Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1089 E. 2018/1200 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1089 Esas
KARAR NO : 2018/1200
DAVA : Sözleşmeye Aykırılık Nedeniyle Kaporanın İadesi
DAVA TARİHİ : 16/11/2016
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, tarafların makine alımı konusunda sözleşme imzaladıklarını, 29/03/2016 tarihli ek sözleşme de yapıldığını, bu sözleşmenin 3-b maddesinde makinenin müvekkile 2016 yılı Haziran sonunda tesliminin taahhüt edildiğini, yine 3-d bendi uyarınca karşı tarafa 60000 USD kapora ödendiğini, sözleşme uyarınca makinanın haziran sonunda teslimi gerekirken şifahi taleplerine rağmen bu tarihte teslimat gerçekleşmediğini, 25/07/2016 tarihinde vadeden 25 gün sonra teslim için kendileriyle irtibat kurulmuşsa da teslimin süresinde yapılmaması nedeniyle geç teslimi kabul etmediklerini belirterek kapora amacıyla ödenen 60.000 USD’nin ödeme tarihi 29/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, yurt dışından sipariş edilen satımı kararlaştırılan ekipmanın Türkiye Gümrüğüne girdiğinde davacı tarafından 767.000,00 USD tutarındaki bedelin müvekkile ödenmesinde ve kendilerinin de 2016 haziran sonuna kadar teslim etmeyi kararlaştırdıklarını, 16/06/2016 günü malın limana, 23/06/2016 tarihinde ise antrepoya girdiğini, davacıya ifa hazırlık eylemlerini yapmasının hatırlatıldığını, ancak ülkede yaşanan sorunlar nedeniyle bir süre bekletmelerini talep ettiklerini, bunun üzerine kendilerinin beklediğini, ancak 15 Temmuz olayları nedeniyle 25/04/2016 günü ifa yerini bildirmelerini istemelerine rağmen davacının cevabi ihtarnameyle ifa yeri ve zamanı bildirilmediğinden bahisle kapora bedelinin iadesin istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Öte yandan düplik dilekçesinde, malın satın alınmaması nedeniyle oluşan zararların tazmini için takas mahsup def’inde bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, sözleşmeye aykırılık iddiasına dayalı olarak ödenen kapora bedelinin istirdadına ilişkindir.
Taraflar arasında çözülmesi gereken uyuşmazlık noktaları, sözleşme hükümleri ve tarafların eylemleri ile ek sözleşme 3/b-c-d maddeleri karşısında alacaklının temerrüdü ya da borçlunun temerrüdünün oluşup oluşmadığı, davacının sözleşmeden caymasında haklı ve geçerli sebep olup olmadığı, kapora iadesinin haklı olup olmadığı konularında toplanmaktadır.
Davacı tarafından davalıya taraflar arasındaki satış sözleşmesi hükümleri kapsamında 60.000 USD pey akçesi yani kapora ödemesi yapıldığı ihtilafsızdır. Davacı ise söz konusu malın tesliminde belirlenen kesin vadeye davalının uymaması nedeniyle siparişten vazgeçtiklerini beyanla eldeki davayı açmıştır. Ana sözleşmeye ek olarak düzenlenen 29/03/2016 tarihli ek sözleşmenin 3-b maddesinde malın 2016 yılı haziran ayının sonuna kadar teslim edileceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Ek sözleşmenin bu hükmü ilk bakışta kesin vade gibi görünmektedir. Ancak diğer yandan ana sözleşmenin 4.1 maddesinde sözleşmede belirlenen kalan bakiye bedelin sevkiyattan önce ödeneceği, aksi halde teslimin yapılmayacağı düzenlenmiştir. Yine ana sözleşmenin 8. maddesinde, 4. maddeye göre bakiye ödeme tamamlanmazsa …’nın sözleşmeyi feshedeceği ve ürünün teslim edilmeyeceği, ayrıca müşterinin bedel iadesi talebinde bulunamayacağı düzenlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre satıma konu mal 16/06/2016 günü gümrüğe getirilmiş olup alıcı tarafından bakiye bedelin ödendiği anlaşılamamaktadır. TBK’nın 97. maddesi uyarınca, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.
Somut olayda, bakiye sözleşme bedeli ödenmeden teslim yapılamayacağı açık bir şekilde kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla, öncelikle para borcunun, yani bakiye bedelin ifası zorunludur. Bunu yapmadan karşı taraf teslime zorlanamaz. Bir başka söyleyişle, sözleşmede açıkça kararlaştırılan ifa sırası uyarınca davacı ödeme yapmadığından (kesin vade kararlaştırılsa dahi) davalının borçlu temerrüdüne düştüğünden söz edilemez. Bu noktadan sonra ifa amacıyla bildirimde bulunan davalıya karşı ödemezlik def’i ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırıdır. Davacının bedelin tümünü ödediği yönünde iddia ve ispat vasıtası sunmadığı gözetilerek sözleşmeden caymasında haklı bir neden söz konusu değildir.
Esasında davacı alıcı hem satış bedelini ödemeyerek temerrüde düşmüş, hem de ödediği pey akçesinin iadesini talep etmiştir. Ancak, ana sözleşmenin 8. maddesinin 2. fıkrasında sözleşmenin sona ermesi halinde müşterinin bedel iadesi isteminde bulunamayacağı düzenlenmiştir. Bu madde hükmü kaleme alınış biçimi itibariyle cezai şart niteliğindedir. Her ne kadar sözleşmeden cayan davacı taraf ise de, davalı satıcı sahasında haklı nedenle fesih şartları oluşmuştur. Davacının tutumu aslında fesih olarak değil borcu ifa etmeyeceğine dair temerrüt beyanı olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla, ödenen kapora bedelinin davalı tarafından tutulması haklıdır.
Sonuç olarak, davalı tarafından satıma konu malın yurt dışından kararlaştırılan vadeden evvel yurda getirildiği, davacıya teslimine engel bir durumun olmadığı, davalı yanın buna dair kusurunun bulunmadığı, özellikle sözleşmenin 4.1 maddesi gereğince davalının malı belirlenen tarihte teslim etmemekte haklı olduğu, zira davacının ödemesi gereken bakiye bedeli tamamlamayarak temerrüde düştüğü, 8. madde uyarınca davalının kendisine ödenen parayı tutma hakkının bulunduğu, ödeme olmaması halinde malın teslim edilmeyeceğinin ve kapora iadesinin istenemeyeceğinin kararlaştırıldığı, bu hükmün tacir olan her iki tarafı da bağladığı anlaşılmakla yerinde görülmeyen davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 35.90 TL harçtan peşin alınan 3.371,10 TL harcın mahsubu ile, artan 3.335,20 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
Davalı vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 17.794,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.19/12/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*