Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/933 E. 2018/604 K. 18.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/686 Esas
KARAR NO : 2018/694

DAVA : İş Yeri Sigortası Kaynaklı Tazminat (Hırsızlık)
DAVA TARİHİ : 26/06/2015
KARAR TARİHİ : 06/06/2018

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkiline ait … Tekel Bayi isimli işletmenin davalı sigorta şirketi tarafından İş Yerim Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 03/02/2015 tarihinde 13:10 sularında iş yerini açtığı sırada tezgahın arka kısmında bulunan sigara paketlerinin ve raflarda bulunan içki şişelerinin yerinde olmadığını fark ettiklerini, bunun üzerine iş yerinin kontrolü neticesinde depo tarafındaki 3 metre yükseklikte bulunan PVC camının kanırtılarak açıldığının tespit edildiğini, kolluk kuvvetlerine derhal haber verilerek tutanak tutulduğunu, yapılan incelemede pencerenin muhtelif yerlerinden zorlama ve kanırtma izleri bulunduğunun tespit edildiğini, yani hırsızlık meydana geldiğini, müvekkilinin maddi zararının KDV dahil 57.399,00 TL olduğunu, davalı sigorta şirketine müracaat etmelerine rağmen olayın beyan edilen şekilde gerçekleşmesinin mümkün olmadığından bahisle ödeme yapılmadığını, ancak bu talebin haksız ve dayanaksız olduğunu beyanla müvekkilinin belirttikleri maddi zararının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, hırsızlık sigortası genel şartları A.1 maddesi uyarınca belirtilen hasarın oluş şekli maddede sayılan tanımlardan hiçbirisine uymadığını, polis tarafından tutulan tutanak uyarınca kapıda herhangi bir zorlama izinin bulunmadığını ve kilitin sağlam vaziyette bulunduğunu, ayrıca pencerenin dış kısmında hiçbir zorlama izinin bulunmadığını, öte yandan rizikonun meydana geldiği iş yerinde genel şartlarda belirtilen güvenlik önlemlerinin alınmadığını, zira PVC penceresinde kepenk ve parmaklık olmadığını, alarmın var ise de aktif olmadığını, alarmın çalışır vaziyette olması halinde bahsi geçen 3 koli sigara ile 667 adet şişenin çalınırken devreye girmemesinin imkansız olduğunu, davacının rizikonun meydana geldiğinin ispat etmekle mükellef olduğunu, zira belirtilen nicelikte malın pencereden çıkartılmasının mümkün olmadığını, ayrıca çalınan malların gerçek değerinin ve zarar miktarının ispatlanması gerektiğini, yine KDV’ye yönelik taleplerin de kabul edilemez olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, iş yeri paket sigorta poliçesi kapsamında 03/02/2015 tarihinde davacıya ait iş yerinde meydana gelen hırsızlık eylemi nedeniyle çalınan emtia bedellerinin sigortacıdan tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlıklar; hırsızlık olayının davacının beyan ettiği şekilde gerçekleşmesinin mümkün olup olmadığı, belirtilen miktarda malın iş yerinde ve davacının ticari kayıtlarında bulunup bulunmadığı, dükkanın hacmine nazaran belirtilen sayıda emtianın orada bulunmasının mümkün olup olmadığı, bu malların pencereden götürülmesinin mümkün olup olmadığı, davacı sigortalının gerekli güvenlik önlemlerini alıp almadığı noktalarından ibarettir.
Davalı tarafından tanzim olunan iş yeri paket sigortası poliçesinin hırsızlık klozu incelendiğinde çalınan malların değer ve miktarının tespitinde sigortalı beyanının ve sigortalının TTK ve VUK hükümleri çerçevesinde tutmakla mükellef olduğu her türlü ticari defter ve mali kayıtlar ile şirket giriş çıkış kayıtlarının, stok kayıtlarının KDV beyannameleri, faturaların belgelenmesi birbiriyle ve talep tutarı ile uyumlu olmasının şart olduğu, içki, sigara ve benzeri tekel bandrollü mallarda oluşabilecek her bir hırsızlık hasarında minimum 500 TL olmak üzere hasarın %10’u oranında tenzili muafiyet uygulanacağı, mesai saatleri dışında sigortalı işletmenin tüm pencere ve kapılarında bulunması kaydıyla kepenk parmaklık, dış cephesinde darbelere dayanıklı güvenlik camı, alarm sistemi, özel güvenlik ya da gece bekçisi koşullarından en az birinin bulunması ve aktif durumda olması kaydı ile hırsızlık teminatının geçerli olduğu düzenlendiği görülmüştür.
Kolluk tarafından tutulan olay yeri tespit raporu incelendiğinde, PVC doğrama pencerenin açık olduğu, muhtelif yerlerinde zorlama ve kanırtma izlerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Hırsızlık olayının meydana geliş şekli ve zarar miktarı konusunda ispat külfeti davacı sigortacıda olup, ispat olunan rizikonun sigorta teminatı kapsamı dışında kaldığı ispat külfeti ise TTK’nın 1409/2.maddesi uyarınca davalı sigorta şirketi üzerindedir.
Davacının beyan ettiği hırsızlık olayının belirttiği şekilde gerçekleşip gerçekleşmesi yönündeki uyuşmazlığın çözümü için teknik bilirkişilerce taraf vekillerin de katılımı ile HMK’nın 278/4.maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi tanınarak keşif yapılmıştır. Ayrıca, muhasip bilirkişi tarafından da çalındığı iddia olunan ürünlere ilişkin faturalar ile bunların ilgili iş yerine sevk edildiğine dair sevk irsaliyelerinin kayıtlı olup olmadığının ve gerçek zararın tespiti amacıyla davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmıştır.
Olay yerinde keşfen yapılan inceleme neticesinde, hırsızlık olayının cereyan ettiği dükkanın gecekondu tarzında inşa edilerek 30 m2 alan üzerine konuşlandırıldığı, giriş kapısının ana caddeye paralel olduğu, ana kapının otomatik kepenk ile açılıp kapandığı ve kapı üzerinde hırsızlık alarm sisteminin mevcut olduğu, keşif anında bahse konu PVC camda demir parmaklık bulunuyor ise de hırsızlık esnasında bunun olmadığı, sokak zemini ile pencere arasındaki yüksekliğin 3.40 cm olduğu, pencere ile sokak tabanı arasında bir kısım yerde duvar olmadığı ve dükkanın kısmen alt kısmında boşluk olduğu, pimapen penceresinin dış kısmında ve iki noktasından sert bir cisimle zorlandığı ve zorlama izinin bulunduğu yere denk gelen kilit yuvalarının kırıldığı, pimapen pencere kanadının olaydan sonra değiştirilmediği, dükkanın içinde dört adet harekete bağlı alarm sensörü bulunduğu, sistemin aktif ve kurulu vaziyette bulunduğu, olay anında da bu sistemin aktif olduğu anlaşılmıştır. Yapılan bu tespitlere nazaran davacıya ait iş yerinin demir korkuluklarına hırsızlar tarafından bedeni çeviklik ile tırmanılarak ve pencere kanadının sert bir şekilde kanırtılarak kırılmak suretiyle pencere kanadından iç mekana girilmesinin mümkün olduğu anlaşılmıştır. Yani, hırsızlık olayının meydana geldiği davacının beyanları ile yapılan tetkik inceleme ve oluşa nazaran sabit görülmüştür.
Tekel ürün uzmanı bilirkişi ve güvenlik uzmanı tarafından yapılan tetkik inceleme sonucunda, dükkanın ebatları ve malların niteliği ve niceliği bir arada değerlendirilerek belirtilen iş yerinde stoklanmasının mümkün olduğu da anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında esas çözülmesi gereken uyuşmazlık ise beyan edilen malların davacının ticari defterlerinde ve envanterlerinde kayıt olup olmadığı, yani beyan edilen sayı kadar ürünün çalınıp çalınmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu noktada ispat külfeti yukarıda da belirtildiği üzere sigortacı üzerindedir.
Davacının 2014 yılı ticari defterlerinin tetkikinde 31/12/2014 tarihli 188 madde numaralı 2014 yılı kapanış yevmiye maddesine göre veya 01/02/2015 tarihinde 1 madde numaralı 2015 yılı açılış yevmiye maddesine göre davacının 31/12/2014 tarihi itibariyle mevcut stok tutarının 188.305,32 TL olduğu görülmüştür. Dosyaya sunulan faturalara göre hırsızlık olayının meydana geldiği 03/02/2015 tarihine kadar mal alım toplamının 9.988,38 TL olduğu görülmüştür. Davacının 2015 yılı defterlerinde kayıtlı 31/12/2015 tarihli 193 madde numaralı 2015 yılı dönem sonu kapanış virmanı yevmiye maddesine göre davacının 2015 yılında sattığı malların maliyetinin 642.404,37 TL olduğu dolayısıyla günlük ortalama satılan mal maliyetinin 1.760,01 TL olduğu, hırsızlığın meydana geldiği tarihe kadar 33 günlük zaman zarfında davacının satılan malların maliyeti (1.760,01 x 33 = ) 58.080,39 TL olarak hesap olunmuştur.
Davacının olay tarihi itibariyle stok miktarı 140.213,31 TL olarak hesap edilmiş ise de davacının kayıtlarındaki veriler ile dosyadaki belgelere nazaran davacının ticari defterlerinde çalınan ürünlere ilişkin herhangi bir açıklık bulunmadığı gibi, çalınan mallara ilişkin herhangi bir envanter de olmadığı görüldüğünden ne miktarda hangi malların çalındığının tespiti mümkün olmamıştır. Davacı tarafa malların niteliği ve niceliğini tevsik edici belgelerini sunması için defalarca süre verilmiş ise de somut bir belge sunulmamıştır. Dava dilekçesi ekinde ve yargılama esnasında sunulan envanter raporu davacı tarafından tek taraflı olarak hazırlanmış belge niteliğindedir. Zira hırsızlık tarihinden sonraki stok miktar ya da tutarına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge de sunulmuş değildir. Davacı hırsızlıktan sonra stok mallarına ilişkin itibarı mümkün envanter sunsaydı bu envanter ile kök raporda tespit olunan 03/02/2015 tarihli stok tutarı arasındaki fark hırsızlık olayından kaynaklı zarar olarak hükmolunabilirdi. Ancak, davacı taraf verilen kesin süreye rağmen olay tarihi sonrasına ilişkin mahkemeyi ikna edici envanter kaydını sunamamıştır. Sadece 28/02/2015 tarihli eğer hırsızlık olayı olmasaydı olabilecek muhtemel stok miktarını sunmuştur. Bir başka söyleyişle, malların davacı firmaya nereden (hangi firmadan) temin edildiği, satın alındığı, ne kadarının satıldığı ve ne miktarının hırsızlık eylemi sonucu kaybolduğu dosya kapsamı ve yapılan muhasip incelemede anlaşılamamıştır.
Davacının dönem başı mal miktarı, dönem içi alışları ve daha önceki dönemlerdeki satışların maliyeti baz alınarak davacının olması gereken muhtemel stok miktarı kök raporda tespit edilmiştir. Ancak olay sonrası stok miktarına ilişkin itibar edilebilir herhangi bir envanter sunulmamıştır. Ayrıca olay sonrası ne kadar mal satıldığı, ne kadar çıkış yapıldığı belli değildir. Davacının son rapora itiraz dilekçesinde sunmuş olduğu liste ise tek taraflı olay sonrası düzenlenmiş bir liste olup ticari defterlerle içeriği doğrulanamamıştır.
Sonuç olarak ispat külfeti nazara alınarak davacı tarafın zararını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 980,24 TL harçtan mahsubu ile artan 944,34 TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 6.663,89 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına; Davalı tarafından sarfedilen 450 TL bilirkişi giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, hazır bulunan taraf vekilleri yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 06/06/2018

Katip

Hakim
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*