Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/663 E. 2022/36 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/663 ESAS
KARAR NO:2022/36

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:21/03/2016
KARAR TARİHİ:03/02/2022

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalılardan …’ün sevk ve idaresinde ve…’nin maliki olduğu … çekici, … römork plakalı aracın 14/03/2015 tarihinde … yönünden … yönüne giderken TEM köprüaltı … mevkii civarında çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, davalı sürücünün asli kusurlu olduğunun trafik kazası tespit tutanağı ve … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin …-477 esas karar sayılı dava dosyasından sabit olduğunu, müvekkilinin kaza sonucu ağır şekilde yaralandığını, mesleğinin tır şoförlüğü olduğunu ancak kazadan sonra mesleğini icra edemez hale geldiğini, sürekli işgöremezlik durumu oluştuğunu, aynı işyerinde masa başı bir işte daha az ücretle çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin henüz 38 yaşında evli ve bir çocuk babası olduğunu, vücut bütünlüğünün bozulması nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü, eşi ve 11 yaşında çocuğunun bu durumdan manevi olarak zarar gördüklerini, kazaya karışan aracın … Sigorta AŞ. tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu belirterek …-… plaka sayılı araç kaydına ihtiyati tedbir konulmasını, müvekkillerinden … için 80.000,00TL, … için 15.000,00TL, … için 5.000,00TL olmak üzere toplam 100.000,00TL manevi ve işgöremezlik nedeniyle 50.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … Sigorta vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın usul yönünden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen 14.03.2015 tarihli kazaya karıştığı belirtilen, … plakalı aracın, müvekkili şirkete 30.05.2014-30.05.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başı 290.000TL olduğunu, trafik sigortacısı şirketin, üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, dosyada öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiğini, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığını ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, meydana gelen trafik kazası, davacı yan bakımından bir iş kazası olduğunu, iş kazası olması sebebi ile açılmış başka bir davanın olup olmadığını, işveren poliçesinden destek tazminatını kapsayan bir ödeme yapılıp yapılmadığını, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı ve aylık bağlanıp bağlanılmadığı tespit edilmesi gerektiğini, tazminat hesabı yapılmasına karar verilmesi halinde, ödenen tutarların hesaptan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden aleyhlerine hüküm kurulmasına kanaat getirilmesi halinde, faiz başlangıç tarihi dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacılar haksız fiilden kaynaklı zararın karşılanmasına ilişkin taleplerin 1 yıl içinde ileri sürmeleri gerektiğini, kaza tarihi 14.03.2014 olup söz konusu davadaki talepleri 14.03.2015 tarihine kadar ileri sürülmesi gerekeceğini, bu sebeple davacıların taleplerine karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, manevi tazminatın çok afaki olduğunu,, söz konusu durum haksız kazanç haline dönüştürülmeye çalışıldığını, müvekkilinin söz konusu kazaya karışan aracın maliki olduğunu, davacı yan tarafça dava dilekçelerinde belirtmiş oldukları araç sürücüsünün tam kusurlu olduğuna yönelik iddialarını kabul etmiyor bu husus da yerel ceza mahkemesinin kabul etmiş olduğu kusur oranına iliraz ettiklerini, ceza mahkemesinde verilen kusur raporu doğrudan hukuk mahkemesinde kabul edilemeyeceğini, söz konusu rapor hatalı olup, araç sürücüsü %100 kusurlu göründüğünü, oysaki asli kusurlu davacı müvekkilinin aracına arkadan çarpan … olup, bu hususun mahkemenizde oluşturulacak bilirkişi heyeti ile ceza dosyasındaki beyanlar ve bulguların birlikte değerlendirilerek yeniden ele alınmasını ve taraflara ilişkin kusurun yeniden değerlendirilmesini talep ettiğini, açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesini, mahkemece hükmedilecek olası tazminatın ödenmesi yönünde bir karar verilmesi halinde dosyadaki kasko şirketinin bulunması ve müvekkilinin maddi durumu göz önüne alınarak tahsil sorunu olmayacağından davacıların tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini, mahkemeniz tedbir talebinin kabulüne kararı vermişse kararından rücu edilmesini talep etmiştir.
Davalı … Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; …. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada görevsizlik kararı verilmiş olup, karar kesinleştikten sonra dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, …. Asliye Hukuk Mahkemesinden tarafına hiçbir tebligat yapılmadığını, söz konusu görevsizlik kararının kesinleşmiş olmasının mümkün olmadığını, karar kesinleşmeden sayın Hakimliğinizde davaya devam edilmesinin usule aykırılık teşkil ettiğini, işbu nedenle açılan davanın her şeyden önce usul yönünden reddedilmesinin gerektiğini, davacı tarafın kusurun şahsına ait olduğuna dair iddiasını kabul etmediğini, kaza tespit tutanağının dikkatli incelendiğinde de görüleceği üzere bir sürü çelişki bulunduğunu, kaza tensip tutanağı düzenlenirken neye göre düzenlendiğinin dahi belli olmadığını, hiçbir kamera kaydı bulunamadığını, hiçbir görgü tanığının beyanı da bulunamadığını, düzenleyen kişinin araçlarda oluşan hasara bakarak kusuru belirleyebilecek teknik bir yönü de bulunamayacağını, tamamen duygusal olarak olasılıklara dayalı olarak hazırlanmış bir tutanak olduğunu, keşif yapılması halinde de görüleceği üzere kaza mahalli manevra yapılacak bir yer olmadığını, makine mühendisinin bulunduğu teknik bir heyetçe bilirkişi incelemesi yapılması halinde resimler ile de yapılacak bir incelemede tarafının kusurlu olmadığının tespit edileceğini, izah etmiş olduğu üzere davacı tarafın kusur konusundaki beyanlarını kabul etmediğini ve itiraz ettiğini, emsal yargı kararlarında da manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak değerlendirilmemesi gerektiği hassasiyeti de göz önüne alınması gerektiğini, yukarıda izah ettikleri ve re’sen de göz önünde üzerinde bulundurulacak sebeplerle açılan davanın reddini, yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinden bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla talep etmiştir.
DELİLLER
1-… C.Başsavcılığının 2015/… Soruşturma sayılı dosyası/… 3. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, 2015/… Karar sayılı dosyası,
2-… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası
3-İlçe Emniyet Müdürlüğü yazı cevabı
4-Poliçe, hasar dosyası
5-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
6-SGK yazı cevabı
7-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
8-Kusur ve aktüerya bilirkişi raporu
9-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle geçici ve sürekli iş görememezlik, ekonomik geleceğin sarılmasından doğan kazanç kaybı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı taraf davasını 21/03/2016 tarihinde …. Asliye Hukuk Mahkemesine açmış olup, bu mahkemenin 2016/… Esas, 2016/… Karar sayılı ve 22/03/2016 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilmiş olup, kararın 14/06/2016 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleştiği, davacı tarafın 28/03/2016 tarihinde dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği ve dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Davacıların manevi tazminat talebi yönünden ise; Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370).
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Aktüerya raporlarında ise; Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı iptal kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar sayılı güncel ilamı doğrultusunda TRH-2010 yaşam tablosuna ve prograsif rant formulüne göre hesap yapılması gerekmektedir.
… 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alındığı, davalı İlhan’ın %100 kusurlu davacı sürücü Şaban’ın kusurunun bulunmadığı, davalı sürücünün cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; bilirkişi heyetinden aldırılan bilirkişi raporunda … Gıda San. Tic. A.Ş. Kazalı şoförün işvereni olarak ruhsatsız olarak çekiciyi kullandırması nedeniyle %80 kusurlu olduğu, araç sürücüsü …’nın %20 kusurlu olduğu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan raporda davalı sürücü …’ün %100 kusurlu olduğu, sürücü …’nın kusursuz olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğünün yazı cevabının incelenmesinde; davacıların belirtilen adreste ulaşılamadığını, bahse konu adreste ve çevrede yapılan araştırma neticesinde şahısları tanıyan bilene rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Jandarma Karakol Komutanlığının ifade tutanaklarının incelenmesinde, şüpheli …’ün aylık 1.000-TL ile şoför olarak çalıştığını, lise mezunu, evli, çocuksuz olduğunu beyan ettiği, şüpheli/müşteki …’nın mesleğinin şoför olduğu, ekonomik durumunun normal olduğunu, evli 3 çocuklu olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; davacı …’ya dava konusu trafik kazası nedeniyle 14.03.2015-23.08.2015 ve 28.08.2015-11.10.2015 tarihleri arası istirahati karşılığı 14.001,22-TL geçici iş göremezlik ödenediği ödendiğinin bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyası ve poliçenin incelenmesinde; poliçe tarihinin 30/05/2014-30/05/2015 tarihleri arasını kapsadığı, kazanın 14/03/2015 tarihinde meydana geldiği, kaza tarihi itibariyle davalı şirketin sorumluluğunun olduğu, 13/05/2015 tarihinde … Gıda San. Tic. Şti’ne maddi araç başı teminatından 12.300-TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, meslekte kazanma gücü kaybı oranının 38.2 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Kusur ve aktüer bilirkişisinin 02/03/2020 tarihli 10 sayfadan ibaret rapordan özetle; Davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçeli aracırı sürücüsü davalı …’ün olayda %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacı …’nın olayda kusursuz olduğunu, davacı …’nın “Varsa” SGK geçici iş göremezlik ödemesi tenzili öncesindeki geçici İş göremezlik maddi zararının 16.093,08 TL olduğunu, davacı …’nın “Varsa” SGK” ca bağlanan gelirin İPSD tenzili öncesindeki sürekli iş göremezlik maddi zararının 338.137,17 TL olduğunu, davacı …’nın ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kazanç kaybının 315.077,94 TL olduğu, temerrüt başlangıcının davalı siçorta şirketi yönünden görevsizlik kararı verilen davanın dava tarihi olan 21.03.2016 tarihi, davalı sürücü ve işleten yönünden 14.03.2015 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunu, yukarıda hesaplanan geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik maddi zarar tutarlarından, SGK’ca yapılan geçici iş göremezlik ödemesi var ise tamamının ve bağlanan sürekli iş göremezlik geliri var ise İPSD’nin yarısının (1/2) tenzilinin gerekeceği belirtilmiştir.
Aktüer bilirkişisinin 28.12.2020 tarihli 8 sayfadan ibaret ek rapordan özetle; …’nın nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 2.091,86TL olduğunu, …’nın nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 208.804,69TL olduğunu, …’nın ekonomik geleceğin sarsılmaşından doğan kazanç kaybının 315.077,94 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının davalı sigorta şirketi yönünden görevsizlik kararı verilen davanın dava tarihi olan 21.03.2016 tarihi, davalı sürücü ve işleten yönünden 14.03.2015 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu görüşü belirtilmiştir.
Aktüer bilirkişisinin 21.10.2021 tarihli 9 sayfadan ibaret 2. ek rapordan özetle; …’nın nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 2.091,86-TL olduğunu, …’nın nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 338.786,49-TL olduğunu, …’nın ekonomik geleçeğinin sarsılmaşından doğan kazanç kaybının 371.031,18-TL olduğunu, davacının maddi tazminat yönünden toplamının talebinin 525.974,49TL’na ıslah olunduğunu, temerrüt başlangıcının davalı sigorta şirketi yönünden görevsizlik kararı verilen davanın dava tarihi olan 21.03.2016 tarihi, davalı sürücü ve işleten yönünden 14.03.2015 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu görüşü belirtilmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; davacılar vekili 08/03/2021 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 290.000,00-TL sınırlı olarak, diğer davalılar… ve … yönünden 2.091,86-TL geçici iş göremezlik, 208.804,69-TL sürekli iş göremezlik, 315.077,94-TL ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kazanç kaybı olmak üzere toplam 525.979,49-TL olmak üzere olarak artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalı vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Temerrüt ve faiz yönünden ise; davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
