Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/313 E. 2018/635 K. 29.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/313 Esas
KARAR NO : 2018/635

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/03/2016
KARAR TARİHİ : 29/05/2018

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile müvekkili şirketin sahibi olduğu … internet portalı üzerinden düğün sektöründe faaliyet gösteren ticari işletmelere reklamasyon ve tanıtım hizmeti verdiğini, hotel/düğün salonu işletmesi sahibi olan davalı şirket ile 16/01/2015 tarihli 751 sayılı hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında ödenmesi taahhüt edilen borcun ödenmemesi üzerine… 24. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkili şirketin sözleşme kapsamındaki edimlerini yerine getirdiğini, davalının itirazlarını takibi sürüncemede bırakmak ve borcu ödememek amacıyla yaptığını belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına ve davalının %20 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği yanıt dilekçesi ile davacının müvekkili davalı şirkete … 24. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, süresinde itiraz edilerek takibin durduğunu, müvekkiline gönderilen ödeme emrinde borcun dayanağı 16/01/2015 tarihli 751 sayılı hizmet sözleşmesini gösterdiğini, ekli olarak 19/01/2015 tarihli 5.000,00-TL bedelli faturanın da düzenlenerek dosyaya sunulduğunu, müvekkili firmanın herhangi bir sözleşme imzalamadığını, itirazda bulunulduğunu, fatura ve irsaliyelerde teslim alan kısmında müvekkil şirketin kaşesi ve imzasının bulunmasının gerektiğini belirterek davanın husumet yönünden reddini, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddini, % 20 icra inkar tazminat talebinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Davacı vekili replik dilekçesi ile davalı tarafın yasal süre içerisinde davaya cevap vermediğini, davalı tarafça 31/03/2016 tarihinde 1.000,00-TL ödeme yapıldığını, aradaki borç ilişkisinin ve borcun kabul edildiğini gösterdiğini, müvekkili sözleşme ile yüklendiğini edimleri yerine getirdiğini belirterek borçlunun haksız ve hukuka aykırı itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatı ödemekle yükümlü tutulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, 6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkememize sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verilmiş, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ihtar edilmiştir.
Mahkememizce … 24. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilmiş; davacı tarafından davalılar aleyhine cari hesaba dayalı alacağın ödenmesi istemi ile başlatılan ilamsız icra takibi olup ödeme emrinin davalı boçlu şirkete 22/10/2015 tarihinde ve davalı borçlu …’a 18/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği; davalılar vekilinin 28/10/2015 ve 20/11/2015 havale tarihli dilekçeleri ile borca itiraz ettikleri görülmüştür.
Taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi … dosyaya sunduğu rapor ile 19/01/2015 tarih ve … seri numaralı 5.000,00 TL miktarlı faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, aynı faturanın davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu, davalı tarafça dava ve takipten sonra 1.000,00 TL ödeme yapıldığı, sözleşmede imzası bulunan …’un davalının temsilcisi olmadığını belirtmiştir.
Dava 2004 sayılı Yasanın 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine dairdir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Bu yasal çerçevede somut dosya değerlendirildiğinde davalının faturayı defterlerine işlediği, yasal süresi içerisinde iade veya itiraz etmediği, davacının alacağını ispatladığının kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar, sözleşmede adı geçen … aleyhine de takip ve dava açılmış ise de bu kişinin davalı şirketin temsilcisi olmadığı, faturada ismi bulunmadığı, faturanın dolayısı ile borcun davalı şirket adına tanzim edildiği, faturayı da davalı şirketin kayıtlarına işlediği anlaşılmakla, bu kişi yönünden davanın reddine; alacak miktarının likit olduğu nazara alınarak icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın davalı … yönünden reddine; davalı şirket yönünden kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … 24. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyaasında vaki davalı itirazının iptaline, takibin 5.000,00-TL asıl alacak üzerinden devmaına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, davadan sonra yapılan ödemelerin takip dosyasında infazda dikkate alınmasına,
2-Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 1.000,00-TL icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan alınması gerekli 341,55 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalı şirketten tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı ve 85,39 peşin harç ile davacı tarafından karşılanan 675,50 TL yargılama giderinin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 600,00 TL vekalet ücretinin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2.maddesine göre belirlenen 600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
8- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 29/05/2018

Katip …

Hakim …