Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/34 E. 2018/229 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/34 Esas
KARAR NO : 2018/229
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 12/01/2015
KARAR TARİHİ: 20/02/2018
Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle 04/07/2012 ödeme tarihli 100.000 EURO’luk bonoyu teminat olarak davalı şirkete verdiğini, davalının haksız ve kötüniyetli olarak kendilerine ticari ilişkinin teminatı olarak teslim edilen 100.000 EURO tutarlı bonunun 8.527,46 EURO’luk kısmını İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyası ile kambiyo senetlerine ilişkin icra takibine koyduğunu, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine konu olan emre muharrer senedin aralarında yapılan ticari iş çerçevesinde teminat karşılığı verildiğini, müvekkilinin bir borcu bulunmadığını, davalının ise kötüniyetli olarak icra takibi yaptığını belirterek davanın kabulü ile müvekkilin davalı şirkete İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün … numaralı icra dosyasına konu 8.527,46 EURO borçlu olmadığının tespitine ve dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması konusunda teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, teminatsız talebin reddi halinde takip tutarının Mahkememiz veznesine teminat olarak yatırılarak tedbir kararı verilmesine, davalının % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına ve yargılama giderleri ile vekat ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, akaryakıt alım anlaşmasına göre akaryakıt alan müşteriye KDV dahil fatura edildiği ancak müşterinin KDV iadesi alma hakkını davalıya vermesi nedeni ile faturanın sadece net tutarının ödendiğini, davacı firmaya kesilen faturaların da KDV’siz net tutarlarının ödendiğini, takip konusu alacağın Slovenya ülkesinde kullanılan sistemin davacı tarafından kullanılmak sureti ile kesilen ve sadece bu ülke vergi dairesinden doğan KDV tutarlarının ödenmemesine dayandığını, davacının Slovenya vergi daireleri nezdinde hesapları blokeli olduğundan vergi iadesi başvuru yapılamayacağı ve iade işlemlerinin gerçekleştirilemeyeceğinin bildirildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ile davalı tarafı ile mutabakat gereğine sadeci satın alınan malın net tutarının ödendiği, davacı adına KDV işlemlerini yapma yetkisi ve sorumluğunun davalıya ait olduğu, vekil edenin Slovenya’daki hesaplarının blokeli olmadığını, KDV’nin alınıp alınmadığı, alınmamış ise neden alınmadığı hususunda kendisine yapılmış bir bildirim olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili ikinci yanıt dilekçesi ile KDV tutarının müşteriden alınan yetki ile ilgili vergi dairelerinden iade şeklinde tahsil edildiğini, Slovenya ülkesi için üçüncü şirketin de bulunduğu üçlü anlaşma yapıldığı, dava dışı aracı şirketin cevabi yazısına göre davacını hesaplarının blokeli olması nedeni ile başvuru yapılamayacağı, KDV tutarının ödenmediğinin davacının da kabulünde olduğunu beyan etmiştir.
Dava dayanağı takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde, kambiyo senedine dayalı takip olup , takip dayanağı senedin keşidecisinin davacı lehtarının davalı olduğu, malen kaydı taşıdığı, keşide tarihinin 04/07/2012 tarihi ve ödeme tarihini aynı tarih olduğu görülmüştür.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, deliller toplanmış, taraf defterleri üzerinde bilirkişi eli ile inceleme yapılmıştır. Davanın kambiyo senedine dayalı takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemini konu alıp davacının senedin teminat senedi olduğunu beyanla menfi tespit isteminde bulunduğu anlaşılmakla dosyaya sunulan sözleşme ve taraflar arasındaki diğer kayıt ve belgelerde dava ve takip konusu bonoya atıf bulunup bulunmadığı, bu bononun neyin teminatı olarak alındığına dair bilgi bulunup bulunmadığı, bono ile kayıtlar arasında irtibat olup olmadığı hususunda bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi ek raporu ile dava konusu senedin neyin teminatı olarak alındığı hususunda taraf defterlerinde kesin bilgi bulunmadığı, defterler ile senet arasında irtibat kurulamadığını bildirmiş, bunun dışında sözleşme hükümlerine göre tank kartı teminatı olabileceği yönünde yorum yapılmıştır.
Taraf vekilleri ek rapora karşı yazılı beyanlarını sunmuşlardır.
Davalı vekili yazılı beyanı ile senedin teminat senedi olmayıp davacının borçları nedeni ile davalıya verdiği senet olduğunu, vekil edenin müşterilerine akaryakıt alım tarihinden sonra ödeme vadeleri verdiğini, borçlanan müşterilerden doğan borçlarına karşılık senetler aldığını, müşterilerin kendilerine sunulan vadelerde doğmuş fatura borçlarına karşılık ödeme yaptıkları takdirde senetlerin kendilerine iade edildiğini, alınan senedin de mücerret borç ikrarını içeren bir senet olup koşulsuz olarak belirli bir para ödeme vaadini içerdiğini, fatura borçları için verilmiş olan takibe sonu senedin kalan alacak tutarı üzerinden icra takibine konulduğunu beyan etmiştir.
Dava, 2004 sayılı Yasanın 72.maddesine dayalı menfi tespit istemine dairdir.
2004 sayılı yasanın 72.maddesi gereğince, borçlu, icra takibinden evvel veya takip sırasında, borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile dahi takibin durdurulmasına karar verilemez.
Menfi tespit davası, borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı davadır. Bu dava borçlu tarafından henüz borç ödenmeden açılır. Borçlu, hakkında yapılmış olan ve kesinleşen takip nedeni ile takip hukuku bakımından borçlu durumuna düştüğü halde maddi hukuk bakımından takip konusu yapılan alacağın borçlusu bulunmadığını tespit için bu davayı açar.
Borçlu kendisine karşı bir icra takibi başladıktan sonra ve henüz borcu ödememiş durumda iken hukuki yararı bulunması koşulu ile borçlu olmadığının tespiti için bu davayı açabilir. Kambiyo senetlerine dayanan haciz yolu ile takiplerde menfi tespit davası açma olanağı 2004 sayılı yasanın 170/b maddesinde açıkça öngörülmüştür. Menfi tespit davasının dinlenebilmesi için davacının korunmaya değer güncel hukuki yararının bulunması gerekir. Takipten sonra açılacak bu dava başlamış olan takibi kendiliğinden durdurmayacağı gibi mahkemece ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez.
Borçlu, çeşitli nedenlere dayanarak maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürüp menfi tespit davası açabilir. Örneğin sahtelik veya tahrifat iddiası ile senedin sahte olduğunu ileri sürebilir. Yahut alacaklının elinde bulunan senedin bedelsiz veya hatır senedi olduğunu ileri sürebilir.
Menfi tespit davasında davacı borçlunun haksız bulunması halinde davanın reddine karar verilir ve borçlu, haksız ihtiyati tedbir nedeni ile alacağını geç almış olan alacaklıya, bu gecikmeden doğan zararını karşılamak için tazminat ödemeye mahkum edilir. Bu tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının borçlu hakkında icra takibi yapmış olması, borçlunun icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı almış olması ve bu kararın fiilen uygulanmış olması gerekir. Takibin fiilen durmamış olduğu hallerde alacaklı lehine tazminata hükmolunamaz. Bu tazminat alacaklının tedbir nedeni ile alacağını geç almış olmasından doğan zararlarını karşılamayı amaçlar.
Menfi tespit davasında ispat yükü davacının iddiasının dayandığı nedenlerin niteliğine göre değişir. 4. HD 9.2.1973 T.6096/1189. Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebinin karşılaştırılarak ispat yükünün kime düşeceğinin saptanması gerekir. 11 HD 12.5.1977 T. 1966/2520. Davacı borçlunun senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, senedin sahte olduğunu ileri sürmesi halinde ispat yükü davalı alacaklıya düşer. Davalı alacaklının, davacı borçlu tarafından varlığı inkar edilen hukuki ilişkinin gerçekleştiğini ispat etmesi gerekir. Buna karşılık davacı borçlunun senedin hata, hile, ikrah nedeni ile geçersiz olduğunu, senedin karşılıksız olduğunu, hatır senedi olduğunu, borcun ödeme ibra takas gibi nedenlerle son bulduğunu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, ileri sürmesi halinde bu iddiasını kendisinin ispat etmesi gerekir.
Menfi tespit davalarında kanıtlar hususunda ise, 1086 sayılı yasanın 288.maddesine karşılık gelen 6100 sayılı yasanın 200.maddesi gereğince, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. 6100 sayılı yasanın geçici 1/2.maddesi gereğince bu kanunun senetle ispata ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümleri kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmaz. Senetle ispat kuralına karşılık maddi olayların tanıkla ispatı mümkündür. 1086 sayılı yasanın 290.maddesine karşılık gelen 6100 sayılı yasanın 201.maddesi gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.
Senedin teminat senedi olduğu ancak kesin delille ispat edilebilir. 19. HD. 4.3.2002 T. 6498/1312; 8.12.2000 T. 5826/8492; 1.5.2000 T. 1298/3345.
İspat yükü kendisine düşen taraf bunu yerine getirememiş ise karşı tarafa yemin teklif edebilir. Buna taraf yemini denilir. 6100 sayılı yasa 225 ve devam maddeleri.
Senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu hakkındaki iddiasını ispat edememiş olan taraf senedi anlaşmaya aykırı olarak doldurduğunu iddia ettiği tarafa yemin teklif edemez.
Yukarıda anlatılan hukuksal çerçevede somut olaya bakıldığında, davacı, takip konusu senedin teminat senedi olduğunu beyan etmiş, davalı ise senedin Slovenyada kullanılan sistem nedeni ile KDV tutarlarına dayandığını beyan etmiştir. Bononun “malen”kaydı taşıdığı anlaşılmaktadır.
Senet üzerindeki ihdas nedeninin davacı tarafından “talil “ edildiği görülmektedir.Bu durumda ispat yükü kural olarak davacıda olacaktır.Davacının senedin teminat amacı ile verildiğini ve bedelsiz olduğunu kanıtlaması gerekir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 11/04/2016 tarih, 2016/3544 esas ve 2016/6199 karar sayılı ilamı. Bu itibarla davacı yana senedin teminat senedi olduğu ve bedelsiz olduğuna dair yazılı delillerini sunması için kesin süre verilmiş verilen kesin mehil içeresinde yazılı delil sunulmamıştır.
Bununla birlikte, davalı taraf müşterilerden fatura borcu için senet alındığı, fatura borcunun vadesinde ödenmesi halinde bu senetlerin iade edildiği, dava konusu senedin de fatura borcu için alındığını beyan etmiş olmakla, senedin fatura borcunu teminen alındığını ikrar etmiştir. Bu durumda, davacının senedin teminat senedi olduğu yönündeki iddiası uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır. Zira senet malen kaydı taşımakta olup, davacı davalı ile akdedilen sözleşme kapsamında yurt dışında akaryakıt almakta, davalı da davacıya fatura tanzim etmektedir.
Dava ve takip dayanağı olan teminat senedinin, teminat altına aldığı borç yönünden yapılan değerlendirmede ise taraflar arasında fatura borcundan kaynaklanan borca ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, Slovenya ülkesinden alınan akaryakıta ilişkin KDV tutarlarının davacının verdiği yetki ile, aracı şirket tarafından davalı adına iadesinin alınamadığı iddiasından kaynaklandığı, davalı beyanına göre senedin fatura borcunu teminat altına aldığı ve bu amaçla verildiği, KDV tutarları hususunda davacının zaten davalıya yetki verdiği, senedin KDV tutarlarını teminat altına almaması nedeni ile bu borç gerekçe gösterilerek takibe konulamayacağı, fatura nedeni ile borç bulunduğuna dair de bir iddia bulunmadığı nazara alınarak, senedin, teminat altına almadığı borç nedeni ile takibe konulması yerinde görülmeyerek davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile, davacının İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına dayanak kambiyo senedi senedi sebebi ile davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının kötüniyet tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru harcı ile 396,99 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 2789,52 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından karşılanan 600,00 yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.20/02/2018

Katip …

Hakim …