Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/477 E. 2021/621 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/477 Esas
KARAR NO :2021/621

DAVA:Kayıp Kaçak Ve Sair Bedellerin İstirdadı
DAVA TARİHİ:29/04/2015
KARAR TARİHİ:30/06/2021

Mahkememizde görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili uzun yıllardır gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, üretim faaliyetlerini sürdürebilmek için, birçok iş yeri ve fabrikasına davalı elektrik şirketlerinden farklı dönemlerde elektrik hizmeti satın aldığını, …A.Ş. İle Mart 2012 – Aralık 2012 tarihleri arasında … San. A.Ş. Ocak 2013 -Aralık 2014 tarihleri arasında müvekkili şirket iş yerlerine elektrik hizmeti verdiğini, davalı elektrik şirketleri, müvekkili şirketin fabrika ve iş yerlerine sağladığı elektrik hizmeti için, her ay fatura düzenlendiği, ancak bu faturalarda elektrik tüketim bedelinin haricinde, herhangi bir hizmet karşılığı olmayan kayıp kaçak elektrik bedelleri, dağıtım bedelli, perakende satı hizmet bedeli, personel sayaç okuma bedeli ve iletim sistemlerini kullanma bedeli gibi bedelleri haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiğini belirterek haksız olarak tahsil edilen bedellerin iadesi için, kayıp kaçak elektrik bedeli için 2.000,00-TL, dağıtım bedeli için 500,00-TL ve iletim bedeli için 500,00-TL olmak üzere toplamda şimdilik 3.000,00-TL’nin tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan avans (reeskont) faizi ile davalı …A.Ş.’den alınarak müvekkiline ödenmesini, kayıp kaçak elektrik bedeli için 2.000,00-TL, dağıtım bedeli için 500,00-TL ve iletim bedeli için 500,00-TL olmak üzere toplamda şimdilik 3.000,00-TL’nin tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan avans (reeskont) faizi ile davalı … San. A.Ş.’den alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı …A.Ş. Vekili, davacının iadesini talep ettiği tutarlar müvekkili şirketin nam ve hesabına tahsil edilmediğini, dava dışı … A.Ş. Adına mevzuat gereğince müvekkili şirket tarafından tahsil edildiğini, bu nedenle davanın muhatabı müvekkili şirketin olmadığını, … A.Ş. Olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … San. A.Ş. Vekili, müvekkili şirketin dağıtım şirketi olmadığını, davaca tarafından yazılı olarak ikrar edildiği üzere dava konusu edilen bedellerin müvekkili şirket uhdesinde olmadığını, bu hususların taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 19. Maddesinde açıkça yazdığını ve davacı tarafından bilindiğini ve sözleşmede ödemelerin … A.Ş.’ye ödeneceği açıkça belirtilmiş ve davacı tarafından bilindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, aboneden haksız alındığı iddiasıyla kayıp kaçak ile perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemlerini kullanma bedeli ve TRT payı bedelleri gibi değişik isimler altında davacı müşteriden tahsil edilen bedellerin istirdatına ilişkindir.
29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici 19. madde; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17, geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır.
Ancak, dava tarihinden sonraki yasa değişiklikleri karşısında davacı vekili tarafından EPDK tarifelerine uygunluk denetimi yönünde talepte bulunulmamıştır. Dolayısıyla da davacı taraf dava tarihi itibariyle dava açmakta haklıdır. Yasa değişikliği sonrası davalı şirket, mevcut yasal düzenleme ile kaçak-kayıp bedelini abonelerine yansıtabileceğinden, davacının bedel iade istemi sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri karşısında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına vermek gerekmiştir.
Diğer bir ihtilaf; davalıların, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı andaki mevzuat ile yerleşik içtihatlara göre haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.) Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır.
Zira davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları gereği içtihat durumuna göre dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi gereğince davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davacının, yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşen davacı lehine istinaf mahkemesi ve Yargıtay’ın son kararları da gözetilerek nispi vekalet ücretine değil, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, 2017/195 Esas, 2017/280 Karar sayılı 13/04/2017 günlü kararı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/2534 Esas, 2017/3956 Karar sayılı, 28/03/2017 günlü içtihadı)
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa hükümleri uyarınca iş bu dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 102,47-TL harçtan mahsubu ile artan 43,17-TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davacı kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf olunan 102,47-TL peşin harç, 27,70-TL başvuru harcı, 4,10-TL vekalet ücreti, 3.600,00-TL bilirkişi masrafı, 519,50-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 4.253,77-TL masrafın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 30/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır