Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1104 E. 2018/284 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1104 Esas
KARAR NO : 2018/284
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 21/11/2016
KARAR TARİHİ: 06/03/2018
Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile … adresinde bulunan işyerinin, müvekkili şirket nezdinde 05.11.2014- 05.11.2015 tarihler arasında … adına … numaralı kapsamlı işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, 31.10.2015 tarihinde, sigortalı işyerinin bulunduğu binanın -1 katında, davalı şirkete ait olan .. Ticaret ve… Ticaret’in faaliyet gösterdiği bölüme ait tavan aydınlatma amacı ile kullanılan elektrik sistemlerinin koridor kısmında oluşan kısa devre sonucu çıkan yangın hadisesi ile sigortalı işyerine alev, is ve duman sirayet ederek dekorasyon, eşya, emtia ve diğer kıymetlerde hasar ve zarar meydana geldiğini, müvekkili şirketçe ekspertiz incelemesi sonucunda tespit edilen toplam 93.053,40-TL hasar tazminatının, 23.11.2015 tarihinde 50.000-TL, 23.12.2015 tarihinde ise 43.053,40-TL olmak üzere müvekkili şirket tarafından, poliçe kapsamında, ilgili hasar dosyası üzerinden sigortalıya ödendiğini, TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, bu nedenlerle fazlayi ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 93.053,40-TL’nin ödeme tarihinden itibaren, işleyecek avans faizi, harç, masraf ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazda tek malikin kendisi olmadığı, diğer paydaşın da bulunduğu, yangının bina içindeki elektrik kısa devresinden kaynaklanmadığı, sigortalı kiracı iş yerinin yangına en uzak yer olduğu, vekil edenin kusuru bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan belgelerin ve kira sözleşmesinin incelenmesinde, dava dışı sigortalının davalının kiracısı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Aynı yasanın 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Yasanın 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Yasanın 4 ve 5.maddesi gereğince her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Yasal düzenleme gereğince bir davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılabilmesi için 6102 sayılı Yasada düzenlenen hususlardan doğmuş bir dava olması veyahut her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olması gerekir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında belirtildiği gibi “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.”
Yasanın “Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi” başlığını taşıyan 4.maddesi gereğince Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler.
Somut durumda, dava dışı sigortalı ile davalı arasında kira ilişkisi mevcut olduğuna göre, sigortalının haklarına halef olarak eldeki davayı açan sigorta şirketi yönünden görev hususunun bu ilişkiye göre tayin edilmesi gerekir. Sigortalı ile davalı arasında kiracı kiralayan ilişkisi bulunup uyuşmazlık kira ilişkisine göre çözümleneceğinden eldeki davaya bakma görevi de Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.
Dava şartı olan görev hususu yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, bu yönde karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair,gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 06/03/2018

Katip …

Hakim …