Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/279 E. 2019/994 K. 14.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/279
KARAR NO : 2019/994
DAVA : Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 13/03/2015
KARAR TARİHİ : 14/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin 2008 yılından beri, davalı şirketin Türkiye mümessilliğini tek yetkili satıcı olarak yaptığını, asansörlerin motorunun Türkiye pazarında tanınmasını sağladığını, müşteriler temin ettiğini, satışları artırdığını, davalının 14 Marat 2014 tarihinde sözleşmesini haksız olarak sona erdirdiğini, sözleşmenin sona ermesi sonucu müvekkilinin mağdur durumda olduğunu ve portföy tazminatı talep hakkının olduğunu, davalının müvekkiline tazminat ödemesi gerektiğini beyan ederek belirsiz alacak davasının ve 90.000 Avro portföy tazminatının fesih tarihinden işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin tek satıcılık sözleşmesi mahiyetinde olduğunu, tek satıcılık sözleşmesinin varlığından söz edebilmek için taraflar arasında tek satıcılık ilişkisine dair yazılı bir sözleşmenin varlığının şart olmadığını, davalı şirketin Türkiyede potföyünü arttırmasının ticaret hayatının bir gerekliliği olduğunu, davalı yanın portföyünün bu kadar genişletilmesi söz konusu olmasaydı ilişkinin de bu kadar uzun sürmeyeceğini, bu nedenle sadece alım satım ilişkisi olarak değerlendirilmesinin gerçeklikten uzak olduğunu, müvekili şirketin davalı yan ile yıllardır çalıştığını ve bu doğrultuda yüksek miktarda sipariş aldığını ve bir anda davalı yanın aralarındaki sözleşmeyi fesh ettiğini bildirmesi ile yüz üstü bıraktığını, fesihten belli bir süre önce, müvekkil şirkete toplu sipariş vermesi gerektiğinin söylendiği müvekkili şirket tarafından davalı yana 60 adet makine siparişi verildiğini, bunların 55 adetinin 1-1,5 ay içinde satılmasına rağmen müvekkili şirketin oyalandığını ve mağdur edildiğini, müvekkili şirteni portföy tazminatına hak kazanması söz konusu olacağı gibi 60 adet siparişinde yerine getirilememesi nedeni ile yoksun kaldığı gelir nedeniyle de tazminat hakkı söz konusu olacağını, delillerinin toplanarak haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle: Müvekilinin dünya çapında meşur ve dünyanın en büyük asansör ve yürüyen merdiven üreticisi … gurubunun Türkiye şirketi olduğunu, müvekkili ile davacı arasında her hangi bir sözleşmenin bulunmadığını sadece aralarında alım satım ilişkisinin bulunduğunu, müvekkilinin davacı şirkete makine motoru sattığından buna dair fatura düzenlediğini, davacının bu satıştan doğan alacakları ödememesi nedeniyle … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, takibe itiraz nedeniyle ….ATM’ nin … Esas sayılı dosyasından davacı aleyhine itirazın iptali davası açıldığını, davalının açtığı dava ile müvekkilinin alacağının engellemeye çalıştığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini ve davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin ikinci cevap dilekçesinden özetle:Davacı ile müvekkili arasında davacının tek satıcılık olarak nitelendirdiği ilişkinin mevcut olmadığını, taraflar arasında imzalanmış bir sözleşmenin de olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin Türkiye’de hiçbir münhasır, tek yetkili satıcısının da olmadığını, müvekkilim şirket … grubunun Türkiye şirketi olup ithal ettiği ürünleri sattığını, bu açıdan sahip olmadığı bir markanın yetkili satıcısı da tayin etmesinin mümkün olmadığını, davacının müvekkil şirkete portföy oluşturduğunu iddia ettiğini, dünyaca ünlü bir markanın, şirket cirosunun 100.000’nde 1’i dahi etmeyen bir satışla tanıtılıp portföy oluşturulduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili dünyanın en büyük asansör ve yürüyen merdiven üreticisi … in gurup şirketi olduğunu, böyle bir şirketin 2008 yılında kurulan bir şirket hukuki bir münasebetinin olamayacağı, davacı yanın cevaba cevap dilekçesinde , cevap dilekçesi ile bildirilen …. İcra Müdülüğü’nün … E. sayılı doyasından hiç bahsedilmemiş olması ve bu konuya ilişkin bir cevap verilmemiş olmasının iddiaları kanıtlar nitelikte olduğunu, bu davanın da …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile derdest olup devam ettiğini, davacının açmış olduğu iş bu dava ile salt amacının müvekkili alacağını elde etmesini engellemek ve hukuk yoluyla müvekkili oyalamaya çalıştığını, bu nedenlerde davacının haksız davasının reddi talep etmiştir.
DELİLLER
1- … Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyası,
2-Ticari defter ve belgeler
3-Bilirkişi raporu
4-Tanık beyanları
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava; tek satıcılık sözleşmesine dayalı portföy tazminatı talebine ilişkindir.
Tek satıcılık sözleşmesi yasa ile açıkça düzenlenmiş bir sözleşme türü olmayıp, kendisi için öngörülmüş bir şekil şartı da bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin tek satıcılık olarak nitelendirilebilmesi için tek satıcılık ilişkisine karekterini veren temel unsurun o ilişkide mevcut olması gerekir.
Tek satıcılık sözleşmesi ile yapımcı mamullerin tamamının veya bir kısmını belirli bir bölgede inhisari olarak satmak üzere tek satıcıya gönderme yükümlülüğünü üstlenir. Diğer bir anlatımla yapımcının sözleşme bölgesinde tek satıcı dışında başka bir satıcıya mal göndermemesi, tek satıcıya “tekel hakkı” vermesi bu sözleşmenin doğal sonucudur.
TTK nun 122/5.maddesi gereğince acente tarafından talep edilebilecek denkleştirme tazminatının niteliğine uygun düştüğü ölçü de tek satıcılara da uygulanabileceği kabul edilmiştir.
Denkleştirme tazminatının hukuki mantığı, acente tarafından müvekkiline kazandırılmış müşterilerle yapılmış yahut kısa sürede yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etseydi acentenin elde edebileceği ücret ve somut olayın özellikleri gerektiriyorsa hakkaniyet ölçüsünde bir tazminat olmasıdır. 6102 sayılı TTK’nın 122.maddesine göre:
(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, tüm deliller toplandıktan sonra, tarafların tanıkları dinlenmiştir. Dinlenen tanıklardan alınan beyanlardan,
Davalı tanığı … beyanında:”ben davalı şirkette modernizasyon departmanında çalışmakta idim, şimdi aynı şirkette başka bir görevdeyim, makine motor departmanının kapatılmasına karar verildi, bundan dolayı da davacı şirketle olan ticari ilişki sona erdirildi, biz makina motoru İspanya’dan ithal etmekteyiz, üzerine karımızı koyup piyasaya satmakta idik, genel müdürümüzü … o tarihte davalı şirketin genel müdürüydü, taraflar arasında bayilik ilişkisi yoktu, bizden aldıkları motorları satarlardı, kendi adlarına satarlardı, yani taraflar arasındaki ilişki alım satım ilişkisiydi, biz doğrudan doğruya satış yapıyoruz, alıcılar zaten bizi tanımaktadır, cari alacaklar hesabı aylık olarak toplantıda konuşulmaktadır, o dönemde davacı şirketin 41.000 EURO civarında borcu birikmişti, daha sonra ticari bu durumun kendilerine zarar verdiği nedeniyle bu ödemeleri de durdurdular, makina motor ithalatının ve satışını bırakmamızın nedeni güvenlik açığı oluşmaması içindir, yani biz Schidler markasıyla motor sattığımızda artık bizim kontrol sahamızdan çıkıyor, bu da güvenlik açığı oluşturmakdadır” demiştir
Davalı tanığı … beyanında:”Taraflar arasındaki ticari ilişkinin tam olarak neden sona erdiğini bilmiyorum ancak biz motor satışını durdurduk, davacının da ödemediği bir miktar vardı, biz bayilikle çalışmıyoruz, bize başvuran herkes makinayı alabiliyordu, makinayı kurmasını bilmesi yeterliydi, teknik nedenlerden dolayı makina satışına son verdik, dişlili makinalar piyasada fazla kullanılmıyor, fazla da bir talep gelmiyordu, bundan dolayı sona erdirdik, hem güvenlik hem de piyasada fazla talep olmaması nedeniyle makina ithalatını bıraktık, bir işin yürütülmesi için belli bir talep gerekmektedir, bu motorların yılda 2000 adet satıldığını gördüm, 60 adet bu işi sürdürmek için yüksek bir rakam değildir, daha önceden hem komple asansör satışı yapmaktaydık hem de başkalarının takabilmesi için sadece motor satışı da yapıyorduk, şimdi sadece komple asansör satışı yapıyoruz, taraflar arasında munhasıran tek satıcılık sözleşmesi yoktu, 2012 den beri taraflar arasında ticari ilişki olduğunu biliyorum ben 2012 işe başladım” demiştir.
Davacı tanığı … beyanında:”Ben davacı firmanın asansörlerini satıyordum. Ben asansör toptancılığı yaparım. Davacı firma da davalı firmanın asansörlerini alıp satıyordu. Davacı firme sahibi … Bey uzun bir süre davalı şirkette çalışmıştı. Bu vesile ile satışta tek yetkili kendisi idi. Bize asansörler fgelmeyince davalı tarafın sözleşmeyi feshettiğini ben 3-5 ay sonra öğrendim. Duyduğumuz kadarıyla davalı firma Amerika ve Avrupa’da çok büyük iş aldığı için sözleşmeyi feshettiğini duyduk. Bu fesih sonrası … Bey müşterilere karşı zor durumda kaldıklarını söylüyordu. Mal gelmeyince biz de diğer ürünlere yöneldik. Onların satışına başladık. Ben fesih sonrası 6 malı müşterilere teslim edemedim. Bu 6 mal nedeniyle avans alıp … Beye göndermiştim. Bu konuda sıkıntı yaşadım. Mal gelmeyince … Bey paramı ödedi. Karşı tarafa da başka makina vermek zorunda kaldık. Benim bilgi ve görgüm bundan ibarettir.” demiştir.
Davacı tanık … beyanında:”Ben geçmişte davalı şirketin Mersin’de bayisi olarak onların adına satış yapıyordum, davalı şirketin ürettiği mamülü burada diğer şirketlere satıyordum, halende Mersin Asansörcüler dernek başkanıyım, piyasayı ve piyasadaki firmaları iyi tanırım, bir müddet sonra davalı şirket malzeme satışını davacı şirkete devrettiği için bizi davacı şirkete yönlendirdi, ancak bir müddet sonra … ithal malzeme getirtemedi, bizim, davacının ve diğer şirketlerin talep ettiği malzemeleri karşılayamadı, hatta bu nedenle Üniversite Hastane de asansör işlerini zincirleme almıştık, malzeme gelmediği için ben davacı … ve asansörlerin montajını üstelenen … Asansör firması üçümüzde bu işi kaybettik, esasında ihaleyi … Asansör almıştı ben ve davacı … şirketi …in ithalat ve satımı yaptığı malzemeleri temin edememesi nedeniyle çağrı asansör firmasına bunları satamadık, bu nedenle … Asansör firması davacı şirketle olan ilişkisini sona erdirdi, malzeme alma işinden vazgeçti, alım satım hususunda anlaştığımız malzemeyi davalının üzerine düşen yükümlülüklerini getirmemesi nedeniyle temin edemedik ve davacı ile ben bu nedenle anlaştığımız işimizi kaybettik, bana ve diğer bayilere davalı taraf gerekli malzemeleri davacıdan alacaksınız demişti, ancak davacıya da bu emtiayı vermediği için alamadık, hatta Tıp Fakültesinin işini alan firmalar davacı taraf ve bize madem malzeme temin edemeyecektiniz niye bu işe girdiniz diye sitemde bulundular, davacının ve benim … Asansör ile olan ilişkilerimiz bulundu davacı da ticari itibar ve müşteri kaybına uğradı, bilgim bundan ibarettir “demiştir.
Mahkememizce 26/03/2019 tarihli 7 sayfadan oluşan bilirkişi heyetinden alınan rapordan özetle davacı yan iddialarının irdelenebilmesi için her iki taraf vekilinden talep edilen belgelerin davacı yan tarafından ibraz edilememesi, davalı yanın ise istenilen belgeleri sunması neticesinde, sunulan davalı belgeleri ile dava dosyasında yer taraf delilleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemelerde, taraflar arasındaki ilişkinin 2008-2014 yılları arasında devam ettiği, bu süre içerisinde 2013 yılı hariç olmak üzere davalı şirketin davacı haricinde Türkiye sınırları içerisinde birçok firmaya daha aynı ürün gurubunun satışını gerçekleştirdiği, davacı yanın dava dosyası içerisindeki deliller arasında yer alan satış listesi ile davalının sunduğu müşteri listesi karşılaştırıldığında, davalı yanın sadece davacı yan listesinde yer alan … Asansör, … asansör ve bir asansör firmalarına 2008-2012 yılları arasında ürün teslim ettiği, ticari ilişkinin sonlandırılmasından sonra davalı yanın bu firmalara ürün satmadığı, davacı yanın, ayrıca 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında verilen karara göre davalı yana 27/03/2014 tarihi itibari ile 48.780,02 EURO borçlu olduğu, davacı tarafa davalı şirketçe Türkiye sınırları içerisinde tanınmış bir satış tekeli hakkı mevcut olmadığından taraflar arasındaki ilişkinin tek satıcılık olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında tek satıcılık veya benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkisi mevcut olmadığı için de, davacı tarafın denkleştirme istemi (portföy tazminatı) talep etme yetkisinin bulunmadığı kanatine varıldığını belirtmişlerdir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının tek satıcılık sözleşmesine dayalı portföy tazminatı talebi olduğu görülmektedir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa da, ticari ilişki olduğu ve ticari ilişkinin 2014 yılında son bulduğu ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık bu ticari ilişkinin tek satıcılık olup olmadığı, davacının portföy tazminatı talep edip edemeyeceği hususundadır. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesinin bulunması halinde davalının davacı dışında başka bir satıcıya mal göndermemesi gerekmektedir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporda davalı şirketin davacı dışında bir çok firmaya aynı ürün grubunun satışının gerçekleştirdiği tespit edilmiş, davalının 2010-2011-2012-2013 gelir tabloları incelenmiş, davalının işlem hacminin, davacı ile gerçekleştirdiği işlem hacminin çok üstünde olduğu belirtilmiştir. Oysaki davacının tek satıcı olarak nitelendirilebilmesi için davacının davalı şirket ürünleri Türkiye sınrları içerisinde satmaya yetkili tek satıcı oduğu yönünde bir anlaşma olmalı, davalı şirketin dahi davacıya satmış olduğu ürünleri kendisinin satışını yapmamış olması gerekmesine rağmen, davalı şirketin bir çok şirkete satış yapmış olduğu, taraflar arasında tek satıcılık veya tekel hakkı veren sözleşme ilişkisi bulunmadığı tespit edildiğinden davacının tek satıcı olmadığı, davacının talep sonucunda tek talebi olduğu, bunun ise açıkça portföy tazminatı olduğu, ancak yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere portföy tazminatı talep edemeyeceği, mahkememizce tarafların tanıklarının dinlenildiği, tanık ve bilirkişi raporu, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde davacının davasını ispatlamadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda ayrıntılı yazılı nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 4.235,22 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.190,82 TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 20.830,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra ve istem halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 14/10/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza