Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1140 E. 2019/632 K. 26.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1130
KARAR NO : 2019/536

DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ: 18/11/2015
KARAR TARİHİ: 27/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; müvekkilinin İflas halinde İnterroyal şirketinin hissedarı olup 60.000-TL sermayeli şirketin, 100 hissesine sahip olduğunu, şirketin ana sözleşmesinin 8.maddesinde”Nama yazılı hisse senetlerinin başkalarına devir ve temlikinde satış isteğini Yönetim Kurulu aracılığıyla diğer nama yazılı hisse sahibi hissedarlara ulaştırması gerektiğini, davalılardan … mirasçıları olan davalılar ile …, … ve …’ın şirketteki hisselerini esas mukaveleye aykırı olarak davalılar … ve …’a devrettiklerini, esas mukaveleye aykırı devirlerin şirket pay defterine kaydedildiğini YK nun tescile ilişkin aldığı kararların batıl olduğunu, iflas halinde şirketin 10.5.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında şirketin sermaye yapısına göre, ve 18.08.2015 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısındaki hissedarlık yapısına göre, …’in 34.000, …’ında 20.000 hisse sahibi olduğunun anlaşıldığını, buna göre … varislerinin 50.000 payını … ve …’e, …’nın 2000 adet hissesinin, …’ın 1000 adet hissesi ve …’ın 1000 adet hisessinin … ve …’e devredildiğinin anlaşıldığı, yolsuz tescil işlemlerinin iptaline, önalım hakkının kullanılması ile davacı adına devrine ve şirket pay defterine tesciline karar verilmesine talep etmiştir.
Davacı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu 06/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile, müvekkilinin şirketin yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle ve şirket borçlarına şahsi kefaletleri nedeniyle şahsına ait şirket hisselerinin haczedilmesini engellemek maksadı ile şirket çalışanı …’a şirket hisselerini inançlı işlemler kapsamında devrettiğini, …’a devredilen 55.000 adet hisseden kalan 50.000 hissenin … misasçılarından inançlı işlemi bilmesine rağmen TBK 49/2 hükmünün ihlali ile ahlaka ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak hareket eden davalılardan … ve …’dan TBK 51.maddesi hükmünce aynen tazmini ile bu 50.000 adet hissenin 24.100 adetinin müvekkili … adına tesciline karar verilmesini, davalılar … ve … adına tescil edilen hisselerin 3.şahıslara satışı ve devrinin cebri icra marifeyitl ede olsa tedbiren yasaklanmaına, tedbire teminatsız olarak bi hakkın hükmedilmesine, talebin reddi halinde şirket pay defterine davalılar adına kayıtlı hisselerin davalı olduğuna ilişkin şirket pay defterine şerh edilmesini ve dava dilekçesindeki taleplerinin kabul edilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA
Davalı … ve … vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile, davacının taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, şirket sözleşmesinin 8.maddesi uyarınca nama yazılı hisse senetlerinin başkalarına devrini kısıtlayan maddeler içermekte ise de, bu kısıtlamalar tasfiyeye giren şirketler için söz konusu olmadığını, davacının sahip olduğu hisseleri 3. Şahıslara devrederken 8.maddenin getirdiği hiçbir şarta uymadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Müflis İnterroyal Turizm ve Yatırım ve İşletmeleri vekilinin Mahkememize vermiş yanıt dilekçesi ile; iflas idaresi davalı olarak sadece İflas İdare Memuru Av. … gösterilmekle birlikte dava dilekçesinin talep kısmında iflas idari hakkında herhangi bir talebin mevcut olmadığını, davacı davalara müdahil olarak eklenmelerini talep etmiş ise de iflas idaresi olarak bu talebin reddedildiğini, bunun üzerine İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinde … esas sayılı dosyası ile şikayette bulunduğunu, şikayetin reddedildiğini beyanla İflas İdaresinin müflis şirketin alacak ve borçlarının tasfiyesi işlemlerinin yürütmekle görevli olduğunu, iflas idaresine karşı aktif husumetin oluşmadığını, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile, davacının dava dilekçesinde belirttiği iddiaların aksine hisse senetlerinin davalı adına tesciline ilişkin yönetim kurulu kararlarının batıl olduğuna ilişkin tespit istemi ile yolsuz olduğunu iddia ettiği tescil işlemlerinin iptali istemlerine itiraz edildiğini, yapılan devir ve tescil işlemleri hukuka uygun olarak yapıldığı için buna ilişkin tescil ve yönetim kurulu kararlarının da geçerli olduğunu beyanla öncelikle haksız olan tedbir talebi ve şirket pay defterine davanın şerh edilmesi taleplerinin reddine bunun ile birlikte haksız bir şekilde açılan davanın tüm talepleri ile birlikte reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile; müvekkilinin söz konusu toplantıda yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini ve … sayılı yönetim kurulu kararı il eşirketini tek başına atacağı imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındığını, hisse devrini sınırlayan düzenlemeler geçersiz olduğunu, ilgili kanuna uyarlanmayan esas sözleşmelerdeki devir sınırlamaları kendiliğinden ortadan kalkacağını, ilgili kanun maddelerine rağmen geçerli olduğu düşünülse dahi devrin sınırlandırılmasının mümkün olamayacağını, davacının İstanbul CBS’ye başvurarak müvekkili ve diğer davalılar hakkında dolandırıcılık ve benzeri suçlardan şikayette bulunmuş ise de söz konusu şikayet dilekçesi ile iş bu dilekçe arasında sayısız çelişki bulunması, davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu beyanla müvekkili hisseleri üzerine konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile; davacı yanın taleplerinin haksız, mesnetten uzak ve yasalara aykırı olduğunu, var olan kısıtlamaların tasfiyeye giren şirketler için söz konusu olmadığını, müvekkilinin hukuka ve mevcut yasal mevzuata uygun olarak hisse devrini yaptıklarını, davanın kötüniyete dayandığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER
1-Bilirkişi raporu,
2-Hukuki mütalaa raporu,
3-Hisse satış sözleşmeleri suretleri,
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava; ticari pay devir işlemini onaylayan yönetim kurulu kararının geçersizliğinin tespiti, önalım hakkı doğrultusunda devredilen hisselerin davacı adına tescili ilişkine davadır.
Davacı vekilininmahkememize sunmuş olduğu 06/11/2017 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ettiğini bildirmiş, dava konusu talebinin dayanağının inançlı işlem olduğunu belirtmiş, talebin TBK madde 51 uyarınca aynen tazmini, yolsuz tescilin iptalini, davacı adına devrini ve şirket pay defterine tescilini talep etmiştir. Islah dilekçesi davalılara tebliğ edilmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra dosya, esas sözleşmenin 8. maddesi ve TTK’nın 391. maddesi uyarınca; bilirkişiden hisse devrinin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise davacı iddialarının değerlendirilmesi ile yapılan hisse devri ve hisse bedellerinin tespiti hususlarında ayrıntılı rapor tanzim etmek üzere dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişiden alınan 15/01/2019 tarihli rapordan özetle, davalı … vekilinin ofis adresinde yapılan incelemede davalı şirkete ait pay defterlerinin sunulmadığı, davaya konu hisse devirleri ile ilgili olarak sadece bu sözleşmelerin incelendiğini, devirlerin pay defterine işlenip işlenmediği yönünden açık bir tespit yapılamadığı, davalı …’in şirketin 60.000,00-TL’lik sermayesine karşılık 60.000 adet hisseden toplam 57.000,00-TL’lik bedele karşılık 57.000 adet hisseyi 2015/Temmuz ve Eylül aylarında devraldığı, 29/07/2015 tarihli Anonim Şirket hisse devir sözleşmesi ile davalı şirketteki hissesinin 20.000 adetini 20.000,00-TL’lik bedel ile davalı …’a devrettiği, pay devrinin sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemenin geçersiz hale gelip gelmediği hususunun Mahkememizce değerlendirileceği, dava konusu hisse devir işlemlerinin 2015/Temmuz-Eylül tarihlerinde yapıldığı kanaatini bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesinde “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” şeklinde düzenleme mevcut iken kısmen ıslah 181. maddede kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verileceği, bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği kabul edilmiştir.
Tamamen ıslahta dava sebebi veya istem konusu tümüyle değiştirilmektedir. Böylece dava dilekçesindeki talepler artık hükme konu olamaz. Kısmen ıslahta ise önceden yapılan usuli bir işlemin düzeltilmesi, örneğin talep sonucunun arttırılması söz konusu olur. Uygulamada, istem sonucuna ilişkin fazlaya dair haklarını saklı tutan davacının dava değerini ıslah yolu ile arttırabileceği tartışmasız kabul edilmektedir.
Davacı mahkememize sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile davasını tamamen ıslah etmiş, bu nedenle ıslah dilekçesindeki talepleri esas alınmış, davacı dava konusu hisselerin haciz baskısı altında inançlı işlem ile muris …’a devredildiğini, davalıların inançlı işlemi bildiklerini iddiasına dönüştürmüş, esas sözleşmenin 8. Maddesine aykırı olarak hisse devrinin yapıldığını yinelemiştir.
İnançlı işlemler; inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içermektedir. Yine inançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. Öte yandan; inanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa; 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık’ dahil her türlü delille ispat edilebilir.
İflas halinde … A.Ş ana sözleşmesinin 8. Maddesinde “Nama yazılı hisse senetlerinin başkalarına devir ve temlikinde, devir ve temlik etmek isteyen hissedar önce satış isteğini ve şartlarını yönetim kurulu aracılığı ile diğer nama yazılı hisse senedi hissedarlara ulaştırır. İş bu ulaşma tarihinden itibaren 10 iş günü içerisinde satış teklifine hissedarlardan bir teklif alınmadığı taktirde satış konusu hisseler 3. Şahıslara satılabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 492/3 maddesinde ise;
“Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer” hükmü düzenlenmiştir. …A.Ş’nin 16/07/2007 tarihinde iflasına karar verilmiş olup, söz konusu şirket tasfiye halindedir. O halde davacı tarafın şirket ana sözleşmesindeki sınırlamalara dayanması mümkün değildir. Kaldı ki Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6103 sayılı kanunun oy hakkı ve oy du imtiyazlı paylar ile nama yazılı payların devredilmelerinin sınırlandırılması başlıklı 28/7 maddesi “Nama yazılı payların devrini, red sebeplerini göstererek veya göstermeyerek sınırlandırmış bulunan anonim şirketler, Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde, esas sözleşmelerini değiştirerek, Türk Ticaret Kanununun 492 ilâ 498 inci maddelerine uyarlamak zorundadır; aksi hâlde, bu sürenin dolmasıyla tüm sınırlamalar geçersiz hâle gelir. ” hükmü uyarınca şirket bakımından ana sözleşmesinin 8. Maddesi TTK madde 492. Maddesine uyarlanmadığından, davacının davasının şirket ana sözleşmesindeki hisse devrine ilişkin kısıtlamaya dayandırması mümkün değildir. Zira şirket ana sözleşmesindeki kısıtlama yasanın açık hükmü gereğince geçersiz hale gelmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalar sonucunda, yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere, davacının hisselerini …’in …’a inançlı işlem ile devrettiği ve davalıların bu durumdan haberdar olduğu iddiasını kanıtlayamadığı, davacının inançlı işlemi ancak yazılı delil ile ispatlayabileceği, bu nedenle ispat koşulunun gerçekleşmediği, davacının davasını ispatlayamadığı, davacının pay devrinin şirket esas sözleşmesine aykırılığı nedeniyle geçersizliğini ise TTK hükümleri uyarınca ileri süremeyeceği, yapılan devir ve tescil işlemlerinin geçerli olduğu, kanaatiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 922,19 TL ve ıslah harcı 436,57 TL olmak üzere toplam 1.358,76 TL’ den mahsubu ile bakiye 1.314,36 TL harcın 492 sayılı Yasanın 31. Maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar … ile …, davalı …, davalı … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılar … ile …, davalı …, davalı …’ a verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan toplam 327,00-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile 130,00-TL’sinin davalı …’e, 150,00-TL’sinin davalı …’a, 47,00-TL’sinin davalı …’a verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza