Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/774 E. 2019/468 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2015/774 Esas
KARAR NO: 2019/468 Karar

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 19/10/2009
KARAR TARİHİ: 14/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 19.10.2009 tarihli dilekçesinde özetle; “müvekkilinin davalı bankanın … Şubesinin müşterisi olduğunu ve elinde tuttuğu çeklerin bir kısmını davalı bankanın … Şubesine günü geldiğinde tahsil edilmesi için müvekkilinin … nolu hesabına alacak kayıt edilmek üzere emanete verdiğini, ekte sunulan çek telsim fişinden anlaşılacağı üzere toplam 3 adet çekinde davalı banka şubesine teslim edildiğini, çek dökümlerinin İstanbul ödem yeri olan; … 15.05.2009 keşide tarihli … seri nolu 26.820 TL meblağlı keşideci …, …Bankası 30.04.2009 keşide tarihli … seri nolu 20.000 TL meblağlı keşideci …Şti.,… Bankası 31.10.2009 keşide tarihli … seri nolu 35.000 TL meblağlı keşideci …Şti, bu çeklerin bazılarının ödeme günleri geçmesine rağmen müvekkilinin davalı banka şubesine giderek çek bedellerinin hesabına işlenmediğini öğrenerek kendisine ödenmesini istediğini davalı banka şube yetkililerinin inkara yönelik şüpheli tutumları nedeniyle bu talebini …Noterliğinin 03.06.2009 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle dile getirildiğini, müvekkili tarafından davalı banka yetkilileri hakkında Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığına … Sor.Sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı bankanın eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğunu müvekkilinden emanet olarak alınan çeklerin hesabına işlenmediği gibi müvekkiline de iade edilmemiş olması nedeni ile bedellerinin temerrüt tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle birlikte müvekkiline ödettirilmesi gerektiğini, davalının eyleminin halksız fiil niteliğinde değerlendirilmez ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi ve temerrüt tarihi olan 04.06.2009 (ihtarnamenin tebliğ tarihi ) tarihinden itibaren reeskont avans faizi ödettirilmesi gerektiğini, tüm bu gerekçelere istinaden müvekkilinden emanet olarak teslim alındığı halde iade edilemeyen toplam 3 adet çekin toplam bedeli olan 81.820,00TL nin fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutarak şimdilik 10.000,00TL lık kısmına temerrüt tarihi olan 04.06.2009 gününden itibaren reeskont avans faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin verdiği 06.01.2010 tarihli cevap dilekçesinde öncelikle; “yetkili mahkeme İstanbul Ticaret mahkemeleri olduğundan yetkisizlik kararı verilmesini talep ederek esas yönünden ise müvekkili bankanın … Şubesi ile … arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden açılan kredi hesabı gereğince kullandırılan kredilerin vadesinde ödenmeyince kredilerinin kat edildiğini, kredi ilişkisi süresince dava dışı borçlu… ‘in elindeki müşteri çekelerini tahsilinde kredi borcundan mahsup edilmek üzere müvekkili bankanın … Şubesine ciro ve temlik ederek teslim ettiğini, tahsil olunan çekler kredi borcundan mahsup edildiğini, karşılıksız kanla çeklerin ise temlik edilmiş olmaları sebebi ile müvekkili banka tarafından icra takibine konu edildiğini, davacının düzenlemesinin her zaman mümkün olan bir belgeye dayanarak çeklerin kendinse iadesini talep etmesinin yasal bir dayanağının bulunmadığını çünkü …’ün hesabına 01.04.2008 tarihinden bu yana çekler alınmadığını , dava konusu çekler üzerinde herhangi bir silinti kazıntı ve tahrifatın bulunmadığını yani bankaya teslim edildiği gibi muhafaza edildiğini süresinde de muhatap bankalara ibraz edildiğini, davacının müvekkili bankanın … Şubesinin kredili müşterisi olduğunu, davacının çeklerin kendisi tarafından müvekkili banka şubesine verildiğine dair dayanak yaptığı “çek tevdii bordrosu” düzenlemesinin her zaman mümkün olan bir belge olduğunu, bu çeklerin neye istinaden verildiğinin de dava dilekçesinde açıklanmadığını, kredi borcu bulunmayan bir bankaya çeklerin neden verildiğinin açıklanmayıp böyle bir iddiada bulunulmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu bununla birlikte davaya dayanak edilen belgenin incelenmemsinde belgenin başlığında …A.Ş. yazdığının görüleceğini, ayrıca davacı tarafından müvekkili bankaya teslim edildiği iddia olunan dava konusu çeklerin …bank A.Ş. … Şubesince teslim alındığına dair bir ibarenin de davaya dayanak teşkil eden belge üzerinde bulunmadığını, davacının arkasında cirosu bulunan çeklerden dolayı sorumluluğunu ortadan kaldırmak için böyle bir yola başvurduğunun apaçık ortada olduğunu çeklerin hamiline keşide edilmiş olup arakasında …’ünde cirosunun bulunduğunu davacının cirosundan sonra şube müşterisi…’in çekleri ciro ederek müvekkili bankaya teslim ettiğini, … 15.05.2009 keşide tarihli 4011435 seri nolu 26.820 TL meblağlı keşideci … olan çekin muhatap bankaya süresinde ibraz edildiğini karşılığının bulunmadığından buna ilişkin şerhin çekin arkasına düşüldüğünü ,bu çek ile ilgili olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.Sayılı dosyasından takibe geçildiğini, icra takibin devam ettiğini, …Bankası 30.04.2009 keşide tarihli 1194005 seri nolu 20.000 TL meblağlı keşideci …Şti., olan çekin muhatap bankaya süresinde ibraz edildiğini karşılığının bulunmadığından buna ilişkin şerhin çekin arkasına düşüldüğünü, bu çek ile ilgili olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.Sayılı dosyasından takibe geçildiğini, icra takibin devam ettiğini, …Bankası 31.10.2009 keşide tarihli …seri nolu 35.000 TL meblağlı keşideci …Şti, çekin muhatap bankaya süresinde ibraz edildiğini ve çekin tahsil olunduğunu, tahsil edilen meblağın… Şubesi kredi borçlusu…’in kredi borcundan düşüldüğünü beyanla, husumet yönünden davanın reddine, bu talebin kabul edilemeyerek işin esasına girilmesi halinde yasal dayanaktan yoksun ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar vekilleri delillerini dosyaya sunmuşlar Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı 01/07/2010 günlü kararı ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verildiği kararın 10/01/2011 tarihinde kesinleşerek dosyanın mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Bu dosyamızda devam eden yargılama sırasında taraf delilleri toplanmış banka kayıtları celp edilmiş dava dışı…’in kullandığı kredilere ilişkin hesap hareketlerine ait kayıtlar getirtilmiş, davacının emsal olarak gösterdiği yine … Bank A.Ş nin davalı olduğu ve yine aynı bankanın … şubesinde tahsil için verilen çeklerin tahsil edilmediği ve başka birinin kredi alacağına istinaden ciro edildiği iddiası ile İstanbul …ATM de … Esas sayılı dosyası ile görüldüğü davanın dosyası celp edilmiş ve davacının …,davalının … Bank AŞ. olduğu, çek tevdii belgesi ile davalı bankaya tevdii edilen çeklerin bankaca yapılan tahsilatların dava dışı…’in kredi borcuna mahsup edildiği ve adı geçen davacının hesabına aktarılmadığı bu nedenle çek bedellerinin bankadan tahsili le davacıya verilmesine yönelik ıslah talebide değerlendirilerek davanın kabulüne dair 21/11/2012 tarihinde karar verildiği kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Dosya davacı alacağının hesaplanması yönünden resen seçilen konusunda uzman bankacı bilirkişi …’e tevdii edilmiş, bu bilirkişi tarafından 14/05/2012 havale tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davacının davasının ıslah edilmiş hali ile 81.820,00-TL üzerinden kabulü ile bunun 10.000,00-TL sine dava tarihinden itibaren kalan ve ıslah edilen 71.820,00-TL sinin ise ıslah tarihi olan 08/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2013/6850 E, 2014/14061 K sayılı 18.09.2014 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; “Dava, tahsil edildiğinde davacının hesabına alacak kaydedilmek üzere davalı bankaya verilen çeklerin, davacının talimatı dışında davalı bankanın başka bir müşterisinin kullandığı krediye teminat olarak gösterildiği iddasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Davalı tarafça, çeklerin davacı tarafından değil, dava dışı kredi borçlusu… tarafından ciro ve temlik edildiği savunulmuş, mahkemece, davanın kabulü ile çeklerin toplam tutarının tahsiline karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça çeklerin bankaya tesliminin delili olarak dosyaya sunulan bordro üzerindeki imzanın sonradan eklendiği ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporunda da belge aslının ortasında bulunan banka kaşesi üzerinde tek bir paraf şeklindeki imzanın, müfettişlik raporu ekindeki belgede bulunmadığının görüldüğü belirtilmiştir. Davalı tarafça temyiz aşamasında sunulan iddianame örneğinden, davacı hakkında söz konusu çek bordrosuyla ilgili olarak başlatılan soruşturma sonucunda resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı, davanın derdest olduğu hususları anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece söz konusu belgenin davalı banka tarafından düzenlendiği kabul edilerek hüküm kurulmuş olduğundan, ceza yargılamasının sonucunun beklenmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğinden, kararın davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Dosyamızda davacı vekilinin karar düzeltme istemininde bulunmuş olup Yargıtay 11.Hukuk Dairesini 26.05.2015 gün, 2015/290 Esas, 2015/7089 K sayılı karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 18.09.2014 gün, 2013/6850 Esas, 2014/14061 Karar sayılı bozma kararının gerekçesinin tamamen kaldırmıştır.
Tashihi karar ilamında özetle; “Bu itibarla, mahkemece içinde bankacılık uygulamaları konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu heyetten rapor alınarak, …’e davalı banka tarafından kredi verilip verilmediği, verilen bu kredinin kimin hesabına aktarıldığı, davaya konu çeklerin ne zaman bankaya teslim edildiği, çek teslim bordrosunda geçen …A.Ş’nin dava konusu olayla ilgisinin ne olduğu, … tarafından bankaya verilen çek teslim bordrolarında aynı şirketin isminin geçip geçmediği, çeklerde usulsüz olarak…’in isminin eklenip eklenmediği belirlenerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını karşılamaktan uzak bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle mahkeme ilamının bozulması gerekirken, yazılı gerekçelerle bozulması nedeniyle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 18.09.2014 gün, 2013/6850 Esas, 2014/14061 Karar sayılı bozma kararının gerekçesinin tamamen kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri ile mahkememizce verilen ilk hüküm, bu hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay ilamı ve tashihi karar ilamı üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 03.07.2017 tarihli 10 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Çekin arka yüzünde ciranta sıfatıyla… isminin sonradan ekleme yapılmış olmadığı. …’e davalı bankaca kredi kullandırılıp, öngörülen süre içinde kredi borcu ödenmeyince kanuni takip işlemleri başlatılmıştır. Davalı bankaca…’e kullandırılan krediler bu kredi lehtarı şahsın hesabına aktarılmıştır. Üçüncü şahıs hesabına aktarıldığına ilişkin açık bir kayda rastlanılamamıştır. Dava konusu çeklere ilişkin olduğu iddia edilen çek tevdi bordrosu tarihi 14.01.2009 olarak gözükmekte ise de, dava konusu çekler 05.03.2009 tarihinde davalı banka resmi kayıtlarına intikal etmiştir. Çek tevdi bordrolarında … A.Ş. antetli kağıtlar kullanılmıştır. Normal koşullarda davalı banka antetli kağıtların kullanılması gerekir. Bu durumda çeklerin … A.Ş.den alınmış olabileceği kuvvetle muhtemel olduğu için bu şirketin antetli kağıtlarının kullanılmış olduğu düşünülmektedir. … tarafından davalı bankaya tevdii edilen bir kısım çeklerde de … A.Ş. antetli kağıtların kullanılmış olduğu, bir kısmında ise davalı banka antetli çek tevdi bordrolarının kullanılmış olduğu. Tüm delillerin takdiri mahkemeye ait olmak üzere, dava konusu çeklerin… tarafından davalı bankaya tevdi edilmiş olduğu kanaatinin edinildiği” belirlenmiştir.
Bu rapordan sonra dosya bu kez Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas dairesine gönderilerek rapor alınmıştır.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 01.11.2018 tarihli 2 sayfadan ibaret raporunda özetle; …Bankasına ait çek arka tarafında…’e atfen atılı imzanın sonradan atıldığına dair bulgu saptanamadığı, çek bardro aslının çıkmadığı, aslı gönderilmesi halinde inceleme yapılabileceği” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada Dava, tahsil edildiğinde davacının hesabına alacak kaydedilmek üzere davalı bankaya verilen çeklerin, davacının talimatı dışında davalı bankanın başka bir müşterisinin kullandığı krediye teminat olarak gösterildiği iddasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Davalı tarafça, çeklerin davacı tarafından değil, dava dışı kredi borçlusu… tarafından ciro ve temlik edildiği savunulmuştur.
Ancak, davacı tarafça çeklerin bankaya tesliminin delili olarak dosyaya sunulan bordro üzerindeki imzanın sonradan eklendiği ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporunda da belge aslının ortasında bulunan banka kaşesi üzerinde tek bir paraf şeklindeki imzanın, müfettişlik raporu ekindeki belgede bulunmadığının görüldüğü belirtilmiştir. Davalı tarafça sunulan iddianame örneğinden, davacı hakkında söz konusu çek bordrosuyla ilgili olarak başlatılan soruşturma sonucunda resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açılmıştır.
Bu itibarla, mahkemece içinde bankacılık uygulamaları konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu heyetten rapor alınarak, …’e davalı banka tarafından kredi verilip verilmediği, verilen bu kredinin kimin hesabına aktarıldığı, davaya konu çeklerin ne zaman bankaya teslim edildiği, çek teslim bordrosunda geçen …A.Ş’nin dava konusu olayla ilgisinin ne olduğu, … tarafından bankaya verilen çek teslim bordrolarında aynı şirketin isminin geçip geçmediği, çeklerde usulsüz olarak…’in isminin eklenip eklenmediği belirlenerek, bu hususta içlerinde bankacınında bulunduğu bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
Bu bilirkişi raporundada belirlendiği üzere çekin arka yüzünde ciranta sıfatıyla… isminin sonradan ekleme yapılmış olmadığı belirlenmiştir. Bankaca…’e davalı bankaca kredi kullandırılıp, öngörülen süre içinde kredi borcu ödenmeyince kanuni takip işlemleri başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davalı bankaca…’e kullandırılan krediler bu kredi lehtarı şahsın hesabına aktarılmıştır. Üçüncü şahıs hesabına aktarıldığına ilişkin açık bir kayda rastlanılamadığı saptanmıştır.
Dava konusu çeklere ilişkin olduğu iddia edilen çek tevdi bordrosu tarihi 14.01.2009 olarak gözükmekte ise de, dava konusu çekler 05.03.2009 tarihinde davalı banka resmi kayıtlarına intikal etmiştir. Çek tevdi bordrolarında … A.Ş. antetli kağıtlar kullanılmıştır. Normal koşullarda davalı banka antetli kağıtların kullanılması gerekir. Bu durumda çeklerin … A.Ş.den alınmış olduğu kanaatine varılmıştır. … tarafından davalı bankaya tevdii edilen bir kısım çeklerde de … A.Ş. antetli kağıtların kullanılmış olduğu, bir kısmında ise davalı banka antetli çek tevdi bordrolarının kullanılmış olduğu görülmüştür. Tüm delillerin değerlendirilmesinde dava konusu çeklerin… tarafından davalı bankaya tevdi edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin 17.11.2011 tarihli dilekçe ekinde 14.01.2009 tarihli Çek çıkış bordrosunu sunduklarını kasadan alınarak adli tıpa gönderilmesi talebinde bulunur dilekçe sunmuş isede Adli tıpa giden 14.01.2009 tarihli Çek Çıkış bordrosunun asıl evrak olduğunu bildirdiği görüldü. Adli Tıpa dosyanın yeniden gönderilerek, fotokopi olduğu belirlenen evrakın yeniden rapor alınması hukuki bir yarar sağlamayacağından talebin reddi ile davanında reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın Reddine,
2- 44,40-TL karar harcının peşin ve ıslahla alınan 1.053,05-TL den düşümü ile kalan 1.008,65-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 9.295,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …