Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/211 E. 2018/1160 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/211 Esas
KARAR NO : 2018/1160

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/02/2015
KARAR TARİHİ : 04/12/2018

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkilinin karışmış olduğu kazada … plaka sayılı araç sürücüsün %100 kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu, müvekkilinin yolcu konumunda olduğunu, kaza neticesinde müvekkilinin sakat kaldığını, müvekkilinin sakatlığının geçici olmayıp ömrünün sonuna kadar devam edeceğini, kazadan sonra sakat kalmasının kendisine ve yakınlarına vereceği acının ve ruhsal çöküntünün yanında müvekkilinin kendisinin ve ailesinin geçimine sağlaması gereken destek ve hayatını idame ettirebilmesi için maddi tazminatın ödenmesi gerektiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL tutarındaki maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bedeni zararlar halinde maddi tazminat talepleri için şahıs başına azami poliçe teminat limiti 80.000 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğu, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, dava açılmasına sebebiyet vermediğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Kazaya ilişkin ceza dosyası, sigorta hasar dosyası, hastane kayıtları, trafik kayıtları getirtilmiş, dosya kül halinde … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na gönderilmiş, … tarihli rapor ile davacının …tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı oluşan yaralanmasının 11 Ekim 2008 tarihinde yayınlanan 27021 sayılı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği’ne göre değerlendirilmesinde fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı, yumuşak doku zedelenmesi olarak değerlendirilerek yaralanmasının olay tarihinden itibaren iyileşme sürecinin 3 haftaya kadar uzayabileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı vekili, raporun …. Devlet Hastanesinde düzenlenen genel adli muayene formu ile fahiş farklılık oluşturduğunu beyanla rapora itiraz etmiştir.
Dava, trafik kazası nedeni ile sürekli iş göremezlik zararının tazmini istemini konu almaktadır.
Dava, trafik kazası nedeni ile sürekli iş göremezlik zararının tazmini istemine ilişkindir.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10, Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
6098 sayılı Yasanın 49 ve devam maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Bedensel zararlar özellikle tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olup, bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut olay değerlendirilmekle, davacı, davalı nezdinde sigortalı aracın kusuru ile neden olduğu kazada davacının yaralandığı iddiası ile sürekli iş göremezlik zararının tazmini istemi ile eldeki davayı açmış ise de … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın … tarih ve … sayılı raporu ile yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal bulunmadığı bildirilmiştir. Her ne kadar davacı rapora itiraz etmiş ise de, davacının itirazına dayanak yaptığı genel adli muayene formu, kati rapor olmayıp, davacı hakkında düzenlenen kat’i raporda da yaralanmasının, yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilir olduğu vücuduna acı veren yaralanmalar arasında yer almadığı, duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına veya yitirilmesine neden olmadığı, yüzünde sabit ize veya yüzün sürekli değişikliğine neden olmadığı bildirilmiş olmakla, kat’i rapor, Adli Tıp Anabilim Dalı’nca düzenlenen rapor ile aynı yönde olduğundan, geçici genel adli muayene formundaki tespitlere dayanılarak yapılan itiraz yerinde görülmemiştir. Bu nedenle, sürekli iş göremezlik zararının tazmini istemini konu alan davasının reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile belirlenen eksik harç, tahsil edilebilir miktarın altında kaldığından, tahsili yönünde hüküm tesisine mahal bulunmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre , harçlandırılan dava değeri üzerinden hesaplanan 600,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, bu itibarla, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır. )
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.04/12/2018

Katip …

Hakim …