Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/269 E. 2021/787 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/269 Esas
KARAR NO:2021/787

DAVA:Sözleşmeden Dönmeye Bağlı Müspet Zararların Tazmini
DAVA TARİHİ:16/03/2016
KARAR TARİHİ:22/09/2021

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, davacı ile davalı Diamak arasında akdedilen Hava Aracı Alım ve Satım sözleşmesi kapsamında yükümlülüklerini kusuruyla ihlal eden ve uçağı almaktan vazgeçen davalı alıcının hava aracının zorunlu olarak başka bir alıcıya daha düşük bir bedelle satılması sonucu iki satış bedeli arasındaki fark zararı nedeniyle 5.723.379,75-USD’den şimdilik kısmi dava olarak 75.000,00-USD’nin dava tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsinden 1 yıllık mevduata ödediği en yüksek faizle birlikte, ayrıca uçak sigorta gideri, zorunlu uçak abonelik bedeli ve uçak bakım gideri olarak uğradığı 391.169,72-USD zarardan şimdilik 25.000,00-USD’nin dava tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsinden 1 yıllık mevduata ödediği en yüksek faiz oranıyla birlikte, hukuki danışmanlık ve ihtarname gideri 9.845,72-TL kısmi dava olarak şimdilik 5.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı …. vekili, sözleşmenin 3. maddesi gereğince 14/02/2014 tarihinde teslimi gerçekleştiremediğini, yabancı para üzerinden maddi zararın tazmininin istenemeyeceğini, davanın alacak değil tazminat davası olması nedeniyle gecikme faizi istenemeyeceğini, kaldı ki dava konusu aracın başkasına satışı gerçekleşene kadar davacı tarafından başka bir şekilde kullanılarak elde ettiği ya da etmeyi ihmal ettiği yararların tazminattan tenzili de gerektiğini, talep edilen zararın afaki ve fahiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı …O. vekili, müvekkilinin finansal kiralamacı olarak finanse eden konumunda olması nedeniyle yanlar arasındaki sözleşme ihlali nedeniyle oluşacak zararlardan sorumlu tutulamayacaklarını, bu bağlamda kendilerine husumet tevcih edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, sözleşmeden haksız olarak dönme iddiasıyla uğranılan müspet zararların tazmini istemine ilişkindir.
Davalı alıcı savunmasında uçağın kararlaştırılan tarihte kendilerine teslim edilmediğini soyut olarak belirtmekle dönmenin haklı olduğunu savunmuşsa da, dosyada mübrez yanlarca içeriği inkar edilmeyen mail yazışmaları uyarınca davalı alıcı yetkilisinin davacı şirkete 26/03/2014 tarihinde yönetim kurullarınca güncel gelişmeler ve mevcut uçağın durumu nedeniyle elde olmayan sebeplerle uçak alımından vazgeçildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Dönmenin haklı sebeplerle gerçekleştiği yönündeki ispat külfeti davalı alıcı üzerindedir. Ayrıca, TBK’nın 118. maddesi gereğince davalı borçlu temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe meydana gelen zararlardan sorumludur. Bir başka söyleyişle, davalı alıcı aleyhine kusur karinesi söz konusudur. Somut uyuşmazlıkta, cevap dilekçesinde uçağın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmeden haklı olarak cayıldığı iddia edilmişse de, mail yazışmaları içeriğinden davalı tarafından haklı bir sebep olmaksızın uçağın alınmasından vazgeçildiği, diğer yandan davacı satıcıya uçağın teslimi hususunda bir süre ya da ihtar gönderilmediği sabit olup, davalı yan haklılığını ispat edememiştir. Dolayısıyla, mail içeriğine nazaran davalı yan dönme iradesini açık bir şekilde gösterdiğinden davacı satıcı tarafından TBK’nın 124 ve 125. maddeleri uyarınca uğranılan müspet zararların tazminini istenmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Müspet zarar, borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.) Bilindiği üzere müspet zarar, sözleşmeden cayılmasında kusursuz olan tarafın temerrüde düşen taraftan sözleşme yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği bir tazminat türüdür. Müspet zarar, sözleşmeden kusurlu olarak dönen taraftan da istenebilir. Bu konuda davacı satıcının TBK’nın 123. maddesi gereğince seçimlik hakkı söz konusudur. Yeter ki, sözleşmeden dönülmemiş olsun veyahut (tıpkı somut olayda olduğu gibi) dönülmüş ise dönen taraf kendisi olmasın ve kusursuz bulunsun.
Davalı alıcı davacının talep ettiği zararların menfi zarar kapsamında olduğunu, dönme nedeniyle müspet zararların istenemeyeceğini, menfi zararların talebe konu olabileceğini iddia etmişse de, yukarıdaki paragrafta değinildiği üzere kusurlu olarak sözleşmeden cayan taraftan karşı taraf müspet zararını talep edebilir. Kaldı ki, … 19. Noterliği’nin … yevmiye sayılı 21/04/2014 günlü davacı tarafından davalı alıcıya gönderilen ihtarname ekindeki zarar kalemleri uçağın zamanında teslim alınmamasına bağlı olarak davacının sarf etmek zorunda kaldığı giderlerden ibarettir. Zira açık bir şekilde 64 günlük motor/gövde sigortası bedeli, hangarlama bedeli kredi faiz bedeli rutin hukuksal danışmanlık bedeli, bakım abonelik bedelleri, pilot tazminatları ve noter giderleri talep edilmiştir. İhtarnamede satım fark bedelini açık bir şekilde belirtmemişse de bundan açıkça feragat etmediği sürece dava yoluyla işbu kar kaybı zararını da isteyebilir. Zira, müspet zararların tercih edildiği yönündeki satıcı iradesinde herhangi bir duraksama söz konusu değildir. Nitekim davacı eldeki davada da, uçağın teslim alınması gereken 14/02/2014 tarihinden uçağın başka bir alıcıya satıldığı 09/09/2015 tarihine kadar uğramış olduğu zararlarını talep etmiştir. Müspet zarar, ifaya olan yararların kaybedilmesinden doğan bir zarar türü olup, borç sözleşmeye uygun olarak ifa edilseydi uğranılmayacak olan zararları içermektedir. (Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 15. Bası, Ankara, 2012, s.712) Davalı alıcı yükümlülüklerini ifa etmiş olsaydı, davacı satıcının uğramayacağı yoksun kalınan kazançlar, müspet zararın en önemli kısmını oluşturur.
Somut olayda, davacı yan uçağın satın alınmasından cayılması nedeniyle daha düşük fiyatla bir başka bir alıcıya satılması nedeniyle aradaki fark zararını, ayrıca uçağın elinde kalması nedeniyle sarf etmek zorunda kaldığı sair zarar türlerini müspet zarar kalemi olarak talep edebilecektir. Bir başka söyleyişle, … olması gereken durum ile eylemli durum arasındaki maddi değer farkı davacının talebini oluşturmaktadır. Bu niteliği gereği kar kaybı, farazi bir hesaplamaya dayanır. … istikbaldeki çoğalması ihtimali burada nazara alınır; dönme/cayma hadisesi bu çoğalmaya mani olmuştur. Kar kaybı hesabı bir varsayımla yapılacağından, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın kesinlik göstermez. Bu yönde düzenlenen 22/03/2018 günlü bilirkişi raporunda da cayma nedeniyle sonraki satım sözleşmesi arasındaki fark bedeli denetime elverişli olarak gerçek zarara en yakın şekilde tespit edilmiştir. Davalı yan itirazen elde edilen faydaların tenzilini talep etmişse de, SMM marifetiyle yapılan inceleme sonucunda davacı defterlerinde 2014 yılında uyuşmazlık konusu TC-KRM isimli uçağa ait fatura ya da herhangi bir gelir kaydına rastlanılmamıştır. Ayrıca uçağın yeni satım tarihine kadar kiralanarak gelir elde edildiği de anlaşılamamaktadır. Bu konuda ispat külfeti TMK 6. maddesi gereğince davalı üzerindedir.
Uçağın alınmasından vazgeçilmesine dayalı olarak elde kaldığı sürede sarf edilen uçak destek bakım anlaşması, zorunlu uçak sigortası, uçak abonelik giderleri, danışmanlık ve noter harç giderleri de uçak zamanında davalı tarafından teslim alınsaydı davacı tarafından sarf edilmek zorunda kalınmayacak giderlerdendir. Müspet zarara ilişkin yukarıda açıklanan ilkelerle uyumlu bu zarar kalemleri de talep edilebilir.
Davalı alıcı yan tazminat kalemlerinin yabancı para üzerinden istenemeyeceğini ileri sürmüşse de, her iki sözleşme de döviz üzerinden kararlaştırılmış olup, sözleşmenin ihlalinden doğan zararlarında TBK’nın 99. maddesi kapsamında USD olarak talebi mümkündür. Dosyaya sunduğu içtihatlar somut dosya içeriğine uymamakta olup, haksız fiilden doğan borçlara ilişkindir.
TBK’nın 19/1 maddesi gereğince sözleşmenin, tarafların gerçek irade ve amaçlarına göre yorumlanması esastır. Diğer davalı … Anonim Ortaklığı finansör konumunda olup, yanlar arasındaki sözleşmeye üçüncü kişi katılan olarak imza atmışsa da zarardan ve olası fesihten doğan zararları tekeffül ettiğine, diğer davalıya kefil olduğuna dair herhangi bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Her ne kadar alıcı gibi görünse de fiilen alıcıya finans sağlayan üçüncü kişidir. Alıcının dönmesinde leasing firmasının herhangi bir kusuru ya da dahili de olmadığına göre bu davalıya husumet tevcih edilemeyeceğinde herhangi bir duraksama söz konusu değildir.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Dava konusu aracın başka bir alıcıya daha düşük bir bedele satılmasından doğan 75.000 USD zararın; bakım gideri olarak yapılan ödemelere bağlı olarak 25.000 USD zararın; sarf edilen danışmanlık ve noter giderleri 5.000,00-TL’nin dava tarihi 16/03/2016 tarihinden itibaren döviz bedelleri yönünden 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre TL yönünden ise avans faizi işletilmek suretiyle davalı ….’den alınarak davacıya ödenmesine,
2-Diğer davalı … Anonim Ortaklığı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
3-Alınması gereken 20.151,45-TL karar ilam harcından peşin alınan 5.037,87-TL harcın mahsubu ile, bakiye 15.113,58 -TL’nin davalı ….’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 29.100,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalı ….’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalılardan … Ortaklığı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince davanın husumetten reddi nazara alınarak 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 401,75-TL posta ve tebligat masrafı, 9.900,00-TL bilirkişi masrafı, 5.071,37-TL harç gideri olmak üzere cem’an 15.373,12-TL’den ibaret yargılama giderinin davalı ….’den alınarak davacıya ödenmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 22/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır