Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/479 E. 2021/1121 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1072 ESAS
KARAR NO : 2021/1054

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2018
KARAR TARİHİ : 02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile olan ticaretinden 2012 yılı sonu itibariyle 2.793.500,00 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafın aradan geçen bu zaman zarfında türlü bahaneler ile borcunu ödemekten imtina ettiğini, huzurdaki davada davalı tarafın ticari defterlerine dayandıklarını, davalının gerçeğe aykırı olmayan ve usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceklerini beyan ettiklerini, davaya konu kayıtların ibraz edilmesi halinde bilirkişi incelemesi yapılmasını, müvekkilinin 2012 yılındaki cari hesap kaydının 2012 yılı içerisinde kapatılıp kapatılmadığının ve kapatılmamış ise müvekkilinin ne kadar alacaklı gözüktüğünün, kapatılmış ise hangi sebeplerden dolayı ne şekilde kapatıldığının incelenmesini talep ettiklerini ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesini, bu nedenlerle davanın kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın bir şahıs şirketi olduğunu ve 2010 – 2015 yılları arasında müvekkili ile açık hesaba dayalı ticari ilişki içerisine girdiğini, bu süreçte davacıya karşılıklı yapılan hesap mutabakatları doğrultusunda, muhtelif tarihlerde ödemeler yapılarak tüm alacaklarının ödendiği gibi 9.748,68 TL daha fazladan ödeme yapıldığını, buna ilişkin kayıtların davacının da delil olarak dayandığı müvekkile ait ticari defterlerde kayıtlı olduğunu, davacının müvekkili şirketin 2012 yılına ait cari hesap kaydının aynı yıl içerisinde kapatılıp kapatılmadığının incelenerek alacak talebi hakkında karar verilmesini iddia ve talep etmiş ise de taraflar arasında belirli bir dönemi kapsar cari hesap sözleşmesi bulunmadığından borç ve alacaklılık durumunun sadece bir mali yıl hesap dönemi ile sınırlandırılması sureti ile uyuşmazlığın çözümünün mümkün olmadığını, ticari ilişkinin 2015 yılında sonlandırılarak tüm borcun da ödenmek sureti ile kapatıldığının görüleceğini, davacının kendisine yapılan ödemeleri bilmemesinin, 6 yıl boyunca 2.793.500,00 TL gibi fahiş bir alacağına ilişkin sözlü talep, ihtar, yasal takip gibi hiçbir hukuki adım atmaksızın beklemesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizin 09/12/2021 tarihli ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 25/06/2020 tarihli raporunda özetle;
“1-Taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunun her iki tarafın da kabulünde olduğu,
2-Davacı tarafın davalı taraftan 2012 yılı sonu itibariyle 2.793.500.- TL alacaklı olduğu gerekçesiyle huzurdaki davayı açtığı ve söz konusu alacakla ilgili olarak davalı tarafın yasal defterlerine dayandığı,
3-Davacı tarafın 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin yasal defterlerinin zayi olduğu gerekçesiyle Bakırköy … ATM nin …E. Sayılı dosyasından zayi belgesi aldığının görüldüğü,
4-Davalı taraf ticari ilişkinin başladığı yıl olan 2010 dan itibaren 2011 ve 2012 yılı yasal defter ve dayanak belgelerin zayi olduğu gerekçesiyle incelemeye ibraz etmediği, bu hususta 2008-2012 tüm yıllar yasal defterlerinin zayi olduğu gerekçesiyle İstanbul … ATM’nin … E. Sayılı dosyasında dava açıldığı, söz konusu davanın derdest olduğu ve sonraki duruşma tarihinin ise 05.10.2020 tarihi olduğunun görüldüğü, açıklanan nedenlerle ihtilaf konusu alacakla ilgili 2012 yılı yasal defter ve dayanak belgeler üzerinde inceleme yapılamadığı,
5-Davalı tarafça incelemeye 2013, 2014 ve 2015 yılı yasal defterlerin ibraz edildiği, davalı tarafın 2015 yılı e-defter mükellefi olduğu, 2015 yılı yevmiye ve kebir defterlerine ilişkin e-defter beratlarının kanuni sürelerinde Maliye İdaresine beyan edildiğinin görüldüğü, 2013 ve 2014 yılı yevmiye kebir ve envanter defteri ile 2015 yılı envanter defterinin noter tasdiklerinin kanuni sürelerinde yaptırıldığı,
6-Davalı tarafça incelemeye ibraz edilen 2013 yılı yasal defterlerinin açılış kaydında davalının davacıya 277.771,68-TL tutarında borçlu olarak göründüğü 2015 yılı sonu itibariyle ise davalının davacıdan fazla ödeme nedeniyle 9.747,99-TL tutarında alacaklı olarak göründüğü, 2015 yılı sonu itibariyle davalının davacıya herhangi bir borcunun görünmediği,
7-Avcılar vergi dairesi tarafından dosyaya gönderilen davacıya ait yıllık gelir vergisi beyannameleri ekinde yer alan bilançolar incelendiğinde davacı tarafça raporlanan toplam alacak tutarlarının 2012 yılı sonu toplam 3.155.516-TL, 2013 yılı sonu toplam 1.799.880-TL ve 2014 yılı sonu toplam 65.226.-TL olduğu, 2015 yılı sonu itibariyle ise herhangi bir alacak olduğuna yönelik olarak bilançoda raporlama yapılmadığının anlaşıldığı,
8-Davacı taraf davalıdan 2012 yılı sonu itibariyle 2.793.500.-TL tutarında alacaklı olduğunu beyan etmesine karşın davalı tarafça incelemeye ibraz edilen 2013 yılı yasal defterlerin açılış kaydında 2012 yılı sonu itibariyle davacıya 277.771,68.-TL tutarında borçlu olarak göründüğü, davacı talebi ile davalı defterleri arasında 2.793.500,00 – 277.711,68 – 2.515.728,32.-TL fark olduğu, söz konusu 2.515.728,32.-TL tutarındaki fark ile ilgili olarak davalı tarafa ait 2012 yılı yasal defterleri incelenemediğinden söz konusu alacağın davalı tarafça nasıl ödendiği (çek, banka havalesi veya başka bir yolla) hususunda herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılamadığı,

9-Davalı defterlerinde davacıya 2012 yılı devreden borç tutarı olarak görünen 277.711,68-TL’nin davacıya muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere 01.01.2013- 27.02.2013 tarihleri arasında ödenmiş olduğunun tespit edildiği,
Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Mahkememizin 14/12/2020 tarihli celsesi, 1 ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 15/03/2021 tarihli ek raporunda özetle;
“1-Davalı tarafça dosyaya sunulan ödeme belgeleri (banka dekontları) incelendiğinde 2012 yılında davalı tarafın davacıya yaptığını belirttiği ödemelerden 7 adet çeke ilişkin toplam 2.793.500,00-TL tutarındaki kısmın dava dışı …Ltd. Şti. ne ödendiği ve davacıya olan borçtan tenzil edildiği,
2-Davacı tarafın davalı tarafın 2012 yılında … Ltd. Şti.’ne yaptığı toplam 2.793,500-TL tutarındaki ödemenin kendi alacaklarından tenzil edilmesini kabul etmediği ve huzurdaki davada söz konusu tutarı alacak olarak talep ettiği,
3-Dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler çerçevesinde bu aşamada davalı tarafın 2012 yılında …Ltd. Şti. ne yaptığı toplam 2.793,500-TL tutarındaki ödemenin davalı tarafça davacı alacağından tenzil edilmesi hususunda davacının kabul ve onayı olduğu yönünde dosyada herhangi bir belgeye rastlanılmadığı,
4-Davacı tarafın bağlı bulunduğu…Vergi Dairesi tarafından dosyaya gönderilen davacıya ait yıllık gelir vergisi beyannameleri ekinde yer alan bilançolar incelendiğinde davacının davalıdan 2012 yılı sonu itibariyle 3.155.516,00-TL tutarında alacaklı olarak göründüğü davalı tarafça incelemeye ibraz edilen 2015 yılı yasal defter açılış kaydında ve davalı tarafça dosyaya sunulan 2012 yılı ayrıntılı mizan kayıtlarında davacıya 2012 yılı sonu itibariyle 277.771,68.- TL tutarında borcun göründüğü, her iki tarafın kayıtları arasında 3.155.516,00 – 277.771,68 = 2.817.744,32-TL tutarında örtüşmememe farkının olduğunun görüldüğü, bu çerçevede davalı tarafça 2012 yılında … Ltd. Şti. ne 7 adet çek karşılığı yapılan toplam 2.793.500-TL ödemenin davacı tarafın yasal defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davacının söz konusu ödemeyi kendi alacağından tenzil etmediğinin anlaşıldığı,
5-Davacı tarafın alacağın ispatı için davalının defterlerine dayandığı,
6-Davalı tarafça 2012 yılında dava dışı …Ltd. Şti. ne yapılan toplam 2.793,500-TL tutarındaki ödemenin davacı alacağından tenzil edilmesi ile ilgili olarak sayın mahkemece davacının onay ve kabulünün bulunmaması nedeniyle davacı alacağından tenzil edilemeyeceği kanaatine varılması durumunda davacının davalıdan dava dışı … Ltd. Şti. ne yapılan toplam 2.793,500-TL tutarındaki ödeme yönünden alacaklı olabileceği kanaatine varılabileceği,
Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Dava, davalıdan 2012 yılı sonu itibariyle 1.793.500,00-TL alacaklı olduğu iddiası ile açılan ve daha sonradan miktar olarak ıslah edilen alacak davası istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde münhasıran davalı tarafın ticari defterlerine dayandığını beyan etmiştir ancak, yine dava dilekçesinde hukuki deliller kısmında diğer delillerinde yazılı olduğu bu açık anlatıma karşı hukuki deliller kısmının yarattığı tereddüt ön inceleme duruşmasında davacı tarafa sorulduğunda, davalı defterlerine münhasıran dayandığının yine teyit edildiği, buna göre dava dilekçesindeki hukuki deliller kısmının şablondan kaynaklanan bir hata olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf, ticari defterlerini kaybettiği gerekçesiyle Bakırköy … ATM’nin…Esas sayılı dosyasında zayi belgesi almıştır.
Davalı taraf ise, 2012 yılına ilişkin defterlerin zayi olduğu gerekçesiyle yine mahkememizde …Esas sayılı dava dosyasının açılmış olduğu, söz konusu dosyada ”Tüm bu açıklamalarla davacının defter ve belgelerinin su baskınına uğradığı iddiasını somut delillere dayandıramadığı, bir tutanak tanzim ettirilmediği, tespit raporunda da bu konuda açık bir tespit bulunmadığı, ticari defter ve belgelerin arşivlendiği iddia edilen yerin ne depo ne de arşiv amacıyla kullanıma uygun olmadığı, defterlerin zemine temas eder halde bırakıldığı, zemin zafiyetleri giderme yönünde hiçbir önleme rastlanılmadığı, mahkememizin 2018/1072 Esas sayılı dosyasında tespit dosyası açıldığı ana kadar zayi olduğuna dair davacının beyanı olmadığı, tacir olan davacının muhafaza da gerekli özen yükümünü yerine getirmediği, davacının davasını ispatlayamadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/04/2018 tarih 2016/10098 Esas2018/2351 Karar sayılı ilamı; 03/12/2014 tarih 2014/13593 Esas 2014/18941 Karar sayılı ilamı; 15/10/2007 tarih 2006/9938 Esas 2007/12819 Karar sayılı ilamı)” şeklinde zayi talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Somut olayda uyuşmazlık, davalı tarafın sadece 2012 yılına ilişkin defterlerine dayanılmasının mümkün olup olmadığı, davacı tarafça verilen vergi beyannameleri ve ekindeki belgelerin davacının alacağına etkisi hususlarında toplanmaktadır.
Davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de, eşya taşımasından kaynaklanan sadece zarar istemlerinde, davanın bir yıllık zamanaşımına tabi olduğu, bunun dışında davaya konu ücrete ilişkin istem hakları 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu anlaşılmış ve bu nedenlerle davalı tarafın zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayanılması durumunda, bunun sadece bir tarihe özgülenmesi somut olayımız açısından mümkün değildir. Davacı, taraflar arasındaki tek bir sözleşmeden kaynaklanan tek bir alacağın değil, taraflar arasında süre gelen açık hesap alacağının tahsilini talep etmekte olduğu gibi ayrıca, talep edilen alacak miktarının kayıtlı olduğu yıl dışında sonraki yıllarda bu hakkın ortadan kalkmasına neden olacak ödeme, takas vb. muhasebe kayıtların daha sonraki yıllarda kaydedilebileceğine göre davalı tarafın ilişki dönemini kapsayan 2012 ve sonraki yıllara ilişkin tüm ticari defterlerinin incelenmesi gerekmektedir.
Davacı münhasıran davala tarafın defterlerine dayanmış olup, ispatın ancak davalı defterleri ile yapılması davacı açısından zorunlu ise de; davalı karşı iddialarına ilişkin ispatı kendi defterleri yanında geçerli diğer delillerle de yerine getirebilir.
Davalı taraf, 2012 yılına ilişkin defterlerini ibraz etmemiş/edememiş ise de, sonraki yıllarına ilişkin usulüne uygun tutulan defterlerini ibraz etmiş olup, bilirkişi incelemesinde de sabit olduğu üzere davalı tarafın ilişkili döneme ilişkin tüm ticari defterlerine göre bir borcunun ödenerek sona ermiş olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu hususlarla birlikte davacı tarafın bizzat vergi dairesine vermiş olduğu vergi beyannameleri ve ekindeki belgelerde; yıllar itibariyle alacak miktarları ve nihayetinde alacağın sona erdiği hususları, incelenen davalı defterleriyle de birebir uyuştuğu ve tüm bu hususlara göre davacı tarafça borcun sona ermediği, halen alacaklı olduğu hususunu ispatlayamadığı anlaşılmış ve tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu 59,30-TL harcın, 47.706,00-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 47.646,70-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 114.108,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.02/12/2021
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”