Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/23 E. 2018/1172 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/23 Esas
KARAR NO : 2018/1172

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2016
KARAR TARİHİ : 11/12/2018

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, TMSF tarafından el konulan ve davalı …. bünyesinde birleşen … A.Ş. … Şubesi tarafından verilen ve Irak’ta bulunan lehdara yönelik düzenlenen 20.06.1989 vadeli 153.000 ABD Doları bedelli banka teminat mektubunun bedelinin depo edilmesi ve komisyon bedellerinin ödenmesi için davalının davacıya … Noterliği’nce düzenlenen 10.02.2005 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnameyi gönderdiği, davacının ihtarnameye teminat mektubunun tanzim riskinin olmadığı, zaman aşımı ve muhatabın devlet olması gerektiği gerekçeleri ile itiraz ettiği (…. Noterliği 15.02.2005 tarih ve … yevmiye no ile), davacının itirazı üzerine davalının ihtiyati haciz kararı aldırdığı, bu karara dayanarak 153.000 ABD Doları teminat mektubu bedeli ve 15.548,39 TL komisyon vs bedeli için icra takibi başlattığı (… İcra Müdürlüğü’nün … E. dosyası), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na haciz müzekkeresi göndererek davacının bankadaki hak ve alacaklarının haczedildiği, icra takibine yapılan itiraz üzerine icra takibinin durduğu, ancak ihtiyatî haczin infazının devam ettiği, davalının itirazın iptali talebiyle dava açtığı (…. Asliye Ticaret Mahkemesi … E.), davacının icra takibine konu banka teminat mektubunun hükümsüzlüğünün tespiti istemi ile açtığı davanın sonucunda verilen teminat mektubunun hükümsüzlüğüne dair kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiği (…. Asliye Ticaret Mahkemesi … E., … K), dava devam ederken davacının banka hesaplarından haczedilen tarihler ve tutarları 31.12.2007’de 36.071,08 TL, 31.12.2008’de 9.474,00 TL, 06.01.2011 tarihinde 14.004,19 TL olmak üzere toplam 59.540,27 TL’nin icra dosyasına yattığı, bu tutarın 01.12.2015 tarihinde davacıya ödeninceye kadar nemalandırılmaksızın icra dosyasında kaldığı, beyan edilmekte ve bu paranın nemalandırılmaksızın kalması sebebiyle uğranılan kayıp (munzam zarar) için yıllık mevduat faizine göre, bankalarca TL mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları üzerinden, basit faiz ile Davacının 85.500 TL faiz kaybına uğradığı, yıllık bileşik faiz esasına göre yapılacak hesapla bu tutarın çok daha yüksek olacağı, parayı dövize çevirerek yıllık döviz mevduat faiz oranları üzerinden, davacının basit faiz esasına göre, toplam 32.700 ABD Doları faiz kaybına uğradığı, yıllık bileşik faiz esasına göre yapılacak hesapla bu tutarın çok daha yüksek olacağı, dava tarihi itibariyle gelir kaybı ve munzam zararının kur farkı ile mahrum kaldığı döviz faiz geliri olarak 167.000 TL olduğu, 160.000 TL munzam zararın, dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, taraflar arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davacının bu sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacıya ihtarname keşide edildiği (…. Noterliği 10.02.2005 tarihli), ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığı (…. İcra Müdürlüğü … E.), icra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı (… Asliye Ticaret Mahkemesi … E.) Genel Kredi Sözleşmesi’nin hükümleri gereği olarak, teminat mektubunun hükümsüzlüğü talepli dava kesinleşinceye kadar Davalının teminat mektubundan doğan komisyon ve benzeri hak ve alacaklarının devam edeceği, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. dosyada verdiği kararın henüz kesinleşmediği, bu yüzden bekletici mesele yapılması gerektiği, borçlular aleyhine yasal takip başlatıldığı tarihte dava konusu teminat mektubunun hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş bir ilam olmadığı gibi açılmış bir davanın da bulunmadığı, bu sebeple yasal takip başlatıldığında teminat mektubu meri olduğundan, deposunu ve tahakkuk eden komisyonlarının tahsilini talep etme haklarının bulunduğu; talebin hukuka ve aralarında akdedilen genel kredi sözleşmelerine uygun olduğu, davacının İcra ve İflas Kanunu’nun 134. Maddesindeki paranın nemalandırılması imkânından yararlanmak için talepte bulunmadığı, paranın icra müdürlüğü kasasına girdiği ve Davacı tarafindan buradan çekildiği, bu arada Davalı Banka kasasına giren bir paranın bulunmadığı, davacı tarafından ihtiyati haciz kararına itiraz edilmediği, bu nedenle ihtiyati haczin haksızlığı sebebiyle dava açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının ihtiyati haciz kararına itiraz etmeyerek zarardan kurtulmak için kanunen izlenmesi gereken yolu izlemediği ve zarara kendisinin sebebiyet verdiği, mahkeme kararı neticesinde yapılan tahsilat nedeniyle munzam zarara ilişkin talepte bulunulmasının haksız olduğu, dava konusu alacağın 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve zamanaşımına uğradığı, bu sebeple davanın reddinin gerektiği, davacının talep ettiği 160.000 TL içinde faiz de bulunduğu ve faiz üzerinden faiz hesaplandığı, bu sebeple tutarın hatalı hesaplandığı, icra dosyasına yatırılan para TL olmasına rağmen USD cinsinden hesaplama yapıldığı, bunım yasal dayanağının bulunmadığı, davacı tarafın zararının oluştuğu kabul edilse bile davacının faiz talep edemeyeceği beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dilekçe teatisinin tamamlanmasından sonra ön inceleme günü tayin edilerek taraflara tebliğ ile bildirilmiştir. Ön incelemede taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafından davacı aleyhine alınan ihtiyati haciz kararına istinaden başlatılan takip kapsamında davacı tarafından icra dosyasına ödenen bedelin, davalı tarafından açılan itirazın iptali davasının reddedilmesi ve davacı tarafından açılan teminat mektubunun hükümsüzlüğünün tespiti davası sonucunda, davacıya iade edildiği ancak haksız takip nedeni ile tahsil edilen ve iade edilen miktardan davacının yıllardır faydalanamadığı iddiası ile oluşan munzam zararın tahsili istemini konu alıp davalının yanıt dilekçesi ile davaya karşı beyan ve taleplerini sunduğu, buna göre davacının, takip dosyası kapsamında tahsil edilen bedel nedeni ile davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı var ise miktarı hususunda ayrıca dava ve cevap dilekçesinde ileri sürülen iddia ve savunma kapsamında anlaşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Aynı oturumda alınan ara karar uyarınca dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi … raporunu sunmuş, rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri rapora karşı yazılı beyanlarını sunmuşlardır.
Bilirkişi raporunda görüş nedeni ile davacı yana davanın ihtiyati haciz kararı kapsamında takip dosyasına yatan para nedeniyle uğranılan zarara ilişkin mi olduğu yoksa bu paranın temerrüt faizini de aşan zarara mı ilişkin olduğu hususunda davasını açıklamak üzere 6100 sayılı yasanın 31.maddesi gereğince 2 hafta süre verilmesine karar verilmiş, davacı vekili ara karar uyarınca sunduğu yazılı beyanında davanın ihtiyati haciz kararı nedeni ile uğranılan zarara ilişkin olduğunu, paranın icra dosyasından alındığı tarihe kadar yararlanılamadığı ve zarara uğradığı beyan etmiş, Mahkememiz oturumunda da tekrar sorulması üzerine davaya dayanak yaptıkları alacak isteminin paranın faizine ilişkin olmayıp bunu aşan munzam zararı konu aldığını, bu para o tarihte vekil edenin eline geçmiş olsa idi vekil eden tarafından kullanılacağını, dava dilekçesindeki hesaplamaların da örnekleme olarak bu kapsamda yapıldığını bildirmiştir.
Tekmil dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirilmekle, dava haksız ihtiyati haciz nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemini konu almaktadır.
Dava dilekçesindeki açıklamalara göre ön inceleme aşamasında yapılan tespitte uyuşmazlığın haksız takip nedeni ile tahsil edilen ve iade edilen miktardan davacının yıllardır faydalanamadığı iddiası ile oluşan munzam zararın tahsili istemini konu aldığı tespit edilmiş, bilirkişi raporunda ise munzam zarar değil değer kaybı ve getiri kaybı sebebi ile katlanılan zarar olarak açıklandığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bu görüş üzerine davacıdan açıklama istenilmiş, davacı vekili talebin paranın kullanılamaması nedeni ile oluşan faiz kaybı değil, onu aşan munzam zarar olduğunu beyan etmiştir.
Bu açıklamaya göre, davacının eldeki davada istemi, haksız haciz nedeni ile, paranın kendisine iade edildiği tarihe değin, faiz dışındaki zararıdır.
6098 sayılı Yasanın 22. maddesi ”alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir” hükmünü içermektedir. Burada alacaklı uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır. Mücerret enflasyon, döviz kurlarındaki yükselme veya bankaların uyguladığı faiz oranlarındaki artışlar tek başına munzam zararın gerçekleştiği veya kanıtlandığı anlamına gelmez. Alacaklının kanıtlaması gereken husus yukarıda açıklanan genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 09/03/2/15 tarih, 2014/6154 esas ve 2015/3225 karar sayılı ilamı.
Somut durumda davacı vekili, faiz dışında ve onu aşan zararına ilişkin hiçbir somut bilgi ve delil sunmuş değildir. Dava dilekçesinde örnekleme olarak yapılan hesaplamalar mevduat faizi getirisi ve dolar üzerinden olup, Yüksek Mahkemenin yukarıya aktarılan kararında belirtildiği üzere enflasyon, döviz kurlarındaki yükselme veya bankaların uyguladığı faiz oranlarındaki artışlar tek başına munzam zararın gerçekleştiği veya kanıtlandığı anlamına gelmeyeceğinden bu hesaplamalara dayanılarak zarar tazmini yoluna gidilemez. Davacı, şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğünü ispat yükü altında olup, somutta bu yönde bir iddia bulunmadığı gibi delil de sunulmadığından, ispat edilemeyen munzam zarar isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 15.550,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.11/12/2018

Katip …

Hakim …