Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/891 E. 2019/71 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/891 Esas
KARAR NO : 2019/71 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2015
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 02/09/2015 tarihli dilekçesinde özetle; “… vekili tarafından, müvekkilinin sayaç okuma işçisi olarak müvekkili İdare ve … A.Ş. bünyesinde sayaç okuma işçisi olarak aralıksız çalıştığını ve işten çıkarılması sebebiyle ödenmeyen işçi alacağının tahsili istemli olarak …. İş Mahkemesinin … Esası ile dava açıldığını, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 18.03.2014 tarih ve … K sayılı karar ile davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporundaki hesap miktarı ve ıslah dilekçesindeki miktarlar dikkate alınarak dava dilekçesinde yazılı işçilik alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verildiğini, bunu üzerine yapılan takip konusu tüm bedelin müvekkili idarece ödendiğini, müvekkili ile davalı arasında akdedilen sözleşme gereği müvekkilinin yapmış olduğu ödemeden davalı şirketin sorumlu olduğunu, davalı taraf ile müvekkili idare arasında akdedilen sözleşme ve şartname hükümleri gereği mezkûr mahkeme kararı dikkate alınarak, davalıdan fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili tarafça ödenmek zorunda kalınan toplam 41.776,78-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligatın yapıldığı, davalının davaya cevap vermediği ve duruşmalara da katılmadığı görülmüştür.
… İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde …. İş Mahkekesinin … E sayılı dosyasında hüküm altına alınan 14.196,54.-Tl asıl alacağa % 9 temerrüt faizi, takip eden dönemlere ilişkin kıdem tazminatı ile … İş Mahkekesinin … E sayılı dosyasının mahkeme masraflarının ile birlikte 34.432,48.-Tl için takip yapıldığı anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 06.07.2018 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; “1.Seçenekte; davacının ödediği tutarın tamamını rücu hakkının bulunduğunun kabulü halinde davalıdan talep edilebilir alacak tutarının aşağıdaki gibi olduğu; Dava dışı … Ltd. ile … A.Ş ortaklığı 30.999,82-TL, Davalı … A.Ş ( 6.177,76 + 2.702,34 + 1.896,86 )+ 10.776.96 TL olup Toplam 41.776,78 TL dir. Faiz başlangıcının; 2.182,40 TL. için 14.08.2015 ödeme tarihi, 8.594,56 TL. için 20.08.2015 ödeme tarihi olacağı, 2.Seçenekte; davacının ödediği tutarın yarısını rücu hakkının bulunduğunun kabulü halinde davalıdan talep edilebilir alacak tutarının; Dava dışı … Ltd. ile … A.Ş ortaklığı, 15.499,91-TL, Davalı … A.Ş (3.088,88+1.351,17+948,43) + 5.388.48 TL ,Toplam 20.888,39 TL olar bulunmuştur. Faiz başlangıcının; 1.091,20-TL için 14.08.2015 ödeme tarihi, 4.297,28-TL için 20.08.2015 ödeme tarihi olacağı” sonuç ve kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Çalışan tarafından …. İş Mahkekesinin … E sayılı dosyası ile İş Mahkemesinde açılan dava sonucu 4857 Sayılı İş Yasası kapsamında verilen karardaki sorumluluk hali tarafların işçilere karşı olan sorumluluğunu düzenlemektedir. Dosyamızdaki taraflar arasındaki hukuki ihtilaf İş Yasasından kaynaklanmadığından İş Yasası hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Hizmet Alım Sözleşmesi ile İdari Şartname hükümlerinde sözleşme bedeline dahil giderler; Ulaşım, sigorta, vergi, resim ve harçlar olarak belirtilmektedir. Diğer yandan; Yüklenicinin Sözleşme Konusu İş İle İlgili Çalıştıracağı Personele İlişkin Sorumluluklarını düzenleyen 22.maddesinde ise “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ile Genel şartnamenin altıncı bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” demektedir.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2017/76373 E. sayılı emsal kararında ise özetle; “..Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Bu nedenle, davacı ile davalı arasında düzenlenen sözleşmenin “yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları” başlıklı 22. maddesinde; yüklenicinin sözleşme konusu işjle ilgili Şartnamenin altıncı bölümünde belirlenmiş olup yüklenicinin bunları aynen uygulamakla yükümlü olduğu belirtilmiş ise de, Genel Şartnamenin 6. bölümünde dava konusu ile ilgili bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki Hizmet alım sözleşmeleri ve ekleri olan şartnamelerin diğer hükümleri incelendiğinde, davacı Bakanlığın çalıştırılacak işçiler ile ilgili işe başlama, çalışma koşulları, denetleme, mali haklarının ödenmesi ile ilgili denetim ve kontrolü tamamen elinde bulundurduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde, işçilerin iş akillerinden doğacak tazminattan hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğu hususunda bir düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, tacir olan davalıların çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda oldukları ancak, davacı Bakanlığın da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların varı varıva sorumlu olduâunun kabulü gerekir. Ayrıca davacının kıdem tazminatı alacağına konu ödediği işçilik haklarından doğan bedelden, davalı şirketlerin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı sorumlu olacağı, ihbar tazminatı yönünden İse davalı … Ltd Şti’nin son işveren olarak haklı bir neden olmadan iş akitlerine son verdiği dava dışı işçinin bu alacak talebinin tamamından sorumlu olması gerektiği gözetilerek ve işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti açısından da davacının davalılara rücu edebileceği kıdem, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının miktarına göre bir oranlama yapılarak davalının bu ilkeler çerçevesinde sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, aksi düşüncelerle dava dışı işçiye ödenen tazminat miktarının tamamının davalıya rücu edilebileceği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ye yasaya aykırı olup, bozma nedenidir….” demektedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 167’nci maddesine göre “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.” demektedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 73/1. maddesine göre müteselsil sorumluların birbirine karşı açtıkları rücu davalarında zamanaşımı süresi 2 yıl olup, somut olayda ödeme tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Dosyamızdaki hukuki taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme hükümlerine göre, sözleşmede hüküm bulunmaması halinde ise genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekmektedir. Somut olayda dava konusu alacağın ne şekilde sorumlulara rücu edileceğine ilişkin sözleşmelerde açık bir hüküm bulunmamaktadır. Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin ödemelerin tamamının rücu edilebileceği yönünde kararlan bulunduğu gibi, Ödenen tutarın yansırım rücu edilebileceği ilişkin kararlan da mevcuttur.
Bilirkişice 1. seçenek olarak belirlenen ve mahkememizinde kabulünde bulunan ödemenin tamamının rücu edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Davanın konusu, davacı asıl işveren tarafından, davalı alt işverenler nezdinde çalışana ödenen kıdem ve ihbar tazminatı, izin ücreti ile ücret alacağından kaynaklanmaktadır.
Kıdem tazminatı ile izin ücreti tüm çalışma süresi dikkate alınarak işçinin son ücretine göre belirlenmektedir. Bu durumda da işçinin her bir alt işveren nezdinde geçen çalışma sürelerinin tamamı kıdem tazminatı ile izin ücreti hesabında dikkate alınmakta ve alacak tutarına etki etmektedir. Bu durumda da sonuçta çalışmaya bağlı olarak biriken borcun ve ferilerinin her bir alt işverenin (yüklenicinin) toplam çalışma süresinin kendi dönemlerinde geçen çalışmaya orantılanması suretiyle sorumluluğu ayrı ayrı belirlenecektir.
Çalışanın ücret alacağı sadece davalı nezdinde geçen çalışma süresine isabet ettiğinin ücret alacağı ile bunun ferilerinden sadece son işveren sorumlu tutulacaktır. … İş Mahkemesinde açılan davada alacak hesabma esas alman 22.12.1999 -15.03.2010 tarihleri arası geçen 10 yıl, 3 ay, 23 günlük( 10×360+2×30+23 = 3.683 günlük) dönemde alt işverenleri ile bunlar nezdinde geçen çalışma süreleri 3.683 gün olarak belirlenmiştir. Davacı tarafından ödenen toplam 41.776,78 TL nin hesaba esas alınacak dökümü bilirkişi raporunda belirlenen Hesap esas alınacak alacak dökümü 37.177,57- TL Kıdem tazminatı + faizleri + yargılama ve icra giderleri toplamı 2.702,34-TL İhbar tazminatı ve faizleri + 1.896.86 TL ücret alacağı ve faizleri ile birlikte toplam 41.776,78 TL olarak bulunmuştur. Bu durumda davacının ödediği tutarın tamamını rücu hakkının bulunduğundan davacının davalıdan talep edilebilir alacak tutarının aşağıdaki gibi olduğu; Dava dışı … Ltd. ile … A.Ş ortaklığı 30.999,82 -TL Davalı … A.Ş ( 6.177,76 + 2.702,34 + 1.896,86)= 10.776,96 -TL olarak bulunmuştur.
Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Dosyamızda davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Bu nedenle temerrüt dava tarihinde oluşmuştur.
Tüm bu açıklamalardan belirlendiği üzere davanın kısmen kabulü ile 10.776,96-TL nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İş bu davanın kısmen kabulü ile 10.776,96 Tl nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Karar ve ilam harcı 736,17-TL ve alınmayan 44,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 780,57-TL nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 724,60-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 186,92-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/01/2019

Katip …

Hakim …