Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/804 E. 2018/735 K. 22.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/804 Esas
KARAR NO : 2018/735
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/08/2015
KARAR TARİHİ : 22/06/2018
Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile müvekkili ile davalı şirket arasında taşeron sözleşmesi yapıldığını, taşeron şirkete … Bankası … … Şubesi’ne ait … seri numaralı, 15.09.2015 keşide tarihli ve 33.000,00-TL bedelli çek keşide edilerek verildiğini, davalı şirketin yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı şirkete avans olarak verilen çekin kırdırılmaya çalışılması teşebbüsünden sonra … 8. Noterliğinin 26/06/2015 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı şirketin ihtara rağmen akde ayrılıkları verilen sürede ve ihtara rağmen bertaraf etmemesi ve üstlenmiş olduğu işe başlamaması üzerine bu kere de davalı şirkete 06.07.2015 tarihli … 8.Noterliğinin 06/07/2015 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderilerek sözleşmenin feshedildiği ihtar edildiğini beyanla müvekkili şirketin davalı taraf uhdesindeki dava konusu çek kadar borcu bulunmadığının tesiti ile bedelsiz kalan çekin iptalini, çekin ödenmesi halinde davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalı yana tebliğ edilmiş, davalı yanıt vermemiştir.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşeron sözleşmesi kapsamında davalının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiası ile avans olarak verilen çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve çeklerin iptali; çekin ödenmesi halinde ise istirdat istemini konu alıp davalının davaya yanıt vermediği, buna göre dava konusu çeklerin avans olarak verilip verilmediği, davacının anılan çekler nedeniyle davalıya borcu bulunup bulunmadığı, ödenen çek bedellerinin iadesinin gerekip gerekmediği hususlarında anlaşmazlık olduğu tespit edilmiştir. Aynı oturumda 6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkememize sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verilmesine, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının hazır bulunan taraflara tefhim, hazır bulunmayan taraflara tebliğ ile ihtarına karar verilmiş, ihtar içeren ön inceleme zaptı davalıya tebliğ edilmiştir. Bundan başka, çekin avans olarak verildiğini iddia eden davacı yana ıspat yükü kendisinde olmakla iddiasına dayanak yazılı delillerini sunmak üzere aynı süre aynı ihtar ile verilmiş davacı delillerini sunmuştur.
Dava dayanağı çek kayıtlarının istenilmesi için ilgili bankaya müzekkere yazılmış cevabi yazı ile çekin … tarafından ibraz edildiği ve ödendiği bildirilmiştir. Yazı ekinde bulunan çek suretinin incelenmesinde, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu, 33.000,00 TL miktarlı çek olduğu görülmüştür.
Davacı vekilince sunulan delillerin incelenmesinde, taraflar arasında taşeron sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeye göre bedelin 60.000,00 TL olup sözleşme anında 28.000,00 TL + KDV lik kısmın 02/08/2015 vadeli çek ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Dava avans olarak verildiği iddia olunan çek nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti davası iken, çekin ödenmesi nedeni ile ödenen bedelin istirdadı ve çekin iptali istemini konu almaktadır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 11/05/2017 tarih, 2016/17472 esas ve 2017/3672 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere kural olarak çek, bir ödeme vasıtası olup, aksi kararlaştırılmadıkça mevcut bir borcun tediyesi amacı ile verildiği yönünde bir karine mevcut olmakla, bu karinenin aksini iddia eden davacının, çeklerin avans olarak verildiğini ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delille ispatlamakla yükümlülüğü altında bulunduğu nazara alınarak, davacı yana borçlu olmadığının tespitini talep ettiği çekin avans olarak verildiğine ilişkin yazılı delillerini sunmak üzere tensip zaptının tebliğinden itibaren 2 hafta kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde ara karar gereği yerine getirilmediği takdirde bu hususta bir daha delil bildiremeyeceği ve mevcut dosya kapsamına göre değerlendirme yapılacağı da ihtar edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Yasanın 790.maddesine göre; “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır”.
6102 sayılı Yasanın 792. maddesine göre; “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.”
Bu madde hükmüne göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki geri vermekle yükümlüdür. Kötü niyetle iktisap veya iktisapta ağır kusurun ispatı ise çek istirdadını talep eden davacıya aittir.
6102 sayılı Yasanın 818/1-e maddesi delaleti ile uygulanması gereken 687.maddesi uyarınca poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
6102 sayılı TTK’nın 792. maddesine göre ”çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü doğrultusunda ispat yükü davacı taraftadır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 19/12/2017 tarih, 2016/6788 esas ve 2017/7374 karar sayılı ilamı; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 18/12/2017 tarih, 2016/5404 esas ve 2017/7336 karar sayılı ilamı; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 23/10/2017 tarih, 2016/3241 esas ve 2017/5576 karar sayılı ilamı; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 12/01/2015 tarih, 2014/14243 esas ve 2015/176 karar sayılı ilamı.
Bu bilgiler ışığında davacının çek iptali istemi yönünden yapılan incelemede dava konusu çekin ciro yolu ile dava dışı kişiye devredilmiş olduğu tespit edilmiştir. Somut olayda dava konusu çekte lehtardan hamile ciro silsilesinin tam olduğu, herhangi bir kopukluk bulunmadığı anlaşıldığından dava dışı hamilin yetkili hamil olduğunun kabulü gerekir; bu itibarla davacının çekin iptali talebi yerinde görülmemiştir.
Davacının menfi tespit iken istirdada dönüşen davası yönünden yapılan değerlendirmede ise ;
Kural olarak çek, bir ödeme vasıtası olup, aksi kararlaştırılmadıkça mevcut bir borcun tediyesi amacı ile verildiği yönünde bir karine mevcuttur. Bu karinenin aksini iddia eden davacı, çekin avans olarak verildiğini ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delille ispatlamakla yükümlüdür. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 15/05/2017 tarih, 2016/15867 esas ve 2017/3820 karar sayılı ilamı; 18/09/2017 tarih, 2016/10462 esas ve 2017/5933 karar sayılı ilamı; 11/05/2017 tarih, 2016/17472 esas ve 2017/3672 karar sayılı ilamı.
Davacı, çekin avans olarak verildiğine ilişkin yazılı delil sunmamıştır. Her ne kadar davacı taraflar arasında akdedilen sözleşmeyi sunmuş ve anılan sözleşmede 28.000,00 TL + KDV lik kısmın 02/08/2015 vadeli çek ile ödeneceği kararlaştırılmış ise de, dava konusu çekin keşide tarihi 15/09/2015 tarihi olup, sözleşmede belirtilen kayıt ile örtüşmemektedir. Davaya konu edilen çekin, bu sözleşme kapsamında avans olarak verildiği tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ve çeke keşide tarihi, miktar itibari ile açıkça atıf yapan yazılı delil ile ispat edilememiştir. Bu anlamda davacı ispat külfetini yerine getirememiştir.
Bununla birlikte, davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olmakla, bu delili hatırlatılmış, yemin delilinin kullanılacağının beyan edilmesi üzerine davalıya davetiye çıkarılmış, davalı yargılamanın hiçbir aşamasına katılmamış, beyanda bulunmamıştır.
Bu itibarla, davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile 33.000 TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan alınması gerekli 2254,23 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı ve peşin harç ile davacı tarafından karşılanan 217,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3960,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2018

Katip Hakim