Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/15 E. 2018/509 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/15
KARAR NO : 2018/509

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/01/2016
KARAR TARİHİ : 19/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan dava sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalının 20/03/2015 tarihinde “Satışa Hazırlık ve Ödeme Planına İlişkin sözleşme” adı altında … İli … İlçesi … Köyü … Mevkiinde kain … parsel sayılı … m2 lik orman saflı taşınmazda kurulu daimi ve müstakil üst hakkının, tatil köyü hizmet binası 86 adet konaklama binası, müştemilatı ve tüm menkullerin toplam 62.000.000 EURO bedelle alımı satımı konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin 20/03/2015 tarihinde 5.000.000,00 EURO, 25/03/2015 tarihinde 5.000.000,00 EURO, 30/04/2015 tarihinde 27.000.000,00 EURO, 30/05/2015 tarihinde 25.000.000,00 EURO olmak üzere belirlenen satış bedelini ödemeyi, davalının ise taşınmazı 20/04/2015 tarihinide kadar davacıya teslim etmeyi, 20/04/2015 tarihinde kadar teslim gerçekleşmez ise davacıya 20 hafta süre ile haftalık 100.000,00 EURO ödemeyi, 30/04/2015 tarihinde yapılacak ödemeyi takiben tapudan devir işlemini gerçekleştirmeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, müvekkilinin ilk üç ödemeyi yerine getirdiğini, davalının edimini yerine getirmediğini, tarafların daha sonra 04/06/2015 tarihinde biraraya gelerek “20/03/2015 tarihli Satışa Hazırlık Ve Ödeme Planına İlişkin Sözleşme Ekidir” adlı metin imzaladıklarını, bu metin ile 20/06/2015 tarihine kadar alım-satıma konu taşınmazı fiilen davacıy tesliem etmeyi, davacının bakiye satış bedelini, tapu devir tarihinde ödemesini, 01/07/2015 tarihinde 2.000.000,00 EURO ödemeyi, kabul, beyan ve taahhüttük ettiklerini, her iki sözleşme bütün olarak değerlendirildiğinde müvekillinin 37.000.000,00 Euro ödediğini, ancak davalının davaya konu taşınmazı fiilen teslim edemediğini ve temerrüde düştüğünü beyan ederek 500.000,00-TL işçilik ve imalat bedeline mahsuben, 1.000.000,00 Euro 2015 yılı için oluşan zarara mahsuben, 1.000.000,00 Euro 2016 yılı için oluşan zarara mahsuben davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, hükmedilecek alacağa 17/11/2015 tarihinden itibaren TL için ticari faiz, Eruo için Merkez Bankası tarafından 1 yıl vadeli yabancı para mevduata uygulanan faiz oranı üzerinden faiz yürütülmesine karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesi ile, müvekkili bankanın … İli … İlçesi … Köyü … Mevkiinde kain … parsel sayılı kurulu daimi ve müstakil üst hakkını alacağına mahsuben icraen satın aldığını, taşınmazı üzerindeki tüm müştemilatı ve 4 adet marka ile satışa çıkardığını, ilk olarak … firmasına koruyucu mahiyette satış sözleşmesi akdedildiğini, alıcı firma satış bedelini ödemediğinden sözleşmenin feshedildiğini ve sonrasında davalı şirket ile “Satışa Hazırlık ve Ödeme Planına İlişkin sözleşme” yapıldığını, taşınmaz bedelinin 62.000.000,00 Euro olarak kararlaştırıldığını, ilk alıcının taşınmazı tahliye etmemesi nedeniyle banka tarafından …AHM … Esas sayılı dosyasında meni müdahale davası açıldığı ve teminat karşılığında taşınmazın yediemin sıfatıyla bankaya teslimine karar verildiğini, dava dışı …’nin mahkemeye başvurarak menfi müdahale davasının konusuz kalacağı ve bu nedenle mahkemeden tedbir talebi talep ettiğini, Mahkemece taşınmazın tapuda 3.kişilere devrinin engellenmesi yönünde tedbir kararı verildiğini, son taksit olan 25.000,00 Euronun ödeme tarihinin 2. protokolle tapu devir tarihi olarak değiştirildiğini, davacının taşınmazı muarazalı olduğunu, tapu ve taşınmaz üzerine tedbir kararı bulunduğunu bildiğini, bu nedenle davacının bildiği ve baştan kabul etmiş olduğu taşınmazın tapuda devrinin gecikmiş olması nedeniyle zarara uğradığı yönündeki iddialarının kabulünün mümkün olmadığını,
… AHM’de devam eden yargılamada dava dışı … ile sulh olduklarını ve davadan feragat edildiğini, 13/02/2016 tarihinde davacı …’a ihtarname keşide edilerek tüm tedbirlerin kaldırıldığını, ek sözleşmenin birinci maddesi gereğince bakiye satış bedelinin ödenmesi nedeniyle taşınmazın devre hazır olduklarını bildirdiklerini, davacının 10.000,00 Euro’luk kiraya ilişkin beyanını afaki olduğunu, yine davacının 500.000,00-TL içilik ve imalat bedeli talep etmişse de bu işçilik ve imalat bedellerinin nereden kaynaklandığını belirtmediğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında, davalının edimini taahhüt edilen sürede yerine getirmemesi nedeniyle davacı tarafın uğramış olduğunu iddia ettiği müspet ve menfi zarar talebinden kaynaklanmaktadır.
Davacı, davalı iddiaları, taraflar arasında düzenlenen 20/03/2015 tarihli satışa hazırlık ve ödeme planına ilişkin sözleşme, 04/06/2015 tarihli ek sözleşme ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde;
Davacı ile davalı arasında 20/03/2015 tarihinde “Satışa Hazırlık ve Ödeme Planına İlişkin sözleşme” imzalanmıştır. Sözleşmenin 1.maddesi ile taşınmazın bedeli 62.000,00 Euro olarak belirlenmiş, vadeler tespit edilmiş, en son vadeye ilişkin olmak üzere 37.000.000,00 Euro ödemenin tam ve eksiksiz yapılması halinde taşınmazın alıcı firma adına tapuda tescilinin yapılacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 4.c maddesinde taşınmaz alıcı firmaya yani davacıya 20/04/2015 tarihine kadar teslim edilmediği takdirde alıcı firmanın bu tarihten başlamak üzere 20 hafta süreyle sınırlı olmak şartıyla haftalık olarak 100.000,00 Euro ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Taraflarca 20/03/2015 tarihli ”satışa hazırlık ve ödeme planına ilişkin sözleşme” ekidir başlığı altında imzalanan protokolde;
1.maddesi ile ”esas sözleşmede alıcı firma tarafından 30/05/2015 tarihinde ödenmesi gereken 25.000.000 EURO ödeme tarihi yasal engeller nedeniyle tapu devrinin yapılamaması nedeniyle, bu kez tapu devri tarihi olarak değiştirilmiştir. Bakiye ödemenin yapılması ile eş zamanlı olarak tapu devri gerçekleştirecektir. ”
Protokolün 2. maddesi ile, ”… Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından kaynaklanan doğan her türlü parasal ve diğer yükümlülükler ile dava mahkeme, masrafları ve vekalet ücretleri banka tarafından karşılanacaktır.”
Protokolün 3. maddesi ile ”Banka sözleşmeye konu taşınmazla ilgili … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen tedbir kararı sebebi ile taşınmazı fiilen teslim edememektedir. 20/06/2015 tarihi itibariyle sözleşmeye konu taşınmaza alıcının fiilen girmesi sağlanacaktır.”
Banka 03/07/2015 tarihine kadar yeddiemin değişikliği için mahkemeye başvuracak ve banka adına alıcının göstereceği kişinin yeddiemin olması ve bu şekilde yeddiemin değişikliği yapılmasını sağlayacaktır.
Protokolün 4. maddesi ile ”sözleşmeye konu taşınmazın davalar nedeniyle hukuken teslimi gecikecektir. Alıcı bu haliyle teslimi kabul etmiştir. Bankada haftalık 100.000.00 EURO gecikme karşılığı olan yükümlülüğünü 20 hafta için tek seferde, 2.000.000,00 EURO ödeyerek yerine getirmeyi kabul etmiştir. Tarafların kabulleri doğrultusunda geç teslim karşılığı 2.000.000,00 EURO banka tarafından 01/07/2015 tarihinde alıcının banka hesabına yapılacaktır.”
Protokolün 5. maddesi ile ”alıcı firma henüz hukuki teslim gerçekleşmemiş olması nedeniyle satışa konu taşınmaz üzerinde derhal inşai faaliyet dahil olmak üzere bakım, onarım ve tadilat işlerine başlayacaktır. Bu cümleden itibaren olmak üzere gerekli tüm yasal izinlerin alınması, inşaat faaliyetlerinin başlaması için banka tarafından alıcı firmanın göstereceği kişiye vekaletname verilecektir.”
Protokolün 8. maddesi ile ”banka devam eden … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı davası nedeniyle 03/07/2015 tarihine kadar taşınmazın alıcı firmaya tapuda devrini sağlayamadığı takdirde taşınmazın kiracı işletmecisi sıfatıyla işletilmesi için alıcı firmayla kira sözleşmesi yapacaktır.” hükümleri düzenlenmek suretiyle taraflar arasında kararlaştırılmıştır.
… AHM’nin … Esas sayılı dosyası mahkememizce celbedilmiş, celbedilen dosyanın incelenmesinde davacı karşı davalı ….AŞ. tarafından davalı karşı davacı aleyhine … A.Ş. Aleyhine müdahelenin önlenmesi davası, karşı davacı tarafça ise üst hakkının tescili, alacak, tazminat davası açıldığı, davanın 13/01/2016 tarihinde karşılıklı feragatle sonuçlandığı ve 29/03/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosyadan davamıza esas teşkil edecek yeddiemin değişiklikleri, inşaat talepleri ve karar sureti dosyamız arasına alınarak, dosya … AHM’ye iade edilmiştir.
Yukarıda belirtilen protokol uyarınca, davalı tarafça … Asliye Hukuk Mahkemesine başvurularak 01/07/2015 tarihli dilekçe ile yeddiemin değişikliği talep edilmiş, mahkemece 07/07/2015 tarihinde yeddiemin değişikliğine karar verilmiş ancak belirlenen isme dava dışı şirket …’nin itirazı üzerine mahkemece itiraz kabul edilmiş, 2.kez gösterilen ismin yed’ieminliğine karar verilmiş ancak yine … şirketinin itirazı üzerine davacı şirket ile bağlantısı bulunması nedeniyle yed’iemin mahkemece kabul edilmediği ve mahkemece yed’ieminin banka çalışanı olmasının şart koşulduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin taşınmazda bir kısım bakım ve onarım faaliyetini gerçekleştirmeye başladığı ancak dava dışı … şirketinin mahkemeye başvurması nedeniyle, 01/07/2015 tarihli ara kararı ile taşınmazda yapılacak her türlü inşai faaliyetleri izne tabi tutarak mahkemenin yeni bir ihtiyati tedbir kararı verdiği, mahkemeden 15 kalem için faaliyet izni alındığı, mahkemenin ilk olarak 03/07/2015 tarihinde taleplerin tümünün kabul edildiği ancak 07/07/2015 tarihinde 8 iş kalemine ilişkin inşai faaliyet izninin kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dosyaya sunulan ve mahkememizce istenilen … AHM’nin … D.İş sayılı dosyasındaki tespit talebi 11/05/2015 tarihli olup, mahkememize dava açıldıktan sonra talep edilmiş olmakla ve keşif, tespit yetkisi mahkememize ait olmakla, görevsiz mahkemece alınan tespit raporu hükme esas alınmamıştır.
Davacı taraf, … Noterliğinin 22/07/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, devredilecek taşınmazlar, inşaat faaliyeti dahil olmak üzere bakım, onarım ve tadilat işlemlerinin yapılabilmesi için ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde uygun ortamın sağlanmasını,
Davacı taraf, … Noterliğinin 06/11/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile devredilecek taşınmazlar, inşaat faaliyeti dahil olmak üzere bakım, onarım ve tadilat işlemlerinin yapılabilmesi için uygun ortamın sağlanmaması nedeniyle uğranılan zararların işçilik ve imalat bedeli olarak 993-TL davalıya ödenen 37.000.000 EURO’nun maliyet getirisi karşılığı olarak 1.200.000 EURO, 2016 yılı gelir kaybı olarak 11.000.000 EURO’nun ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde ödenmesini,
… Noterliğinin 7/12/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı yanın gönderilen ihtarnamedeki taleplerini kabul etmediklerine ilişkin beyanlarını içermektedir.
Dava, mahkememize 07/01/2016 tarihinde açılmış, dava açıldıktan sonra taraflar arasındaki ilişkiler devam etmiş ve davalı tarafça 14/01/2016 tarih ve … sayılı ihtarname ile devredilecek taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbirlerin kaldırıldığı, taşınmazı devre hazır oldukları bildirilmiş, davalı tarafça, davacıya gönderilen 11/02/2016 tarihli yazı ile bakiye ödenecek satış bedelinden 1.750.000,00 EURO’nun düşülmesi ve kalan 23.250.000,00 EURO’yu ödemeye hazır olduklarını bildirilmiştir.
Taraflar arasında yapılan görüşmelerden sonra, 26/04/2016 tarihli yapılan anlaşma ile taşınmazın 60.250.000,00 EURO satış bedelinden 4.500.000,00 EURO indirilmek suretiyle taşınmazın satış bedelinin 55.750.000,00 EURO üzerinden belirlenmesine, mahkememizde açılmış olan davaya yapılan anlaşmada ve mahsuplaşmadan ari olarak devam edilmesine, 26/04/2016 tarihinde kararlaştırılmıştır. Taşınmaz davacıya devir ve teslim edilmiştir.
Dava açıldıktan sonra davacı tarafça 11/05/2016 tarihli tespit dilekçesi ile … Asliye Hukuk Mahkemesine başvurularak tespit talebinde bulunmuş, mahkemece … AHM’nin … D.İş dosyasında tespit yapılmış ve rapor düzenlenmiş, davalı taraf yapılan tespiti ve raporu kabul etmediklerini, her türlü keşif ve delil değerlendirme yetkisinin mahkememizde olduğunu belirterek tespit dosyasının karara esas alınmamasını talep etmiştir.
Dava, mahkememizde 07/01/2016 tarihinde açılmış olup, davacı dava dilekçesinde taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle 2015 yılı için 1.000.000,00 EURO, 2016 yılı için 1.000.000,00 EURO ve taşınmazda yapmış olduğu imalatlar nedeniyle 500.000.00-TL davalıdan talepte bulunmuştur.
Davacı taraf, 500.000,00-TL miktarlı işçilik ve imalat bedeline ilişkin talebini, ilk başta taşınmazda yapmış olduğu bir kısım inşai faaliyetlerin uygun ortamın kalkması nedeniyle yarım kaldığını, yeniden inşai faaliyete uygun ortamın sağlanacağı yönündeki söylem ve oluşturulan güven üzerine kurulan ekibin bekletildiğini, ancak uygun ortamın sağlanamadığını ve yapılan imalatların tamamlanmamış olmasından ötürü yapılan kısmın da anlamını yitirmesi ve kurulan ekip için de bedel ödenmesinden kaynaklı oluşan zarar talebine dayandırmıştır.
Olumsuz zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer anlatımla, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Sözleşmenin feshini isteyen ve fesihte haklı olan tarafın BK’nın 108/2. maddesi uyarınca menfi zararını talep etme hakkı vardır.
Davacının talebi de menfi zarara ilişkindir. Yani, sözleşme hiç kurulmamış olsaydı uğranılmayacak ve sözleşmenin geçerliliğine inanılarak yapılan giderlere ilişkin oluşan zarardır. Dava açıldığı tarihte, taraflar arasında imzalanan satışa hazırlık sözleşmesi ve buna bağlı ek sözleşme halen yürürlüktedir. Davacının, menfi zararını isteyebilmesi için sözleşmenin hüküm ifade etmemesi gerekir. Davacı taraf, sözleşmeyi feshetmeden menfi zarar talebinde bulunamayacaktır. Bu nedenle davacının işçilik ve imalat bedeline ilişkin talepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf, 2015 yılı için 1.000.000,00 EURO zarar ve gelir kaybı talep etmiştir. Burada davacı, müspet zararını talep etmektedir. Yani, sözleşme yerine getirilmiş olsaydı elde edebileceği kar veya taşınmaz teslim edilmemesi nedeniyle oluşan gelir kaybını talep etmektedir.
Müspet zarar, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. Binaların bitirilmiş olması halinde getirmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (BK 158/II), seçimlik ceza (BK 158/I), eksik işler bedeli, kâr kaybı, gecikme tazminatı (BK 106/2) müspet zarar kalemlerindendir.
Olumlu zarar, tamamen haklı olan tarafın sözleşmeden tamamen haksız olarak dönen taraftan isteyebileceği tazminatın konusunu oluşturup, olumlu zarar kapsamında kalan kâr mahrumiyeti sözleşmeden dönen tarafın tamamen haklı dahi olsa isteyebileceği alacak kalemlerinden değildir. Sözleşmeden dönmenin bir başka sonucu olan olumlu zararın tazmininde; tazminat isteyen kişi hem sözleşmeden dönen taraf olmamalı ve hem de kusuru bulunmamalı; tam aksine, karşısındaki kişi hem sözleşmeden dönen taraf ve hem de dönmede kusurlu olmalıdır. Sözleşmeden haklı olarak dönen (davacı) taraf, direnime düşmekte tamamen kusurlu olan (davalı) taraftan ancak olumsuz zararını isteyebilir. Her iki tarafın da kusuru varsa, olumlu ya da olumsuz zararın tazmini talebinde bulunamazlar; sadece, birbirlerine kazandırdıkları yararlı şeylerin iadesini, nedensiz zenginleşme kurallarına göre talep edebilirler. Tazminat borcunun doğması için temel koşul “kusur” olduğundan, tazminat isteyen tarafın “kusursuz” olması gerekir. Bir tarafın “az kusurlu”, diğer tarafın “çok kusurlu” olmasının bir önemi yoktur. Az kusurlu olan taraf da sözleşmenin bozulmasına kusuruyla sebebiyet vermiş sayılacağından tazminat isteyemez. Bu gibi durumlarda feshe taraflar “ortak kusuru” ile sebebiyet vermiş olacaklarından tazminat istenemez ve sözleşmenin tasfiyesi gerekir.
Satışa hazırlık sözleşmesinden sonra, taraflar arasında 20/03/2015 tarihli satışa hazırlık ve ödeme planına ilişkin ek sözleşme imzalanmış, yukarıdaki belirtildiği üzere 4.madde ile davacı taraf, geç teslim nedeniyle 2.000.000,00 EURO ödemeyi kabul etmiştir. Davacı tarafın, oluşan müspet zararını bu şekilde karşıladığı Mahkememizin kabulündedir. Davacı 2.000.000,00 EURO’yu aşan zararı olduğunu iddia etmiş ise de, taşınmaza ilişkin … AHM’de devam eden dava nedeniyle taşınmazın gerek fiilen gerekse hukuken tesliminde bir takım sorunlar olduğunu bilmekte ve 2.000.000,00 EURO’luk ödemeyi bunu bilerek bu hali ile kabul etmektedir. Taşınmazın hukuken teslimi yani tapu devri için yasal engeller olduğu belirlenerek son ödemenin yapılması ile eş zamanlı olarak tapu devrinin gerçekleştirileceği kararlaştırılmıştır. Fiilen teslime ve davacının taşınmaza girerek inşai faaliyetlerde bulunmasına ilişkin olmak üzere davacı tarafça ek sözleşme ile davalıya bir takım yükümlülükler getirilmiş, davalının mahkemeye başvurarak yed’iemin değişikliğini sağlayacağı ve taşınmazda inşai faaliyetlerinin yapılması için gerekli tedbirleri alacağı, taşınmaza 20/06/2015 tarihinde alıcının gireceğini sağlayacağını kararlaştırmışlardır.Davalı tarafça, mahkemeye başvurulmuş yed’iemin değişikliği sağlanmış ancak, davalının uhdesinde olmayan sebeplerle yed’iemin değişikliği gerçekleştirilememiş, yine taşınmazda inşai faaliyetler için mahkemeden izin alınmış, ancak mahkemece bir takım inşai faaliyetlerin durdurulmasına karar verilmiştir. Yapılan 2.000.000,00 EURO’luk ödeme cezai şart olarak kabul edilse dahi, TBK 180/2 maddesinde, zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemeyeceği belirlenmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere, davacının taşınmaza girememesi, davalının kusurundan kaynaklanmamakta, tamamen davalının iradesi dışında oluşan ve mahkemenin yetkisinde bulunan hususlardan kaynaklanmakta olup, bu durum davacı tarafça bilinmektedir; bu nedenle davacının 2015 yılına ilişkin müspet zarar talebi de yerinde görülmemiştir.
Davacı 2016 yılına ilişkin de müspet zarar talep etmiştir. Dava, mahkememize 07/01/2016 tarihinde açılmış olup, davacı olası zararını talep etmektedir. Hatta davacı mahkememize vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesinin 2.sayfasının son paragrafında, davalı tarafça ”2016 yılı olası zararına ilişkin olmak üzere, 25.000.000,00 EURO’dan 1.750.000 EURO’nun mahsubu ile bakiye 23.250.000,00 EURO’nun ödenmesi halinde tapuya devretmeye hazırız” şeklinde davalı teklifini kabul ettiklerini beyan etmiş olup, davacı da 2016 yılına ilişkin olası zararı talep ettiklerini kabul etmektedir. Her dava, açıldığı tarihteki durum ve şartlara göre değerlendirileceğinden, Mahkemece dava tarihinde mevcut olmayan, geleceğe dönük olası zarar değerlendirilemeyeceğinden davacının 2016 yılına ilişkin müspet zarar talebi de yerinde görülmemiştir.
Tekmil dosya kapsamı itibari ile yapılan değerlendirme sonucunda, davacının davasının reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak bu yönde aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan 108.648,00-TL ile 8.538,75-TL peşin harçlar toplamı 117.186,75-TL’den, alınması gereken 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 117.150,85-TL’nin 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 134.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2018

Başkan …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Katip …
(e-imza)