraflar arasında ticari ilişki geçmişi göz önüne alınıp vade farkı faturası düzenlenmesi teamülünün mevcut olup olmadığı, bu itibarla davacının davaya konu icra takibi sebebiyle davalıdan takip konusu alacaklarının bulunup bulunmadığı varsa asıl alacak ve ferilerinin tespiti yapılarak ek rapor ibrazı istenilmiş, bu bilirkişi tarafından yapılan ek incelemede ve sunulan 31/03/2013 havale tarihli ek bilirkişi raporunda; davalı tarafça ticari defterlerin sunulmadığı, davacının ilgili kayıtları ile mal teslimine yönelik irsaliyeler incelemeye tabi tutulmuş, irsaliyelerde malları teslim alan kısımlarının ,,, imzalı olduğu, dava dosyasına sunulu SGK kayıtlarında,,,’ın davalı şirket kayıtlarında çalışan olarak gözükmediğini ancak 2010 yılına ait sevk irsaliyelerinden önceki dönemlerde de davalı yana düzenlenen sevk irsaliyelerinde malları teslim alan kısımlarının ,,, imzalı olarak görüldüğünden söz konusu işçinin davalı yan kayıtlarında resmi işçi olarak görülmediği, faturalara itiraz edilmediği, davacının 2010 ve 2011 yılı ticari defterlerinin TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmamış olduğu, ayrıca davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 17.940,00 TL asıl alacak, 44,24 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.984,24 TL alacaklı olduğu ve takip tarihinden itibaren avans faizi talep edilebileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davacının davasının reddine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/19339 E, 2015/12011 K sayılı 05.10.2015 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; “Davacı vekili, dava konusu olmayan başka irsaliyelerin de davalının çalışanı olduğu iddia edilen ve SGK kayıtlarında bulunmayan kişilerce imzalanmış olduğunu savunarak bu hususun ayrıntılı şekilde araştırılması gerektiğini belirtmiştir. Çalışma hayatında bazı işyerlerinde SGK’ya kayıt yaptırılmadan işçi çalıştırılması gerçeği karşısında dava konusu irsaliyelerde imzaları bulunan kişilerin SGK kaydının bulunmaması tek başına o kişinin davalının çalışanı olmadığını göstermez. O halde mahkemece, davacının savunmasının değerlendirilmesi yönünden dava konusu irsaliyelerde imzası bulunan kişilerin tanık olarak celp edilip, bu irsaliyeler altındaki imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, imzaların kendilerine ait olduğunun kabulü halinde ne sıfatla imzaladıklarının başka bir ifadeyle davalı yanında çalışıp çalışmadıklarının sorulması, imza inkarı halinde imza tahkikatı yapılması ve böylece irsaliyelerde adı geçenlerin davalı çalışanı olup olmadıkları yönünden daha ayrıntılı araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda rapor alınmasına karar verilerek dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 12.03.2019 tarihli 2 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Bu yönde inceleme yapabilmek için davacı yan tarafından düzenlenen fatura ve irsaliyelerin tamamının dosyaya sunulması gerekir” kanaati ile ilk raporunu vermiştir.
Bu rapora yapılan itirazlar üzerine bilirkişinin belirlediği eksikliklerinin tamamlanması davacı vekilinden istenerek dosya ek rapor düzenlenmek üzere yeniden bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 02.09.2019 tarihli 8 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Alacağa dayanak faturaların belirlenmesinden sonra, bu zamana kadar vade farkı ve kur farkı hariç daha önceden tespit edilen 4 adet fatura olduğunun anlaşılması halinde sevk irsaliyelerde adı gecen …ve …’ın dava konusu alacağa dayanak faturalara en yakın tarihte olup sevk irsaliyesi yine bu kişiler tarafından imzalanan ve davalı tarafından ödemesi de yapılan fatura ve sevk irsaliyelerinden 3 adedinin belirlenmesi için örnek mukabilinde belirlenmesi; Dava dosyasına … ATM.’nin 64 no.lu kasa evrakları sunulmuş olup, sunulan kasa evrakları incelendiğinde davacı yanın 2010 yılına ait sevk irsaliyeleri asılları sunulu oluduğu ancak faturaların sunulu olmadığı anlaşılmıştır. Ara kararda belirtilen…ve…tarafından imzalı sevk irsaliyeleri aşağıdaki gibidir. (Not. Davacı cari hesap esktresinde davalı ödemelerinin fatura mukabili olmayıp, cari hesaba karşı yapıldığından hangi fatura bedelinin ödenip ödenmediği anlaşılmamıştır. Bu bağlamda sevk isrsaliyeleri örnekleme olarak aşağıda taranmıştır.)” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor , mahkememizce verilen ilk hüküm, bu hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay ilamı, bozma sonrası alınan rapor ve ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Davacı tarafça sunulan ticari defterlerin ilişki dönemine ilişkin 2010 ve 2011 yılı ticari defter, kayıt ve belgelerinin envanter defter kapanışlarının yapılmadığı, bu açıdan davacı defterlerinin TTK hükümleri uyarınca delil niteliğinde olmadığı, sahibi lehine delil olarak bu aşamada değerlendirilemeyeceği, bu nedenle davacı tarafça davalıya mal teslimine dair ilgili sevk irsaliyelerinde adı geçen … ve…in anılan tarihlerde davalı şirket çalışanı olmadıkları, davalı şirkete ait SGK kayıtları celbedilerek belirlendiğinden, davalı şirket çalışanı …’ın dava konusu mal teslim irsaliyelerinden önceki tarihlerde de sevk irsaliyelerinde imzası bulunduğu davacı tarafça belirtilmesine rağmen buna ilişkin kayıtların davalı ticari defterleri sunulmadığından mukayese amaçlı belirlenemediği görülmekle söz konusu mal teslim irsaliyelerindeki imzaların davalı şirket çalışanlarına ait olduğunun belirlenememesi sebebiyle dava dilekçesinde davacı vekilinin dayandığı deliller yönünden delilleri belirtilerek 8 numarada yasal her türlü delil ibaresinin belirtildiği, dava dilekçesine ekli delil listesinde 9. sırada yine yasal her türlü delil ibaresine yer verildiği görüldüğünden Yargıtay ilgili hukuk dairelerince emsal olarak kabul edilen Yargıtay kararlarında (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2013/4539 Esas, 2013/15711 Karar ve 21/11/2013 tarihli kararı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2013/16010 Esas, 2013/16682 Karar ve 11/12/2013 tarihli kararı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2013/6371 Esas, 2013/17375 Karar ve 26/12/2013 tarihli kararı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2013/7663 Esas, 2013/10813 Karar ve 20/06/2013 tarihli kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2013/14776 Esas, 2013/18774 Karar ve 25/11/2013 tarihli kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2013/14915 Esas, 2013/19643 Karar ve 10/12/2013 tarihli kararları) yazılı belge ile kanıtlanamayan davalarda dava dilekçesinde “her türlü yasal delil” sözcüğü kullanılmakla yemin deliline de dayanıldığı, davacıya davalı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğunun hatırlatılması gerektiği ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği kabul edildiğinden davacı vekilinin dava dilekçesinde “yasal her türlü delil” ibaresi gözetilerek davacının davalıya dava konusu irsaliyede belirtilen malları teslim ettiği yazılı delille ispatlanamadığından davalı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmadıkları hususu davacı vekiline hatırlatılmış, davacı vekili dosyaya sunduğu 25/06/2014 havale tarihli dilekçesinde mal tesliminin fatura sevk irsaliyeleri, cari hesap ekstreleri ve geriye dönük ticari ilişki kayıtlarıyla ispat ettiklerini ileri sürerek yemin teklifi talebinde bulunmadıklarını bildirdiğinden bahisle mahkememiz ilk hükmünü kurmuştur.
Ancak Yargıtay ilamı ile bozulan bu hüküm uyarınca aldırılan rapor ve ek raporda saptandığı üzere Alacağa dayanak faturaların belirlenmesinden sonra, bu zamana kadar vade farkı ve kur farkı hariç daha önceden tespit edilen 4 adet fatura olduğunun anlaşılması halinde sevk irsaliyelerde adı gecen …ve …’ın dava konusu alacağa dayanak faturalara en yakın tarihte olup sevk irsaliyesi yine bu kişiler tarafından imzalanan ve davalı tarafından ödemesi de yapılan fatura ve sevk irsaliyelerinden 3 adedinin belirlenmesi için örnek mukabilinde belirlenmesi; Dava dosyasına …. ATM.’nin 64 no.lu kasa evrakları sunulmuş olup, sunulan kasa evrakları incelendiğinde davacı yanın 2010 yılına ait sevk irsaliyeleri asılları sunulu oluduğu ancak faturaların sunulu olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda usulüne uygun tutulmayan davacı ticari defter kayıt ve belgeleri ile sevk irsaliyelerinde teslim alan kişilerin davalı şirket çalışanları olmadıkları, sevk irsaliyelerindeki imzanın davalı tarafça kabul edilmediği, sadece fatura düzenlenmesi hususunun yeterli olmadığı, fatura konusu malların karşı tarafa teslim edildiğinin yazılı delil ile ispatlanması gerektiği, yazılı delille ispatlanamayan davada takibe ve davaya ilişkin faturalardaki malların davalıya teslimi ispatlanamadığından, davacının önceki dönemlere ilişkin ticari defter kayıtları ve mal teslimi ilişkilerinin davalı ticari defterleriyle örtüştüğü tespit edilemediğinden ispatlanamayan bu davada davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Kanıtlanamayan davanın Reddine,
2- 44,40-TL karar harcının peşin alınan 177,35-TL den düşümü ile kalan 132,95-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar yan vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay İlgili dairesine temyiz yolu açık olmak üzere açıkça karar verildi. 12/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır