Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1191 E. 2018/471 K. 10.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1191 Esas
KARAR NO : 2018/471

DAVA TARİHİ : 04/12/2015
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 10/04/2018

Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dava dosyasında davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile vekil edenin, … tarafından …bank … Şubesi … seri nolu 20/11/2015 tarihli 150.000,00-TL bedelli davacı müvekkile yazıldığını, davacı müvekkil borcuna karşılık … Kereste Fabrikası’na çeki cirolayarak teslim ettiğini, 23/08/2015 tarihinde çeki elinde bulunduran …’ın …’deki fabrikasına hırsız girmesi sonucu çekin fabrika kasasından çalındığını, bunun üzerine …’ın … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile yukarıda bilgisi verilen çeke ilişkin ödeme yasağı kararı alındığını ve müvekkiline ödenmesinin engellendiğini, bu hırsızlık olayına ilişkin … CBS’ye soruşturma başlatıldığını, takibe konu çeke el koyma kararı verildiğini, müvekkilinin çeki teslim ettiği … tarafın davalı … Kargo Nakl. ve Loj.Ltd.Şti aleyhine de … Ticaret Mahkemelerinde istirdat davası açıldığını, davalı … Kargo şirketi tarafından … 36. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı alındığını, bu takibin haksız ve hukuksuz olduğunu davalı şirkete borcu bulunmadığını, müvekkilinin haciz kararına dayanak olarak araçlarına ve işyerine haciz işlemi yapıldığını belirterek … 36. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki takibin mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığında tedbiren durdurulmasını, davacı müvekkilin alacaklıya borçlu olmadığının tespitini, ihtiyati haciz kararının kaldırılarak … 36. İcra Müdürlğü … esas sayılı dosyasındaki hacizlerin kaldırılmasını, ihtiyati haciz kararına istinaden alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafından yatırılan teminatın davalı alcaklıya ödenmemesine karar verilmesini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile ciranta kendi imzasını ret etmediği sürece çekten dolayı borçlu olmadığını ileri süremeyeceğini, müvekkilinin dava konusu senette meşru ve iyiniyetli hamil olduğunu belirterek haksız davanın reddine, davalının % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin replik dilekçesi ile davalı tarafın beyanlarında iyiniyetli olduğu, çekin çalıntı olduğunu bilmediğini ve bilebilecek durumda olmadığından bahisle davanın davanın reddini talep etmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın kabulü ile … 36. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan takip nedeni ile davacı müvekkilin alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin düplik dilekçesi ile cevap dilekçesinde de belirtilen hususlar doğrultusunda kendi taraflarının meşru ve iyi niyetli hamil olup davacı tarafın iddia ettiği tüm hususların reddedilmesini ayrıca davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile vekil eden idare tarafından dava dışı Babaoğlu şirketine …bank … şubesine ait 20/11/2015 tarihli 150.000,00 TL bedelli çek keşide edildiğini, çekin zayi olduğu belirtilerek çek hakkında ödeme yasağı konulduğunu, ayrıca Sulh Ceza Mahkemesince el koyma kararı verildiğini, çekin el koyma kararından sonra bankaya ibraz edilmesi üzerine usulsuz işlem yapılarak banka memurlarınca çekin hamile iade edildiğini ve bu şekilde takibe konu edildiğini, takibe konu çek ile ilgili olarak menfi tespit davası açıldığını beyan ile çek nedeni ile borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasına verilen cevap dilekçesi ile davacı keşideci kendi imzasını ret etmediği sürece çekten dolayı borçlu olmadığına dair menfi tespit davası da açamayacağını, müvekkilinin dava konusu çekte meşru ve iyi niyetli hamil olup davacının ileri sürdüğü defiler çeki ciro ve teslim yoluyla teslim alan müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı tarafların iddialarının bir kısmı çekin kendi elinden değil dava dışı … elinden rızası hilafına elden çıktığına ilişkin olsa da bu durumun alacaklarının alacağını temin etmesine engel bir durum olmadığını, keşideceinin iddia ettiği gibi sonraki ciroların sahte olması çekin kambiyo vasfını kaybettirmediğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasında replik dilekçesi ile davacı müvekkilin alacaklı davalıya borçlu olmadığının tespitine, … 36. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından müvekkili idare ile konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasından düplik dilekçesi ile keşideci olan davacı imzasını inkar etmediği sürece lehdar veya ciranta imzasını sahteliği iddiasıyla hamile karşı dava açma hakkı bulunmadığını, keşideci lehdar ciranta arasındaki şahsi defiler hamile karşı ileri sürülemeyeceğini belirterek tedbir kararının keşideci bakımından kaldırılmasına ve iyiniyetli hamil olan müvekkiline karşı açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Asıl dava dosyasında 07/12/2015 tarihli tensip 11 numaralı ara kararı ile tedbir kararı verilmiş, 09/12/2015 tarihinde tedbirin uygulanması için İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmıştır.
Birleşen dava dosyasında 04/05/2016 tarihinde tedbir kararı verilmiş, 12/05/2016 tarihinde, tedbirin uygulanması hususunda İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmıştır.
Takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde davalı tarafından, davacılar ile dava dışı borçlular aleyhine … seri numaralı 20/11/2015 keşide tarihli, 150.000,00 TL miktarlı çek nedeni ile başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip olduğu görülmüştür.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, taraflar arasındaki uyuşmazlığın asıl dava dosyasında, davalı tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, çekin, … tarafından davacıya, davacı tarafından da …’a verildiği ancak …’ın fabrikasından çalındığı, … ATM’nin … esas sayılı dosyası ile ödeme yasağı kararı alındığı, … tarafından davalıya karşı istirdat davası açıldığı, davacının davalıya borcu bulunmadığı iddiası ile borçlu olunmadığının tespiti istemini; birleşen dava dosyasında ise aynı çek nedeni ile keşideci tarafından açılan menfi tespit istemini konu alıp davalının asıl ve birleşen dava dosyasına sunduğu yanıt dilekçeleri ile çekin cirolardan sonra kendisine teslim edildiği, imzaların istiklali ilkesi uyarınca cirantanın ve keşidecinin kendi imzasını reddetmediği sürece borçlu olmadığını ileri süremeyeceği, kendisinin meşru ve iyiniyetli hamil olduğu, def’ilerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini beyanla davanın reddini talep ettiği, buna göre asıl dava dosyası davacısının lehtarı ve birleşen dava dosyası davacısının keşidecisi olduğu, dava dışı …’ın hamili bulunduğu çekin, hamil elinden çalınması nedeni ile cirolardan sonra hamil olan davalıya, keşideci ve lehtarın borcu bulunup bulunmadığı hususunda anlaşmazlık bulunduğu tespit edilmiştir.
Dava, keşideci ve lehtar tarafından, çek hamiline açılan menfi tespit istemine dairdir.
Davacı lehtar çeki cirolayarak dava dışı …’a teslim ettiğini, ancak …’ın kasasından çekin çalındığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş, birleşen dava dosyasında davacı keşideci de davalının yasal hamil olup olmadığının açıklığa kavuşması gerektiğini, aksi takdirde iki kez ödeme yapmak durumunda kalacağını beyan ile borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
Dava konusu senette asıl dava dosya davacısı lehtar birleşen dava dosyası davacısı ise keşideci durumunda, davalı ise son hamil durumundadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Yasanın 818/1-c maddesi delaleti ile uygulanması gereken 677.maddesi uyarınca bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.
İmzaların bağımsızlığı(istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder.
Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar; geçersiz bir imza sahibini bağlamaz. Ancak, ciro zincirini de koparmaz.
“İmzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre, senedin asıl borçlusu olan keşidecinin imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin (lehtarının veya diğer cirantaların) senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir.
Kanun yapıcı, 6102 sayılı Yasanın 677.maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Senetteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Senedin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Bu açıklamalar için bkz, Prof.Dr. Reha Poray / Prof. Dr. Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, … 2006, Sayfa 141-142; Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku 2.Bası, Ankara 1997, Sayfa 414 vd; Prof. Dr. Hüseyin Ülgen / Doç. Dr. Mehmet Helvacı / Doç. Dr. Abuzer Kendigelen / Doç. Dr. Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, … 2004, Sayfa 126 vd; Prof. Dr. Naci Kınacıoğlu Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, Sayfa 122 vd;Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu İkinci Cilt-Kıymetli Evrak ve Taşıma Ankara 1988 sh. 174 vd- sh.286-Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Prof.Dr. Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, … 1998, sh.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, İkinci Cilt, Üçüncü Baskı Ankara 1990 sh.1611 vd.)
Zincirleme ve birbirine bağlı, lehtardan hamile değin tam ve düzenli yani kesintisiz cirolar hak sahipliğine karine sayılır. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz, Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, … 1984, sh.295; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, İkinci Cilt, Üçüncü Baskı, Ankara 1990, sh. 1646-1647; Murat Alışkan, Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, … 1998 sh. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/ İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998 sh. 363)
Hamilin ciro yoluyla senedi devraldıktan sonra cirantasını takip etme gibi yasal bir zorunluluğu bulunmamaktadır. TTK’da yer alan ve kambiyo hukukuna ilişkin ilkeleri belirleyen kuralların kişiden kişiye değişebilen “hayatın olağan akışı” şeklindeki subjektif bir takım değerlendirmelerle ortadan kaldırılması doğru görülemez. Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali(bağımsızlığı) ilkesi ile ilgili olarak Daire uygulaması istikrar kazanmıştır (Yargıtay 19.HD.’nin 17.02.2011 tarih, 2010/7937 E, 2011/2072 K; 31.03.2011 tarih 2010/8614 E, 2011/4185 K; 18.04.2011 tarih 2011/3624 E, 2011/5149 K; 13.05.2010 tarih 2009/7134 E, 2010/6030 K; 14.10.2010 tarih, 2010/4431 E, 2010/11296 K; 21.03.2012 tarih 2011/13865 E, 2012/4619 K. sayılı kararları).
Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava konusu çekte davacılar keşideci ve lehtar durumunda olup, davalı senede ciro yoluyla hamil olmuştur. Görünüşe göre ilk ciro, senedin lehtarı durumundaki asıl dava dosyası davacısı imzası ile yapılmıştır. Davacılar, kendi imzasını inkar etmektedirler. Senet metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan imzaların istiklali ilkesi karşısında senetteki herhangi bir imzanın sahteliği dahi yalnızca imza sahibini ilgilendiren bir durum olup bu durum lehtarı ve keşideciyi sorumluluktan kurtarmaz.
Davacılar senedin dava dışı …’a verildiğini savunmuş iseler de … ciro silsilesinde dahi bulunmamaktadır. … tarafından açıldığı bildirilen istirdat istemli davada senedin meşru hamilinin … olduğu iddia edilmektedir ve bu durum davacıların sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir durum olmadığından, bu dosyanın bekletici sorun sayılması talebi yerinde görülmemiştir.
Davacılar ciro silsilesine göre, hamil olan davalıya karşı yükümlü olup, senet bedelinin ödenmesi halinde senedi alan borçlu borçtan kurtulmuş olacağından kendisine yeniden başvurulması da söz konusu olmayacaktır. Velev ki istirdat davası sonucunda, çekin meşru hamilinin … olduğuna karar verildiği takdirde, bu kişi senet bedelini ödeyen ve bu suretle senedi alan senet borçlusuna değil, yetkisiz hamil olarak senet bedelini tahsil eden davalıya müracaat edecektir yahut senedin isirdadına ilişkin dava bedel istirdadına dönüşecektir. Bu nedenle, istirdat davasının beklenilmesi talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı keşideci senedi diğer davacıya verdiğini, diğer davacı da dava dışı kişiye verdiğini kabul etmektedir. Davacıların senetle ilgili bağları sona ermiş olup, hamile karşı sorumludurlar, somut durumda da muntazam ciro silsilesine göre hamil, davalıdır.
Bu noktada Yasanın 687.maddesinin de uygulanma yeri yoktur. 6102 sayılı Yasanın 818/1-e maddesi delaleti ile uygulanması gereken 687.maddesi uyarınca poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Bu madde uyarınca borçlular temel ilişkiye dayanan şahsi defilerini bile bile borçlunun zararına hareket eden hamile karşı ileri sürebilir; somut durumda ise davacılar herhangi bir şahsi def’iye dayanmamış; senet üzerinde hak iddia eden dava dışı …’ın iddiasına dayanmışlardır. Davacılar ile dava dışı … arasındaki şahsi ilişkiden kaynaklanan ve ileri sürülebilecek bir def’iye dayanılmadığından (senedin keşideci tarafından lehtara ve lehtar tarafından dava dışı …’e verilmesine dayanak temel ilişkiye dair def’i), bu madde uyarınca hamilin borçlunun zararına hareket edip etmediğini araştırma gereği bulunmamaktadır. 6102 sayılı Yasanın 792.maddesinde ise senedin iadesi için kötü niyet veya ağır kusurun varlığı şart koşulmuş olup somut durumda zaten senedin iadesi/istirdadı istemi bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacılar senede imza koymakla diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre, davacılar görünüşte düzgün olan ciro silsilesine göre hamile karşı sorumludurlar ve dava dışı … ile hamil arasındaki dava, davacıların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kendi imzaları geçerli olan davacıların hamile karşı ödeme yükümlülükleri devam etmektedir.
Bu itibarla her iki davanın da reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl ve birleşen dava dosyasında davaların reddine,
2-Asıl ve birleşen dava dosyası için ayrı ayrı olmak üzere takip konusu alacak miktarının %20’si oranında hesaplanan 33,184,93-TL tazminatın ayrı ayrı her bir davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Asıl ve birleşen dava dosyasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Asıl dava dosyasında alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
5-Birleşen dava dosyasında alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden asıl dava dosyası yönünden 14.750,00 TL vekalet ücretinin asıl dava dosyası davacısından tahsili ile davalıya verilmesine; birleşen dava dosyası yönünden 14.750,00 TL vekalet ücretinin birleşen dava dosyası davacısından tahsili ile davalıya verilmesine
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.10/04/2018

Katip …

Hakim …