Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/160 E. 2019/844 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/160 Esas
KARAR NO: 2019/844

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/02/2015
KARAR TARİHİ: 11/09/2019

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 25/11/2014 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmede müvekkil şirketin taşeron, davalı şirketin işveren, dava dışı… İnşaatın ise asıl işveren olduğunu, aralarındaki sözleşme uyarınca…beldesinde bulunan liman içindeki “Su Alma Yapısı Önünde Gemi ile Deniz Tarama ve Gemi ile İstifsiz Serbest Dolgu” işinin müvekkili tarafından yerine getirilmesi konusunda 25/11/2014 tarihli ayrıntılı sözleşme hazırlandığını, kendileri tarafından bir takım sözleşme ifa hazırlıkları masrafları yapılmasına, işçi hazır etmesine ve çalıştırmasına rağmen kendilerine yer teslimi yapılmayarak zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, sözleşmenin gerçekleştirilmeyeceğinin anlaşılması üzerine daha fazla zararın artmaması adına süre vermenin faydasız kalacağı gözetilerek 16/12/2014 tarihinden itibaren fesh edileceğinin bildirildiğini, 24/12/2014 tarihine kadar da herhangi bir çözüm bulunamadığını, buna göre BK’nın 125 maddesi gereğince sözleşmeyi haklı olarak feshetmeleri gözetilerek sözleşme hazırlıkları nedeniyle yapılan 192.235,00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı vekili, sözleşmenin tarafları arasında imzalanmasına rağmen yürürlüğe girmediğini, kendilerini yer teslim tutanağı ile ifayı gerçekleştirmesi için teslimat yapıldığını, zira 05/12/2014 tarihli yer teslim tutanağı uyarınca davacı şirket çalışanı E. Tacettin Sümer tarafından imzalı olarak yerin teslim alındığını, süre vermeden sözleşmenin feshedilmesinde haklı bir yan olmadığını, davacının belirtmiş olduğu zarar ve masraf kalemlerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, TBK’nın 112. maddesi uyarınca davalı tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesine bağlı olarak sözleşmenin haklı feshi nedeniyle davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin ifası için yapılan hazırlık masraflarının tazmini istemine ilişkindir.
Dava, özü itibariyle sözleşmenin ifası için yapılan ve boşa giden hazırlık masraflarının tazmini isteminden kaynaklanmaktadır.
Davacı vekili, karşı tarafın müvekkiline ait işçileri şantiyeye sokmadığı gibi bilahare yapılan görüşmelerde işçilerini sokamayacaklarını beyan etmeleri üzerine iş makinelerinin kiralanması konusunda anlaşmalarına rağmen bu edimin de yerine getirilmediğini,artık süre vermenin faydasız olacağından, sözleşmeye hazırlık aşamasında yaptığımız tüm masrafların tazmini taleplerinin mevcut olduğunu; davalı vekili ise, sözleşmenin imzalanmasından 20 gün sonra fesih bildirimi olduğunu, TBK’nın 124. maddesi uyarınca herhangi bir süre verilmediğini, bu kadar süre içerisinde hazırlık çalışmalarına başlanmadığına dair bilgi ve belgenin dosya içinde mevcut olmadığını, kaldı ki 05/12/2014 tarihli yer teslim tutanağı ile davacı tarafa işin görülmesi için teslimat yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasındaki çözümü gereken uyuşmazlıklar; sözleşmenin niteliği ve kapsamı karşısında davacının feshinin haklı olup olmadığı, TBK’nın 124. maddesi uyarınca davalıya ifa için süre vermesinin gerekli olup olmadığı, yanlar arasında varlığı çekişmesiz 05/12/2014 tarihli yer teslim tutanağına göre davacıya edimini ifa edebileceği şekilde usulüne uygun olarak davalı şirket tarafından yer teslimini gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, gerçekleştirilmiş ise davacı kaşesi altına imza atan E.Tacettin … isimli şahsın özellikle davacı adına davalı ile önceki işlemlerde imzasının ve süre gelen temsil yetki ve ilişkisinin olup olmadığı, zımmen temsil ilişkisinin taraflarca benimsenip benimsenmediği, öte yandan davacı tarafından davaya konu edilen sözleşmenin hazırlık ve ifa safhasındaki yapmış olduğu masrafları, uğranıldığı iddia olunan zarar tutarı ile uyumlu (kadr-i maruf) olup olmadığı, davaya konu edilen masraf tutarları ve kalemlerinin, 3.kişilere yapılan ödemelerin davacı şirket defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, buna göre davacının dilekçesinde belirtilen tazminat kalemlerine nazaran davalıdan talebi mümkün gerçek zarar miktarının ne tutarda olduğu konularında toplanmaktadır.
Öncelikle çözülmesi gereken husus, fesihten önce yer teslimi için davacının davalıya süre vermesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar sözleşmede davalı işveren tarafından yapılması gereken ön hazırlık işlemlerini içerir hükümlere rastlanmamış ise de, alınan teknik rapor içeriği uyarınca davalının bir takım işlemler yapması gerekmektedir. Buna göre mühendislik hizmetleri gerektiren projelendirilmesi gereken işler mevcuttur. Projelendirme yapılmadan sözleşmede kararlaştırılan edimin davacı tarafından ifası mümkün değildir. Zira sözleşmenin 11 ve 12. sayfalarında birim fiyat taraf ve detaylar başlığı altındaki düzenlemelerde “Projelere proje kotunda kazılması, proje ve teknik şartnamelere uygun” şeklinde cümleler ile proje ve teknik şartnamelere atıf yapılmıştır. Dolayısıyla davalının davacıya projeler sunması gerekmektedir. Ancak davalının bu yönde herhangi bir savunma ve iddiası da bulunmamaktadır. Salt ve soyut olarak 05/12/2014 tarihli imzalı yer teslim tutanağına dayanılmaktadır. Ancak sözleşmeye konu işin davacı tarafından ifa edilebilmesinin mümkün olabilmesi için denizin altında yer alan boruların projede yer almaması durumunda bile limanın neresinde bulunduğuna dair ayrıntılı kordinatların davacıya verilmesi gerekmektedir. Boruların nerede olduğu, koordinatların ne olduğu konusunda davacıya verilmiş bilgi ve belgenin dosya kapsamında bulunmadığı görülmektedir. Öte yandan su alma yapısı önünde alınacak kıl,kum,çamur atıkları, demirli beton kütlenin nereye döküleceğine dair döküm sahasının koordinatlarının ve döküm izin belgesinin de davacıya verilmesi gerekmektedir. Davacının koordinatların ve izin belgesinin kendisine teslim edildiğine dair iddiası karşısında davalının işbu döküm sahası koordinatları ile döküm izin belgesinin davacıya teslimine dair herhangi bir belge sunulmamıştır.
Davacı taraf diğer yandan, davalının davalının dava dışı ana işveren… İnşaattan kendileri için alt taşeronluk belgesi alamadığını, bu nedenle SGK şantiye açılışını gerçekleştiremediğini iddia etmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden gerek davalının, gerekse de davacının yazışma içerikleri uyarınca davalının davacıya kendi alt bünyesinde şantiye/sigorta açılışı için yazı verdiği, ancak ana işveren olarak… enerjiden ana işveren uygunluk belgesi alınmadığı ve davacıya verilmediği sabittir. Buna bağlı olarak dava dışı asıl işveren… enerjinin iş sahasına davacının işçilerinin ve deniz ekipmanlarının sokulmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tanığı … da talimat mahkemesindeki beyanı ile bu durumu doğrulamıştır. Davalı tanığı Özcan Köktürk davacı firma elemanlarının limanda çalıştığını belirtmiş ise de, bu beyan soyut kalmış olup belirtilen uyuşmazlığın çözümüne yetecek nitelikte görülmemiştir. Zira esasında davacının işe başlamadığı ya da başlayamadığı her iki tarafın da dolaylı da olsa kabulündedir.
Hal böyleyken gerek işin kapsamı ve niteliği gereğince uzun teknik işlemler gerekmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir faaliyette bulunulmaması nedeniyle teslim için süre verilmesinin faydasız kalacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı firma tarafından 18/12/2014 tarihli e-mail ile noter ihtarname taslağının gönderildiği ve yüzyüze bir araya gelerek çözüm önerisinde bulunulduğu, uyuşmazlığın çözümü adına çağrıda bulunulduğu sabit olup, davalı tarafından buna karşın herhangi bir adım atılmadığı aşikardır. Dolayısıyla bu yönüyle de yeniden süre verilmesinin faydasız kalacağı açık ve belirgindir.
Davalı yan argüman olarak 05/11/2014 tarihli yer teslim tutanağına dayanmışsa da yukarıda da açıklandığı üzere 21/02/2019 havale tarihli teknik rapor içeriği uyarınca da yer teslim tutanağının davacıya edimini yerine getirebileceği şekilde usulüne uygun olarak tutulmuş yer teslimi niteliği taşımadığı anlaşıldığından davalı taraf sözleşmeden doğan edimini yerine getirmediği ve getirmesinin de yakın zamanda mümkün olmadığı anlaşılmakla sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulü zorunludur. Buna göre de sözleşme ifa hazırlık masraflarının talep edilmesi yerindedir. Mahkememizce davacı tarafından bu kapsamda yaptığını iddia ettiği masraflara dair belge ve deliller teknik ve mali bilirkişi tarafından detaylı olarak incelettirilmiş olup, yapılan harcamaların 182.660,23 TL tutarındaki kısmının kadr-i maruf olduğu kanaatiyle davanın bu yönden kısmen kabulü cihetine gidilmiştir. Davacı ticari temerrüt faizi talep etmişse de, 3095 sayılı kanunda bu türde bir faiz türü bulunmadığı gibi avans faizine tekabül eden herhangi bir faiz oranı da belirtilmediğinden davacının talebinin yasal faiz olarak değerlendirilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-182.660,23-TL’nin dava tarihi 10/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 12.477,52 TL harçtan peşin alınan 3.282,9 TL harcın mahsubu ile, bakiye 9.194,62 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarfedilen, 3.282,90 TL peşin harç, 27.70 TL başvuru harcı olmak üzere cem’an 3.856,6 TL’den ibaret harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 16.909,61 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 2.725,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen; 376,65 TL posta ve tebligat masrafı, 5.100,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere cem’an 5.476,65 TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 5.203,90 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*