Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1285 E. 2018/1196 K. 18.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1285 Esas
KARAR NO : 2018/1196

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 30/12/2015
KARAR TARİHİ : 18/12/2018

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, 26.07.2014 tarihinde, davacının kasko sigortası teminatı altındaki, sürücü …’un yönetimindeki … plakalı araç ile davalıların sahibi ve trafik sigortacısı oldukları, sürücü …’ün yönetimindeki … plakalı aracın kazaya karıştığı, her iki sürücünün de %50 oranında kusurlu olduğu, eksper incelemesi ile … plakalı aracın hasar tutarının 4.815,35 TL olduğunun tespit edildiği ve %50 kusur oranına denk kısmının davalılardan talep edildiği ancak ödenmediği, davalılar aleyhine başlatılan icra takibinin de haksız itirazları ile durdurulduğu, …. İcra Dairesi’nin … dosyası ile 2.407,67 TL hasar tutarının kaza tarihi 26.07.2014 itibariyle 184,09 TL işlenmiş avans faizinin toplamı 2.591,76 TL tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini beyanla itirazın iptalini, takibin devamını, %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, … plakalı aracın trafik sigortası teminatları altında olduğu ancak sürücüsü …’ün kusuru olmadığı için tazminat sorumluluklarının olmadığı beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalı …’a tebliğ edilmiş, davalı davaya yanıt vermemiştir.
Dilekçe teatisinin tamamlanmasından sonra Mahkememizce ön inceleme günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ ile bildirilmiş, ön inceleme oturumunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacıya kasko sigortalı aracın davalıların işleteni ve sigortacısı olduğu aracın kusuru ile neden olduğu kazada hasar görmesi nedeni ile sigortalıya yapılan ödemenin onun haklarına halef olarak rücuan tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemini konu alıp, davalıların davaya yanıt vermemiş olmakla iddiayı reddetmiş sayıldıkları, buna göre, davacının davalılardan sigortalısının haklarına halef olarak alacağı bulunup bulunmadığı hususlarında iddia ve savunma kapsamında anlaşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Aynı oturumda 6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkememize sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verilmiş, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hazır bulunan taraflara tefhim, hazır bulunmayan taraflara tebliğ ile ihtar edilmiştir.
Kazaya karışan araçların kaza tarihi itibari ile trafik kayıtlarının istenilmiş, davacı ve davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, davacı sigortalısının aracının hasar görmesi nedeni ile sigorta kapsamında yapılan ödemeye ilişkin hasar dosyası ile kendi araçlarına ilişkin poliçenin gönderilmesi istenilmiş, bu ara kararların ikmalinden sonra -6100 sayılı Yasanın 266.maddesi gereğince iddia, savunma,sunulan deliller ile gerekirse davacı aracı üzerinde inceleme yapılarak kazanın meydana gelmesindeki kusur oranları ile kaza nedeni ile davacı aracında meydana gelen değer kaybının, poliçenin tanzim tarihine göre, davaya konu poliçe 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlardan sonra ise yeni genel şartlara göre; bu tarihten önce ise yerleşik Yargıtay uygulamasında belirtildiği üzere aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alınarak kazadan sonraki hasarlı halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmaya (farka) göre hesaplanması sureti ile rapor tanzimi için dosyanın, resen seçilen makine mühendisi bilirkişi …’a tevdii ile rapor alınmasına karar verilmiş, ara karar doğrultusunda bilirkişi tarafından tanzim edilen rapor ile kazanın meydana gelmesinde davacı nezdinde sigortalı … plaka sayılı aracın tam kusurlu olduğu, kaza tespit tutanağında davalı sigortalısı araç sürücüsünün orta şeridi kullanması nedeni ile kusurlu olduğu belirtilmiş olup davacının dayanağının da bu olduğu, ancak bu görüşe katılmadığı, bir aracın sol şeridi sürekli işgal etmesinin trafik suçu olup ceza kesileceği, ancak bir araca sol şeridi işgal ettiği için arkadan çarpılamayacağı, ayrıca otobüsün orta şeridi işgal ettiği belirtilmiş olup bunun çok normal olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili itirazlarını yazılı olarak sunmuştur.
Dava, kasko sigorta sözleşmesin kaynaklanan rücu an tazminat istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Yasanını 1481.maddesi gereğince de sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur.
Anılan maddede düzenlenen halefiyet yasal sınırlı cüz’i halefiyet niteliğinde olup bu maddeye dayanılarak açılacak dava esas itibari ile sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onun halefi sıfatı ile sigortacı tarafından açılmasıdır. Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer ve dava tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin ödediği tazminat miktarınca sigortalı yerine geçerek açtığı dava, aslında bir tazminat davası olup bu niteliği itibari ile aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsi ve rücuu ödediği bedelle sınırlı olduğu için cüz’i haleftir. Böyle bir davanın açılabilmesi için sigortacı ile sigorta ettiren arasında geçerli bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortacının riziko bedelini ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkı bulunması gerekir. İlk şart sigorta bedelinin ödenmesi olup bu, rücuun sınırını da belirler. Sigortacı ödediği bedelden fazlasını isteyemez. İkinci şart sigorta ettiren kimsenin meydana gelen zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkının bulunmasıdır. Bu hak tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya geçer. Sigortacının üçüncü şahıslara rücu hakkı sigortalıya ödeme yaptığı tarihte doğar, kanundan kaynaklanan bu temerrüt hali için ayrıca ihtara gerek yoktur. Sigortacının poliçe hükümlerin ters düşen bir ödeme yapması halinde zarar sorumlusuna rücu edebilmesi mümkün değildir. Sigortacı sigorta tazminatını geçerli bir sigorta sözleşmesi hükümlerine göre ve sigorta teminatı dahilinde olan zarar için ödemiş olmalıdır. Sigortacı ödediği miktarı değil, ancak ödenmesi gerekli gerçek zarar miktarını zarar sorumlusundan isteyebilir. Davacı kasko sigortacısı kusur ve zararı ispat etmek zorundadır. Sigortacı üçüncü kişiden ancak, onun kusuru oranında talepte bulunabilir. Sigortacı, zarar gören sigortalısına halef olarak bu davayı açtığından onun dava edebileceği kişilere karşı, onun dava açacağı mahkemede dava açabilir. Sigortalının zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise sigortacının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir. Rücu davasında faizin başlangıç tarihi hasar bedelinin sigorta ettirene ödendiği tarihtir. 17.01.1972 gün 1970/2 Esas, 1972/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, sigorta ettirenin halefi sıfatıyla açacağı davanın zamanaşımının, sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhine sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlayacağı kabul edilmiştir. Zamanaşımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 109. maddesi uyarınca 2 yıldır ve başlangıç tarihi sigortalının zararı öğrendiği kaza tarihidir.
( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 31/05/2012 tarih, 2012/3381 esas ve 2012/7118 karar sayılı ilamı; 14/03.2012 tarih, 2011/9741 esas ve 2012/3147 karar sayılı ilamı; 09/02/2012 tarih, 2011/6558 esas ve 2012/1313 karar sayılı ilamı; 08/02/2012 tarih, 2011/6192 esas ve 2012/1291 karar sayılı ilamı; 14/06/2012 tarih, 2012/2899 esas ve 2012/7863 karar sayılı ilamı; 26/01/2012 tarih, 2011/6521 esas ve 2012/673 karar sayılı ilamı; 24/05/2012 tarih, 2012/1438 esas ve 2012/6721 karar sayılı ilamı; 29/03/2012 tarih, 2011/4480 esas ve 2012/3847 karar sayılı ilamı)
Bu yasal çerçevede eldeki davanın değerlendirilmesinde, davacı nezdinde kasko sigortası bulunan araç, davalı şirkete ait ve diğer davalı nezdinde sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu hasarlanmış, hasar bedeli davacı sigorta şirketi tarafından karşılanmış ve eldeki dava ile sigortalının haklarına halef olarak davacı ödenen hasar bedelini kusurlu olduğunu iddia ettiği aracın işleteni ve sigortacısından talep etmiştir. Ancak yaptırılan bilirkişi incelemesinde kazanın meydana gelmesinde davacı nezdinde sigortalı aracın tam ve asli kusurlu olduğu belirtilmiş olmakla, rücu hakkı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı, kusur tespitine itiraz etmiş ise de bilirkişi kaza tespit tutanağında davalıya kusur yüklenmesine dayanak eylemi açıklamış bu eylem nedeni ile kusur yüklenemeyeceğini beyan etmiştir. Uyuşmazlık konusu kusur, Mahkememiz bilgisi dışında teknik bilgi ve incelemeyi gerektirmekte olup bu kapsamda konusunda uzman bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu sunulan ve kaza tespit tutanağındaki görüşün aksini dayanaklı olarak savunan bilirkişi raporu Mahkememizce dosya kapsamına uygun bulunmuştur. Bu nedenle davacının itirazı yerinde görülmeyerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile belirlenen eksik harç, tahsil edilebilir miktarın altında kaldığından, tahsili yönünde hüküm tesisine mahal bulunmadığına,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 288,92 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır. )
5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, miktar itibariyle KESİN olarak karar verildi. 18/12/2018

Katip …

Hakim …