Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/231 E. 2020/123 K. 10.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/231 Esas
KARAR NO : 2020/123
DAVA :Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2016
KARAR TARİHİ : 10/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten … ve … abone numaraları ile elektrik satın aldığını, söz konusu bu abonelikleri için düzenlenen elektrik faturalarında kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve PSD bedelleri ile BTV ve TRT payı olmak üzere çeşitli isimler altındaki tutarların tahsil edildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih 2013/7-2454 Esas ve 2014/670 Karar sayılı ilamında haksız olarak tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin iadesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, geçmişe yönelik olarak müvekkilden haksız olarak tahsil edilen bedellerin tam olarak tespiti mümkün olmadığından HMK Md.107 uyarınca davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirtilerek davalı şirket tarafından kayıp-kaçak, dağıtım, İletim, sayaç okuma ve PSH bedelleri ile BTV, TRT payı ve çeşitli isimler altında müvekkilden haksız olarak tahsil edilen bedeller için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 4.000.00 TL’nin davalıdan tahsil edilerek müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu kayıp-kaçak bedelini temin etmediğinden huzurdaki davanın muhatabı olmadığını, bu nedenle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, dava konusu fatura kalemlerinin belirli ve hesaplanabilir tutarlar olduğunu, dolayısıyla davanın belirsiz alacak davası olarak ikamesinin mümkün olmadığını, dava konusu edilen tahakkuka zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini, huzurdaki davanın EPDK’nın tasarrufunda bulunan bir konuya ilişkin olduğunu, davanın EPDK ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini, müvekkil kurumca tüm faturalar ve tahakkukların EPDK Tarife ve Yönetmeliklerine uygun olarak tanzim edildiğini, davacı yanın iddia ettiği gibi kendisinden haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen hiçbir bedelin söz konusu olmadığını, normatif hükümlerle ihdas edilmiş ve hesaplama yöntemleri belirlenmiş ve kamu kuruluşu tarafından onaylanıp Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bir tarife karşısında tüketicilerin, ödedikleri bedelin hangi hizmet karşılığında ve ne miktarda ödeyeceğini denetleyememesini ileri sürmenin mümkün olmadığını, TRT payı bedelinin kanuni dayanağının olduğunu, belirterek, davanın reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…-… kayıtları, faturalar.
2- Bilirkişi raporları
3-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava; aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerin haksız tahsil edildiği iddiasıyla istirdatı talebine ilişkindir.
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bilirkişiden rapor alınmıştır.
Elektrik mühendisi bilirkişinin 02/10/2017 tarihli 10 sayfadan ibaret raporunda özetle, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanun u’nun 6719 sayılı kanunla değişlirilen 17. Maddesinde; PSE Dağıtım Bedeli, İtelim Bedeli, Sayaç Okuma, K/K (Kurulca belirlenen Hedef oranlarını geçmemek şartıyla) bedellerinin tarifelerde yer alarak tüketicilere yansıtılacağı” ve yine 6719 sayılı kanunun Geçici 20. Maddesinde ; “PSH, Dağıtım Bedeli. İletim Bedeli. Sayaç Okuma, K/K bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan davalar hakkında 17. Madde hükümleri uygulanacağı” yer aldığından ve kanunda yapılan değişiklikler geriye veya ileriye doğru uygulanacağını, 6719 sayılı kamın uyarınca; Dağıtım, İletim ve PSH, Sayaç okuma bedellerinin tahakkuk ve tahsilatının EPDK tarifelerine uygun yapılmış olduğunu, Kanunda yapılan değişiklikler nedeniyle davacıdan tahsil edilen ; Dağıtım, İletim ve PSH, Sayaç Okuma bedellerinin davacıya iade edilmesinin söz konusu olmadığını, Gerçekleşen K/K oranlan, EPDK tarafından belirlenen hedef K/K oranlarının üzerinde olduğundan, davalı … A.Ş/nin 27.643,98 TL (KDV dahil) tutarındaki K/K bedelini davacıya iade etmesi gerektiğini İade edilecek Kayıp-Kaçak bedellerinin TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizlerinin davalıdan tahsili hususundaki davacı talebinin Mahkememiz takdirinde olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Bilirkişinin 27/04/2018 tarihli 3 sayfadan ibaret ek raporunda özetle, itirazlar değerlendirilmekle dava konusu somut olayda gerçekleşen K/K oranları Kurulun hedef oranlarını geçtiğini, K/K oranları Kurulun hedef oranlarını geçtiğinden faturalara yansıtılarak tahsil edilen K/K Bedellerinin tüketiciye iade edilmesi gerektiğini, bu nedenle davalı … A.Ş.’nin 27.643,98 TL tutarındaki K/K bedelini davacı … A,Ş. ‘ye iade etmesi gerektiği kanaatine vardığını bildirmiştir.
Mahkememizce tarafların itirazları değerlendirilmek ve faturaların EPDK karar ve tarifelerine uygun olup olmadığı değerlendirilmek üzere elektrik mühendisi yeni bir bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Elektrik mühendisi bilirkişinin 11/12/2019 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle, dava dosyasından dava konusu uyuşmazlığın: davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen iletim, dağıtım. PSH, sayaç okuma ve kayıp-kaçak bedelleri ile bu bedeller üzerinden tahakkuk ettirilen TRT Payı, Enerji Fonu. BTV’n in iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu anlaşıldığını, 17.06.2016 larilı 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanım ile iletim, dağılım, PSM. sayaç okuma ve kayıp-kaçak bedellerinin tarifelerde yer alarak tüketicilere yansıtılacağı hüküm altına alındığını, dava konusu aboneliklere ilişkin Abonelik Sözleşmeleri, kWh/TL bazında Tüketim ekstreleri veya abonelik süresince tahakkuk ettirilen fatura suretleri dosya kapsamında bulunamadığını, ve dolayısıyla kayıp-kaçak tahakkuklarının EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren dönemsel perakende satış tarifelerine uygun olup olmadığının tespit edilemediğini, Ulusal tarife ve fiyat eşitleme mekanizması uygulamasına halen devam edildiğini, kayıp kaçak birim fiyatı ulusal tarife bazında Türkiye’nin bütün dağıtım bölgelerinde aynı olup, üç ayda bir EPDK tarafından güııccllendiğini, kayıp kaçak birim fiyatı gerçekleşmiş kayıp kaçak oranlarından ve dağıtım şirketlerinin performanslarından hesaplanmakta olup, önemli olan … bölgesinde gerçekleşmiş kayıp kaçak oranın … için belirlenen hedef oranı aşıp aşmadığını, faturalardaki birim fiyatlardan gidilerek hedef kayıp kaçak oranı ile karşılaştırma yapılamadığını, dosya kapsamında yukarıda bahsedilen eksikliklerden dolayı davacıdan mükerrer tahsil edilmiş kayıp kaçak bedeli olup olmadığının tespit edilemediği sonuç ve kanaatine vardığını bildirmiştir.
Davalı tarafından tüketim ekstreleri ve sözleşmeler dosyaya sunulmuş, mahkememizce yeniden rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Bilirkişinin 22/11/2019 tarihli 3 sayfadan ibaret ek raporunda özetle, dava dosyasından dava konusu uyuşmazlığın; davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen iletim, dağıtım, PSH, sayaç okuma ve kayıp-kaçak bedelleri ile bu bedeller üzerinden tahakkuk ettirilen TRT Payı, Enerji Fonu, BTV’nin iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkin olduğunu, 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile iletim, dağıtım, PSH, sayaç okuma ve kayıp-kaçak bedellerinin tarifelerde yer alarak tüketicilere yansıtılacağı hüküm altına alındığını, dava konusu aboneliklere ilişkin dosya kapsamına eklenen “kWh/TL Bazında Tüketim Ekstreleri” incelendiğinde; dönemsel bazda tahakkuk ettirilen fatura kalemlerinin söz konusu tüketim ekstrelerinde ayrı ayrı listelenmediğini, ancak söz konusu bu ekstrelerde yer alan dönemsel tüketim miktarları ile bu miktarlar üzerinden tahakkuk ettirilen fatura tutarları karşılaştırıldığında, bu tutarların EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren dönemsel perakende satış tarifelerine uygun olduğunun tespit edildiğini, Ulusal tarife ve fiyat eşitleme mekanizması uygulamasına halen devam edilmekte olduğunu, kayıp kaçak birim fiyatı ulusal tarife bazında Türkiye’nin bütün dağıtım bölgelerinde ayın olup, üç ayda bir EPDK tarafından güncellendiğini, kayıp kaçak birim fiyatı gerçekleşmiş kayıp kaçak oranlarından ve dağıtım şirketlerinin performanslarından hesaplanmakta olup, önemli olan … bölgesinde gerçekleşmiş kayıp kaçak oranının … için belirlenen hedef oranı aşıp aşmadığını, faturalardaki birim fiyatlardan gidilerek hedef kayıp kaçak oranı ile karşılaştırma yapılamadığını, dosya kapsamında bulunan kWh/TL Bazında Tüketim Ekstrelerinde yazılı olan tüketim miktarlarına karşılık gelen fatura tutarları incelendiğinde, mükerrer tahsil edilmiş kayıp kaçak bedelinin olmadığının tespit edildiğini bildirmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, yukarıda açıklanan yasa değişikliği ve hüküm kurmaya ve denetime elverişli 22/11/2019 tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davalının talebe konu bedelleri EPDK kurul kararlarına uygun olduğu, mükerrer tahsil edilen kayıp kaçak bedeli bulunmadığı görülmüştür. Dava konusu yapılan bedellerle ilgili açılmış olan davanın açıklanan yasa değişikliğinin yürürlüğe girmesiyle birlikte dava konusuz kalmış olup, karar verilmesine yer olmadığı kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Vekalet ücreti yönünden; davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Daire kararları gereği dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-54,40-TL karar harcının, peşin alınan 68,31-TL den düşümü ile fazla alınan 13,91-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından karşılanan 1715,50-TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır