Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/203 E. 2019/862 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/203 Esas
KARAR NO: 2019/862 Karar

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/02/2016
KARAR TARİHİ: 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 26.05.2015 tarihli dilekçesinde özetle; “davalılardan …’nın sürücüsü ve …’ın maliki olduğu ve davalı … şirketin sigortalı aracın 24.10.2010 tarihinde müvekkili …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kazanın ardından müvekkilinin tedavi giderlerinin bir kısmının SGK tarafından karşılandığını, müvekkilinin uzun süre hastahanede ve ardından da evde tedavi gördüğünü ve belli oranda maluliyeti doğduğunu, İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinde … esasında kayıtlı maddi ve manevi tazminat davası açıldığını ve ayrıca İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesinde ceza davası açıldığını, İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılamalada alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin dava konusu kaza tarihinden itibaren 9 aylık iyileşme süresi içinde mesleğini icra edememesi ve %10,3 oranında maluliyeti neticesinde gerçek zararının 36.340,78-TL olduğunun tespit edildiğini, dava esnasında müvekkilinin maluliyeti ile ilgili taraflarınca kısmi dava açıldığını ve ıslah ile toplamda … için 20.000,00-TL talep edildiğini, dava devam ederken davalı …Ş tarafından 20.711,75-TL maddi tazminat ödendiğini, ancak rapordan önce ödenen bu miktarın sonradan alınan bilirkişi raporu ile gerçek zararının 51.915,40-TL olduğu ve davalıların da bu miktar üzerinden %70 kusuruna isabet eden 36.340,78-TL olduğu anlaşıldığını, bu nedenle de müvekkili … için bakiye 15.629,03-TL alacaklarının mevcut olduğunu, İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesindeki… Esas sayılı dosyasının henüz kesinleşmediğini, kusura ilişkin itirazlarının ve bundan kaynaklanan fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile müvekkili …’ın maluliyeti nedeni ile bakiye 15.629,03-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini gerektiğini beyanla, her türlü fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 15.629,03-TL Tazminatın işleyen yasal faiziyle birlikte olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …A.Ş. vekili tarafından verilen 08.04.2016 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın 24/01/2011 tarihinde İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi … E. sayılı dosyası üzerinden aynı talepleri dava konusu etmiş ve işbu dava esnasında davacı yan ile varılan mutabakat sonucunda, davacı yana yapılan 29.649,79-TL ödeme ile 11.03.2014 tarihinde müvekkili şirket ibra edildiğini, yapılan sulh ve alınan ibraname ile İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesi… Esas numarası ile görülen dava 25/12/2014 tarihinde “…iş görememezlik zararının tazminine ilişkin maddi tazminat isteği yönünden davanın konusu kalmadığından..” ve ayrıca ”…davalı … hakkındaki tedavi refakatçi ve bakım masraflarına ilişkin maddi talebin reddine,.” denilerek müvekkili şirket bakımından talep edilen tazminatlar reddedilerek işbu kararın müvekkili şirket bakımından kesinleştiğini, müvekkili şirketin kaza nedeni ile ödemesi gereken tazminatın tamamını davalı tarafa ödendiğini beyan etmiş, dilekçesinde açıklamalarda bulunarak sonuç olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara usulüne uygun tebligatın yapıldığı, davalıların davaya cevap vermediği ve duruşmalara da katılmadığı görülmüştür.
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ilamı dosyamız içerisine getirtilmiştir. Bu dosyanın incelenmesinde mahkemece “…iş görmemezlik zararının tazminine ilişkin maddi tazminat isteği yönünden davanın konusu kalmadığından.” ve ayrıca ”…davalı … hakkındaki tedavi refakatçi ve bakım masraflarına ilişkin maddi talebin reddine.” denilerek davalı şirket bakımından talep edilen tazminatlar reddedilerek işbu kararın davalı şirket bakımından kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından “delil”, “kesin hüküm” ve “güçlü delil” kavramlarını kısaca açıklamakta yarar vardır.
Medeni usul hukukunda deliller, kesin deliller ve takdiri deliller olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hukukumuzda kesin deliller, ikrar, senet, yemin ve kesin hüküm olarak; takdiri deliller ise tanık, bilirkişi, keşif ve özel hüküm sebepleri olarak sayılmaktadır. Takdiri deliller yönünden ise delil türlerinin sınırlı olarak sayılmadığı kabul edilmektedir. Bu açıdan güçlü delil takdiri bir delil türü olarak nitelendirilebilir.
Kesin hükme gelince, kesin hüküm şekli ve maddi olarak ikiye ayrılır. Verilen bir hükme karşı kanun yolları kapalı ise veya kanun yolları açık olsa bile süresinde gidilmemişse veya tüm kanun yolları tükenmişse hüküm şeklen kesinlik kazanmıştır.
Maddi anlamda kesin hükümde ise; dava sebebinin (maddi vakıaların), taraflarının ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Önemle vurgulanmadır ki; maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrası için söz konusudur. Hüküm fıkrası, davada (veya karşı davada) istenen hususlar (talep sonucu) hakkında mahkemece verilen kararı (hükmü) gösterir. Hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur. Bununla beraber, gerekçe maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir.
Maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrasına ilişkin olduğundan hükümde tarafların talep sonuçları (veya talep sonuçlarının bazı kalemleri) hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemişse, hakkında karar verilmemiş olan hususlar bakımından maddi anlamda kesin hüküm söz konusu olmaz.
İspat bakımından değerlendirmek gerekir ise; kesin hüküm (mahkeme ilamları) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 204/1. maddesine göre kesin delil teşkil eder.
Birinci davada verilmiş olan hüküm, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci bir davada, birinci davada kesin hükme bağlanmış olan husus (HMK, m.303/1,2) hakkında kesin delil teşkil eder.
Aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak ve aynı hukukî ilişki hakkında açılan ikinci davanın konusu, birinci davadakinden farklı olsa bile, iki davanın da temelini oluşturan aynı hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığı hakkında (birinci davada) verilmiş olan (kesin) hüküm, ikinci davada kesin delil teşkil eder.
Bir davada verilen kesin hüküm, bu davanın taraflarından biri tarafından başka birine (üçüncü kişiye) karşı açılan (veya üçüncü kişi tarafından birinci davanın taraflarından birine karşı açılan) ve konusu ile dava sebebi (vakıalar) aynı olan ikinci bir davada kesin delil teşkil etmez; çünkü iki davanın tarafları farklıdır. Fakat, birinci davada verilen kesin hüküm, ikinci davada güçlü bir takdiri delil teşkil eder.
Tüm dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı üzere İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesinin …E sayılı dosyası ile dosyamız taraflarının ve konusunun aynı olup bu dosyada tüm davalılar hakkında hüküm kurulmuş olup bu hüküm 22.01.2016 tarihinde kesinleşmiştir. Bu hüküm mahkememiz dosyası açısından kesin hüküm teşkil etmekte olduğundan aynı konuda yeniden hüküm kurulamayacağından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İş bu davanın İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile vekilmiş kesinleşmiş hüküm bulunması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İş bu davanın İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin… E sayılı dosyası ile vekilmiş kesinleşmiş hüküm bulunması nedeniyle reddine,
2- 44,40-TL karar harcının peşin alınan 266,91-TL den düşümü ile kalan 222,51-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı …Ş. kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır