Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1129 E. 2018/1241 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1129 Esas
KARAR NO : 2018/1241

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2016
KARAR TARİHİ : 27/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 14 adet fatura düzenlendiğini, müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap incelendiğinde ödemeler düşüldükten sonra müvekkil şirketin davalıdan 405.394,94 TL alacaklı konumda olduğunu, söz konusu borcun ödenmediğini, müvekkil şirketin alacağını almaması üzerine alacağın tahsili için …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetli itiraz etmesi neticesinde icra takibinin durmuş olduğunu, davalı şirketin verdiği hizmetler nedeniyle müvvekkil tarafa tarafından davalıya fatura kesilerek carisine işlendiğini, davalının icra takibiniilamsız icra takibi olmasından faydalanarak sırf müvekkil şirketin alacağını elde etmesini geciktirmek amacıyla haksız mesnetsiz ve hukuki gerekçeden yoksun olarak icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini belirterek alacaklarının takip tarihinden itibaren işlemş ve işleyecek faiz oranı ile birlikte tahsilini, icra takibinin devamını, davalı tarafın %20’den aşağıya olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve davalı yanın likit ve ayni malvarlıkları üzerine dava sonuna kadar tedbir kararı verilmesini talep etmiş ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya bir borcu bulunmadığını, faturalara konu borcun tamamının müvekkil şirket ve müvekkil şirket hissedarı … tarafından davacı şirkete ödendiğini, davacının kötü niyetli olarak muhasebe açıklarından faydalanarak mükerrer tahsilat yapma gayreti içinde olduğunu, davacının talep ettiği faiz oranı ve türünün de yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirketin ortağı … tarafından davacı şirketin halihazırdaki ortakları … ve damadı …’ın aleyhine resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasıyla … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduğunu da belirterek davacının %20’den aşağıya olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahum edilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde “Müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Söz konusu borcun tamamı ödenmiştir.” şeklinde bağlantılı bileşik ikrarda bulunmuştur.
Bağlantılı Bileşik İkrarda ikrarın bölünmesi sorunu ele alınması gerekmektedir.
“Bir görüşe göre, bağlantılı bileşik ikrar bölünemez(113). Çünkü, ikrar edilen beyan, senet metni gibi bir bütün teşkil eder ve bu parçalanamaz. Başka bir ifade ile karşı taraf, ikrar beyanının kendisine yarayan kısmını alıp diğer tarafını reddedemez ya da görmezlikten gelemez(114). Bu görüşe göre, inkâr etmek yerine, dürüstlük gösterip gerçeği söyleyen kişinin, ikrarın bölünmesi suretiyle dürüstlüğü adeta cezalandırılmış olacaktır. Bölünme kabul ederek, ikrarda bulunan tarafa ispat yükü yüklemek, kişileri inkâra ve doğru söylememeye itecektir(115). Yine bu görüşe göre, ikrarın bölünmemesi bir zorunluluktur. Özellikle peşin satışlarda ikrarın bölünebileceğini kabul etmek sosyal zorlukları ortaya çıkarır. Peşin ödemenin olduğu satışlarda ödemenin delillerini hazırlamak ve saklamak toplumsal hayatta güçlük arz eder. İkrarın bölünmesi kabul edildiğinde, tasfiye edilmiş ve geçmişte kalmış işlemlerde, uzun süreyle o ilişkiye ait delillerin saklanması pratik olarak mümkün olmadığından ispat imkansızlıklarının ortaya çıkması sosyal problemlere yol açabilir(116). Belli miktar veya değerin üzerindeki hukukî işlemler için tanıkla ispat yasağının geçerli olduğu sistemlerde, bu yasak sebebiyle çoğu kez davalının savunmasını ispat edemeyeceği, bu sebeple ikrarın bölünmesinin adaletsizliğe yol açacağı da savunulmuştur(117). Bu gerekçelere ek olarak Fransız hukukundan etkilenen eski Ticaret Kanunumuzda (m. 683) ticarî işlerde ikrarın bölünemeyeceğine ilişkin bir hükmün oluşu da uygulama ve doktrini bu yönde etkilemiştir.
Diğer görüşe göre ise bağlantılı bileşik ikrar da bölünmelidir(118). Çünkü çekişmeli olmaktan çıkmış olan vakıaların ispatına gerek yoktur. Eski Ticaret Kanunumuzdaki hüküm yürürlükten kalktığına ve bugünkü pozitif hukukumuzda bu yönde bir hüküm bulunmadığına göre, artık bu hükümden etkilenmek söz konusu olmamalıdır. Yine, ikrar edenin dürüstçe gerçeği söylemesi hâlinde ikrarın bölünemeyeceğini ileri sürmek doğru olmaz; çünkü doğruyu söyleme taraflar için bir ödevdir. Bu ödevin yerine getirilmiş olması, tarafa bir ayrıcalık tanınması sonucunu doğurmamalıdır(119). İkrar beyanını, senet metnine benzeterek bölünemeyeceği iddia edilemez; zira, mantıken ve hukuken, yazılı veya sözlü bir beyanda, beyan sahibinin aleyhine olan kısımları kabul için, mutlaka lehinde olanların da doğru kabul edilmesi zorunluluğu mevcut değildir(120). Peşin satış ödeme belgesinin hazırlanması güçlüğü ve tasfiyeye uğramış işlemlerde ödeme belgelerinin uzun süre saklanması zorunluluğunun sosyal açıdan sakıncalı olacağı şeklindeki gerekçe ise ikrarın bölünmesini reddetmeyi haklı göstermez, Zira, alım satımlarda peşin ödeme yapılması kural olduğundan, aksi ispatlanıncaya kadar satışın peşin ödeme karşılığı yapıldığı kabul edileceğinden ve peşin ödeme ile yapılan işlemler kural olarak senede bağlanması teamülden olmayan işlemler olacağından, tanıkla ispat da mümkün olacaktır. Bu nedenlerle belge düzenleme ve saklama konusundaki zorluk adaletsizliğe yol açmayacaktır .
Kanımızca da bağlantılı bileşik ikrar bölünmelidir. Örneğe dönecek olursak, davacının 10.000 Türk lirası alacaklı olduğunu ileri sürmesi üzerine davalı“bu parayı aldım, ama ödedim” derse artık davacının parayı davalıya verdiği çekişmeli olmaktan çıkmıştır. Bu ikrardan sonra hâlâ davalıya bu paranın verildiğine ilişkin iddianın ispat edilmesi anlamsızdır. Davalı bu parayı aldığını ikrar ettiğine göre, ödediğini artık kendisi ispat etmelidir(122). Bu, davalının ikrarının bir kısmının benimsenmesi, diğer kısmının görmezlikten gelinmesi sonucunu da doğurmaz. Çünkü, taraflar arasında bu paranın ödendiği artık açıkça ikrar edilmiş ve tartışmalı olmaktan çıkmış olduğuna göre, sıra bu paranın davalı tarafça geri ödendiğinin ispatına gelmiştir.” (Pekcatinez Usul -1647-1648 syf)
Mahkememizce de bağlantılı bileşik ikrarın bölünebileceği kanaatine varılmıştır. Somut olayımızdaki bağlantılı bileşik ikrarın bölünebileceğine ilişkin Yargıtay kararları da şu şekildedir:
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/13090E.2013/16190 K. sayılı emsal kararı: “Bileşik (mürekkep) ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle kabul edilmekle; eş söyleyişle, vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki, eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre, bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır.Bağlantılı bileşik ikrarda, ispat yükü ikrar eden tarafa aittir.Somut olayda, davalı taraf, davacının aracını tamir ettiğini kabul etmekte, ancak davacının talep ettiği bedeli ödediğini ve borcunun bulunmadığını iddia etmektedir. Bu durumda, davalı bağlantılı bileşik ikrarda bulunmakta olup, ispat yükü davalı tarafa ait olacaktır…” şeklindedir
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/11256E.2015/19232 K. sayılı emsal kararı: “Davada, davalının davacıdan aldığı paranın davacıya geri ödendiğine ilişkin savunması davacının dayandığı harici satım sözleşmesi gereğince yapılan ödemenin ikrarı niteliğinde olup, bağlantılı bileşik ikrardır ve bölünebilir ikrarlardandır…” şeklindedir
Somut olay bu ilke ve kavramlar ışığında değerlendirildiğinde: davalı, davacıya borcu bulunduğunu ikrar etmiş; ancak, ödediğini savunmuş olup, davalının bu ikrarı, içeriği itibariyle ise bağlantılı birleşik ikrar niteliğindedir. Bu tip ikrarlar bölünebilir ikrar olduğundan, davacıya borçlu olduğunu kabul eden davalının, ödediğini de yasal delillerle ispatlaması gerekmektedir.
Davalı ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Ödediği iddiasına ilişkin geçerli bir delil de sunulmamış olup, ödeme iddiası yasal delillerle ispatlanamadığından tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile …. İcra dairesinin … sayılı takip dosyasında 405.394,94 TL asıl alacak ve asıl alacağa değişen oranlarda avans faizine (%10.50) ilişkin itirazların iptaline, ödeme emrindeki kayıtlar altında takibin devamına
2-405.394,94 TL’nin %20 oranında olan 81.078,98 TL tazimanatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 27.692,46 TL ilam harcından peşin alınan 6.923,14 TL’ nin mahsubu ile bakiye 20.769,32 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 6.923,14 TL peşin harç ve 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 6.952,34 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 30.165,76 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 988,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.27/12/2018

Başkan …
✍e-imzalı

Üye …
✍e-imzalı

Üye …
✍e-imzalı

Katip …
✍e-imzalı