Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1244 E. 2018/1169 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1244 Esas
KARAR NO : 2018/1169

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2015
KARAR TARİHİ : 11/12/2018

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin ayakkabı imal ve satışı ticareti dolayısı ile davalıya ayakkabı tokası siparişinden doğan cari hesap sonucu 14.794,88 TL alacağı olduğunu, tokaların imal edilip müvekkiline teslim edilmesi için borçlu şirkete toplam 14.794,88 TL çek ile ödeme yaptığını, bunun karşılığında malların teslim edilmediğini, … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya ile icra takibi açıldığını, borçlu vekilinin borca ve ferilerine itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinin taraflarına teslim edilmediğini beyanla icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, itiraz edilen ve davaya konu edilen icra dosyasının haksız ve mesnetsiz olarak açıldığını, müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı konumda olduğunu, davacının aleyhine yapılan … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibi üzerine, 03.04.2016 tarihinde müvekkili şirkete karşı davaya konu icra takibi geçtiğini, davacı şirketin sürekli adres değiştirdiğini ve son alarak … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kaydolduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğündeki adrese Tebligat Kanunu 35.maddesine göre tebliğ yapılabildiğini, davacının müvekkili şirkete olan borcunu ödemediği gibi işbu haksız davayı da açtığını, dava dilekçesinde belirtilen çeklerin müvekkili şirket defter ve kayıtlarında yer almadığını beyanla, davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminata mahkum edilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili yanıt dilekçesinden sonra sunduğu ve yanıt dilekçesinin ıslahına ilişkin yazılı beyanında vekil eden davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı hakkında başlattıkları takibin kesinleştiğini, dava dilekçesinde belirtilen çeklerin davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, çekler karşılığı davacıya ayakkabı tokası niteliğinde metal aksesuar verildiğini, buna ilişkin faturaların dilekçeye ekli olduğunu, çeklerin tahsilat makbuzlarındaki imzanın davalı çalışanına ait olduğunu; 23/05/2017 tarihli dilekçesi ile de çekler karşılığı davacıya mal teslim edilip fatura kesildiğini beyan etmiştir.
Mahkememizce ön inceleme günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ ile bildirilmiş, ön inceleme oturumunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının davalıya ayakkabı tokası siparişi üzerine dava konusu iki adet çeki vermesine karşılık, sipariş konusu mallar teslim edilmediğinden ödeme olarak verilen çekler nedeni ile alacaklı olduğu iddiası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemini konu alıp davalının yanıt dilekçesi ile dava konusu çeklerin vekil eden şirket defter ve kayıtlarında yer almadığı, vekil edenin davacıya borcu bulunmadığı, cari hesaba dayalı alacağı olup bu alacağın tahsili için takip başlatıldığını beyanla davanın reddini talep ettiği, buna göre, davacının sipariş üzerine ödeme için verdiği çeklere karşılık mal teslimi yapılıp yapılmadığı, davacının çek bedelleri kadar davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, takibe itirazın yerinde olup olmadığı, takip tarihi itibari ile alacak miktarı ile iddia ve savunma kapsamında anlaşmazlık bulunduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkememize sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verilmiş, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hazır bulunan taraflara tefhim, hazır bulunmayan taraflara tebliğ ile ihtar edilmiştir.
Davalının cevap dilekçesini ıslahından sonraki beyanları nedeni ile tahkikat oturumunda davalı yana malları teslim ettiğine dair tüm delillerini sunmak üzere 2 hafta kesin süre verilmiş, aksi takdirde bir daha bu hususta delil sunamayacağı ihtar edilmiştir.
Davalı vekili, verilen kesin süreye dair sunduğu yazılı beyanında faturanın mal tesliminden sonra düzenlendiğini, faturanın davacı şirket tarafından kendi muhasebesine gönderildiğini ve KDV’sinin davacı şirketçe kullanıldığını, malların teslimi hususunda davalı şirket müdürünün tanık olarak dinlenebilecek durumda olduğunu, davacı ile cari hesap şeklinde çalışma yapılması ve müşteri çekleri ile ödeme yapılması nedeni ile çeklerin toplamının birebir aynı miktarlar olmayabileceğini beyan etmiştir.
6100 sayılı Yasanın 266.maddesi gereğince; iddia, savunma,sunulan deliller, tarafların ilişki dönemine dair ticari defter kayıt ve belgeleri ile takip dosyaları incelenerek davacının davalıdan takibe konu alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının tespiti, tespit edilen miktara göre icra inkar tazminatı miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi … dosyaya sunduğu raporunda davacı kayıtlarında iki adet çek nedeni ile 14.794,88 TL alacak kaydı olduğu, buna mukabil davalı kayıtlarında iki adet faturanın davacı borcu olarak kaydedildiği ve 794,18 TL davacı alacağının 2014 yılına devrettiği, davalı tarafından, faturaların KDV’sinin davacı tarafından kullanıldığının belirtildiği ancak incelenen davacı defterlerinde faturaların kayıtlı olmadığı, kebir defterinin boş olması nedeni ile KDV’nin kullanılıp kullanılmadığı hususunda kesin bir kanaat oluşmadığını bildirmiştir.
Dava 2004 sayılı Yasanın 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine dairdir.
Davacı, davalıya verilen çekler karşılığı mal teslim edilmediği iddiası ile çek bedellerinin tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptalini talep etmiş, davalı çekler karşılığı mal teslim edildiğini, fatura tanzim edildiğini, davacının KDV’sini kullandığını savunmuştur.
Kural olarak çek, bir ödeme vasıtası olup, aksi kararlaştırılmadıkça mevcut bir borcun tediyesi amacı ile verildiği yönünde bir karine mevcuttur. Bu karinenin aksini iddia eden davacı, çeklerin avans olarak verildiğini ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delille ispatlamakla yükümlüdür. Satış sözleşmesinde tarafların edimlerini aksine anlaşma olmadıkları takdirde, aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının çeklerin avans niteliğinde verildiğini ve karşılığında mal teslim edilmediğini kanıtlaması gerekir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 15/05/2017 tarih, 2016/15867 esas ve 2017/3820 karar sayılı ilamı; 18/09/2017 tarih, 2016/10462 esas ve 2017/5933 karar sayılı ilamı; 11/05/2017 tarih, 2016/17472 esas ve 2017/3672 karar sayılı ilamı.
Davacı, çeklerin mal tesliminden evvel avans olarak verildiğini, çeklerin verilmesi sırasında kambiyo senedi karşılığı mal alınmadığını davalının kabulü ile ispat etmiş durumdadır. Bu noktada ispat yükü bu kez davalıya geçmiş olup, davalı kambiyo senetlerinin verilmesine dayanak taahhüdünü yerine getirdiğini iddia etmiş olmakla, bu iddiasını ispat etmek yükü altında iken bu yönde kendisine verilen kesin sürede herhangi bir delil sunmamıştır. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 06/10/2015 tarih, 2014/14601 esas ve 2015/12096 karar sayılı ilamı. Her ne kadar davalı, bu hususta , teslimi gerçekleştiren müdürün tanık olarak dinlenmesini talep etmiş ise de, mal teslimi hukuki işlem olup tanıkla ispat edilemeyeceğinden bu talebi yerinde görülmemiştir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 20/12/2017 tarih, 2016/13947 esas ve 2017/8106 karar sayılı ilamı. Yine davalı, rapora karşı yazılı beyanında, davacının kebir defterini sunması yönünde ara karar oluşturulmasını talep etmiş ise de, bilirkişi incelemesinde kebir defteri sunulmuş ancak yazılı olmadığından kanaat edinilmesini sağlayamamıştır. Boş olan defterin yeniden sunulması ve incelenmesi, sonuca etkili olmadığından, öte yandan, KDV kullanımından evvel, davalının mal teslimini ispat yükü altında olmasından ve teslimi ispat edebilmiş olmamasından dolayı, bu istemi de yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davalı, avans olarak aldığı çeklere karşılık mal teslim ettiği savunmasını ispat edemediğinden, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının iptali ile takibin 14.794,88 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 2.958,97 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 1.010,63 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru harcı ile 175,76 TL peşin harcın ve davacı tarafından karşılanan 739,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 1775,38 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.11/12/2018

Katip …

Hakim …