Aynı zamanda söz konusu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına göre davacının alacağının tamamına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olduğu gibi Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/15535 Esas 2019/7234 Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 14/03/2015 tarihinde davacı ile davalı … arasında trafik kazası meydana geldiği, davacının malul kaldığı, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, ödeme yapılmadığı, davacı tarafından aynı kazaya ilişkin İş Mahkemesi’nde de dava açıldığı, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kararı ile SGK tarafından davacıya 258.664,96-TL İPDS’li gelir bağlandığı, 14.001,22-TL geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, kusur raporu alınmak üzere bilirkişiden rapor aldırıldığı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davacının kusursuz, davalı sürücü …’ün %100 kusurlu olduğunun bildirildiği, alınan maluliyet raporunun ise yönetmeliğe uygun olduğu, davacının maluliyetinin belirlendiği, dosyanın aktüerya raporu alınmak üzere aktüerya bilirkişisine tevdii edildiği, bilirkişi raporunun Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı iptal kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar sayılı güncel ilamı doğrultusunda TRH-2010 yaşam tablosuna ve prograsif rant yönteminin uygulanması ile düzenlendiği, SGK tarafından yapılan ödemenin aynen tenzil edildiği, davacının gelir hesabının ise SGK kayıtları esas alınarak yapıldığı, davacının ilk rapor doğrultusunda talebini artırdığı, davacının toplam zararının ek raporda hesaplandığı şekilde geçici iş göremezliğinin 2.091,86-TL sürekli iş göremezliğinin 338.786,49-TL, ekonomik geleçeğinin sarsılmaşından doğan kazanç kaybının 371.031,18 TL olduğu, ancak davacı tarafından talep sonucu 08.03.2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik talebini 2.091,86-TL’ye sürekli iş göremezlik zararını ise 208.804,69-TL’ye yükselttiği, ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan zararını 315.077,94-TL’ye yükselttiği, mahkememizce taleple bağlı kalınarak davacının 08.03.2021 tarihli talebi doğrultusunda hüküm kurulacağı, ancak yargılama sırasında davalı … Sigorta tarafından sigorta limiti olan 290.000,00-TL asıl alacak olmak üzere ferileri ile birlikte toplam 500.755,55-TL ödediğini, dosyada ibraname bulunduğu, davacı sulh olduğunu beyan ettiği, davalı tarafından yapılan ödeme 6100 sayılı TBK madde 102 uyarınca önce geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik olmak üzere tenzil edildiği, yapılan bu ödemenin güncellenmeyeceği, zira yargılama sırasında yapılan ödemenin güncellenmeksizin tenzil edilmeyecektir.
Özetle 290.000,00-TL ödeme öncelikle geçici iş göremezlik zararı 2.091,86-TL düşülmüş, geriye 287.908,14-TL kalmıştır.
Kalan 287.908,14-TL den davacının sürekli iş göremezlik zararı 338.786,49-TL olmasına rağmen davacı tarafından talep sonucu 208.804,69-TL’ye yükseltilmiş olduğundan mahkememizce taleple bağlı kalınarak bu miktar düşülmüş, geriye 79.103,45-TL kalmıştır.
Davacının ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan zararı bilirkişi raporu ile 371.031,18-TL olmakla davacı tarafından talep sonucu 315.077,94-TL’ye yükseltilmiş olduğundan mahkememizce taleple bağlı kalınarak bu miktardan (315.077,94 – 79.103,45=235.974,49) kalan miktarın düşümü ile geriye 235.974,49-TL kalmış olup davacının kalan zararı tespit edilmiştir.
Bu halde davacı vekili 08.03.2021 tarihli beyanı ile sigorta limiti olan 290.000,00-TL ile sınırlı olmak üzere sulh olduklarını bildirmiş ve konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesini talep etmiş olmakla (sulhun müteselsil borçlulara sirayet ettiği nazara alınarak) tüm davalılar yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacının ekonomik geleceğinin sarsılması tazminat talebi yönünden ise kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan KTK’nun 90. maddesi gereğince, davalı sigorta şirketi geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu bulunmaktadır. Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalanan motorlu aracın 3. kişilere vermiş olduğu zararlarda, sigorta şirketi meydana gelen doğrudan zararlardan sorumlu olup, oluşan dolaylı zararlardan sorumlu değilse de, TBK’nun 54. maddesinde düzenlenmiş olan ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle uğranılan zarar dolaylı bir zarar olmayıp, trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamındadır. Nitekim, davacının yaralanması nedeni ile davacı tır şoförlüğü yapamamış ve aynı iş yerinde masa başı çalışacağı bir işe getirilmiş ve SGK kayıtlarına göre de maaş zararı bulunmuştur. Bu zarar hayatın olağan akışına uygun olup, bu zararın kazaya bağlı gerçek zarar kapsamında kabul edilerek 235.974,49-TL yönünden kabul üstünde kalan miktar yönünden ise konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir.
Davacıların manevi tazminat talepleri ise dava dilekçesinde tüm davalılardan talep edilmekle ve davalı sigortanın poliçesinin manevi tazminatı kapsamadığı anlaşılmakla davalı sigorta yönünden reddine, diğer davalılar yönünden ise davacının maluliyet oranı, davacı ve davalı …’ün şoför olduğu, tarafların ekonomik sosyal durumları, ülkenin ekonomik durumu, davacıların yaşadığı olayın ağırlığı, manevi tazminatın tarafları zenginleştirmemesi ve fakirleştirmemesi unsurları nazara alınarak kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davacının geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminat talepleri yönünden konusu kalmadığından Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
2-Davacının ekonomik geleceğinin sarsılması tazminat talebinin Kabulü ile 235.974,49-TL’nin kaza tarihi olan 14.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı… müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … Sigorta yönünden Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
3-Davalıların manevi tazminat isteminin Kısmen Kabulü ile;
Davacı … 12.000,00-TL manevi tazminatın
Davacı … 7.000,00-TL manevi tazminatın
Davacı … 3.000,00-TL manevi tazminatın
kaza tarihi olan 14.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı… müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davalı … Sigorta yönünden REDDİNE,
4-Ekonomik geleceğin sarsılması tazminat talebi yönünden;
-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 16.119,42-TL ilam harcından peşin alınan 8.982,88-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 7.136,54-TL harcın davalı … ve davalı…’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Davacılar tarafından yatırılan 29,20-TL başvuru harcı, 8.982,88-TL peşin harç olmak üzere toplam 9.012,08-TL harcın davalı … ve davalı…’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
-Davacılar, kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 24.968,21-TL vekalet ücretinin davalı … ve davalı…’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan 3.075,29-TL yargılama giderinin davalı … ve davalı…’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
-Dosya kapsamında ATK faturasının taraflarca ödendiğine ilişkin beyanda bulunulmadığı görülmekle; ATK’nın 20/11/2019 tarihli … numaralı 562,00-TL tutarlı fatura bedelinin Adli Tıp Kurumu Döner Sermaye Saymanlığının T.C. Ziraat Bankası Kocamustafapaşa Şubesindeki … iban nolu hesabına veya Türkiye Vakıflar Bankası … … Şubesindeki … ve … iban nolu hesaplarına fatura numarası belirtilmek suretiyle davalılar … ve davalı…’den müştereken ve müteselsilen taraflarınca ödenmesine,
5-Manevi tazminat yönünden;
-Davacılar İçin;
-Davacı …, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalı … ve davalı…’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ya verilmesine,
-Davacı …, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalı … ve davalı…’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ya verilmesine,
-Davacı …, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.000,00-TL vekalet ücretinin davalı … ve davalı…’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ya verilmesine,
Davalılar… ve … İçin;
-Davalılar… ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/2-4 maddesi uyarınca takdir edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılar… ve …’e müştereken ve müteselsilen verilmesine,
-Davalılar… ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/2-4 maddesi uyarınca takdir edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı Sündüz Mantarcı’dan tahsili ile davalılar… ve …’e müştereken ve müteselsilen verilmesine,
-Davalılar… ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/2-4 maddesi uyarınca takdir edilen 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılar… ve …’e müştereken ve müteselsilen verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/02/2022

BAŞKAN …
¸
ÜYE …
¸
ÜYE …
¸
KATİP …
¸

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”