Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1105 E. 2018/216 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1105 Esas
KARAR NO : 2018/216
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 22/04/2013
KARAR TARİHİ: 20/02/2018
Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile vekil edenin 01.03.2011 tarihli kira kontratı ile ..’da bulunan işyerini bu tarihten itibaren kullanmaya başladığını, bu tarihten önce bu işyerinde müvekkili firmayla ilgisi bulunmayan … Plastik Kozmetik San. Tic. Ltd. Şti adlı bir firmanın faaliyet gösterdiğini, … Plastik Kozmetik San.Tic. Ltd.Şti.ile müvekkili şirket arasında herhangi bir biçimde iş yeri veya iş devri gibi bir iş veya işlem olmadığını, … Plastik Kozmetik San.Tic.Ltd. Şti.’nin işlerine son verdiğini, buradaki taşınır mallarını satışa çıkardığını, bu malzemeleri de Kırıkkale’de yıllardır bu alanda ve böyle bir işyeri kurma amacındaki müvekkili firma tarafından satışın duyulmasının ardından anılan işyerindeki malların satın alındığını daha sonra da burada Kırıkkale’deki kolonya imalatında kullandığı kolonya şişesi imalatına başladığını, ilgili işyerinin müvekkili şirket tarafından davalıya borçlu olduğu söylenen … Plastik Kozmetik San. Tic. Ltd. Şti.’den her hangi bir biçimde devir yoluyla ya da herhangi bir biçimde alacak ya da borca halefiyet olacak bir yükümlülükle alınmadığını, müvekkili şirketin sadece satılan makinaları satın aldığını, bu satışa konu makinaların ve diğer malzemelerin üzerinde müvekkili şirketçe bilinen ya da bilinmesi gereken ne davalışirketin ne de bir başkasının alacak hakkı veya haczi bulunmadığını, daha sonra müvekkili firmanın çalışmaya başlamadan önce davalı şirkete başvurma ve abone açtırma amacıyla 09.03.2011 tarihinde Eyüp …Noterliğinde düzenlenen … yevmiye nolu vekaletname ile bir kısım iş takipçisine yetki verdiğini, ancak verilen bu yetkinin sayma yoluyla verilmiş ve sınırlı bir yetki olduğunu, vekaletname incelendiğinde verilen yetkinin sadece müvekkili şirketin borçlarını taksitlendirmeye ait olduğu, bir başka şirketin yada şahsın davalıya olan borcunun müvekkili adına kabullenilmesini ya da ödeme taahhüdünde bulunmasını içermediğini, müvekkili firmanın verdiği yetki çerçevesinde işlemlerin yapılması sonucu aboneliğinin açıldığını düşünerek ve haklı olarak da başkasının borcunu da üstlendik mi gibi normal olmayan ve yaşamın olağan akışına uymayan bir araştırmaya da girişmediğini, çalışmaya başlayan müvekkilinin daha sonra kendisine gelen ve kendi kullanımında olan döneme ilişkin faturaları düzenli olarak ödediğini, bu arada müvekkili firmanın imalat yaparken bu kez davalı firmanın görevlilerinin gelerek müvekkili firmanın kendisi ile alakası olmayan eskiden orada çalışan firmanın borcundan dolayı elektriğini kestiklerini, böylece müvekkili firmanın aslında ilgisi ve bilgisi olmayan bir borçla karşı karşıya kaldığını öğrendiğini, yasal olarak müvekkili şirketten önceki abonenin borcundan dolayı sorumluluk yüklenemeyeceğini, bu borcun sorumlusunun ya önceki abone ya da dava konusu taşınmazın maliki durumunda olan kişiler olduğunu belirterek, öncelikle dava konusu işleme ait Nisan 2013 tarihinden itibaren yapılması gereken 30 Nisan 2013 günlü 2.495,61 TL, 01.07.2013 tarihli 2.495,61 TL, 02.09.2013 tarihli 2.495,61 TL, 30.10.2013 tarihli 2.495,61 TL , 30.12.2013 tarihli 2.495,61TL, 28.02.2014 tarihli 2.495,61 TL, 30.04.2013 tarihli 2.495,61 TL’lik toplam 17.469,27 TL’lik ödemelerin tedbiren durdurulmasını, müvekkili firmanın dava konusu borcun borçlusu olmadığının tespitini ve müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen dava tarihine kadar ödenmek zorunda kalınan 28.353,64 TL ile ödenmek zorunda kalırsa geri kalan miktar olan 17.469,27 TL toplamda 45.822,91 TL’nin avans faizi üzerinden faizlendirilerek davalıdan tahsiline, fazlaya dair her türlü dava talep ve takip haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili yanıt dilekçesi ile davacının 14.03.2011 tarih …giriş sayılı dilekçe ile … nolu aboneliğe sözleşme yapılması için müracaat ettiğini, tesisatta borçlu bulunduğunun görüldüğünü ve müvekkili tarafından çevre araştırması yapıldığını, 17.03.2011 tarihli çevre araştırmasında davacı… Kolonya ve Kimya Sanayi Tic. Ltd. Şti.nin mahalli devir aldığının tespit edildiğini, müvekkilinin elemanlarının 17.03.2011 tarihinde yaptıkları inceleme zaptında çevre araştırması için mahalle gelindiğinde mahalde eski firmanın makinalarının bulunduğu yeni abonenin en yakın zamanda devir aldığı makinalarla faaliyete başlayacağının, eski ve yeni abonenin faaliyet alanının plastik enjeksiyon üzerine olduğunu, eski firmanın mahalde bulunan enjeksiyon makinaları vb.diğer ekipmanları… Kolonya’ya sattığını, mevcut borçları kabul ettiğini, en kısa zamanda yapılandırmadan yararlanıp… kolonyanın sözleşmeyi kendi üzerine alması için kolaylık sağlayacağı şeklinde zabıt tutulduğunu, bunun üzerine davacı şirketin yetkililerince verilmiş olan vekaletnameye istinaden davacı şirket görevlisi … tarafından … nolu tesisat üzerindeki borçlar devir alınarak… Kolonya Ltd Şti’nin abone olduğunu, borçların 04.04.2011 tarihinde taksitlendirilerek ödenmeye başlandığını, taksitlendirme başvurusunda borcun kabul edildiği belirtildiği gibi taksitlerin de itirazı kayıtsız ödendiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ilk olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine Mahkememize tevzi edilmiş ve yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir. Görevsiz mahkemede ön inceleme yapılmış, deliller toplanmış, davacının abone dosyası getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti 02/06/2015 havale tarihli rapor ile davacının menfi tespit davasında haklı olduğu, davacının abone olduktan sonra kendi normal kullanım elektrik tüketimlerine karşılık gelen elektrik faturalarını ödediğinden davalıya hiçbir borcu bulunmadığı, eski müşteriye ait borcu bir şekilde davalının davacıya tahakkuk ettirdiği ve bu borcu davacıdan tahsil ettiği yönünde görüş bildirmişlerdir.
Görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkememiz esasına kaydından sonra Mahkememizin 1.oturum 2 numaralı ara kararı ile davalının rapora itirazlarının değerlendirilmesi ayrıca davacının ödediği ve istirdadını talep ettiği dava konusu turat ile ödenmediği ancak borçlu olunmadığı ileri sürülen miktarların açıkça değerlendirilmesi için ek rapor alınmasına karar verilerek bilirkişi ücretinin belirlendiği ve yatırılması için süre verildiği, bilirkişi ücreti yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, takip eden oturumda bu ara kararın aynen yerine getirilmesine karar verildiği, ücretin yine yatırılmadığı görülmüştür.
Davacının dava dilekçesindeki istemi dava konusu borcun borçlusu olmadığının tespiti, ödenen miktar ile davanın devamında ödenmek zorunda kalınması halinde geri kalan miktarın avans faizi ile vekil edene ödenmesi istemi olup, dava konusu faturalar davacının kiracı olduğu döneme ilişkin faturalardır.
Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının davasında haklı olduğu sonucuna varılmış ise de bu sonuca nasıl varıldığı raporda yer almamaktadır. Bu cümleden olmak üzere, davacıya tahakkuk ettirilen faturaların ne kadarlık kısmının davacının normal tüketimi ne kadarlık kısmının evveli kullanıcının kullanımı olduğu belli değildir. Tahakkuk ettirilen faturalar nedeni ile davacının borçlu olup olmadığının tespiti veya ne kadarından borçlu olduğunun takdiri Mahkememize ait görev olup, bilirkişilerce yapılması gereken iş faturalarda davacının kullanımı ile dava dışı şirket borcunun ayrıştırılması olmalıdır. Ancak raporda böyle bir ayrıştırma yoktur. Bu doğrultuda, rapor hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi davalının da anılan rapora itirazları mevcuttur. Bu nedenlerle Mahkememizce ek rapor alınmasına karar verilmiş ancak bilirkişi ücreti yatırılmadığından alınamamıştır.
6100 sayılı Yasanın 94/2.maddesi uyarınca Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.
6100 sayılı Yasanın 324.maddesi uyarınca taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
Somut durumda, her iki süre de davacı vekilinin yüzüne karşı verilmiştir ve davacı vekili yatırması gereken miktarı bilmektedir. Kesin süreye rağmen delil avansının yatırılması gereken süreden çok sonra 16/10/2017 tarihinde yatırıldığı görülmekle, emredici yasa hükmü gereğince davacı bu delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılmıştır.
Sonuç olarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan 746,65-TL mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 5.390,52 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/02/2018

Katip …

Hakim …