Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/865 E. 2018/1157 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/865 Esas
KARAR NO : 2018/1157

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/08/2015
KARAR TARİHİ : 04/12/2018

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, dava dışı sürücü …’in 30.03.2012 tarihinde yönetimindeki … plakalı ticari oto ile yol kenarında yürüyen davacı müvekkile sol taraftan çarptığını, kazanın gerçekleşmesinde …’in %100 kusurlu olduğunu ve müvekkilinin kusuru olmadığını, sakatlanarak beden gücü kaybına ve kazanç kaybına uğrayan müvekkili için şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, davanın zamanaşımı yönünden reddini talep ettiğini, davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirketi nezdinde … nolu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin zorunlu karayolu mali sorumluluk sigorta poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı, sigortalı araç sürücüsüne raci kusur ve zararı kanıtlanması gerektiği, zararın kanıtlanmaması halinde müvekkili şirketin sorumluluğu olmadığını, davacı yanın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi isteminin reddini gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dilekçe teatisinin tamamlanmasından sonra Mahkememizce ön inceleme günü tayin edilerek taraf vekillerine tebliğ ile bildirilmiştir. Ön incelemede uyuşmazlık tespit edilmiş, tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Yapılan tahkikat kapsamında kaza yapan aracın trafik kaydı, davacının yaralanması nedeni ile yapılan tedaviye ilişkin hastane kayıtları, kazaya ilişkin soruşturma dosyası, sigorta hasar dosyası getirtilmiştir.
Davacanın kaza nedeni ile yaralanmasına bağlı geçici iş göremezlik süresi ile sürekli iş göremezlik oranının tespiti için dosya Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu’nun 15/02/108 tarih ve 981 sayılı raporu ile davacının sürekli iş göremezlik oranıın %11 ve geçici iş göremezlik süresinin 11 ay olduğu bildirilmiştir.
6100 sayılı Yasanın 266.maddesi uyarınca dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek kazanın meydana gelmesindeki kusur oranları ve davacının sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının hesaplanması istenilmiş, bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu rapor ile kazanın meydana gelmesinde davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %50 ve davacı yayanın %50 oranında kusurlu olduğu, poliçe tanzim tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre davacının sürekli ve geçici iş göremezlik zararının 47349,20 TL olduğunu bildirmiştir. Davacı vekili rapor doğrultusunda talep sonucunu arttırmış, davalı vekili rapora karşı yazılı beyanlarını sunmuştur.
Davalı vekilinin beyanı doğrultusunda uzlaşma tutanağı olup olmadığı hususunda CBS’ye müzekkere yazılmış, cevabi yazı ile uzlaşma olmadığı bildirilmiştir. Her ne kadar davalı aksi yönde beyan sunmuş ise de davacının tazminat haklarında da feragat ettiğine dair açık beyanını içerir bir belge ile uzlaşma sağlandığına dair tutanak olmadığından itiraz yerinde görülmemiştir.
Dava trafik kazası nedeni ile sürekli ve geçici iş göremezlik zararının tazmini istemine dairdir.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Yasa gereğince işleten, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmakla, Yasanın 3.maddesinde tanım çerçevesinde, sürücü ve şoför aracı sevk ve idare eden kişi; araç sahibi araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi; işleten ise araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Buna göre, kural olarak zarar gören, sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda Borçlar Kanunu’nun 49.maddesine göre sürücüye, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesi hükmünce de motorlu araç işletenine karşı dava açabilecektir. Sürücü ile araç işletenin sorumluluğu BK md 61 anlamında dayanışmalıdır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10, Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
Bu yasal çerçevede eldeki davanın değerlendirilmesinde, davacı davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %50 ve davacının %50 kusuru ile meydana gelen kazada Adli Tıp Kurumu raporuna göre %11 sürekli iş göremezlik oranı ve 11 ay geçici iş göremezlik süresi oluşacak şekilde yaralanmış olup bu yaralanması nedeni ile zarar miktarı bilirkişi eli ile hesaplanmış olmakla, talep arttırım dilekçesi de gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile 47.349,29-TL sürekli ve geçici iş göremezlik zararı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen dava değerine göre alınması gerekli 3.234,42 TL harçtan peşin alınan harç ile tamamlama sureti ile yatırılan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 27,70 başvuru harcı, 27,70 peşin harç ve 158,31 TL tamamlama harcı ile davacı tarafından karşılanan 2.051,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Yargılama kapsamında alınan ATK fatura bedeli 564,50 TL’nin davalıdan tahsili ile ilgili Kurum hesabına yatırılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 5.558,42 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 04/12/2018

Katip …

Hakim …