Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/926 E. 2018/1107 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/926 Esas
KARAR NO : 2018/1107

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2015
KARAR TARİHİ : 21/11/2018

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılardan Petrol ürünleri dağıtım firması arasında bulunun otogaz bayilik sözleşmesi uyarınca teminat amacıyla 20.000,00-TL ödeme yapıldığını, diğer davalıların ise 25.000 Usd’ye kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, müvekkilinin bayilik sözlemesi uyarınca bir kısım ariyetler verdiğini, taahhütname uyarınca aylık 3 ton LPG almayı taahhüt ettiklerini ancak 2011 yılı Ekim ayından itibaren davalının alımı bıraktığını, bunun üzerine karşı tarafa ihtarname çekildiğini, yine de taahhüdün yerine getirilmediğini, sözleşmenin 12.5 ile 2. Maddeleri uyarınca müvekkiline verilen 20.000,00-TL teminatın 5 katı kadar 100.000,00-TL tazminatın kendilerine ödenmek zorunda olduğunu, sözleşme sona erdiğinden ariyetin kendilerine teslimine kadar işleyecek gün başına 200 USD kullanım karşılığının da kendilerine ödenmek zorunda olduğunu, haksız fesih söz konusu olduğundan bu cezai şart bedeli ve ariyet kullanım bedelinden şimdilik 20.000,00-TL’nin ilgili temerrüt tarihlerinden itibaren tahsili ile teslim edilen emtiaların davalıdan alınarak davacıya iadesini talep ve dava etmiştir. Daha sonra ıslah ile talebini cezai şart yönünden 90.000,00-TL olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı şirket vekili, taraflar arasında bayilik sözleşmesinin bulunmadığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, kendilerine sözleşme şartlarını dayatıldığını, 5 kata kadar cezai şart talebini hukuken mümkün olmadığını, cezai şartın kendilerinin iktisadi anlamda mahvına sebebiyet vereceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bayilik sözleşmesi uyarınca davalı şirketin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak lisansın iptal edilmesi nedeni ile 2011 yılı Ekim ayından itibaren gaz alımı yapılamadığını, bu nedenle kendilerinin kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, müvekkiline imzalatılan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, zorda kaldığı esnada sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldıklarını, geçerli olsa bile cezai şarta kefilliklerinin söz konusu olmadığını, ayrıca kendileri yönünden temerrüdün gerçekleşmediğini, müvekkilinin davalı şirkete ortak olduğu dönemde davacıya borçlu olmadığını, ortağı olduğu dönemde davalı şirketin edimlerini yerine getirdiğini, ortaklıktan ayrıldıktan sonra şirkette finansal problemler oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, sözleşmenin ihlal edilmesi nedeniyle cezai şart, ariyet kullanım bedeli ile teslim edilen cihazların iadesine ilişkindir.
Taraflar arasında 19/08/2009 tarihli bayilik sözleşmesi yapılmış olup süreye ilişkin hükme göre 19/08/2014 tarihine kadar sözleşmenin hayatta kalacağı düzenlenmekle birlikte ayrıca ariyet taahhütnamesi yapıldığı görülmektedir. Diğer yandan davalılar … ile …’ın sözleşmenin altını 25.000 USD limiti ile sınırlı olmak üzere kefil sıfatıyla imzaladığı görülmektedir. Sözleşmenin düzenlendiği tarih itibari ile yürürlülükte bulunan eBK 483 vd maddeleri uyarınca kefalet anlaşmasının şeklen geçerli olduğu,bu davalıların 25.000 USD ‘nin fiili ödeme günündeki kur karşılığı ile sınırlı olarak sorumluluklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kayıtların incelenmesinde gereksede davalı şirketin cevap dilekçesinde açıkca belirttiği üzere Ekim 2011 den itibaren akaryakıt alımının tamamiyle durdurulduğu sabittir. Davacıda bunun üzerine 17/09/2012 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi fesh etmiştir. Davalı şirket sözleşmeden kaynaklanan akaryakıt borcunu ihlal etmek suretiyle davacının haklı olarak sözleşmeyi fesh etmesine sebebiyet verdiği aşikar olup sözleşmenin 12.5 maddesi uyarınca davacıya 100.000,00-TL tutarında cezai şart ödeme borcu altına girmiştir. Davacının ödemiş olduğu teminat tutarı mahsup edildiğinde davalının 80.000,00-TL tutarında cezai şart borcunun bulunduğu sabittir. Öte yandan davacının ayrıca ariyet konusu malların zamamında teslim edilmemesine bağlı olarak sözleşmenin 4 nolu maddesinde düzenlenen günlük 200 USD kullanım bedelini de talep ettiği anlaşılmaktadır. Davacının ihtarname ile 3 gün içinde malların iadesini talep ettiği anlaşılmaktadır. İhtarnamenin davalı şirkete 24/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla 3 gün sonrası için 28/09/2012 tarihi itibari ile borcun ifasında temerrüde düşüldüğü, davacıya 28/09/2012 den dava tarihi 14/09/2015 ‘e değin kullanım bedelini davalının ödemekle yükümlü olduğu sabittir. Bu zaman zarfına denk gelen 1081 gün ile günlük 200 USD ‘nin çarpımı toplam 216.200 USD kullanım bedeli hesap edilmiştir. Buna göre dava tarihi itibariyle davacının davalı şirketten 80.000,00-TL cezai şart alacağı ile 216.200 USD kullanma bedeli talep edebilecektir. 80.000,00-TL’lik cezai şartın ekonomik açıdan davalı şirketin mahvına sebebiyet verip vermeyeceğinin araştırılması gerekmektedir. Bir an için 216.200 USD kullanım bedelinin de cezai şart olarak nitelendirilebileceği düşünülse bile esasen kullanım bedeli adından da anlaşılacağı üzere hukuki niteliği itibariyle aslında kira sözleşmesinin unsurlarını taşımaktadır. Bunun kira bedeli olarak nitelendirilmesi daha isabetlidir. Dolayısıyla, miktar yönünden cezai şart için benimsenen tacirin mahvına sebebiyet verip vermeme denetimine tabi tutulmayacaktır. Buna göre kullanım bedeline taleple bağlı kalınarak aşağıdaki gibi hükmetmek gerekmiştir.
Mahkememizce alınan 2. ek raporda cezai şartın davalı şirketin iktisadi olarak mahvına neden olacağı denetlenebilir ve ikna edici olarak açıklanmıştır. Zira davalı şirketin son 3 yıla ait mali verileri incelenmiş, şirket öz varlığının sürekli eksi değerde olduğu görülmüştür. Buna göre raporda %50’ye kadar tenkisin hakkaniyete uygun olacağı belirtilmiştir. Mahkememizce alacağın miktar ve mahiyeti, mevcut aktif pasif durumu nazara alınarak takdiren %40 oranında cezai şart tenkisi yoluna gidilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde emtiaların iadesini de talep etmiştir. Ancak buna ilişkin harca esas değer beyan edilmemiştir. Teslim tesellüm tutanağında belirtilen miktarlar konusunda varsa yıpranma payı yönünden açıklama yaptırılıp iadesi istenen mallar için harç tamamlatılmıştır. Sözleşmedeki malın iadesine ilişkin hükümleri de nazara alınarak ariyet taahhütnamesinde belirtilen malların da iadesi gerekmiştir.
Davalı şirket vekili sözleşmenin genel işlem koşullarını içerdiğini, dava dışı ve elde olmayan sebeplerden dolayı ruhsat iptal edilmesine bağlı olarak gaz alımının durdurulduğunu beyan etmiş ise de, her iki taraf tacir olup basiretli tacir gibi hareket etmeleri zorunludur. Ruhsatın iptali ile genel işlem koşulları savunması bu sebeple dinlenmemiştir.
Davacı vekili 15/12/2017 tarihli dilekçesi ile cezai şart yönünden 80.000,00-TL, ariyet kullanım bedeli yönünden 10.000,00-TL olmak üzere toplam 90.000,00-TL üzerinden talebini ıslah ederek harcını yatırmıştır. Öte yandan malın iadesini talep ettiği alacak kalemi yönünden 79.577,78-TL üzerinden eksik peşin harcıda ikmal ettiği görülmüştür. Buna göre aşağıdaki şekilde yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca cezai şart, ariyet kullanım bedeli ve malın iadesine hükmetmek gerekmiştir. Cezai şartın tahsili istemiyle açılan davalarda miktarın fahiş olup olmadığının veyahut tacirin mahvına sebebiyet verip vermediği takdiri hakime aittir. Davacının bunu önceden takdir ve tespit etmesi mümkün değildir. Bu nedenle sözleşme ile belirlenen cezai şartın tahsilini talep hakkına sahip davacının açtığı dava neticesinde cezai şartın mahkemece fahiş görülerek tenkisi halinde tenkis edilen miktardan dolayı davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği açıktır. Diğer bir ifadeyle, hakimin takdir hakkını kullanarak yapmış olduğu indirim miktarı vekalet ücretinin hesabında dikkate alınamayacağından reddolunan kısım üzerinden davalı lehine karşı vekalet ücretine hükmedilmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/18-421 Esas, 2009/526 Karar sayılı 18/11/2009 günlü içtihadı)
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Cezai şart bedeli 80.000,00-TL’den takdiren %40 oranında tenkis yapılarak 48.000,00-TL’nin davalı şirket … Petrol ürünleri … LTD. ŞTİ. Yönünden 05/10/2012 tarihinden, diğer davalılar yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline davacıya ödenmesine,
2-Ariyet kullanım bedelinin 10.000,00-TL’nin de davalı şirket … Petrol ürünleri … LTD. ŞTİ. Yönünden 05/10/2012 tarihinden, diğer davalılar yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline davacıya ödenmesine,
3-Davalılar … ile …’ın kefalet limiti 25.000 USD’nin fiili ödeme günündeki kur karşılığı ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasına,
4-Malın iadesi talebinin kabulü ile; 19/08/2009 tarihli teslim tesellüm tutanağında belirtilen bir adet 10 m3 tank, bir adet kademeli travaini 8 kademeli pompa, bir adet çiftli dispenser, bir takım mekanik tesisat, bir adet elektrik panosu, bir takım elektrik tesisatı ile bir takım gaz kaçak kontrol sisteminin davalı şirketten alınarak davacıya iadesine,
5-Yukarıda belirtilen emtiaların aynen iadesinin imkansız olması halinde bedelin İİK’nın 24. maddesi uyarınca icra müdürlüğünce infazla nazara alınmasına,
6-Cezai şart takdiri indirim sebebi olduğundan aleyhe karşı vekalet ücretine hükmedilesine yer olmadığına,
7-Alacak kalemleri yönünden alınması gereken 6.147,90- TL harçtan peşin alınan ve sonradan ikmal edilen 1.536,98-TL harcın mahsubu ile, bakiye 4.610,92-TL’nin davalılardan müştereken ve mütelselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına; malın iadesi talebi yönünden alınması gereken 5.435,95-TL harçtan peşin alınan 1.358,98-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.076,97 -TL’nin davalılardan … Petrol ürünleri … LTD. ŞTİ.’den alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından sarfedilen, 341.55-TL peşin harç, 27.70- TL başvuru harcı, 4.10-TL vekalet harcı, 1.195,43-TL ıslah harcı olmak üzere cem’an 1.568,78-TL’den ibaret harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, ayrıca malın iadesi talebi yönünden 1.358,98-TL tamamlama harcının da davalılardan … Petrol ürünleri … LTD. ŞTİ.’den alınarak davacıya ödenmesine,
9-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen cezai şart ve ariyet kullanım bedeli yönünden 9.950,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine; malın iadesi talebi yönünden 9.103,56 -TL vekalet ücretinin ise davalılardan … Petrol ürünleri … LTD. ŞTİ.’den alınarak davacıya ödenmesine,
10-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 191.2 TL posta ve tebligat masrafı, 2.100 TL bilirkişi masrafı olmak üzere cem’an 2.291,2 TL’den ibaret yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davalılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
11-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin,Davalı … Vekilinin ve Davalı … Petrol vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 21/11/2018

Katip …

Hakim …

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*