Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1045 E. 2018/1216 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/996 Esas
KARAR NO : 2018/1209

DAVA : Trafik Kazasından Doğan Değer Kaybı ile Kazanç Kaybı
DAVA TARİHİ : 08/10/2015
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkiline ait … plakalı aracın 10/10/2013 günü kazaya karıştığını, kusurun karşı araç sürücüsü davalı sürücü …’a ait olduğunu, aracın 10 ay önce alınmasına rağmen araçta değer kaybı oluştuğunu, zira kaza öncesi herhangi bir hasar bulunmadığını, aracın uzun süre kullanılamadığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL değer kaybı ile 100 TL aracın kullanımından doğan zararın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi yönünden kazanç kaybı hariç tutularak) tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, … plakalı aracın kendileri tarafından sigortalandığını, dolaylı zarar olan değer kaybının teminat kapsamı dışında kaldığını, 10.000 TL değer kaybı isteminin çok fahiş olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, müvekkilin aracı uzun süreli kiralaması nedeniyle işleten sıfatının bulunmadığını, zira kaza tarihini de kapsayacak şekilde 04/09/2012 tarihli kira sözleşmesi ile aracın diğer davalı …’a kiralandığını, öte yandan değer kaybı ve tamir bedelinin çok fahiş olduğunu, kusurun da tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, değer kaybı ve tamir bedelinin çok yüksek olduğunu, hasarın daha düşük bedelle tazmininin mümkün olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı ile aracın uzun süre kullanılamaması nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir.
Öncelikle davalılardan … Ltd. Şti.’nin kayden işleten olarak sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, dosyaya sunulu kira sözleşmesine ilişkin faturaların bu savunmaları doğrular nitelikte olup olmadığının tespiti gerekmiştir. Meselenin çözümü için Yargıtay’ın yerleşmiş kararları uyarınca araç maliki olan davalı kiraya veren ile dava dışı kiracı arasında varlığı iddia edilen kira sözleşmesinin üçüncü kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, sözleşme yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiğinin tespiti için davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmiştir. Yapılan muhasebesel inceleme sonucunda, davalı … ile diğer davalı … şirketi arasında 04/09/2012 tarihli araç kiralama sözleşmesi ile 1 yıllık kira sözleşmesi yapıldığı, senelik 14.160 TL’ye kiralandığı, kaza tarihinde aracın halihazırda davalı …’da kiralık olarak bulunduğu, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde 05/02/2015 tarihine kadar davalı …’nin aracı kiralık olarak kullandığı ve bu tarihe kadar aylık olarak fatura düzenlendiği, bu davalı tarafından kira bedeli adı altında ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kaza tarihini kapsar biçimde fiilen ve uzun süreli olarak gerçek işleten sıfatının davalılardan …’da olduğu, diğer davalı … şirketinin işleten olarak sorumlu tutulamayacağı sonuç ve kanaatine varılmış, davalı şirkete artık husumet düşmeyeceği anlaşılmıştır.
Tarafların kusur durumu yönünden yapılan incelemede, davalı sürücünün yolu araç trafiği ve şartlarına uygun olmadan dalgın ve dağınık bir vaziyette hızını korumaksızın kontrollü kavşak kesimine yavaşlamadan girdiği, takip mesafesini korumadan tedbirsiz hareketleri nedeniyle kazaya sebebiyet verdiği anlaşıldığından tam kusurlu bulunmuştur. Davacı araç sürücüsünün ise nizami yolda düz giderken, tramvay geçişini beklemek üzere trafik kurallarına uygun olarak durduğu anlaşıldığından üzerine atılı herhangi bir kusurun bulunmayacağı sonucuna varılmıştır.
Meydana gelen kazada davacı aracında değer kaybı meydana gelip gelmediğinin tespiti için ise poliçe ve kaza tarihi itibariyle yeni genel şartların uygulanamyacağı anlaşıldığından eski dönem Yargıtay uygulamasına göre, kaza tarihi itibariyle aracın ikinci el piyasa rayiç değeri ile onarıldıktan sonraki değeri arasındaki fark kıstası esas alınarak değer kaybının belirlenmesi gerekmiştir. Mevcut bilirkişi raporunda da denetime elverişli olacak şekilde bu belirtilen kriterler doğrultusunda değer kaybının tespit edildiği görülmekle mahkememizce mevcut rapor benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Araçta mahrumiyet zararı yönünden yapılan incelemede ise, dosyada mübrez faturalardan anlaşılacağı üzere yetkili servis tarafından iş emrinin 11/10/2013 tarihinde açıldığı, eksper incelemesinin yine bu tarihte gerçekleştirildiği, iş emri formunun 23/10/2013 tarihinde kapatıldığı, onarım faturasının yine 23/10/2013 tarihinde düzenlenerek aracın sahibine teslim edildiği, böylelikle 13 günlük mahrumiyet zararı söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay kararları uyarınca aracın hasar görerek belli bir süre kullanılamaması halinde, araçtan mahrum kalınmasından ötürü doğacak zararlar sorumlulardan talep edilebilecektir. Tazminatın aracın kullanılış maksadına uygun olarak tespiti zorunludur. Aracın kullanılma şekline dair herhangi bir delil sunulamaması halinde ise TBK’nın 50/2. maddesi uyarınca olayın oluşuna ve zararın mahiyetine uygun bir tazminat hakim tarafından takdir edilir. Hiç şüphesiz bu konuda teknik bir husus olması nazara alınarak bilirkişiye başvuru mümkündür. Somut olayda, zarar gören davacı aracın hususi kullanım amaçlı otomobil olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından mahrum kalınan günler için herhangi bir araç kiralandığına dair bilgi ve belge dosyada bulunmamaktadır. Ancak genel bir değerlendirme yapıldığında aracın 13 günlük sağlayacağı yakıt tasarrufu yani masraf düşüldükten sonra, aynı emsal otomobilin günlük kirasından giderler düşülmek suretiyle net zarar tespit edilmiş olup hakkaniyete uygun olarak buna hükmedilmesi gerekmiştir. Ancak davacının talebi 100 TL ile sınırlı olduğundan mahkemece taleple bağlı kalınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davalı … Limited Şirketi yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine,
2-Kazanç kaybı yönünden taleple bağlı kalınarak 100 TL’nin davalı …’dan kaza tarihi 10/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine,
3-Değer kaybı 10.000-TL’nin davalılardan … A.Ş. ile …’dan; sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi 24/10/2013, diğer davalı yönünden 10/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Alınması gereken 689,93 TL harçtan peşin alınan 228,81 TL harcın mahsubu ile, bakiye 461,12 TL’nin davalılardan … A.Ş. ve …’dan (… Sigorta 683 TL’den sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.180 TL vekalet ücretinin davalılardan … ile … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalılardan … Limited Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
7-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 257.60 TL posta ve tebligat masrafı, 1.800 TL bilirkişi masrafı olmak üzere cem’an 2.057,6 TL’den ibaret yargılama giderinin davalılar … ile … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine; davalılardan … Limited Şirketi tarafından yapılan 82,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davacı … ile Davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 19/12/2018

Katip …

Hakim …

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*