Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1010 E. 2022/40 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/397 Esas
KARAR NO:2022/62

DAVA:Menfi Tespit ( Kıymetli Evraktan Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ:05/07/2019
KARAR TARİHİ:09/02/2022

Mahkememizde görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, davalı tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan kambiyo takibine dayanak teşkil eden çekte yer alan kaşe ve imzanın müvekkilinin yetkili temsilcisine ait olmadığını belirterek borçlu olmadıklarının tespiti ile asgari %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı yana tebligat yapılmasına rağmen davaya yanıt vermediği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca çekteki imza inkarı nedeniyle bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İmza inkarında bulunanın atılış tarihi itibariyle inkar edilen imzası ile yakın tarihte atılmış, uygulamaya elverişli imzalarının temin edilmesi gerekir. Uygulamaya elverişli (tatbike medar) belgeler davacının bildirdiği yerlerden ve banka noterlik gibi resmi kurumlardan borçlunun mukayeseye esas olabilecek imza örnekleri getirtilmiştir. İmza incelemesinde öncelikle çekin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Çekin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise de borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Öte yandan eldeki davanın niteliği itibariyle “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir. (Yargıtay HGK’nın 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı)
Bütün bu anlatımlardan sonra somut olayımıza dönecek olursak çekin keşide tarihi 14/06/2019 tarihi öncesine ait vekaletname, imza sirküleri, bankacılık sözleşmeleri, araç satış sözleşmesi ve benzeri davacı şirket yetkili temsilcisi …’dan sadır olmuş ıslak imzalı evrak örnekleri dosya arasına celp olunmuştur. ATK tarafından düzenlenen 24/11/2021 tarihli raporda çekin arka yüzündeki lehtar ciranta imzasının davacı şirket yetkili temsilcisi …’ın eli ürünü olmadığı ortaya konulmuştur. Ayrıca takip hukuku yargılaması kapsamında …. İcra Mahkemesi’nin … Esas sayılı şikayeti kapsamında alınan 13/07/2020 tarihli grafolog raporu ile de örtüşmektedir. Hal böyleyken imza olgusu sabit görülmekle, senetteki taahhüdün geçersizliği sonucunu doğuran mutlak def’i niteliğinde olmasına dayalı olarak herkese karşı ileri sürülebilmesi mümkündür.
Davacı vekili kötü niyet tazminatı da talep etmiş olup, davalı … ciro silsilesinde ileri aşamada üç ciro sonunda kendisine çek geçmiş olup huzurda imza atıldığına dair iddia bulunmadığı gibi çekin sahteliğini bilerek icra takibi başlattığı da dosyadan anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla kötü niyet sabit görülmediğinden tazminat isteminin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile ;
1-…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu edilmiş bulunan 63.000,00 TL bedelli 14/06/2019 keşide tarihli … … şubesine ait … seri numaralı çekin arka yüzündeki davacıya ait lehtar ciranta imzası davacının eli ürünü olmadığından bu çek nedeniyle davacının davalı takip alacaklısı …’a İİK’nın 72.maddesi gereğince borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalının kötü niyeti anlaşılamadığından tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gereken 4.303,53 TL harçtan peşin alınan 1.075,89 TL harcın mahsubu ile, bakiye 3.227,64 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 8.990,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarf edilen; 1.199,79 TL harç kalemleri, 200,90 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere cem’an 1.400,69 TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim olunan fatura bedeli 960,00 TL’nin (tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla) davalıdan tahsili ile kurum hesabına aktarılmak üzere hazineye irad kaydına, gereği için yazı işleri müdürlüğünce tahsil yazısı yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 09/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır