Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/633 E. 2021/967 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/633 Esas
KARAR NO:2021/967

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/06/2015
KARAR TARİHİ :08/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ın davacı hakkında …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla alacak takibi yaptığını ancak davacı hakkında yapılan takibin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı … tarafından dolandırıldığını ve mağdur edildiğini, …’in davacının bilgisizliğinden yararlanarak adına … İnş. Mal. Teks. Toptan Satış adı altında iş yeri kurduğunu ve vergi açılışı yaptığını, davacının bu iş yerinin sahibi olmayıp sadece orada işçi olarak bir dönem çalıştığını, … firması adına yapılan cirodaki imzanın davacıya ait olmadığını, yapılacak imza incelemesinde imzanın davacıya ait olmadığının anlaşılacağını, davacının iyi niyetli olarak icra dosyasına da birtakım ödemeler yaptığını, davacının herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenlerle davanın kabulünü, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılara bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalılardan … vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde iddia ettiği ihtilaf ve vakıaların, davacının borcu ödeme yükümlülüğünden sıyrılma maksadına yönelik olduğunu uydurmalar olduğunu, davacının …’in akrabası olduğunu, dava konusu ettiği tüm işlemler için … harici beyanına göre evvelce …’e vekalet verdiğini, menfaat beklentisi olmadan böyle vekaletin verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, çıplak gözle bakıldığında da davacı kaşesi üzerindeki ciro imzasının bir önceki ciro sahibi olan …’e ait olduğu kanaati edinildiğini, davacının kendi adına firma kurulduğunu açıkça beyan ettiğini, borca itirazının hala olmadığını, tecrübesizlikten yararlanılma gibi soyut davacı iddialarının diğer davalı …’in hakkında olduğunu, davacıyı icra takibinde ismen borçlu göstermelerinde hukuka aykırılık bulunmadığını, davacı şahsın, firma adına ve kaşesi üzerine atılan ciro imzasına davada itiraz yöneltilmekte ise de iddianın kötü niyet taşıdığını, davacının iyi niyet iddiasının asılsız olduğunu, davacının maaş haczi kesintileriyle borcun aylık cüzi miktarlarda dahi ödenmesine engel olmak için çalıştığı iş yerinde SSK’lı çalışmasının sona ermiş olarak gösterilmesini sağladığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Diğer davalılara usulüne uygun tebligatlar yapılmış olup davalılar davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLER
1-…. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası
2-Adres araştırması
3-…, … Vergi Dairesi, … … Vergi Dairesi yazı cevabı
4-…. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası
5-… 25. Noterliği 11/06/2012 tarih … yevmiye sayılı … vekaletname örneği
6-30.06.2021 keşide tarihli 35.000,00-TL bedelli çek aslı
7-Davacı ve davalılardan … vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, davacı aleyhine başlatılan kesinleşen icra takibinde takip dayanağı çekteki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin adli yardım talebi mahkememizce reddedildiği, davacı vekilinin itirazı ile …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş … Karar sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği görülmüştür.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden sonra Menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10133 Esas 2014/451 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında alacaklı … tarafından çekten kaynaklanan 35.000,00-TL asıl alacak 1.202,47-TL işlemiş faiz, 1.750,00-TL %5 tazminat, 105,00-TL %0,30 komisyon olmak üzere toplam 38.057,47-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin borçlulardan … Tekstil’e 17/09/2012, …’e 17/09/2012, …’na 15/09/2012 tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği görülmüştür.
Adres araştırması; mahkememizce davalılardan … yönünden tebliğ işlemleri için … Emniyet Müdürlüğü, …, …, …, … CBS … Sor sayılı dosyası, … Polis Merkezi, … İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden adres araştırması yaptırılmış olmakla bildirilen adrese usulü uygun tebliğ işlemleri yapılmıştır.
… Vergi Dairesi yazı cevabında; … İnşaat Malz Teks. Toptan Satış isminde mükellefiyet kaydına rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
… Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabında; … İnşaat Malz Teks. Toptan Satış’ın kaydı bulunmadığının, ticaret sicil numarası bildirilmesi halinde kayıtlarda yeniden inceleme yapılabileceğinin bildirildiği görülmüştür.
… Ticaret Odası yazı cevabında; … İnşaat Malz Teks. Toptan Satış – …’ın sicil kaydına rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
… … Vergi Dairesi yazı cevabında; … vergi kimlik numaralı mükellef …’ın tarh dosyası ve evdo kayıtlarının tetkikinde 28/06/2010 tarihi itibariyla faaliyete başladığı ve 31.12.2012 tarihinde faaliyetini terk ettiği, herhangi bir şirket ortaklığı ve yöneticiliğinin bulunmadığı, … İnşaat Malz Teks. Toptan Satış’ın ödevlinin ticaret unvanı olduğu, açılış ve kapanış başvurularına ilişkin evrakların gönderildiği görülmüştür.
…. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı; sanık …, mağdur …, suçun iftira, sanığın iftira kastı ile hareket ettiğine dair cezalandırılmasına yeterli delil elde edilemediğinden atılı suçtan sanığın beraatine karar verildiği görülmüştür.
Vekaletnamenin incelenmesinde; … 25. Noterliği 11/06/2012 tarih … yevmiye sayılı vekaletnemede … tarafından T.C…. numaralı …’e çek cirolama yetkisini içerir vekaletname verildiği görülmüştür.
Çekin incelenmesinde; … … Şubesi’nin … numaralı, 30.06.2021 keşide tarihli, keşidecisi … olan 35.000,00-TL bedelli çek olduğu, davacının ciranta olduğu görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacı tarafından kesinleşen takipteki çekteki imzanın kendisi tarafından atılmadığı, davalı … tarafından dolandırıldığı ve çekin cirolandığı iddiası ile borçsuzluğunun tespitini talep etmiştir. Davacı çekteki imzayı inkar etmekle birlikte imzanın davalı …’e ait olduğu kabul etmektedir. Davacının iddiasını hileli hareketlerle davalı tarafından aldatıldığı, şirket kurulduğu ve çek cirolandığı iddiasına dayandırmaktadır. Davacı tarafından …. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki beyanında vekaletnameyi okuyup imzalayarak verdiğini kabul etmektedir. Yine davacı tarafından davalı … hakkındaki doladırıcılık suçu kapsamında kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilmiş, aynı zamanda davacı aleyhine iftira suçu kapsamında iddianame düzenlenerek kovuşturmaya başlanılmış, kovuşturma sonucunda davacının beraatine karar verilmiştir. Mahkememizce davacı tarafından verilen vekaletname celp edilmiş, vekaletnamenin incelenmesinde davacının davalı …’e … 25. Noterliği’nce usulüne uygun düzenlenmiş vekaletname ile çekleri cirolama yetkisinin verildiği, bu halde usulüne uygun düzenlenmiş vekaletname uyarınca davalının davacı adına dava konusu çeki cirolayabileceği, davacının bu halde borçtan sorumlu olduğu, aksinin ispatlanamadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 73,10-TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,80-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.250,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır