Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/130 E. 2018/434 K. 30.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/130 Esas
KARAR NO : 2018/434
DAVA : İtirazın İptali (TTK 1472 md. Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 08/02/2016
KARAR TARİHİ: 30/03/2018
Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi tarafından otel paket sigorta poliçesi ile sigortalı iş yerindeki emtiaların davalının kusuru nedeniyle çıkan yangında hasara uğradığını, olay nedeniyle müvekkili sigorta şirketinin eksper marifetiyle hasar tespiti yaptırarak sigortalısına tazminatını ödendiğini belirterek TTK’nın 1472. maddesi uyarınca davalıya rücuen tahsili için başlatılan takibe itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, müvekkilinin kazada herhangi bir kastı ya da kusurunun bulunmadığını, ekspertiz raporunu kabul etmediklerini, asansörün içine kurulacak olan şaft işveren tarafından kendilerine teslim edildiğini, yönetmelik uyarınca asansör kuyusuna acil haller dışında ulaşılamamasını temin edecek güvenlik önlemlerinin işverence alınması gerektiğini, bakım ve onarım işleri esnasında kaynak ile çalışılmasının olağan bir durum olduğunu, çıkan kıvılcımların yangına çıkarmaması için kuyu dibinin kapalı olması gerektiğini, ancak imar yönetmeliğine aykırı olarak asansör şaftının altında depo bulunduğunu davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tazminat istemiyle başlatılan takibe itirazın iptalidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 29/11/2014 tarihinde saat 10.49 sularında meydana gelen yangında davalının kusurunun bulunup bulunmadığı, asansör kuyusunda yapılan kaynak işleri esnasında sıçrayan kıvılcımlar ile dava dışı sigortalı otelin bodrum katındaki depoda cereyan eden yangın arasında uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır. Bu konuda teknik bilirkişiler eşliğinde mahallinde keşif icra edilmiştir. Taraf tanıkları keşif mahallinde yangının meydana çıkış biçimi yönünden özellikle bilirkişilere de fikir vermesi açısından dinlenilmişlerdir.
Olay yerinde yapılan keşif neticesinde, otelin lobisine açılan asansör kuyusunun alt kısmında bulunan bodrum kat ile asansör şaftı arasının baklava desenli saç tabir edilen metal saç ile kaynak yapılarak kapatıldığı, asansör bakım ve onarımı için asansör kuyusuna inilen sabit boru tipi metal merdiven yapıldığı görülmüştür. Asansör kuyusu tabanının metal baklava desenli saç malzeme ile kaynak yapılarak sabitlendiği, asansör kuyusunda muhtemel bakım ve onarım esnasında şaft tabanından aşağıya Bodrum katına bir insan eli çıkabilecek ya da herhangi bir bakım onarım aleti aşağıya düşebilecek delik bulunmadığı görülmüştür. Asansör kuyusunda baklava desenli saç ile duvar dibi arasında yaklaşık 10 milim çapında bulunan açıklıklar sıva ile kapatılmasına rağmen zamana bağlı olarak asansörün çalışması esnasında çıkan küçük sarsılmalar neticesinde beton sıvalarda küçük çatlaklar oluşturduğu, tükenmez kalem sığacak kadar bodrum kata sıva dediklerinin açıldığı anlaşılmıştır. Bu küçük dediklerin tespiti üzerine bodrum kata teknik bilirkişilerle inilerek yapılan incelemede, kaynak yapılan asansör kuyusunun metal merdiven dibindeki yaklaşık 10 milimlik açıklıktan su dökülerek test yapıldığında şafta dökülen su miktarının bahse konu küçük delikten bodrum katı musluktan su akarcasına su akıttığı görülmüştür. Maşrapadan, boşaltılan suyun akış istikameti incelendiğinde keşif günü boş olan, ancak kaza tarihinde depo olarak kullanılan bölümün duvar yüzeyindeki seramiklerin bir bölümünün yangın neticesinde kırıldığı, yerlerinin halen boş vaziyette durduğu, alt kısımda iki adet seramik yüzeyde hali hazırda yangın izlerinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı yüklenici asansör firmasının işçileri tarafından kaynak yapım işleri esnasında risk analizi yapılarak çıkan kıvılcımlara ve muhtemel yangınlara karşı gerekli tedbirlerin alınması gerekirdi. Özellikle kaynak yapımı esnasında asansör kuyusu zemini bir miktar ıslatılmalıydı. Kuyunun üzeri beton olmayıp metal olduğundan alt kata açılan herhangi bir delik bulunmasa dahi, baklava desenli sacın metal ve elektrot eriyiklerinin yüksek ısıya bağlı olarak yangına sebebiyet verebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Davalı taraf savunmasında, asansör yönetmeliği ile binaların yangından korunması hakkındaki yönetmelik uyarınca atıfta bulunarak sigortalının gerekli tedbirleri almadığını belirtmiş ise de, yapılan incelemede asansör kabininin alt kısmında bulunan kuyunun mevzuata uygun olarak tesis edildiği, kuyuda sadece 10 milim genişliğinde sıva çatlakları dışında herhangi bir açıklık bulunmadığı görülmüştür. Davalı taraf savunmasında, kaynaktan çıkan kıvılcımların kuyu dibi açıklıktan depo olarak kullanılan odaya gelerek yangına neden olduğunu savunmuşsa da elektrik argon kaynağı sırasında elektrot eriyikleri ile metal çapak cürufları çevresel daire çizerek akkor halinde dikey bir şekilde aşağıya doğru kızıl kıvılcımlar saçarak zemine düştüğünden, kaynakçının bu kıvılcımları gözle görmemesi mümkün değildir. Kaynak ustasının önlemleri buna göre alması gerekirdi.
Sonuç olarak; davalı şirket tarafından metal merdiven yaptırılması aşamasında kendi çalışanlarınca elektrik kaynağı yapıldığı esnada asansör kuyusunun zeminindeki küçük deliklerden (sıva çatlaklarından) bodrum alt kata kıvılcımların düşmesi sonucu alt katta bulunan yanıcı ürünlere sirayet etmesiyle birlikte yangının başladığı, davalı firmanın tam kusurunun söz konusu olduğu ve kusurlu eylem arasında uygun illiyet bağının bulunduğu rücu talebinin haklı ve yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Sigorta hukuku yönünden yapılan değerlendirmede; bilirkişi raporunda bir kısım bir şeyler demirbaş olarak nitelendirilmemiş ise de, poliçenin özel şartlar kısmında “emtialar” da mal varlığı teminatı kapsamında kalmaktadır. Kaldı ki, yangın genel şartları da buna cevaz vermektedir. Ekspertiz raporunda demirbaş hasarı olarak değerlendirilen kalemlerden üç koli stick şeker beş koli diplomat zarf on iki paket şeffaf dosya ve iki koli harita bilirkişi tarafından demirbaş tanımına sokulmayarak teminat kapsamı dışında kaldığı belirtilmiş ise de, bu zarar kalemlerinin poliçe kapsamında alternatif zararlar kaleminde değerlendirilmesi mümkündür. Bu nedenle, bilirkişinin buna ilişkin görüşüne iştirak edilmemiştir. Bir başka deyişle, belirtilen bu eşyalar demirbaş olmasa dahi, otelin niteliğine göre emtia ve alternatif zararlar kapsamında değerlendirilmesi gereklidir.
Taraflar arasında eksper raporundaki zarar kalemlerini miktarı ve çeşidi uyuşmazlık konusu olmadığından, hasar miktarının kadri maruf olup olmadığı yönünde inceleme yapılmasına da gerek duyulmamıştır.
Sonuç olarak, davalının tam kusuru gözetilerek, zarar gören emtiaların poliçe ve teminat kapsamında kaldığı anlaşılmakla aşağıdaki gibi davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ İLE:
1-İstanbul 13. İcra müd. … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptali ile; 8.339,63 TL’ye takip tarihi 28/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı borçludan tahsili için takibin devamına,
2-Alınması gereken 569,68 TL harçtan peşin alınan 99,51 TL harcın mahsubu ile, bakiye 470,17 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 2.180,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 659 TL posta keşif yol gideri, 1.800 TL bilirkişi masrafı, 131.31 TL harç giderleri olmak üzere cem’an 2.590,31 TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekilleri yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 30/03/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸
*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*