Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1060 E. 2020/207 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1060 Esas
KARAR NO : 2020/207
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2016
KARAR TARİHİ : 24/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; Müvekkili Bankanın … Şubesi ile … Ltd. Ştl arasında akdedilen Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesini, Bankacılık Hizmet Sözleşmesini …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, bahsi geçen sözleşmelere istinaden kullandırılan kredilerin geri ödemelerinin yerine getirilmemesi üzerine, borçlu ve kefiline …. Noterliği’nin 20.05.2016 tarih, 14626 yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edildiğini, buna rağmen mevcut borcun ödenmemesi nedeniyle, davalı/borçlular hakkında, ….İcra Müdürlüğü’nün 2016/18269 Esas sayılı dosyasından Genel Haciz Yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak adı geçen borçlunun/davalıların takibe ve borca itiraz etmesi nedeniyle, söz konusu takibe devam edilebilmesini teminen, iş bu davanın açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, davalı/borçluların borca ve faize yönelik itirazları haksız, kötü niyetli ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğundan iptali gerektiğini, borçlularca icra dosyasına sunulan itiraz dilekçelerinde yer alan “Borcu bulunmadığına” dair iddiaları da haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalıların müvekkili Bankaya borçlu olduğunu, Banka kayıtlan üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile sabit olacağını, faiz yönünden sözleşmenin 10/5 maddesindeki hükme göre; müşterinin kredi borcunu (taksidendirilmiş kredilerde taksitlerden herhangi birini), masraf, komisyon ya da her türlü ad altındaki ücretli ödeme tarihinde/vadesinde ödenmemesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; Müşteri, borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren Banka ‘ca Borçlu Cari Hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkili Banka’ca Borçlu Cari Hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek faiz oranı 11451 ve 11572 sayılı tamimlerde (EK-4) % 27 olarak belirlenmiş olup, sözleşmenin yukarıdaki hükmü gereği bu oranın iki katı olan % 54 faiz oranı esas olarak uygulanmakta olduğunu, ne yasaya, ne yerleşik Yargıtay içtihatlarına ne de taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırı bir durum bulunmadığını, Ticari Kredili Mevduat kredisinde ise faiz oranı % 30.24 olarak düzenlenmiş olduğunu beyanla …. İcra Müdürlüğünün 2016/18269 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takip tutarının %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmış, davalılar vekili duruşmalara katılarak davanın reddini talep etmişlerdir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğünün 2016/18269 esas sayılı dosyası,
2- Sözleşme, ihtarname, ihtarname tebliğ evrakı
3- Banka kayıtları
4- Davalı şirketin ortaklarını gösterir İTO kaydı
5- Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın asıl borçlu ve kefiller tarafından ödenmemesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun n 68/b maddesi uyarınca “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ile ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Bu madde hükmüne göre,kefil yönünden alacağın muaccel olması için kat ihtarının borçluya tebliği gerekiyor ise de kat ihtarının kefile tebliğ şartı bulunmamaktadır. Ancak kefile yapılacak tebliğ,kefil hakkında temerrüt faizi uygulanması için değerlendirilir. Dosyada bulunan sözleşmenin, 12. Maddesinde, müşteri ve kefillerin sözleşmede belirtilen adresine yapılacak tebligatların adlarına yapılmış sayılacağı, sözleşmede bildirilen adres değişikliğinin ticaret siciline kayıt edilerek bildirilmediği takdirde sözleşmede kanuni ikametgah kabul edilen adrese yapılacak tebligatların geçerli sayılacağı düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre, kat ihtarının sözleşmedeki adrese gönderilmesi yeterli olup, borçluların sözleşmedeki adresten ayrılmış olmaları sebebiyle tebliğ yapılmamasının önemi yoktur.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 581 vd. maddelerinde kefalet detaylı ve sıkı şekil kurallarına bağlı olarak düzenlenmiştir. TBK’nun 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; yazılı olması, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin müteselsil kefalet varsa bunu belirtmesi ve tüm bunların kefilin el yazısı ile yazılması gerekir. TBK’nun 584.Maddesi gereğince ise kefilin evli olması durumunda eşinin en geç sözleşmenin kurulması anında açıkça yazılı rızasının bulunması gerekmektedir. Tüm bu şartlar kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartı olup herhangi bir eksikliğin bulunması durumunda geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın “Eş Rızası” başlıklı 584/1.maddesinde; ” …Beri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasına kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı maddeye 28/03/2013 tarihli 6455 sayılı yasanın 77.maddesi ile eklenen 3.fıkrasında ise; “ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz”, hükmü düzenlenmiştir. Aynı yasanın 584/2.maddesi gereğince kefilin sorumluluğun artmasına ilişkin değişiklik içinde eş rızası aranacaktır.
İstanbul Ticaret Odası; firma sicil kayıtları incelenmesinde davalı kefilin borçlu şirketin ortakları olduğu görülmüştür.
Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 16/09/2015 tarihinde davalı şirket ile davacı arasında imzalandığı, davalının toplam 550.000,00-TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
Kat İhtarnamesinin incelenmesinde; davacı banka tarafından …. Noterliğinin 27/05/2016 Tarihli 15358 yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalı şirketin ve kefilin sözleşmedeki adresine 21/05/2016 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede davacı tarafından ödeme yapılmak üzere 7 gün süre verildiği, temerrüt tarihinin tebliğden itibaren 7 gün eklenmek suretiyle 29/05/2016 olduğu görülmüştür.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesinin 2016/18269 esas sayılı takip dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan 114.134,35-TL asıl alacak 4.183,63-TL işlemiş faiz, 209,18-TL BSMV, 624,00-TL masraf olmak üzere toplam 119.151,16-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 01/07/2016 davalı şirkete tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirkete yapılan tebligatların iade edildiği borçluların da 01/07/2016 tarihinde borca itiraz ettiği, görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, sözleşme ve banka kayıtları ile asıl borçlu şirketin Ticaret Odası kayıtları dosya içerisine alınmış, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bankacı bilirkişinin 07/12/2019 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davalı Kredi Borçlusu … arasında 16.09.2015 tarihli 50.000-TL limitli Genel Nakdi Ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, 02.12.2015 tarihinde 500.000,00,-TL limit arttırımı ile toplam 550.000.00-TL Sözleşme/Kefaletine ulaşıldığı, diğer davalı …’in bahse konu sözleşmeyi kefal eten imzalamış olduğu, ayrıca davalı kredi Borçlusu …ile 09.02.2015 tarihli Bankacılık Hîzmet Sözleşme imzalanmış olduğu tespit edildiği, taraflar arasındaki GNKS’nin 13.5maddeleri İhtilaf halinde davacı banka kayıtlarının delil olacağı kararlaştırılmış olduğundan, incelemede davacı banka kayıtları esas alınarak davacı bankanın takip tarihi 09.06.2016 itibarıyla, davalı kredi borçlusu ve kefilden, 116.220,58-TL asıl alacak, 1,979,63-TL temerrüt faizi, faizin %5’i 98,98-TL BSMV ve 624,00-TL masrafı olmak üzere toplam 118.923,19-TL alacağı bulunduğu, davacı bankanın üzerinde kalan 119.151,16,-TL’lik talebinin yerinde olmadığı, 09.06.2016 takip tarihinden borç tamamen ödenene kadar, matrah üzerinden, (Talep gibi) %54 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i nin istenebileceği, davacı banka, davalı ve/veya çek hamili elinde bulunan 7 adet çekin iadesi veya bankanın sorumluluk tutarı olan 9.030,00-TL’nin faiz getirmeyen bir hesapta bloke edilmesi talebine yetkili olduğuna, davacı banka tarafından çek hamiline ödeme yapılması halinde ödeme yapıldığı tarihten borç kapanana kadar %54 temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi ile birlikte tahsilinin istenebileceği sonucuna ulaşıldığını bildirmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davanın temelini oluşturan icra takibinde davalı şirkete ödeme emri 01/07/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, adı geçen şirket vekili tarafından 13/07/2016 tarihinde takibe itiraz edilmiştir. İİK.’nun 62. maddesine göre borçlu ödeme emri tebliğinden itibaren 7 gün içinde takibe karşı itirazlarını bildirmek zorundadır. Somut olayda itiraz 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra yapılmış olduğundan takip borçlu yönünden kesinleşmiştir. İtirazın iptali davasının dava şartlarından biri de icra takibine usulüne uygun olarak süresi içinde itiraz yapılmasıdır. Kesinleşen bu takibe karşı itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar 6100 sayılı HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115. Maddesine göre yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi mahkeme tarafından da res’en dikkate alınmalıdır. Şu halde davalı şirket yönünden yapılan icra takibine süresinden sonra yapılan itirazın takibin ilerlemesine engel teşkil ettiğinden bahsedilemeyecek olması nedeniyle ödeme emri aleyhine yapılan ve hukuken bir sonuç doğurmayan itirazın iptali istemi ile dava açılmasında da davacının hukuki yararının varlığından bahsedilemeyeceğinden hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Somut olayda davalı şirket yönünden davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/15151 Esas 2018/1169 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1940 Esas 2019/3431 Karar sayılı emsal ilamları)
Davalı kefil yönünden ise icra dosyasının incelenmesi ve icra müdürlüğünün yazı cevabı değerlendirilmek suretiyle davalı kefil yönünden ödeme emri tebliğ edilmeksizin itiraz ettiği, bu hali ile takibe itirazın süresinde kabul edilmesi gerektiğinden davalı kefil yönünden takip durmuş olup, davacının kefil yönünden davayı açmakta hukuki yararı vardır. Bu kapsamda taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşme de davalı şirketin asıl borçlu, davalı …’in müteselsil kefil olduğu, müteselsil kefilin yukarıda ayrıntılı anlatılan kefalet sözleşmesi şekil şartlarını sağladıkları, kefilin şirket ortağı olduğu bu hali ile de eş rızası aranmayacağından kefaletin geçerli olduğu, davacı tarafından hesabın kat edildiği, kat ihtarnamesinin davalıların sözleşmedeki adreslerine tebliğ edilmekle birlikte kefillere başvurulabileceği, temerrüdün oluştuğu, mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişi raporun da her ne kadar asıl alacak takip talebinden fazla tespit edilmekle bu kısım üzerinden işlemiş faiz ve bsmv hesaplanmış olsa da mahkememizce taleple bağlı kalınmak suretiyle 114.134,35-TL üzerinden rapordaki tespitler esas alınmak suretiyle işlemiş faiz ve bsmv hesaplanmış, davalının takip talebindeki masrafa ilişkin talebi ise delillerini süresi içerisinde ve yargılama sırasında sunmaması ve bu nedenle bu kısım alacağı ispatlayamadığından reddedilmiş, davalının çek depo talebi yönünden ise davacı tarafından harçlandırılmadığı nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek ;
Dava konusu kredi borcu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı … Ltd. Şti. Yönünden 6100 sayılı HMK’nun 114/1-h maddesi ve 115/2.maddesi gereğince hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE;
-Davanın davalı … yönünden kısmen kabulü ile; davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2016/18269 esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptaline; takibin 114.134,35-TL asıl alacak, 1944,09-TL işlemiş faiz, 97,20-TL BSMV olmak üzere toplam 116.175,64-TL üzerinden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren %54 oranında temerrüt faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 23.235,12-TL icra inkar tazminatının davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 7.935,95-TL harçtan, peşin alınan 1.439,05-TL harç mahsup edilerek kalan 6.496,90-TL nin davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.439,05-TL peşin harç ve 29,20-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.468,25-TL nin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 14.986,69-TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7-Davalı şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 ve 7/2 maddesine göre 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …ye verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 1.886,20-TL yargılama giderinin kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 1.839,10-TL’lik kısmının davalı …’den tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/02/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza