Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/415 E. 2019/469 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/415 Esas
KARAR NO: 2019/469 Karar

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/04/2016
KARAR TARİHİ: 14/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 13.04.2016 tarihli dilekçesinde özetle; “müvekkili şirketin “…” adresinde bulunan akaryakıt istasyonunu işlettiğini, 2009-2012 yılları arasında davalı şirketin bayiliğini yaptığını, görülen lüzum üzerine müvekkilinin, ihtarname göndererek … bayii numaralı akaryakıt ve otogazbayilik sözleşmelerini feshettiğini, istasyonda bulunan davalı şirkete ait demirbaş ve ariyet malzemelerinin en kısa sürede ve eksiksiz olarak alınmasını ihtaren bildirdiğini, davalı şirketin, müvekkili şirket tarafından keşide edilen ihtarnameler sonrasında, demirbaş ve ariyet malzemelerinin bedelini içeren bir fatura düzenleyerek müvekkili şirkete gönderdiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin ise fatura içeriğini ve borcu kabul etmediğim belirterek faturayı iade ettiğini, kaldı ki müvekkili şirketin, 09.05.2012 tarih, 2012/1-21 sayılı “Nezdimizdeki Hesabınız Hakkında Cari Hesap Mutabakatı” konulu yazısıyla davalı şirkete cari hesap mutabakatı gönderdiğini, mutabakat ve itirazın bildirilmediği takdirde TTK’nun 92 maddesi gereğince bakiyede mutabık sayılacağını ihtar ettiğini, davalı şirketin cari hesap mutabakatına cevap vermemesi ve borcun ödenmemesi üzerine müvekkili şirket tarafından Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibini başlattığını, nitekim davalı şirketin icra takibine ilişkin herhangi bir itirazda bulunmaksızın 22.04.2013 tarihinde dosya borcunun tamamını ödediğini, davalı şirketin, mezkur icra takibinde kendilerinin alacaklı olduğundan bahsetmediğini, herhangi bir takas mahsup talebinde bulunmadığını, 22.04.2013 tarihi itibariyle müvekkili şirketin davalı şirkete borcu olmadığının anlaşıldığını, davalı şirket ile müvekkili şirketin son iletişiminin mezkur icra dosyası ile olduğunu, bu tarihten sonra taraflar arasında herhangi bir alım satım veya borçlandırıcı işlemin de olmadığını, müvekkili şirketin, bayilik sözleşmesinin imzalanması esnasında davalı şirkete teminat olarak boş çek verdiğini, mezkur çekin, bayilik sözleşmesinin sona ermesine müteakip müvekkili şirkete iade edilmesi gerekirken, davalı şirketin, sanki alacaklıymışçasına boş çeki doldurmak suretiyle 04.03.2016 tarihinde muhatap bankaya sunarak 6.892,00-TL tutarı müvekkili şirketten tahsil ettiğini, … yetkililerinin herhangi bir gerekçe ileri sürmeksizin müvekkili şirketin taleplerini reddettiklerini tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen 6.892,00-TL’nin, 04.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin vermiş olduğu 15.07.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin üzerinde teminat için verildiğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığını, çek bir ödeme vasıtası olduğundan, çekin teminat çeki olduğunu ileri süren davacının bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlamak zorunda olduğunu, nitekim Yüksek Mahkemenin yerleşik görüşününde bu yönde olduğunu, kaldı ki dava konusu çek üzerinde davacı şirket yetkilisinin imzasının bulunduğunu, çek kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi için havale unsurunu da içerdiğini, bu durumda davacı vekilinin çekin boş ve teminat amaçlı olarak verildiği yönündeki iddialarının soyut ve dayanaksız olduğunu, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin sona ermesi üzerine davacıya demirbaş ve ariyet malzeme bedellerinin iadesi için 2 adet fatura gönderildiğini, faturaların iadesi üzerine fatura bedellerinin kanunen kabul edilmeyen gider olarak cari hesaptan mahsup edildiğini, mahsup sonrası davacı şirketin, müvekkilinden 4.217,98-TL alacaklı hale geldiğini, bu nedenle de davacı yanca başlatılan Bursa …İcra Dairesinin …Esas sayılı icra dosyasına 19.04.2013 tarihinde 4.217,98-TL ödenmesi gerekirken sehven 9.583,24-TL ödeme yapıldığını, tüm bu hususların davacının cari hesap dökümünün incelenmesi suretiyle de sabit olacağını, açıklanan nedenlerle; haksız olarak ikame olunan işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 06.09.2018 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davalı yan, cari hesaba borç kaydedilen 9.583,24-TL’nin, Bursa … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasına 19.04.2013 tarihinde 4.217,98-TL ödenmesi gerekirken sehven 9.583,24-TL ödeme yapılması şeklinde açıklamakla birlikte, söz konusu icra dosyasının, huzurdaki dosya kapsamında bulunmaması nedeniyle bu konuyla ilgili bir değerlendirme yapılamadığı, yanı sıra, icra dosyasına yapılan ödemenin usulüne uygun bir şekilde hukuken geri alınması mümkünken, bu yola gidilmemesinin gerekçesinin de anlaşılamadığı, Açıklanan hususlar muvacehesinde; davalının, dava konusu çeki cari hesap kayıtlarında yukarıda açıklandığı üzere ortaya çıkan cari hesap alacağının tasfiyesi için kullandığının görüldüğü, hal böyle olmakla birlikte taraflar arasında cari hesap mutabakatı gerçekleşmeden ve icra dosyasına fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle bu işlemin yapılmasının ticari teamül ve uygulamalarla bağdaşmadığı, dolayısıyla, söz konusu tutarın, bankadan tahsil edildiği 04.03.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte (davacının talebinde olduğu üzere) davacıya ödenmesinin gerektiği” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyamızda davacının bulunduğu yer mahkemesine talimat yazılarak yukardaki ara karar gibi davalı defterlerinin incelenmesi için bilirkişiye verilmiştir.
Talimat Mahkemesi olan Bilecik … Asliye Hukuk Mahkemesinin atadığı Bilirkişinin düzenlediği 15.11.2018 tarihli 22 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davalı ve Davacı arasında süregelen ticari bir ilişki olduğu, Davacı taraf defterlerine göre: 2010 yılından devir gelen borç/alacak olmadığı sıfır bakiye ile 2011 yılının başladığı, 2011 yılı alışlar ve ödemeler sonrası yıl sonu 12.430,23-TL bakiye ile kapanmış, aynı miktar devir bakiyesi ile 2012 yılı hesapları açılmış, 2012 yılı kayıtları sonrası 15.277,22-TL bakiye ile yıl kapanmış, aynı miktar 2013 yılına devir etmiş, Davacı 15.277,22-TL borçlu iken 24.04.2013 tarihinde yapılan 24.860,45-TL ödeme ile 9.583,23-TL alacaklı duruma gelmiştir. 24.04.2013 tarihinde Davalının borçlu olduğu 9.583,23 TL yı ödemesi ile bu tarih itibarıyla cari hesap sıfırlanmış borç alacak ilişkisi bitmiştir. Davacı… Şti. nin kayıtlarına göre; …A.Ş. ile ilgili ticari ilişkisinden kaynaklanan borç alacak ilişkisinin 2013 yılında karşılıklı yapılan ödemeler ile 24/04/2013 tarihinde sıfırlanmış olduğu, ancak, Davalı … A.Ş. nin 04/03/2016 tarihinde Davacıdan tahsil ettiği çek tutarı olan 6.892,00-TL Davacı kayıtlarında Muhasebe Tekniğine göre, 127 Diğer Ticari Alacaklar hesabına kayıt edildiği, dolayısıyla 04/03/2016 tarihi itibarıyla Davacı kayıtlarına göre, Davacı … Şti.nin, Davalı … A.Ş.den 6.892,00-TL alacaklı olduğu” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, talimat raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davacı şirketin “…” adresinde bulunan akaryakıt istasyonunu işlettiği anlaşılmaktadır. Davacı şirketin 2009-2012 yılları arasında davalı şirketin bayiliğini yaptığını, görülen lüzum üzerine davacının, ihtarname göndererek 163695 bayii numaralı akaryakıt ve otogaz bayilik sözleşmelerini feshettiği, istasyonda bulunan davalı şirkete ait demirbaş ve ariyet malzemelerinin en kısa sürede ve eksiksiz olarak alınmasını ihtaren bildirdiği, davalı şirketin, davacı şirket tarafından keşide edilen ihtarnameler sonrasında, demirbaş ve ariyet malzemelerinin bedelini içeren bir fatura düzenleyerek davacı şirkete gönderdiği, bunun üzerine davacı şirketin ise fatura içeriğini ve borcu kabul etmediğim belirterek faturayı iade ettiği davacı beyanından anlaşılmaktadır.
Ancak davacı şirketin, 09.05.2012 tarih, 2012/1-21 sayılı “Nezdimizdeki Hesabınız Hakkında Cari Hesap Mutabakatı” konulu yazısıyla davalı şirkete cari hesap mutabakatı gönderdiği, mutabakat ve itirazın bildirilmediği takdirde TTK’nun 92 maddesi gereğince bakiyede mutabık sayılacağını ihtar ettiğini, davalı şirketin cari hesap mutabakatına cevap vermemesi ve borcun ödenmemesi üzerine davacı şirket tarafından Bursa …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasıyla icra takibini başlattığını, nitekim davalı şirketin icra takibine ilişkin herhangi bir itirazda bulunmaksızın 22.04.2013 tarihinde dosya borcunun tamamını ödediği anlaşılmaktadır.
22.04.2013 tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirkete borcu olmamasına rağmen davalı şirket ile davacı şirketin son iletişiminin mezkur icra dosyası ile olduğunu, bu tarihten sonra taraflar arasında herhangi bir alım satım veya borçlandırıcı işlemin de olmadığını, davacı şirketin, bayilik sözleşmesinin imzalanması esnasında davalı şirkete teminat olarak boş çek verdiğini, mezkur çekin, bayilik sözleşmesinin sona ermesine müteakip davacı şirkete iade edilmesi gerekirken, davalı şirketin, sanki alacaklıymışçasına boş çeki doldurmak suretiyle 04.03.2016 tarihinde muhatap bankaya sunarak 6.892,00-TL tutarı davacı şirketten tahsil ettiğini, … yetkililerinin herhangi bir gerekçe ileri sürmeksizin davacı şirketin taleplerini reddettikleri iddiası ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen 6.892,00-TL’nin istirdadı için bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı defterlerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde davalının, dava konusu çeki cari hesap kayıtlarında açıklandığı üzere ortaya çıkan cari hesap alacağının tasfiyesi için kullandığının görüldüğü, hal böyle olmakla birlikte taraflar arasında cari hesap mutabakatı gerçekleşmeden ve icra dosyasına fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle bu işlemin yapılmasının ticari teamül ve uygulamalarla bağdaşmadığı, dolayısıyla, söz konusu tutarın, bankadan tahsil edildiği 04.03.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesinin gerektiği belirlenmiştir.
Davacı defterlerinde de Davalı ve Davacı arasında süregelen ticari bir ilişki olduğu, Davacı taraf defterlerine göre: 2010 yılından devir gelen borç/alacak olmadığı sıfır bakiye ile 2011 yılının başladığı, 2011 yılı alışlar ve ödemeler sonrası yıl sonu 12.430,23-TL bakiye ile kapanmış, aynı miktar devir bakiyesi ile 2012 yılı hesapları açılmış, 2012 yılı kayıtları sonrası 15.277,22-TL bakiye ile yıl kapanmış, aynı miktar 2013 yılına devir etmiştir.
Davacı 15.277,22-TL borçlu iken 24.04.2013 tarihinde yapılan 24.860,45-TL ödeme ile 9.583,23-TL alacaklı duruma gelmiştir. 24.04.2013 tarihinde Davalının borçlu olduğu 9.583,23-TL yi ödemesi ile bu tarih itibarıyla cari hesap sıfırlanmış borç alacak ilişkisi bitmiştir. Davacı …Şti. nin kayıtlarına göre; …A.Ş. ile ilgili ticari ilişkisinden kaynaklanan borç alacak ilişkisinin 2013 yılında karşılıklı yapılan ödemeler ile 24/04/2013 tarihinde sıfırlanmış olduğu, ancak; Davalı… A.Ş. nin 04/03/2016 tarihinde Davacıdan tahsil ettiği çek tutarı olan 6.892,00-TL Davacı kayıtlarında Muhasebe Tekniğine göre, 127 Diğer Ticari Alacaklar hesabına kayıt edildiği, dolayısıyla 04/03/2016 tarihi İtibarıyla Davacı kayıtlarına göre. Davacı …Şti.nin, Davalı …A.Ş.den 6.892,00-TL alacaklı olduğu belirlenmiştir.
Bu durumda davanın Kabulü ile 6.892,00-TL nin ödenme tarihi olan 04.03.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın Kabulü ile 6.892,00-Tl nin ödenme tarihi olan 04.03.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı 470,79-TL nin peşin alınan 117,70-TL den düşümü ile kalan 353,09-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 151,20-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 389,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …