Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/423 E. 2018/21 K. 09.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/423 Esas
KARAR NO : 2018/21
DAVA : Sigorta
DAVA TARİHİ : 20/04/2016
KARAR TARİHİ : 09/01/2018
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile davalı nezdinde kasko sigortası bulunan aracın, dava dışı sürücüs … sevk ve idaresinde iken 16.10.2014 tarihinde meydana gelen kazada ağır hasarlandığını, hasar bedelinin tahsili için sigorta şirketine müracaat edildiğini ancak sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması gerekçesi ile talebin reddedildiğini beyanla şimdilik 10.000-TL hasar bedelinin (araç pert bedeli) kazanın sigorta şirketine ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonra işlemeye başlayacak ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, trafik kazası tespit tutanağında sürücünün firari olduğunun yazıldığını,dava dışı …’ın çelişkili ifadeleri nedeniyle kazayı yapan kişinin gerçekten bu kişi olup olduğuna ilişkin beyanın inandırıcı bulunmadığını, davaya konu kazada araç sürücüsünün kaza mahallinden ayrılması sebebiyle tazminat talebinin reddedildiğini, dava dışı sürücü …’ın kaza yerini terk etme nedenini ispatlamak zorunda olduğunu, bu ispat yükünü yerine getiremediği için talebinin reddedildiğini beyanla dava ile faiz talebinin reddini talep etmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesin kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun 1409/1. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5.maddesi ve TTK’nun 1446.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. hükümleri uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilamları)
Kasko sigorta poliçesi Genel Şartlarının B.3.3.1.2.1. maddesi hükmü uyarınca “onarım masrafları, sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır Bu durumda değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği takdirde sigortacının malı olur.” hükmü öngörülmüştür. Bu hükümden açıkça anlaşılacağı üzere davalı … meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup sigorta ettiren, sigortalı araç hurdasının kendisine verilmesini istemedikçe, sigortacı tarafından hasarlı araç sigorta ettirenin uhdesinde bırakılıp hurda bedelini tazminattan düşmesi olanaklı değildir. Zira, kasko sigortasında aslolan amaç, zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Araç hurdasının kimin uhdesinde bırakılacağı konusunda seçimlik hak davacı sigortalıya aittir. Hasarlı aracın davacı sigortalı uhdesinde kalması halinde, belirlenen piyasa değerinden sovtaj değeri mahsup edilerek davalının sorumlu olacağı gerçek zarar tespit edilmelidir. Aksi halinde ise, davacı sigortalı, hasarlı aracın, davalı sigortacıya mülkiyetinin geçirilmesi hususunda gerekli yükümlülükleri yerine getirmelidir. Bu durumda, aracın olay tarihindeki 2. el piyasa rayiç değerinin davacı sigortalıya ödenmesi gerekir.
Bu yasal çerçevede eldeki davanın değerlendirilmesinde, davacı davalı nezdinde kasko sigortası bulunan aracın dava dışı Serdar sevk ve idaresinde iken kaza yapması sonucu sigorta tazminatının ödenmediğinden bahisle eldeki davayı açmış, davalı ise sürücünün kaza yerini terk ettiğinden bahisle davacının tazminat talebini reddetmiş, davanın da aynı nedenle reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigortacı bu savunmasını soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Yukarıda açıklandığı gibi teminat dışı bir rizikoyu teminat içinde gösterdiğine ve ispat yükünün değiştiğine dair somut bir delil bulunmamaktadır.Hasarın teminat kapsamı dışında olduğunu ispat davalıya ait olmakla, davalı ispat külfetini yerine getirememiştir.
Davacı dava dilekçesi ile 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 72.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talepmiştir. Yaptırılan bilirkişi incelemesi ile aracın onarımının ekonomik olmadığı, hasarlı piyasa değerinin 18.000,00 TL ve hasarsız ikinci el piyasa değerinin 90.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Buna göre aracın sovtaj değeri düşüldükten sonra kalan değeri 72.000,00 TL’dir. Seçimlik hak kendisine bulunan davacının hurdayı istediğine dair bir beyanı bulunmadığından 72.000,00 TL’nin taraflar arasındaki ilişki mutlak ticari dava olup ticari faiz istenebileceğinden (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 08/04/2013 tarih, 2012/16550 esas ve 2013/5081 karar sayılı ilamı; 19/12/2012 tarih, 2012/7263 esas ve 2012/14441 karar sayılı ilamı) ve davalı … ekspertiz raporunun düzenlenme tarihinde gerçek zararı öğrendiğinden, bu tarihte temerrüde düştüğünün kabulü ile ekspertiz raporunun tanzim tarihi olan 19/11/2014 tarihinden (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/06/2013 tarih, 2013/7425 esas ve 2013/9255 karar sayılı ilamı; 17.Hukuk Dairesinin 24/12/2012 tarih, 2012/7552 esas ve 2012/14622 karar sayılı ilamı) avans faizi ile tahsiline karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile, 72.000,00-Tl’nin 19/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan alınması gerekli 4918,32 TL harçtan peşin alınan harç ve ıslah ile yatırılan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 170,78 TL peşin harç, 1058,81 TL ıslah harcı ile davacı tarafça karşılanan 2001,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 8270,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 09/01/2018

Katip Hakim