Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/352 E. 2019/199 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/352 Esas
KARAR NO : 2019/199 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2016
KARAR TARİHİ : 26/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 05/04/2016 tarihli dilekçesinde özetle; “müvekkili ile davalı arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişki kapsamında müvekkili tarafından davalıya lojistik hizmeti sağlandığını ve söz konusu hizmet bedellerinin davalıya fatura edildiğini, taraflar arasında bir cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, Mayıs/2015 itibari ile davalının, müvekkiline 11.959,89-TL borçlu olduğu hususunda taraflar arasında bir mutabakat formu imzalandığını, bu tarihten sonra da müvekkilinin davalıya hizmet verdiğini, ancak davalının söz konusu borçlarının ödemediğini, bu nedenle müvekkili tarafından davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayıl dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazları üzerine takibin durduğunu, müvekkili tarafından yapılan taşıma işlerinin TTK hükümlerine de uygun olduğunu, ayrıca müvekkili tarafından düzenlenen faturalara davalı tarafından herhangi bir itiraz da yapılmadığını, taraflar arasında yapılan mail yazışmalarından da davalının borçlu olduğu hususunun net bir şekilde anlaşıldığını beyanla neticelen fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saki kalması kaydıyla, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının temerrüde düşmesi nedeni ile takip tarihinden itibaren 3095 saydı yasal en yüksek ticari temerrüt avans faizinin davalıdan tahsiline, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı, davalının davaya cevap vermediği ve duruşmalara da katılmadığı anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 18.964,10 Tl asıl alacağa avans faizi tutarı 940,15 Tl ile birlikte toplam 19.904,25 Tl için takip yapıldığı, ödeme emrinin 16.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde 21.12.2015 tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 12.02.2018 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Taraflar arasında akdedilen herhangi bir yazılı sözleşmeye dosyanın tetkikinde rastlanılmadığı, ancak taraflar arasında bir ticari ilişki bulunmadığı yönünde davalının yapmış olduğu herhangi bir itirazın da mevcut olmadığı, yine dosyaya sunulan belgeler, mail yazış malan ve hatta davalı yanca davacıya düzenlenmiş olan Navlun İade faturasının olduğu görülmekle, taraflar arasında fiili bir ticari ilişki olduğunun açık olduğu, Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan Mutabakat formunda Mayıs/2015 döneminde davacının davalıya 3 adet belge/fatura düzenlediği ve bunlann tutanmn KDV hariç 11.959,89-TL olduğu, bu hususta taraflarca mutabakata varıldığı, Davacının, kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 18.964,10-TL alacaklı durumda olduğu, davalının herhangi bir ticari defter ve/veya belge ibraz etmemesi nedeni ile davalıya ait ticari defterlerin tarafımızca incelenmesinin mümkün olmadığı, ayrıca şartlan oluşmadığından dolayı davacının işlemiş faiz talebine ilişkin tarafımızca herhangi bir hesaplama yapılamadığı, davacı tarafından huzurdaki davaya ve icra takibine konu edilen hesap bakiyesini oluşturan faturaların bir kısmının ve bu faturalarla ilişkili nlduğu iddia edilen taşımalara ilişkin belgelerin davacı vekili tarafından dosyaya sunulduğu, söz konusu faturalara ve faturalantı davalıya teslimine ilişkin değerlendirmelerin raporun 7. maddesinde detaylı olarak arz edildiği, davacı tarafından dosyaya sunulan taşıma belgelerine ilişkin olarak ise, söz konusu belgelerin uzmanlık alanımıza girmemesi nedeni ile tarafımızca Teknik Olarak herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine sunulan itiraz dilekçesinin davalı şirket müdürü sıfatı ile … tarafından yaptığı, davacı tarafından dosyaya sunulan Gönderi Belgelerindeki Teslim Alan kısmında da “… ” isminin yazdı bulunduğu, son olarak ise davacı tarafından sunulan mail yazışmalannın da “… ” isimli şahıs ile yapıldığı, bu nedenle takdir Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, gerek davacı tarafından sunulan faturaların davalı şirket müdürü tarafından teslim alındığı ve gerekse yukanda gösterilen mail yazışmalannın davalı şirket müdürüne yapıldığı, Davacı defterlerine göre, davacı tarafından davalıya en son 29/6/2016 tarihinde fatura düzenlendiği, bu tarihten sonra taraflar arasında bir ticari ilişki olmadığı, bunun üzerine l8.964,10-TL lik alacağını tahsil edemeyen davacının davalıya müracatı üzerine, davalının ödeme güçlüğü içinde bulunduğuna dair cevabi e-posta yazışmasını davacıya gönderdiği anlaşılmakla, davalının gerek rakamsal ve gerekse talep edilen hizmet tutarlan ile ilgili olarak içerik yönünden herhangi bir itirazının olmadığı” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Bu rapora yapılan itirazlar üzerine dosya itirazların değerlendirilmesi için bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 12.11.2018 tarihli 6 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Davacının asıl alacak miktarı olarak 18.964,10-TL alacak iddiasının dosya kapsamında sunulan taşıma faturalarından bakiye alacak iddiası bakımından iddiasının sabit olduğu, davalı yanca ödeme veya sair şekilde sona erme yada ifa ileri sürülmediği sürece davacının alacaklı olduğunun kabulü gerektiği. Davacının takip öncesi faiz talebinin somut olaya uymadığı, dosyada temerrüt ihtarının usulüne uygun olarak davalı yana gönderildiği ve temerrüdün oluştuğu iddiasın gereği gibi ispatlanmadığı, davacının asıl alacak miktarı bakımından takipte haklı olduğunu değerlendirildiği, yapılan ek incelemeler neticesinde kök raporda yer alan sonuç ve kanaatleri değiştirmeyi gerektirir yeni bir değerlendirme ve sonuca da varılmadığı, kök rapor sonuç ve kanaatlerinin aynen devam ettiği,” şeklinde ek raporunu sunmuşlardır.
Mahkememizce kurulan ek rapor ara kararı ile 2. ek rapor alınmasına karar verilerek dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 07.01.2019 tarihli 6 sayfadan ibaret 2. ek raporunda özetle; “Taraflar arasında ticari bir ilişkininin mevcut olduğu, bu ilişki neticesinde davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibariyle davakdan 18.964,10-TL alacaklı durumda olduğu, her ne kadar tarafımızca listelenen faturalatın toplam tutarı 20.773,00-TL ise de, davalı tarafından söz konusu dönem içerisinde yapılan ödemeler sonucunda bu hesabın 18.964,10-TL bakiyeye düştüğünün anlaşıldığı, davacının alacak bakiyesini oluşturan faturaların, raporumuzun 4. maddesindeki tabloda detayh olarak arz edildiği, söz konusu tablonun ilk üç sırasında bulunan ve toplamda 11.959,89-TL tutanndaki faturalann mutabakat sonucunda davalının da kabulünde olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tabloda belirtilen diğer 5 adet faturadan kaynaklandığı, gerek davalı tarafından mutabakat sonucu kabul edilen 3 adet faturaya ve gerekse taraflar arasındaki uyuşmazlığa sebebiyet veren diğer 5 adet faturaya ilişkin Gümrük Beyannameleri ve taşıma belgelerine ait değerlendirmelerimizin raporumuzun 5. maddesinde detaylı olarak belirtildiği, yapılan değerlendirmeler neticesinde davaç tarafından söz konusu tasıma işlerinin yapılmış olduğunun anlaşıldığı, rapor içerisinde açıklanan sebepler neticesinde kök ve birinci ek raporda yer alan sonuç ve ve kanaatlerimizin aynen devam ettiği” kanaati ile 2. ek raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor, 2. ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davac şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalıya lojistik hizmeti sağlandığı iddia edilmektedir. Davacı şirketin verdiği hizmet karşılığı söz konusu hizmet bedellerinin davalıya fatura edildiği, taraflar arasında bir cari hesap ilişkisinin mevcut olduğu, Mayıs/2015 itibari ile davalının, müvekkiline 11.959,89-TL borçlu olduğu hususunda taraflar arasında bir mutabakat formu imzalandığı, bu tarihten sonra da davacı şirketin davalı şirkete hizmet verdiği iddiasındadır. Ancak davalının davacıdan aldığı söz konusu hizmetin borçlarının ödemediğiden takip yaptıklarını, takibe yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, alacağın tahsili için süresi içinde bu itiazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından sunulan ticari defterlerin tetkikinde; Davalı ile olan ticari münasebetini, 120.01.P49 nolu cari hesap kodu altında takip etmekte olduğu, bu hesabın harekederinin 2015 yılı itibari ile bu hesabın takip tarihi itibari ile 18.964,10-TL borç bakiyesi vermiş olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde bir BS Bildirim formu mutabakat formu sunulmuş olup, işbu belgenin davacı tarafından düzenlenmiş olduğu ve davalıya gönderildiği, mutabık kalınan tutarın KDV hariç 11.959,89-TL olarak belirtildiği, söz konusu belgenin altında ise davalıya ait kaşenin ve üzerinde bir adet imza ile MUTABIKIZ yazısının yazılı olduğu görülmektedir.
Davacının Mayıs/2015 tarihinden itibaren davacı tarafından davalıya düzenlenen ve davacı defterlerinde de kayıtlı bulunan faturalar davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulmuş olup, işbu faturaların 11.05.2016 tarih ve 3.924,70-Tl tutarlı, 27.05.2016 tarih ve 5.857,04-TL tutarlı, 29.05.2016 tarih ve 2.178,15-Tl tutarlı, 01.06.2016 tarih ve 2.335,92-TL tutarlı, 09.06.2016 tarih ve 1.081,61 Tl tutarlı, 19.06.2016 tarih ve 2.104,06-TL tutarlı, 25.06.2016 tarih ve 1.352,57-Tl tutarlı, 29.06.2016 tarih ve 1.938,95-TL tutarlı genel toplam 20.773,00 -Tl gibi olduğu belirlenmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan Mutabakat formundan Mayıs/2015 döneminde davacının davalıya 3 adet belge/fatura düzenlediği ve bunlann tutanmn KDV hariç 11.959,89-TL olduğu, bu hususta taraflarca mutabakata vanldığı,
Davacının, kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 18.964,10-TL Alacaklı durumda olduğu. davalının herhangi bir ticari defter ve/veya belge ibraz etmemesi nedeni ile davalıya ait ticari defterlerin tarafımızca incelenmesinin mümkün olmadığı,
Davacı defterlerine göre, davacı tarafından davalıya en son 29/6/2016 tarihinde fatura düzenlendiği, bu tarihten sonra taraflar arasında bir ticari ilişki olmadığı, bunun üzerine 18.964,10-TL lik alacağını tahsil edemeyen davacının davalıya müracatı üzerine, davalının Ödeme Güçlüğü içinde bulunduğuna dair cevabi e-posta yazışmasını davacıya gönderdiği anlaşılmakla, davalının gerek rakamsal ve gerekse talep edilen hizmet tutarlan ile ilgili olarak içerik yönünden herhangi bir itirazının olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Dosyamızda davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Bu nedenle temerrüt takiple oluşmuştur. Bu nedenle takipte ve dava ile istenen birikmiş faiz talebi yönünden davanın kısmen reddine karar vermek gerekmişti.
Tüm bu açıklamalardan belirlendiği üzere davanın Kabulü ile … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalının itirazının 18.964,10-Tl üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktara takipten sonra yasal faizi yürütülmesine, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu anlaşıldığından İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminat tutarı olan 3.792-Tl nin davalıdan alınarak davacıya vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İş bu davanın Kabulü ile … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalının itirazının 18.964,10-TL üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktara takipten sonra yasal faizi yürütülmesine, fazla istemin reddine
% 20 icra inkar tazminatı 3.792.-TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2- Karar ve ilam harcı 1.295,44-TL nin peşin alınan 240,40-TL den düşümü ile kalan 1.055,04-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan 273,90-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 1.579,00-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 1.504,42-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/02/2019

Katip …

Hakim …